15 Ağustos 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10

15 Ağustos 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Müstakbel “ev erkekleri Amerikada erkek çocuklara ev işlerini — — a a! öğretmek için bir mektep açıldı Buraya devam edenler ortalığı silip süpürmek, bulaşık yıkamak, yemek pişirmek gibi ev işlerini öğreniyorlar Birçok kadınlar kocalarının evde hiçbir iş görmediklerinden şikâyet ederler: «Yemek pişirmek, bulaşık yıkamak, ortalığı silip süpürmek is- temiyoruz. Fakat meselâ sofrayı kurmasmı, kendi işlerini kendisinin görmesini bilsinler, Bize bu kadarı yetişir.» derler, Kocularının evde ufak tefek işler görmesini istiyenler memnun ©de- cek bir haber verelim: Erkek çocuk» İsra küçük yaştan ev işlerini öğret- mek, bunları, tabir caizse, «Ev erke- (> gibi yetiştirmek için bir mektep açılmıştır. Yalnız bu mektep Türki- yede, hatta Avrupada değil Amerika- dadır, Amerikadaki mektebi Mis Laura Pisdalue ağında bir kadın açmıştır. Mektep Nevyorktadır ve çok rağbet görmektedir. İyi bir «Ey erkeği» ola- rak yetişmek istiyen birçok çocuklar buraya devam ediyorlar ve dersleri büyük bir alâka le takip eyliyorlar. Erkeklere ev işleri öğreten mek- tepte dersler nazari ve amelidir. Ho- calar tabit hep kadındır. Öğretilen dersler muhtelif kısımlara ayrılmış. tar; 1 — Ev temizliği... Bu kısımda or- talığı silip süpürme, toz alma, cam- ları silme, parkeleri cilâlama usulle- ri gösterilmektedir. 2 — Mukllak işleri... Bu kısımda sebzeyi ayıklama ve yemek pişirme, bulaşık yıkama dersleri vardır. Ame- rikada ekseriyetle konserve ve hazır 3 — Yatak odam. Bu derste ya- tak yapmak, divanda yatılıyorsa gündüzün yatağı divan haline koy- gibi dersler vardır. İki Bulgar casusunun muhakemesi Türk topraklarına casusluk maksadile girip, yakalanan Kostantin Raşel ile Koli namındaki iki Bulgarın İzmir ağırceza mahkemesinde muhakeme eğil âiklerini ve bunlardan Kastantin Raşefin beş yıl ağır hapse mahküm edildiğini Kolinin de beraet ettiğini yazmıştık. Yukurıki kKlişede sağda beş yıl ağır hapse mahküm edilen K. Raşel, ortada Koli mahkeme huzurunda (görünüyorlar, NEVROZIN Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser icabında günde 3 kaşe alınabilir. Çamaşır ve ev ütü dersi yoktur. Çünkü çamaşırlar fabrikaya gönde- rilerek orada yıkanıyor miş olarak geliyor. 'Mektebe devam eden erkek çoruk- lar sekiz ile on dört yaş arasındadır. Çocuklar en ziyade bulaşık ve yatak yapma işlerine merak ediyorlar, Cam- ları silmek en az hoşlandıkları iştir. Mektepte dersler her gün bir sant- tir ve üç sene devam etmektedir. Üç sene bu mektebe devam eden, asıl tahsilini bırakmadığı halde ev işle- rini de adam akılı öğrenmektedir. Bu suretle ev işlerini öğrenenler ile- ride birçok kadınlar için ideal bir koca olacaklardır. Yalnız acaba ev. Tenecekleri zamana kadar bu dersle Ti unutmayacaklar mı?.. Herhalde mektebin bir faydası ola- caktır. Buradan çıkanlar ev işlerini iyi bildiklerinden kendilerine kolay- ca bir iş bulabileceklerdir. Kıskançlık yüzünden öldü Nazire, sallibösliş ! kavgadan sonra bayılarak öldü İzmir (Akşam) — İkiçeşmelikte Bayburdlu sokağında oturan Etem karısı 50 yaşında Nazire Devrilmez, kocasını kıskanmak yüzünden Beh- 101 kızı 40 yaşında Lütfiye İle kavga etmiş, fevkalâde hiddete kapılmış, bayılarak yere düşmüş, nakledildiği hastanede ölmüştür. Kadının vücudünde cebir ve taz- yik eseri olmadığı ve tehevvür neti. cesi kalbi durmak suretile öldüğü muayene nelicesinde anlaşılmıştır. Yıldırımdan ölenler Kandırada bir çocuk ile bir kadın yıldırımdan öldüler Kandıra (Akşam) — Kandıranın Çığırşanlar köyünde eğitmen Feh- minin çoban 12 yaşlarında Emir Hüseyin, Karagöz Yahyanın tarla smda hayvanlarını otlatırken yağ- mura tutulmuştur. Bu esnada tarla içindeki okaraağacın dibine sığrın mış iken birdenbise ağaca yıldırım düşerek Hüseyini öldürmüştür. Kazamısın Halıpınar köyünden Muharrem oğlu Lâtifin karısı Aliye yağmur ve fırtınanın şiddetinden harmandan eve dönerken yanına yıl dırım düşmüştür. Sekiz aylık gelin olan Aliye evine döndükten sonra öl müştür. | gazeteler ve Ütülen. | MEŞRUTİYETTE SARAY ve BABIÂLI Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur. Tefrika No. 83 Arnavudlukta muhtariyete doğru lik adım, bunun Balkanlarda akisleri Aktedilen hafi bir celsede hükümet Arbavutluktaki 60 taburdan yirmisi | isyana iltihak ettiğini, hepsinin mec- Misin feshini istediğini, bütün ordunun l İttihad ve Terakki aleyhinde olduğu- nu, isyanın teskini meclisin feshine mütevakkıf bulunduğunu, meclis feshedilmezse asilerin Üskübü istilâ eyliyeceklerini bundan bir takım ha- rici tehlikeler çıkacağını beyan etti. Ayandan bazıları itiraz edecek oldu- lar. Hele Mahmud Şevket paşa Harbi- ye Nazırıma isyanın tenkili kabil ol- duğunu beyan ile: — İsterseniz derhal beni kuman- İ dan tayin edin şimdi giderim. Dedi; fakat dinleyen olmadı, Âyan ekseriyetle hükümetin teklifini kabul etti. Bunu haber alan meclis feshinin tebliğinden evvel sabahleyin toplana- rak heyecanlı nutuklardan sonra hü- İ kümete ademi itimad reyi verdi ve iç- timaı tatil etti, Melisin bu ademi itimad reyile ken» disini sakit addelmiyen sadrazam Ga- zi Ahmed Muhtar paşa öğleden meclise geldi; birkaç Arnavud m ile Basra mebusu Talip bey, Kor mebusu hoca Zeynelabidin efendi hu- zurunda boş sandalyelere karşı mec. Min seddi iradesini okudu! O akşam örfi idare iade olundu! Artık İttihad ve Terakki muhalifle- rinden sevinen sövinene idi, Rümca Arnavud kardeşlerin mu. vaffakıyeti tamam» olmasını temenni ediyorlardı! İttihad ve Terâkkinin İstanbulda bulunan merkezi umumlisi gene Selâ- niğe nakledildi. Bazı asker kumandan» ları işlerin aldığı şekli memleketin ha- yati menfaatlerile telif edilemez göre- rek istifa ettiler. Kendisini mahlüle konmuş sayan Hürriyet ve İtilâf fırkası İttihadeılar hakkında şiddetli tedbirlere müracaat etmediği için Gezi Muhtar “paşadan memnun değildi. Kabine azasının Muhtar paşa ile Hüseyin Hilmi paşanın bir, Kâmil paşa İle Nâzım paşanın diğer bir taraf ok dukları, İttihadcılara karşı takip edi- lecek siyasette ayrıldıkları söyleniyor- du. Bütün İttihadcı valilerin azlini iste- diği halde itirazlara hedet olduğu için istifa ettiği rivayet edilen damad Şe- rif paşadan sonra İttihadcılığa meyyal olduğu hakkında uçıkarılan rivayet- leri ve ahvalin zaüşkülâtını. nazarı dikkate alan Hüseyin Hilmi paşa da- hi Kabineden çekilmeği tercih etti. Payıtahtta ihtiras her şeyin üstünde tutulurken Arnavutlukta asiler Üs. kübü işgal etmişlerdi; Selânik üzerine yürümek istiyorlardı. Muhtar paşanın kendi tabirince «av. det eden makul ve mantıki idaresinin» Üsküp valisi kıyam reislerinin emrü nehyi ile hareket ediyordu! İttihad ve Terakki Kabinesinin is- katı, umumi af ilânı, meclisin seddi Arnavutluk asilerini teskin edememiş- ti, Asiler askeri depoları yağma edi. yorlar, hapishaneleri açıp boşaltıyor. ler, Türk zabitleri öldürüyorlar, me- murlârı kovuyorlatdı. Arnavutlukta eşkiyalıktan gelme reislerden- karış. tırcı politikacılardan, casuslardan, ecnebi ajanlamndan mürekkep bir ha. lita hüküm sürüyordu, Burada gizli, Açık emelleri. tutuşturulan yangın bütün memleketi sarmak, fena akisler- kabartarak ediyordu. Büyük Kabine asilerle âdeta bir sulh müzakeresine girişti ve bu müzakere onların tekliflerini kabul ile netice lendi. Arnavuğlara şu imtiyazlar ve. rildi: 1 — Arnavutluktaki kura efradı as- kerliklerini yalnız Rumelide yapacak. lardır, (Muhtariyete doğru Ilk küvyet- HM adım!) 2 — Arnavutlukta Arnavud diline ve mahalli? âdetlere vakıf memurlar kul. lamlacaktır. (Bu şart Arnavuttan baş. ka memur kullanılmıyacak demekti, Bununla Arnavutluk Armavutlarındır düsturu tanınmış oluyordu.) 3 — Bazı kanunların Arnavutluğun şimal kısmında hükmü olmıyacak. 4 — Arnavutluktaki İdadiler Sulta- ni (Lise) olacak; yeni Sultaniler va ziraat mektepleri açılacak; Evkaf büt- çesinden Arnavutluğa ayrılan tahsisâ» ta zam icra edilecek; yollar, demiryol. ları yaptırılacak, Değil yalnız bu şartları gören hiris- tiyan unsurların, Arapların da bun. ların kendilerine de teşmilini isteme- melerine imkân tasavvur edilemezdi. Kanunu esasiyi değiştirmeden böy- le şartları Kabule kendisi cbur ağ deden bu «eski büyükleris içine almış «Büyük Kabinenin: zaafı içine almış tacak derecede idi. Muhaliflerince o zaman çok kullanılan bir tabir ile hü- kümet: «Re'yi bikuvvet ve kuvveti bir idare olunuyordu, Ateh getirr halde idi! Arnavutlara imtiyazlar Balkanlarda tabii verilmesi Osmanlı hükümetine böy- zlar tamtmak arzuları kür- sa gibi Rumelide amına tar ler de bu talebi: başladılar. (1) statükonun tar görünen hük i haksız saymamağa met Arnavutluk hâdiseleri Makedonya- da heyecam artırıyor, bu hal Bulgar- larm ekmeğine yağ sürüyordu. Makedonyada artık Bulgarların, Sırpların, Rumların biribirlerile anlaş- mağa çalıştıkları, papasiarın köylüle- re bu yolda ilkaatta bulundukları, muhtelif unsurlara mensup çetelerin aralarımia müsademelerin, Rum ve Bulgarların her vesile ile birbiri aley. hinde serdeyledikleri şikâyetlerin dur- duğu, Rum patriği ile Bulgar eksar- hının Babrâli nezdinde müşterek şikü- yetiler ettikleri görülüyordu. Artık Balkanlıların ittifakına yol açılıyordu. Balkanlıların ittifak teşeb- büsü yeni ve birdenbire zuhur etmiş bir şey değildir. Bu ittifak Sırp isyanmdan Sonra muhtelif safhslar geçirmiştir. İlk defa Balkanlıların Ütifakını dü- şünenler Makedonyanın taksimi esa- smdan mümkün olduğu kadar uzak kalmışlardır. (Bulgar edebiyatının patriği) diye yadedilen Liyubon Karavelof (Bize evvelâ ittihad, saniyen ittihad ve gene ittihad lâzımdır, Hür olduğu- muz vakıt herkes hissesine düşeni &lır. j demişki, (Arkası var) “ 4 Muhterem avukat bay Kemal Hikimat gönderdiği ikinci mektubunda ORakonlai mülükatının 23 - 25 teşrintevvel 19 ribinde vukuu hakkında Fransızoa İstu bul gazetesinin 25 teşrinieyvel 1909 nüs- ndeki bir telgraf haberini işlad eyle- tedir, Bu halde Gi olittinii “eserinden naklet- tiğimiz fıkranın aslında bir züimül bulun- ükatm 1009 da yukuuna göre tefri- kada zaman tert: n yerine gelmesi için bu mülâkata ald cümlelerin 1908 inkılâ- bından bahseden satırlardan aşağıya alınması suretile bir takdim, tehir yapıl- mak icap etmektedir. X İskenderiyede Şarii Abukirda 98 nu- marada bay Vedağdan aldığımız gecik- miş bir mektupta Akşam'ın 23 mart 1939 tarihli nüstusnda veliihd Reşad efendi dairesine taarruz hadisesinden bahsetti- gimiz telrikada vellahd dairesinden çıka- rlanlar arasında kendisine ald fikra hak- kında şu izahat verilmektedir; (Sultan Reşadın hizmetine dühulüm çü- lüsundan evvel değil, sonradır. Bu da ha- rinel hastadaki bendegân defterile #a- bittir. Sultan Reşadın vefatından sonra oğlu eniştem şehzade Ziyatddin efendi- nin maiyetine geçim ve onunla birlikte İstanbulu terk ederek Misırda yerleştim. O devirde gazetelerin yazdığı gibi (Sul- koyan saraydan çıkarılmış ve Sami paşa tarafından o memleketine sevk edilmiş olan Mehmed Akiftir. Araba meselesinin bana astı hakikate külliyen muhaliftir. Kalben münkesir Olduğum için bir mükâfat olmak üsere bana başta Sami paşa olnak üzere bazı zevatın imzalarile Bursa gümrük müdürlüğüne taylnlme dair bir kâğıd gönderilmiş isede ben git- medim.) (4) Raymond Polncar6: Les Balkanş en feu.

Bu sayıdan diğer sayfalar: