27 Nisan 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

27 Nisan 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Çocuk ftası münasebetile... Eski çocuklar için en büyük zevk en büyük saadet ne idi? Bir çocuğun tavsiyesi üzerine sakal bırakan Ankarada çocuk bayramına aid iki intiba * * Çocuk haftası içindeyiz, Çocuk eğ- ” Tenceleri tertib ediliyor, Çocuk balo- ları yapılıyor, Çocuk meyzuu etrafın- da konferanslar veriliyor. Bugün bir çok medeni memleketlerde çocuğa son derece ehemmiyet verirler. Ço- cuğun en ziyade sevildiği memleket- lerden biri şüphesiz ki Amerikadır. Esasen bu çocuk günlerini, çocuk haftalarını yeryüzünde en evvel tat- bik eden memleket te Amerikadır. Çocuk Amerikalının bayıldığı, deli- Gesine sevdiği insandır, Çocuk sev- #neyen Amerikalı hemen hemen yok gibidir. Amerikalıların çocuk sevgi- lerine hayret etmemek mümkün de- ğildir. Yeni dünyaya giderken vapur- da şahidi olduğum bir sahneyi hiç unutmam. Transatlantik yolcuları arasında birkaç çocuk vardı. Ciddi, kerliferli Amerikalı iş adamları, mühendisler, mimarlar çocuklara âdeta birer ar- kadaş muamelesi yapıyorlardı. Bü- tün gün en büyük zevkleri çocuklar- la uzun uzun konuşmak, onlarla şa- kalaşmak ve oynamaktı, Amerikalı- lardan birinin çok kıymetli bir saati vardı. Son derecede iyi işleyen bu saat üzerine Amerikalı birçok iddia- ara girişiyor. Meselâ: — Eğer saatim bir dakika ileri ve- ya geri ise şu kadar dolar veririm!., diye ortaya atılıyor ve iddiasını da kazanıyordu. Amerikalı çok iyi işleyen saatinin Üzerine âdeta titriyordu. Bir gün ah- bab olduğu küçük çocuklardan biri bu saati istedi, — Ver elimde bakacağım!.. dedi. Amerikalı kıymetli saatini hiç kim- #enin avucuna teslim etmediği halde gocuğun ricasını kıramadı: — Al bakalım küçük adam!.. diye- rek saati uzattı. Lâkin bu sırada va» pur mu yalpaladı? Yoksa çocuğun eli mi kaydı? Nedir anlaşılamadı. Saat küçüğün parmaklarından ka- yarak güvertenin üzerine düşünce tuzla “buz oldu. Çocük son derece müteessir, kulak- larına kadar kıpkırmızı olmuş, göz deri yaşlı büyük bir adam tavrile: — Çok teessüf ederim... Bu müthiş kaza için bana ne »sanız azdır. parçaları önünde çocu rını ok; — Üzülme küçük adam... deği, bir küçük saat için insan bu kadar üzü- Yür mü? Gel sana vapurun gazino- sunda bir dondurma yedireyim de üzüntün hafiflesin... Amerikalı o günü akşama kadar, Saatini kıran çocuğu âdeta teselli etti, O akşam çocuğun neşesi yoktu. Erkenden yattı, Amerikali gece va- purun barında arkadaşlarına: — Zavallı küçük, diyordu, saate üzüldü. Neşesi kaçtı. Erkenden yattı. Amerikada en çok sevilen adam- lardan biri de yeni dünyadaki esirlik kanunlarını ortadan kaldıran eski Amerikan Cümhurreislerinden Abra- ham Lincolndur. Bir Amerikalı mu- harrir Lincoln hakkında yazdığı bir kitapta: «Lincolnun haik tarafından bu ka- dar fazla sevilmesinin en büyük se- beplerinden biri de bu zatın çocuk- lara karşı olan sonsuz muhabbetidir.> diyor. Hakikaten Abraham Lincolnun ço- cuklara karşı sevgisi pek meşhurdu. Amerikanın en büyük Cümhurrelsine söz geçiren iki kişi vardı: Çocukları... Meselâ Lincoln Beyaz sarayda na- zırları ile bir Kabine içtimaı yapıyor. Mühim meseleler konuşuluyor. İçe- riye girmek şiddetle yasak edilmiş. Fakat içtimam en mühim yerinde bir- denbire salonun kapısı açılıyor, ço- cuklar ince seslerile Lincolna bağırır yorlar: Baba... Annem sofrayı hazırladı. Karnımız çok acıktı. Haydi artık iç- timaı kes te yemek yiyelim... Bunun üzerine Lincoln nazırla- rına: — İçtimaa nihayet veriyorum!.. Çocukların karnı aç... diyerek ayağa kalkıyor, çocuklarile beraber yemek masasının başına oturuyor. Hattâ Lincoln pek meşhur olan sakalını sırf bir çocuğun tavsiyesi üzerine uzaf- mıştır. Bir gün Lincoln civar şehirlerdeki bir çocuktan bir mektub alıyor. Ço- cuk bu mektubunda diyor ki: «Sivri bir sakal size çok yakışacak, Hemen sakal bırakınız.» Lincoln de çocuğun arzusunu yerine getiriyor. Bir gün kendisine bu tavsiyede - bulunan ço- cuğun oturduğu memlekete gidiyor, Büyük bir nutuk söylemeğe karar meşhur devlet adamı lanmış. Lincoln nutktuna başlama dan evvel halka bir isim söylüyor vet — İçinizde bu isimde bir çocuk var mı? diye soruyor. Çocuk ince sesile: — Ben buradayım!., Cevabını ve- rince Lincoln hemen onu kollarile havaya kaldırıyor, çocuğu halka gös- tererek: — İşte bana'sakal uzatan küçük Bir gün Lincoln Cümhurrelsi nam- zedi Iken sokakta iki bavul taşıyan, daha doğrusu taşımağa çalışan bir kız çocuğu görüyor. Lincoln hemen bavulları omuzluyor üç çeyrek mesa- feye bavulları götürüyor, Bizde de bugünkü çocuğun hayati son derecede değişmiştir. Bugünkü çocuk, çocuk balolarına, çocuk tiyat- rTosuna, çocuk eğlencesine gidiyor. Çocuk bizim için en büyük, en mü- him mevzulardan birini teşkil ediyor. Halbuki bizim, bugünkü büyüklerin çocuklukları ne kadar zavallı idi, Bugünkü çocukların hayatına ba- kan bir dostum: — Nerede bizim çocukluğumuz, nerede şimdiki çocuklar. diyordu. Benim çocukluğumda en büyük eğ- lencem neydi bilir misiniz? Elime bir ayva alırdım. Köprüye inerdim. Ay- vayı köprünün demirlerine Yurup kı- rardım. Yiye yiye, vapurları seyrede ede köprüden geçerdim. Hepimizin çocukluğumuzdaki en büyük zevk ve eğlencelerimiz buna benzer bir şeydi. Annem beni bir kere Kapalıçarşıya gölürdü mü artık o, hayatın en mesuğ günü olurdu. Çarşının loşluğunu, ka- ranlığını yanan aşıklara bakıp bakıp kendimi kaybederdim. Hele annem bir de kırmızı balon alıp elime tutuş- turdu mu, bitti... Dünyanın en büyük milyonerleri saadetten yana benim parmağıma su dökemezlerdi. Eski çocukların en yıldıkları şey de korku, tehdid ve dayaktı. Bugünkü çocuğa «falakas deseniz hayretle yü- zünüze bakar, Halbuki eskiden fala- ka bizim aşağı yukarı her zaman mü- şerref olduğumuz müthiş bir âletti. Şöyle bir araştırsak çocuğun dövük mesine dair ne sözler buluruz. Mese. YA <Eti benim kemiği senin!>, <Ho- canın vurduğu yerde gül biten, «Ki- veriyor. Şehrin meydanında halk top- İ zım dövmeyen dizini döver» daha ne- > Devlet demiryolları ve limanları memurları Nafia encümeni, tekaüd sandığı, yeniden idareya alınacak memurların vaziyeti, ikramiye hakkında bir kanun fâyihasının müzakeresine başladı C) Borçlarını bitirdikten sonra veya bi- tirmeden idareden ayrılan ve fakat taz- minata veya tekaüd aylığına hak kazan- dıkça, alacaklarından kesilecektir. E) Borçların tamamen ödemeden ken- dilerine sandikça aylık tahsisi halinde, ev- velee aylıklarından “tevkif miktar, bu aylıklarından yüzde beş kesii- mek süretile tahsil olunacaktır. F) Bu kanunun neşri tarihinden itiba- Ten alta ay zarfında sandığa yam ile mü- Tağsat etmiyenlerin , maaşlarından, bu maddede yazılı tevkifata başlanarak bu Devlet dairelerinin maaşlı memurların- dan Devlet Demiryolları idaresinin daimi ve müseccel memurluklarından birine ta- yin edilecekler, çalışmakta oldukları da- irenin Tekaüd kanunu hükümlerine tabi lacaklardır. Bunlarm her iki tarafta geçen hizmetle- tekaüdlük için meşrat olan kanuni müddetin hesabında sayılacaktır. ğ ririm... diye ortaya atılırdı. Terbiye ismile verilen şey neydi? Yerine göre iki, üç, dört hattâ daha fazla tokat... Ya o rahatımızı kaçıran, geceleri rü- giren müthiş tehdidler.. umacılar, öcüler, iğneli fıçılar, böcü- İ Bitflll 35 sene ve daha riyade hizmet ifa edenlere, tekaüd oldukları zaman almak- ta oldukları Geretin bir seneliği ikramiye olarak verilecektir. Teknüdiükleri tahakkuk edip te ikrami- yeye kesbi istihkak ödenler, #kramiyelerini almaksızın vefat ettikleri takdirde, ikra- miyeleri 2904 sayılı kanunla tazminat için yazılı şartlar dahilinde mirasçılarına ve- | : i i : çil. pararak denize açılmıştır. Motörden henüz haber alınamamışlar. Fırtına esnasında Ege vapuruna eşya nakle. eden kayıklar da batmamak için yük- lerini denize atmışlar, bu sayede kur- tulmuşlardır. Zarar ziyan tesbit edilmektedir. ” Karaya oturan vapurlar hak- kındaki tahkikat Karaya oluran Sadıkzade ve Trak vapurları kazası hakkındaki teknik tahkikat ikmal edilmiş, mütehasus komisyon raporunu hazırlamıştır. Bu rapora göre Sadıkzade vapuru İrt na, Trak vapuru da sis yüzünden ka- raya oturmuşlardır. Her iki kazada de kaptanların mesuliyeti görülmemiş- tir. diye korkutulmalar da işin cabası... İşin içine çok defa karanlık bod. rumlara kapatılmak, ağıza biber ko- nulmak, çalı süpürgesile vücudün alt tarafı yakılmak gibi cilveler de karışırdı. Bugünkü çocuk, eski küçüklere na» zaran her bakımdan mesuddur. Hikmet Feridun Es |

Bu sayıdan diğer sayfalar: