27 Nisan 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

27 Nisan 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 6 AKŞAM manın — sarı Cebelüttarıkta müdafaa hazırlığı. İcabında ince berzah uçurtularak Cebelüttarık bir ada halini alacak ingilizlerin kanaatı Cebelüttarıka hücum etmeğe cesaret veee merkezindedir Cebelüttarıkta bir İngiliz zırhlısının büyük id tep üzerinden görünüşü Paris - Soir gazetesinin Cebelüt- tarığa giden hususi muhabiri Joseph Kessel, «Cebelüttarık her tecavüze karşı hazırlanmıştır.» Serlâvhası ile yazdığı bir makalede garbi Akdeni- zin bu müstahkem kapısındaki mü- şahede ve inibalarını şöyle anlatıyor: | Cebelüttarıktaki cevelânımda bana rehberlik eden zat, ev pencereleri gö- rünecek kadar yakın görünen La Li- nea köyünü göstererek demiştir ki: — İspanyolların ecnebi askerlerin de yardımile şehre karşı bir gece bas- kımı yapacakları rivayeti dolaşıyordu. Barikatlar yapılması bir ihtar teşkil etti. Esasen hafif toplar ve mitral yözler, bulunduğumuz yolu dövüyor. Altına dinamitler konulmuş olân bu yol, bir tecavüz vukuunda derhal ha- vaya uçurulacak ve Cebelüttarık ka- yası bir ada olacaktır. Bir köstebek yuvası gibi her tarafı kazılmış olan bu kaya parçası granit ve betondan yapılmış bir.karınca yu- yasını andırmakta, esrarını sıkı bir surette muhafaza etmektedir. Denize AKŞAM"'ın tefrikası AŞKIN K ve sahile hâkim olan bu Jâbirinte kimse yaklaştırılmıyor. Asırlarca müddet bu kaya parçası on muhasaraya mukavemet etmiştir. Acaba şimdi de daha geniş bir mu- hasaraya uğrıyacak nu? Boğazın Üs- tünde Ceutadan ve kavis üzerindeki dağ silsilesinden dövülecek mi? O tak- dirde şehir mahv ve harab olacak ve Cebelüttarık ahalisi, istihkâmların yeraltı mağaralarında müdafilerile beraber, saklanacaktır. Cebelüttarık kayalığında iki sene- lik yiyecek ithar edilmiştir. Karadan irtibatı kesilerek bir ada haline gele- cek olan Cebelüttarık kayası, duman- lar ve şimşeklerle kaplı gürleyen bir dağ olacaktır. Küçük Cebelüttarnk şehrinde ha- yat, mutad mecrasını takib ediyor. Bir kahveye girdim. Cebelüttarıkta- ki ekser taksi şoförlerinin 25 nisan- da vazıyed emrini aldıklarını, ve bir gün evvel yiyecek ve erzak kıtlığı his- sedilen İspanya yakasındaki La Li- nea kasabasından gelen müşterilerin Tefrika No. 32 URBANI — Büyük macera romanı — — Beni da'ma sıkıntıdan kurtara- cağını vadetmiştin. Şimdi cinayet me- selesinden dolayı başıma derdler açi- Wicak. Mahkemelere çağrılacağım. Ka- rakol karakol sürükleneceğim. Bun- lardan beni kurtaramaz mısın? — Ne yapayım?... Elimden ne ge- bir ki? — Nüfuzun var; birçok tamdıkların var, Üzerlerine tesir et. İfademi isti. nabe yolile istesinler... Seyahate çi- kalım... Bak, ne rahat ederiz. Seni ne mesud ederim... Kaçmak!, Bu ne güzel bir fikirdi. Nasıl oluyordu da şimdiye kadar bu- Du düşünmemişti! Derhal kabul ederek: — Peki güzelim, Bir çaresine baka- dedi, . — O halde gideceğiz, değil mi? — İnşallah, Fakat iki gün sonra, Nadireye bir celb gelmişti. Genç kadın dostuna: — Hani gidecektik? — Görüştüm. Vald aldım. Fakat ilk #faden behemehal Yzmmış. Ondan sonra serbes kalabileceksin, İstinabe Nüâkleden: (Vâ-NO) kabil olacak. Ben sizi adliyeye götürü- rüm. Hanımla hizmetçi yalnız kalınca bi- ribirlerine bakıp gülüştüler. -— Ne de kolay kandırdık, değil mi? Nadire: :— Eskiden böyle yulmazdı amma, herhalde onun da bir telâşı var... ve Tendu akşam üstü ablasile konu- şurken o gün Ratibi gördüğünü söy.e- di, — Çok üzülüyor. — Senin için mi? — Hayır. Sözümde duracağıma, on- dan başka kimse ile evlenmiyeceğime emin. O hususta içi rahat. Yarın mah- kemede bir ihtiyarı müdafaa edecek- miş, mühim bir dava... Zavallıcık telâş içinde. Biz de dinlemeğe gideceğiz. İs- tersen sen de gel! — Çok işim var. Maatieessüf gele- miyeceğim. — Pek enteresan bir iş. Adamın ka- ması cesedin yanında bulunmuş, ka- til de cürmünü itiraf etmiş. — O halde cezasını bulur. siz kaldığını, İtalyan konsolosunun da kendi tebaasına İngiliz mıntaka- sını terketmeği tavsiye etmiş olduğu- nu öğredim. La Linea kasabasında ordunun hü- cum kıtaları, bereleri üzerinde ölüm kafası işaretini taşıyan gönüllüler, tanklar, zırhlı otomobiller, sahra top- Yarı, mitralyözler ve Sevildeki geçid resmi için evvelâ geri çekilmiş, son- ra gene avdet etmiş olan askerlerin mühimmat ve malzemesi duruyor, Halkın sinirliliğini anlıyor, ve Tas- ladığım İngilizlerin mağrurane istih- fafını takdir ediyorum. Olimpvari kuvve ve gururu Cebelüttarık ku- mandanından daha iyi kimse temsil edemez. Kumandanın adı İronside- | dir. Çelikten sahil mânasına gelir. Bu, dev cüsseli bir adamdır, omuzla- n Cebelüttarık kayası biçiminde yon- tulmuştur. İngilizlerin kanaati Cebelüttarığa bücum etmeğe cesaret edilemiyeceği | merkezindedir. | hücumu karşısında fırınların ekmek- | — Öyle amma Ratip adamı kaba- hatlı sanmıyor. «Eğer açılıp da bütün derdini dökse, hayatını dosdoğru an- Jatsa belki onu kurtarırdım. diyor. Birşeyler gizlediği anlaşılıyormuş. — Tuhaf şey! Acaba romanlardaki gibi bir kadının yüzünden mi kendini kurban ediyor? Genç Wz ablasının istihzasını anlı- yarak: — Alay ediyorsun kardeşim amma doğru değil. Sen Ratibi işitseydin me- raka düşerdin. Bu ihtiyar hayatında çok ıztırap çekmiş. Asıl hüviyetini de gizliyormuş. Bu sözleri işitince Perihan gayriih- tiyari merakla sordu: — Katilin ismi ne imiş! — Kadri efendi. Genç kadının rengi sapsarı kesildi, bütün vücudü titredi, Tendu endişe ile: — Ne oldun ablacığım... — Hiç... Bu son zamanlarda bazen böyle fenalık geçiriyorum, Birşey de- ğil merak etme. Ne diyordun? Katilin ismi ne imiş? — Kadri efendi... Gazetelerde cina- yeli takip etmedin mi? — Hayır... Okumadım. — Sen rahatsızsın, Rengin büsbütün uçuyor... Bak ellerin de buz gibi. Eminönü Unkapanı arası tanzım edilecek Belediye bunun için 2,5 milyon liralık mütedavil sermaye arıyor Evvelâ Balıkhane ile hâl arasindaki kısım istimlâk edilerek geniş caddeler açılacak, sonra buradaki arsalar satılara daha ilerideki kısma geçilecek Balıkhane ve Yemiş sahilleri İstanbul şehri için Belediyeler ban- kasından istikraz edilecek beş milyon liranın belediyeye varidat getirecek işlere tahsis edilecek işlere tahsis edi- leceğini ve bu paranın üç milyon Ji- râsile bir mütedavil sermaye tesis edileceğini yazmıştık, Vali ve Belediye reisi doktor Lütfi Kırdar, şehrin imarı bakımından Eminönü ile Unkapanı arasını plân esasına göre tanzim ettirmeğe pek bü- yük bir ehemmiyet verdiğinden bu mütedavil sermaye bilhassa bu saha- daki istimlâke ve açılacak caddeler üzerinde yeni yapılacak binalara sarfe- dilecektir. Yapılacak binaların ve elde kalacak arsaların satış bedelleri bele- diyenin istimlâk ve yol inşası için yap- tığı fedakârlığı karşılıyacaktır. Bun- dan sonra bu sermaye ile plân muci- bince şehrin diğer bir kısmında istim- Jâk yapmak ve plânı tatbik etmek im- kân dahiline girecektir. Belediye fen ve imar heyetleri tarafından yapılan bir hesaba göre Eminönünde şimdiki balıkhane binasının bulunduğu ada- dan itibaren Unkapanı hâl binasına kadar uzanan sahanın istimlâki için iki buçuk milyon liraya ihtiyaç var. dır, Belediye bu sahanın istimlâkin- de yeni bir usule riayet etmek fikrin- dedir: Eminönü meydanının istimli- kinden sonra evvelce geride bulunup da şimdi -meydanın açılması üzerine. öne çıkan binaların sahipleri müik- lerinin kıymetlendiğini Iddia ederek yeni kıymet koydurmak için bina ta- bakkuk memurluğuna müracaat et- mişlerdir. İleride bu sahanın !stimlâk — Başım ağlıyor, Belki çok çalıştım da ondan, gidip yatayım, istirahat edince geçer. — Gir koluma seni odana kadar gö- türeyim abla! — Kuzum bana cinayetten bahs den gazeteyi de yolla kardeşim. Peki! Perihan yalnız kalınca gazeteyi te- lâşla açtı. Cinayete aid satırları oku- du, — Kadri efendi, Kadri efendi. Hayır imkân yok o değildir. Bu bir isim mü- şabeheti olsa gerek... Yarın ben de on- larla gider görürüm! “.. Mahkeme salonunda mahkümlar ye rinde oturan ihtiyarı görünce Perihan bağırmamak için kendini zor zaptet- t. Babası! Bu adam babasıydı. Amma nasıl oluyor da İstanbula gelmişti? Niçin Romanyada oturmamıştı. Bir aralık Tendu: — Ben bu adamı tanır gibi oluyorum. abla, sen ne dersin? Bilmem!... Hiç görmedim... Genç kız bir müddet düşündü son- ra: — A! Buldum.. Düştüğüm zaman beni kaldıran ihtiyar! Zavallıcık! Pek iyi yüzü var. İnşallah kurtulur. Muhakeme safhaları uzun uzun de- vam etti. Bu, son celseydi. Katil so- rulan suallere nezaketle cevap vermiş; edileceğini nazarı dikkate alan bu mal sahipleri bu suretle fırsattan istifade etmek istiyorlar. Belediyenin elinde kanuni bir müeyyide olmadığı için bu müracaatlara mâni olamıyor. Be ye bu sahada yeni istimlâke başla; için istimlâk kanununda yapılmasını istediği tadilâtın kanuniyet iktisap etmesini bekliyecektir. Diğer taraftan istimlâk sahasına ya- kın yerlerde bina kiralarının artması, evvelce istimlâk sahasında mağaza ve yâzıhanesi olanların bu binalara fa- Hip olmalarından ileri geliyor. Beledi- ye, Eminönü ile hâl binası arasındaki istimlâki parça parça yapacaktır. Dü. şünülen yeni usule göre yeni istimlâk sahanın ön kısmı yıkılmadan evvel da- ha gerileri yıkılarak burada plâna gü- re yeni binalar yapıldıktan sonra ön kısım yıkılacak ve bu suretle hem ti- carethane sahipleri bina bulmak müş- külâtına uğramıyacaklar, hem de is- timlâk sahasının ön kısmındaki bina- lar yıktırıldığı zaman -Eminönü mey- danının şimdiki manzarası gibi- arka tarafında harebeler yerine muntazam, son sistem binalar meydana çıkacak- tır. Belediye Eminönü ile hâl binası ara- sında açacağı geniş iki caddenin her iki tarafında banka, antrepo, han gibi büyük binalar yapmak istiyor. Evkaf, Emlâk bankası, inhisarlar gibi mües. seseler şimdiden bu sahada arsa alıp bina yapmak arzusunda bulundukla- Tını belediyeye bildrimişlerdir. Bu istek dolayısile bu sahanın kısa bir zaman- da mamur bir hale geleceği muhak- kak görülüyor. fakat müdafaasında bile mazisine aid gene bir söz söylemiyordu. Bu hali de hâkimlerde büsbütün şüphe uyandırı- yordu. Ratip, müdafaanamesini mükem- mel surette okumuştu. Şahidler daha evvelce dinlenmiş ve müddelumumi de iddianamesini okumuştu. Neticede biçare Kadri efendi idama mahküm oldu. Bu karardan dolayı ser. sılmadı. Zaten hayatından kurtulmak için buna muntazırdı. Kalkacağı sırs- da gözlerile avukalını aradı, Ona mü- dafaası için teşekkür etmek istiyordu. Delikanlı ise kurtaramadığından müteessir nişanlısile derdleşmeğe git- mişti. Üç kadınm yanında durup ke- nuştuğunu görünce ihtiyarcık gayi ihtiyari o tarafa baktı ve birdenbire bağırdı. Lütfiye hanımefendiyi tanımıştı. Biri sarışın diğeri siyah saçlı iki genç kadın da Perihanla Tendu olacaktı! Feryadının sebebini anlamıyan jan» darmalar mahkümu sardılar. Kelepçe vurup koridorun kalabalığında hep birlikte kayboldular, Babasının kendA derini tanımış olduğunu anlıyan Peri han baygınlıklar geçiriyordu. Yerindeği fırlayıp bütün bu insanları yarmak, mahkümiyetine sebebiyet (verdiği adamcağızın, babasının, ayaklanma kapanmak, af dilemek istiyordu. Lâ kin biç bir şeyi farketmemiş olan hem» şiresinin sesi aklını başına toplattı: (Arkası vas)

Bu sayıdan diğer sayfalar: