9 Ağustos 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

9 Ağustos 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 6 AKŞAM İnsanların boyları uzuyor Umumi harpten beri erkeklerin 2, kadınların Iİ santimetre uzamış Sonraları neden boyları kısaldı ? Şimdi tekrar uzamasının sebebi nedir? İnsanların boyu yirmi senedenberi uzamağa başlamış... Fransada yapı- lan istatistiklere göre erkeklerin bo- | yu 20 sene zarfında vasati olarak iki, kadınların bir santimetre uzamış- tır İlk insanla çok uzun bugünkülere nisbetle çok iriyarı idiler. göre o zamanki r da dört, hattâ beş met- re boyunda olanlar çoktu. Sonr&- ları boy küçülmeğe başıamış ve asır- Jar geçtikçe küçüle küçüle nih bugün gördüğümüz boy meydana çıkmıştır. Eski insanlar neden “uzun boylu diler? Sonraları neden küçüldüler?... Bunun sebebi basittir. İlk Jar açık havada sıhhi bir hayat dı, Yedikleri sebze ve su idi. Çok hareket man geçtikçe bu hayat tarzı di Birçok zararlı şeyler yenilip içilme. ge başlandı. Hareket azaldı. Açık ha- va yerine kapal yerlerde yaşamak âdet hükmünü aldı, Bunlar nin büz i üzerinde tesir yaplı. Bu tesir neticesi olarak boylar küçüldü, Son zamanda boyların tekrar uza- masına gelince, bunun sebebi sıhhi hayata doğru yeniden bir temayül baş gösterme: mnastiğe, spora fazla ehe: ne ederlerdi... Za- uzadığını an meşhur Fransız profesörlerinden Challley Bert'dir, Pro- fesörün tedkiklerine göre harpten ev- vel erkek çocukların vasat! boyu şu idi 10 yaşında; 1,30 13 yaşında: 145 17 yaşında: 1,62 39 senesinde vasati muştur: 10 yaşında: 1,32 13 yaşında: 1,48 17 yaşında: 1,63 20 yaşında bir erkeğin boyu 1,66 dan 1,68 e çıkmıştır. Kızların boylarına gelince, harp- ten evvel vasati şu idi: 10 yaşında: 1,26 13 yaşında: 1,46 17 yaşında: 1,94 Bugün vasati şudur: 10 yaşında: 1,28 13 yaşında: 1,48 17 yaşında: 1,56 20 yaşında kızların ovasati boyu boy şöyle ol. Tefrika No. 33 - | 1,558 yerine 1,57 ol uştur. Bu suretle 20 yaşında erkeklerin vasati boyu 2 santim büyüdüğü ide kadınların İ ancak 1 santim büyümüş demektir. Boyların büyümesi nazarı dikkati celbelmiş midir? Elbite, çamaşır üzerinde tesir yapmış mıdır? Pariste İ çıkan İntransigeant İ muharriri buna merak ederek hazır elbise ve çamaşır salan mağazalara müracaat etmiştir. Onlardan şu ce- vabı almıştır: «-- Evet, bu tekâmül nazarı dikka- timizi celbetmiş ve bizi, muhtelif yaş- taki çocuklar ve gençler için yaptır- İ dığımız elbiselerin patronlarını değiş. tirmeğe mecbur etmiştir. 18 . 20 yaş arasındakilerde yalnız boy uzaması değil geniş omuzlar vesaire gibi deği- şiklik de vardır. Bu sebeble yeni bir tip manken meydana gelmiştir: Sportif.» ' gazetesinin bir | Muharrir bir kunduracıya müraca- atle: «Acaba ayaklar da büyüdü mü?” diye sormuştur. Buna karşı da ayni cevabı almıştır. Yani ayaklardada bir büyüme olduğu anlaşılmıştır. Ev- velce Fransada vasati ayak 42 iken şimdi 42 buçuk olmuştur. Yalnız ka- dınların ayaklarında değişiklik yok- tur, Onlarınki 38 de kalmıştır, Maa- mafih kadınların ayaklarının da bü- yüdüğünü, fakat onların dar ayakka- bı giymek işkencesine katlandıkları- nı iddia edenler de vardır. B. Mussolini geçende söylediği bir nutukta: «Faşizm İtalyan milletinin vasati boyunu 2 santimetre uzattş demiş, İtalyanların boyunun uzama- sını faşizmin himmetine atfetmişti. | Halbuki faşist olmıyan memleketler- de de boylar 2 santimetre uzamış. Şu halde anlaşılıyor ki boy uzaması siya- si rejimle alâkadar değildir. i Edirnenin imârı için hazırlıklar Edirmede Selimiye camisi ve parkı Edirne (Akşam) — Edirnemizin imar plânını hazırlamakta olan 46 hircilik mütehassısı profesör Egli ge- çen hafta şehrimize gelmşiti. Müte- hassısın yanında Nafia Vekâletinden yüksek mühendis Hilmi, Vakıflar umum müdürlüğünden yüksek mi- mar Süreyya, mimar Sedad Çetintaş bulunmaktadır. Gerek mütehassıs SEVİLEN KADIN Yok hayır... Bu asilzadeyi gayet iyi tanımıştı. Evvelce ülfet ettiği hırsız- lardan, carilerden onun ruhca, egoist- dikçe, hiç farkı yoktu. Yalnız tabaka değişikliği, İşte o kadar... Bunun böy- Je olduğunu gördüğü için artık bütün erkekleri birden kin bağlamıştı. Birl. ni diğerinden tefrik etmemeğe baş. Yamıştı. Kini uzaktan uzağa, yani pla- | tonik cinsten değildi; faal, aktif bir ga- yızlı. Bir şeyler yapmak istiyordu. «Âdem oğullarının topuna birden şöyle! bir haddini bildirmek'» tarzında fi. kirlere kapılıyordu. Buna rağmen ak- lhna geleni derhal icraya kalkışan düşüncesizlerden değildi. Bilâkis kılı kırk yarardı. İnceden inceye hesap- lardı, Vehbi, doktor kendisini ziyaret et- tiği gün, metresinden soğuk bir suret. | te ayrılmak, ona yalvarıp yakarmamak yüzünden, bu mariz rühta dehşetli bir | inflal uyandırmıştı. Kızcağız yeni bir inkisare düşmüştü. Şimdi artık Sezadaki «erkeklerden Nakleden : ( Vâ - Nü ) Hırsızın kızı kendi kendine ahdetti: Yalnız bu vefasız âşığından değil, bü- tün erkeklerden öc alacak; onlara, elinden geldiği kadar fenalık yapa- caktı, Vehbinin ne oldum delisi haline ge- lip de fazla ince eleyip ssk dokuma. dan gönderdiği mektup eline geçtiği zaman, genç kız, çalıştığı dükkündan yeni dönmüştü. Evvelce tanıştığı bir terzi, onu geçinebileceği bir ücretle makastar diye angaje etmişti. Vaktile birçok müesseselerde çalıştığı, istidadı da olduğu için, Seza, iyi işciydi. Saat dokuzdu. Ne sıcak gün... İnsan, şehrin bu dar sokaklarında bunalıyor... Seza, odası. na varmak için merdivenleri çıktı. Aşağıda hem kiracı olan hem de kapı- cılık vazifesini gören ihtiyar kadın 8€8- lendi: — Size mektup var. Seza, elini uzattı. Kâğıdı aldı. Te. şekkür ederek basamakları çıktı. Sev- gilisinin zarfını derhal açmadı. Pulun İntikam almak iğin tedavi edile. mez bir şekildöileflemiş bulunuyordu. damgasına baktı, Sonra tâ tepede ça- maşır asılan taraçanın katında olan ve gerek yüksek mimar ve mühendiş- ler, bilhassa profesör Eğlinin hazır- Jadığı imar plânına göre tarihi sanat Abidelerimizin meydana çikarılması ve güzelleştirilmesi bakımından ince. lemeler yapmaktadır. Heyetin şehri- mizde bir hafta kadar kalması muh- temeldir. odalarına vardı. Burası minimini bir holden ve epeyce geniş iki odadan mü. rekkep bir apartımancıktı, Büyüğünü yatmak için kullanıyordu. Öteki de hem yemek hem, misafir içindi. Hava gazı ocağında ne pişirebilirse karnını doyururdu. Mobiiyeler derme çatma... Tavan ins sanın başına yıkılacakmış gibi alçak... Buna rağmen Seza gustolu olduğu için şuraya bir divan yapmış, öteye bir örtü örtmüş, evine biçim vermesini be- cermişti. Bilhassa yatak odası aşk için icad edilmişe benziyordu. Düvar kâğıdları- nı kendi kaplamıştı. Abajurlar, şezlung kumaşının döşenmesi, yastıkları, yatak örtüsü hep elinin emeği idi. Duvarda, büyük bir çerçevede bir fo toğraf asılıydı. Bu, evine giren biricik erkeğin, yani Vehbinin resmiydi. Seza, iki senedir metresi olduğu bu adamın önünde biran durdu. Yüzünde nefret ifadesi okunuyordu. «— Ne alçak, ne Wi yüzlü, ne mürai imiş! - diye söylendi. - Ayaklarımın e)- tını öpecek derecede âşıkmış gibi bir tavır takınarak beni oyaladı, durdu. Halbuki harem sahibi bir paşanın ha Jayıklarına ettiği muameleyi bana re- va görürmüş... Nasıl aldanmışım! Na. sıl oyalanmışım... Senelerimi nasıl he- ba etmişim...İşte nihayet yakasından sikti, attı...» Hakikaten de Seza söylediğini yap- Reisicümhurun son seyahatine ait resimler: Milli Şef Boluda validen Iza- hat alıyor, Boludan hareket esnasında askeri teftiş, Yeniçağ halkile konuş- ma, Milli Şef bir kereste tacirini dinliyor. Türk Kooperatifçilik cemiyeti Ankara 8 (Akşam) — Türk koope- ratifçilik cemiyetinin yeni idâre he- yeti toplanarak Ticaret Vekili B. Cezmi Erçinin tekrar relsliğe, profe- sör Süheyl Derbili rels vekilliğine, Alâaddin 'Topçubaşıyı genel sekreter- liğe, B. Hakkı Nuri Melanı muhase- beciliğe seçmiştir. Cemiyete gelen dilekleri tedkik için aşağıda isimleri yazılı zevattan mürekkep bir dilek komitesi teşkil olunmuştur: B. Akli Gün, B. Hakkı Melân ve Sami Çekici, mıştı. Vehbinin apartımanını ziyaret ettiği gündenberi bütün dünya ile alâ- kasını kesmişti. Çekik, münzevi bir çalışma hayatı sürmeğe başladı. Kro- nometre intizamile vazifesine gidiyor, evine dönüyordu. , Diğer taraftan, Vehbi kendi kendi. sile mücadele ediyordu. Hatıraları onu Üzüyordu. Beynini bir kurt yiyordu. «Artık senin olmıyacağım!» dediği an- dan itibaren, bu kadın, nazarında kıy- met kesbedivermişti, Erkek beklemeğe başlamıştı. Genç kızın dayanamıyacağını, yalvarmağa geleceğin ummuştu. Fakat tahmini doğru çıkmadı. Arada sırada biribirlerine Beyoğlu caddesinde raslıyorlardı. Fakat Seza hiç teşne görünmüyordu. oKâldınm Üzerinde durarak biraz konuşuyorlar. dı, Her kadının kalbinde, erkekleri iş- kenceye uğratmağa mahsus bir kedi pençesi saklıdır, Genç kız, bü pençe- nin gözle görülmiyen tırnaklarını er- keğin kıskançlık damarına saplıyor, böylece İlk intikamını alıyordu. Mübhem ve mânalı bir tebessümle; — Ya... İşte böyle... - diyordu. « Be- ni hür bıraktın, bende zenginleşme | kaygusuna düştüm... Meğer benim de böyle bir hırsım varmiş da farkında değilmişim... Senden ayrıldıktan son- ra mevcudiyetini hissettim. Halbuki yalan söylüyordu Şayed Vehbi ona evvelkinden çok İsviçre ile ticaret anlaşması Ankara 7 (Akşam) — İsviçre hü- kümeti ile aktedeceğimiz yeni tica- ret anlaşması için -Bernde bir müd- dettenberi yapılmakta olan müzake reler bitmiş ve hazırlanan anlaşma projeleri son defa tedkik edilmek üze- re iki taraf hükümetlerine tevdi edil- miştir. İktisad Vekili İzmitte İzmit, 8 (Akşam) — Iktısad Vekili B. Hüsnü Çakır bugün şehrimize gek miştir. İstasyonda merâsimle karşı- lanan ve öğle yemeğini Belediye ga- zinosunda yiyen Vekil İzmit kâğıd fabrikasında tedkikler yapacaktır. daha iyi bir hayat teklif etse; at, ara- ba, uşak, konak ve refah içinde bir yâ- şayış temin edeceğini söylese gene İs- temiyecek, reddedeckti, Hiç, hiç bir şey gözünde yoktu. Ne para, ne zevk, ne aşk! Seza, mevzuün vücudile nasıl mermerden yapılmış bir heykele ben- ziyorsa ruhan da merber soğukluğun- daydı. Bunları düşünrken, aynanın karşi- sında Rusvari başörtüsünü çıkardı; mantosunu sabık âşığınn fotoğrafı yanındaki elbiseliğe astı. Balkonuna çıktı. Buradan eğilip bakılacak olur. sa Beyoğlu caddesi şöyle azıcık görü- nüyordu. Bir iskemleye oturdu. Zarfı yırttı. Mektubu açıp okumağa başladı, Henüa İlik satırlara göz atmıştı ki, yüzünde bir istihfaf İfadesi belirdi. Yeniden okudu: Bütün plânları muvaffakıyetle tat. bik edilmişmiş küçük beyini... Bir ay zarfında evlenecekmiş!,. «— Utanmadan da buhları bana ya- zıyori» diye düşündü. Okumakta devam etti. Gözlerindeki kindar ateş gittikçe parlıyordu. «— Namussuz! - diyerek mırıldan- dı. . Şuna bak hele... Evleniyor, Evle- nir evlenmez de ilk yapacağı şey karı- sının parasile metresine yardım etmek, o kızcağızı aldatmak olacak... Şunda zerrece vicdan var W1?...n (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: