14 Mayıs 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

14 Mayıs 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Abdülhak Hâmid'in ceddi hakkında bir etüd Yeni intişara başlıyan «Türklük» mec- Muasının ikinci sayısını teşkil eden mayıs nüshası da bir çok dikkate değer yarılar- Isa çıkmıştır. Büyük şair Abdülhak Hâ- midin ölümünün üçüncü yılı münasebe- tile «Türklüke bu müshasının yarısını Hümidin ceddi hakkında yapılan bir etüdle onun neşredilmemiş son şiirlerine ve babası Huyrullah efendinin bir piyesi- me tahsis etmiştir. «Abdülhak Mâmld'de şür Başlıklı etüdünde bayan Nazan Daniş- mend elinde bulunan şayanı itimad vesi- kalarla büyük şairin yedi batınlık sülâ- lesini tedkik ederek «bu zeki sülâlede şiir kabiliyeti irsi bir hususiyet şeklinde mesilden nesile intikal etmiş ve bu kıy- metli veraset en yü derecesini Ab- dülbak Hâmid'de bulmuştur. neticesine varıyor. Hâmid'in nesebi hakkında çok kıymetli Bir vesika olan ba etüdün sen kısımların. dan barı parçaları hulisaten aşağıya maklediyoruz: On bir yaşında iken babası tarafından Avrupaya tahsile gönderilen Abdülhak Hâmid'in ömründe Uk defa olarak tiyat- To görmesi ağabeyisi Abdülhak Nasuhi bey tarafından babası Hayrullah efendiye ya- nlan bir mektupta şöyle anlatılmaktadır: «Biraderim ve ben (Arjantino) nam tiyatroya gitlik; buraya gelinceyedek bi- paderim tiyatro görmemiş ulmağla per- delerin açılıp kapanmasından, kızların rakıslarından ?iyade memnun kalmıştır, Parlse teşrif ederseniz sizp tafsil eder; bakalım Pariste ne idecektir?» «Abdülhak Hâmid'in babası Hayrullah efendinin şalrlik cephesinde büyük şiir- lerden ziyade küçük kılalarla beyitlere tesadüf edilir. Bunlardan birini Hâmid hep gülerek söylerdi: Babası Tahranda #elirken sefarethaneye Türk tebaasından Ostetenaki efendi) isminde bir hah tüçc- çarı gelir, gidermiş. Bu halı tüccarı bem sengin, hem basis olduğu için kıyafetine bakan dilenci zannedermis! Huyrullah efendi, oğlunun çok hoşlandığı şu beyti iğte bu'pis herif için söylemiş: Ol mertebe murdar kokuyor üstü fens ki Midem bulanır geldiği çün İstetenaki «Hâmid'in ağabeysi (Abdülhak Nasuhi bey) elçiliklerle valiliklerde ve nihayet Azalığında bulunmuş büyük bir dev- ve ,fikir adamiydi. Şiir, onun elinde bir çerez gibidir. Müstehzi zekâsının ince Mtihzalarını babası gibi hep beyitler ve Mıtalarla ifade etmiştir... «Babası Tahran sefiri olunca onu Tah- tana çağırmış, annesi de göndermek 1s- tememiş; iki cami arasında Kalmış, ban- gisine gideceğini şaşırmış; Nasuhi bey bu müşkül vaziyeti şöyle anlatır: Bir tarojtan babam kılar da'ret, Bir tarajtan anam keomaz gideyim: Söyle yarabbi, ben ne halt edeyim! «Hâmid anlatmıştı: Günün birinde Na- sühi beyin bir çocuğu olinüş ve bir iki ay sonra çocuk ölmüş; refikası çocuğa mah- gum bir mezar kitabesi yazması için 16- lamış; üç aylık çocuğa m » hayet işte şu beyti Yazıp haremine okumuş ve tebii hanımefendi zıyameti koparmış: AKŞAM'ın tefrikası Azimet eyledi gitti baka baka diyerek, Bıraktı darı fenayı kaka kaka diyerek! «Abdülhak Hâmid bir kere nişanlanıp ayrılmış, dört defa evlenmiştir. İlk nişan- ha sullan Mesld'in baş mebeyincisi (Neşet) beyin hâlâ sağ olan kızı (Emine Naciye hanım) dır. Dört haremi de sıra ile şanlardır: 1) Fatma «Türk», 2) Nelli «ingiliz», 3) Cemile «Türke, 4) Lusyen aBelçikalır... Bunlardan Cemile hanımla izdivaç ha- yatı ancak yirmi gün kadar sürmüş. Hâ- müd'in çocukları yalnız Fatma hanımdan- dır: Büyüğü Vaşington sefaret müsteşar- ğında ölen oğlu Hüseyin bey, küçüğü de eski Tahxın sefiri ve sadaret müsteşarı Emin beyin haremi Hâmide, Hâmid son zamanlarına kadar Lusyeni seriyor, Nelli'nin iyiliğini söylüyor ve Makber mülhimesini bir türlü unulamıyordu..» Hilmi kitabevinin bir teşebbüsü Hilmi kitabevinden şu malimat ve- ir: Dünyada Ansiklopedisi olmıyan hiç bir medeni millet mevcud değildir. Ve büli büyük milletler yeniden ansiklepediler vü- cude getirmişlerdir. Bu cümleden olarak Rus iç teakip Sovyet idaresinin ilk işi, letine muazzam bir a: pedi yapmak olmuştur, Faşizm inkılâbinın onuncu Yıl- dönümünde de Musselini'nin teşebbüsile İtalyan milletine fevkalâde nefis büyük bir ansiklopedi hediye edilmiştir. Bugün neşriyat kongresinin ik teşeb- büsü de sayın Maarif Vekilimiz Hasan - Ali Yücelin yüksek direktiflerile inkılâ- bımızın büyük kahramanlarından biri olan Milli Şefimiz İsmen İnönüne bir şükran âbidesi olarak büyük bir ansiklo- pedi yapmağa Türk milletinin karar ver- mesi olcaktır. Bu âbide «Devamlı Büyük Türk Ansiklopedisi. ismini taşıyacaktır. Bü kültür âbidesi 20 veya 30 cildden mürekkep olacak, Türk münevverlerinden müteşekkli 108 kişilik bir heyet tarafın- dan vücude getirilecektir. Türk Ansiklopedisi 20 cild olduğu tak- dirde en sene içinde, 38 cild olduğu tak- dirde 15 sene içinde ikmal edilecek, ge- rek tamamlanmcaya kadar, gerek ta- mamlandıktan senra bütün dünyaya şâ- mil tarihi, siyasi ve içtimai inkilâplarla busule gelecek ilmi ve fenni bilcümle keşfiyat ve ihtirantı her iki veya üç sene- de bir ana ansiklepediye birer cild ha- linde ilâve edilecektir. Bu suretle de an- siklepedi muhleviyalı eksilmiyecek, kül- tür âbidesi kıymetini muhafaza edecek ve Türk milleti bu irfan hazinesinden de- vamlı bir surette müstefid olacaktır. Hilmi Kitaphanesi sahibi İbrahim Hil- mi Çığıraçan ba husustaki lik hazılkıla- ü ir, Mimi irfan ha- rinelerimizin en büyüğü ve İsmet İnönü devrinin en muazzam ve hayırlı eserle- rinden biri olacak olam bu büyükteşeb- büse müteallik tertibat ve düşünerlerini tamamlıyarak pek yakında Maarif Vekâ- letine arreyliyecektir. Yazı yazmıyan muharrire mükğfat Amerikan gazeteciler birliği komitesi 3on soplantımı r Nevyork- ta oturduğu halde şik Ameri- kaya dair © rm! gösterdiği dir maksadile ve: AŞKIN KURBANI — Büyük macera romanı — — Saçmalama!... Seni mi severim! hahaha... Belki ilk senelerde sana kar- # bir kapris duymuştum... Fakat yıl- lar var ki, artık senden bıktım. Tekrar seninle münasebet peyda etmemin se- bebi paraca yardım etmendir. Amma şimdi artık dünyanın bütün servetini getirsen istemem... Katilliğini öğren- dikten sonra senden nefret ediyorum. — Nadire! Kadın öfke ile devam etti: — Seni sevecekmişim... Ayol kendi- ne bakmadın mı? Moruğun birisin! Baçların kır, yüzün buruşuk! Bense genç ve güzel. Günün birinde adaletin pençesine düşecek bir katil yüzünden mevkilmi, rabatımı bozacağım sanı yorsan cidden delisin! Erkek kâlbinden vurulmuş gibi ir- kildi, Nadir insafsızca söyleniyordu. — Seni sevmiyorum. Beni rahat bırakman'için, dur sana açikça haber m: Birçok genç, güzel erkeklerle fink attım... Şimdi meşbur yağ tüc tarlarından İbrahim. Ali ile İşi pişir. Nakleden: (Yâ-N0) dim. Resmen metresi olmamı teklif ediyor. Bol böl parâlar veriyor... Üste- lik de asıl esvdiğim, genç güzel bir dostum var... O da burada... Haydi defol... Yoksa şimdi ortaya cıkar ve seni o kovar! — Yalan söylüyorsun, Nadire... Be- ni tecrübe etmek isliyorsun. — İnanmıyor musun? Senden nef- ret ettiğime emir değil mis'n? Dostu Mu mu görmek istiyorsun?... Pekâlâ gör... ğ Koştu banyo odasının kapısını açtı. — Gel!,. Diye seslendi. Fâhri elinde bir rovelver, müstehzi tebessümile göründü; Refet sendeli. yerek durara yaslandı, Delikanlı na- zikâne edasile; — Paşam, bu şekilde karşılaştığımı- za teessüf ediyorum doğrusu. Ne yâs payım damadınız olamıyacağımı an Jayınca rakibiniz olmağa mecbur kal. dim... Nadirenin söyledikleri - doğru- dur. Refet, boğuk bir feryadla: — Aman Allahım! « diye bağırdı. | Bu haftanın neşriyatı Bir Avuç Saçma Tanınmış muharrir Refik Halid'in mev- cudu kalmamış olan 15 eseri Semih Lütfi Kitapevi tarafından yeniden basılmakta- dır. Bunlardan Helepte basılan «Bir Avuç Saçma» nm ikinci basışı da intişar et- miştir. Güzel bir elld halinde neşredilen bu kitap muharririn 39 fıkrasını ihtiva etmektedir. Son Yazdığı fıkralar da kita” ba alınmıştır. Fiati 60 kuruştur. Dağların Çocuğu Gazeteci arkadaşlarımızdan Orhan Rah- mi Gökçenin «Dağların Çocuğu» isimli romanı Etiman Kilapevi tarafından neş- redilmiştir. 200 küsur sahifelik güzel bir cild teşkil eden bu romanın fiati 40 ku- Fuştur. Öksüz Dilekler ve Kırık Hayat Fuad Hulüsi Demirelli, manzumelerini «Öksüz Dilekler ve Kırık Hayat» smile kitap halinde neşretmiştir. Eser şairin 105 manrzumesinden mürekkeptir. Ticaret hukuku dersleri İstanbul üniversitesi kara ve deniz tcaret hukuku ordinaryüs profesörü B. Hirsch, ticaret hukuku hakkında Iki yeni eser neşretmiştir. Bunların birincisi umu- mi prensipler ve ticari işletmeden, ikin- cisi kıymetli evraktân bâhistir, Hukukçu ve bankacılar için pek şayanı istifade olan bu kitaplardan birincisi 124, ikincisi 112 kuruştur. Elektrik meseleleri Muhabere binbaşı B. Emin Orkut ta- yaflından Türkçeye çevrilen bu eserde &lekirik kanunları ile elekirik bahisleri Ye elektrik meseleleri şemaları, belleri ve temrinlerile izah olunmaktadır. Piati 45 kuruştur. Logaritme cedvelleri İstanbul üniversitesinde fizik doçenti B. Nusret Kürkçüoğlu'nun o «Beş âşarili Jogartime cedvelleri ve kullanışlarına ald misali izahat» isimli kilabı küçük bir cild çinde ikinci defa tab' edilmistir. Piati 60 kuruştur. Kemal Atatürk Hayat ve eserlerine aid resimler İstanbulda Almanca intişar eden “Tür- kişe Post refikimizin matbaasında bu isim altında çök güzel bir album basılmış ve Kalis Kitapevi tarafından satışa çıka- rılmışlır. Albümde Atatürke ve yeni Tür- kiyeye ald güzel resimler vardir. Oku- yucularımıza tavsiye ederiz Atatürk ve İnönü çocuklar arasında Yavru 'Türk çocuk güzetesinin bu isimle neşrettiği hususi nüsha Alatürk ve İnö- nünün çocuklar arasında çekilmiş resim- lerinden mürekkep renkli bir albumdür. Fiati 10 kuruştur. MECMUALAR Türklük: Aylık milliyetci kültür mec- muası - Bu hafta çıkan ikinci say'sında Nazan Danişmi iz Hami Daniş- mend, Hüseyin nik Orhun, Sadeddin Arel ve profesör Cafer oğlu Ahmed'in tedkik yazıları vardır. Gündüz - Hikâyeler: Ayda bir çikan bu mecmua yalnız telif ve terceme hikâ- yeler neşretmektedir. $7Tnci sayısı da çık- mıştır, 15 kuruştur. Turing Kllübün ve Ote Bu darbenin karşısında âdeta ser- sen “emiş gibiydi. Genç kadın insafsız. a gülümsüyor ve yeni aşkınm bütün coşkunluğu ile delikanlıya bakıyordu. Fahri, muhatabının perişan helin. den dnha ziyade cüret bularak: — Haydi paşa... Yolu biliyorsunuz... İsterseniz sizi teşyi edeyim. Omuzundan iterek kapıya doğru yü- rüttü, Son bir ümidle Refet sevgilisi- ne: — Beni koğuyor musun, Nadire? « | dedi. Kadın, çapkın bir kahkaha atarak, | Fahriye: — Bak, ne diyor... Deli mi ne?.. Ko- Zuyor muyum diye soruyor... Elbette... Delikanlı: — Canım! » dedi, - Nadire, teklif etti. | giniz hayatı yaşıyabilir mi? Rahatını bozar 1m?... Siz biran evvel başınızın çaresini arayın... Sahte Kadri Memduh paşa, duvara dayanmış; çocuk gibi ağlıyordu. Demek hırsızlık, katillik... Hepsini boşuna yapmış... Canı gibi sevdiği bu kadın, şimdi onu koğuyor; İstemiyor. du. Artık herşey bitmişti. Bu sahneyi uzatmakta mâna olma. dığını anlıyan delikanlı paşayı sokak kapısına doğru sürükledi. Mecalsız bir çocuk gibi, Refet, itaat etti. Arkasından kapı kapanınca, sair. | Hangi ev İngilterede m ranı meselesi halledili esken buh- Mütarekedenberi 4 milyon sıhhi ev yapıldı, eskiler yıktırılıyor me e e Yeni evlerin her biri 450 İngiliz lirasına mal olmaktadır. Hükümet evlerle beraber spor meydanları, çarşı, sinema, tiyatroda yaptırıyor Umumi harbin devam ettiği dört sene zarfında Avrupa memleketleri- nin çoğunda yeni binalar yapılma. mış olduğundan ordular terhis edil dikten sonra umumi bir mesken buhranı başgöstermişti, Birden mil yonlarca ev yapmak hususi teşebbüs ve sermayenin kudreti dahilinde oi- madığından her memlekette hükü- met yardım ve müdahale etmek mec- buriyetinde kalmıştı. N Bu suretle mütarekeden şimdiye kadar İngilterede yapılan binaların mecmuu geçen hafta tam 4,000,000 sayısını bulmuştur. Umtmi harbin sonunda bütün İn- | giltere ve Gal'de 8,000,000 ev vardı. Şimdi bunların mikdarı 12000000 sayısım bulmuştur. Yirmi sene zarfında İngilterede €v- lerin sayısı yüzde elli artmış olmakla beraber bütün halk rahat oturabile- cek mesken bulmuş değildir, On iki milyon ev ancak halkın üçte birinm İstirahatine müsald bulunuyor. Ka. lan halk İzdihamlı ve Tufzıssıhhaya uygun olmayan yerlerde i ? yaşamak- Yeni 'evler bütün ihti yaca kifayet etmemekle beraber İngiltere ikizi. rinin manzarasını hayli değiştirmiş. tir, Meselâ en büyük sanayi merkez. lerinden Lecds'de izdihamlı hanlar kalkmış ve rahat yaşanabilecek mo- dem evler çoğalmıştır. İngüterede Sıhhiye Nezaretinin kontrolü ve mahalli belediye memur. larının marifeti ile yapılma bu modern. evlerin Sürebilir banvo dairesi, oturma salonu vardır. Ziya ve teshin tertibalı en mükemmel usuldedir. | r 450 İngiliz | Her ev Arsası ile berahe, Tirasına mal olmaktadır. Hükümet yalnız ey Yaptırmak kalmıyor. Muayyen mikdardaki he €v grupu için spor meydanı, z çarşı ve diğer iktisadi i €sseseler de Şimdi beşi lerin inşasına başlanacaktır. Bu yeni evler #ayesinde her yirmi dört saat ei 1,000 kişi handan ve kulübe. n kurtulup medeniyetin huzur ve rahatına kavuşmaktadır. Geçen ve evvelki ,G Vwe$i senelerden hı biri zarfında 300,000 modern ev Se Pılmıştı. 4,000,090 yeni evden bir ude getiriyor, am gibi, Merdivenlerden aşağı ii Beyninin İçi öyle boştu ki, ii birşey düşünemiyordu. Bilgin dalgın caddede yürüdü. Yolda tanıdıkların. dan iki kişiye yasladı an — Vay paşam... Bu Sad Kulübe mi teşrit? MEY — Hayır, eve gidiyorum, — Paşam, vadetmiştiniz. yatı nizi bekleriz... : pe — Hay hay... dı. - diye söylenip ayrıl. Bu sözler üzerine birdenbire Şalığı?... Ne daveti)... Ne Ge Hepsi, hepsi bir rüyadı.. Nihayete erdi... mi. Şimdi artık yaşamak ve kendi Ri di müdafaa etmek ihtiyacını da di yordu. Hayatı istemesi ancak Nadire. nin mevcudiyetine bağlıydı. Genç ka- dın ondan ebediyen gittikten sonra, ölmek, ıztıraptan kurtulmak demek- tu — Bari son bir iyilik yapayım... Bu hareketimle belki ahtetimi kurtarı. rım! « diyerek bir kahvehaneye girdi. Zarfla kâğıd getirtti. Uzun uzun birşeyler yazdı. Garsonu lira verdi. nik — Al şu zarfı... Üzerinde yazılı olan adrese götür! Evde uyuğorlarsa bile Uyandır; hemen teslim et, Garson, zarfa bir güz attı, — Avukat Ratip bey, öyle mi efen. dim?... Hemen giderim... Meraklan- her birinde bir | üç yatak Odası, bir | sihema, | ve İçtimal mü. | ci milyon modem ey. | buçuk milyonu münhasıran devlet hazinesinin yardımı ile meydana gel- miştir. Bir milyonu da belediyelerin Yardımı ile inşa edilmiştir. Kususi teşebbüsler ile ancak yarım milyon €v yapılmıştır. Hükümet tarafından yaptırılan evler münhasıran amele aileleri için- dir. Satılmak, yahut kiraya, verilmek üzere yapılan evler hususi tesebbüs- lerin semeresidir. ç Yeni binaları yaptırmak siyaseti- nin gayesi, gayri sıhhi hanların ve İzdihamın önünü almak ve munta- zam meskenler vücüde getirmek ve şehirlerin haricinde havadar mesken- leri çoğaltmaktır. Yirmi sene evvel İngilterede ve Gal'de 450,000 han vardı. Şimdiye kadar bunların yarısı, yeni evlerde a dolayı ihtiyaç kalmadığından, yıktı- rıtmıştır, Buralarda yaşayan halkin 265,699 u yeni evlere nakledlimiştir. İzdihamlı amele evleri 344,486 idi. Bunların da bir kısmı yeni evlere nakledilmiştir, Yeni evlerden her bi- ri tek bir aileye tahsis edilmi Şimdiye kadar devlet hazinesi Yy evler için 12,000,000 İngiliz lirası sarfetmiştir, Gelecek beş milyon yeni evden en ziyade köylüler istifade edecektir. Umumi harpten sonra çıkan mesken buhranı devietin, belediyelerin ve hususi teşebbüsün yardımı ile İrgil terede oldukça halledilmiştir, — F, Taşra gazete bayilerinin nazarı dikkatine Bazı taşra bayilerinden aldığı. miz mektuplardan «AKŞAM: ı mutlaka şu veya bu mutavassıt- lardan tedarik elinek hususunda kendilerini mecbur oaddettikleri anlaşılmaktadır. Bu zehab kâkikate uygun de- Bildir. Binaenaleyh taşra bay'le- rinden arzu edenler her zaman *AKŞAM> idarehancsine müra- caatia doğrudan doğruya mMua- meleye girişebilirler. Bu hususta “AKŞAM; idaresine mektup ya- zarak bayi şartlarını öğrenebi- dirler. : Refet de sallana sallana, şimdi ten- halaşan caddelerden yürüdü. Kula ğında mütemadiyen Nadirenin sesi çınlıyordu: «— Sen ihliyarsın. Seni sevmiyo- Tum... Benim genç ve güzel dostum var! Şimdi” sevgilisi başkasının kolları arasında keyif sürüyordu. Onu tekrâr elde etmenin imkânı yoktu, Genç ka- dının kendisinden iyice nefret ettiğini katiyetle anlamıştı, Fahriyi öldürse bile fayda yok... Nadire başkasını bü Iacak, kucaktan kucağa atılarak en- dan uzaklaşacaktı, Bitmişti! Bir daha Nadireyi görmek, onunla yaşamak ka- bil değildi... Herşey her ümid mahvol. muştu, w— Ah! Şu ü i imei Şurada ölüyersem.» diye ##ş Tendu odasında garip bir helecanın tesirindeydi; hiç bir şeyle meşgul ola- Muyordu. Okumak için eline aldığı kl. tabı bıraktı, İçinde sebebini tayin ede. mediği bir korku vardı. Gayri ihtiyari gözleri doldu, boğazı yandı. Zaman Eeçtikçe asabiyeti artiyor; âdeta deha Şe içind efelâketin yaklaştığını hisse, diyordu. Kendini teskine uğraşırken sofada koşuşma işitti. Kapısı vuruldu. Hizmetçi kz telâşla bağırıyordu: (Arkası var), yor

Bu sayıdan diğer sayfalar: