18 Kasım 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

18 Kasım 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKŞAMDAN AKŞAMA Kitabın itibarı Edebiyat muallimi ve muharrir bay İsmail Habib, meslekdaşlarından bay Mustafa Nihada: — Kitabında yanlışlar var, - dedi. Listeler halinde saydı, saydı. Bak- tık ki hep doğru tenkidler, Yani, ha- kikaien, Mustafa Nihadın kitabı ha- Efirârı umumiyede şu intiba hasıl üzereydi; Köpi prole- Sörlük kürsüsüne elhak İsmail Habi- bi getirmeli! (Nitekim, makale seri- sinin sonunda kendi de Mustafa Ni- hadın o kürsüye gelmemesi icab etti- ğini sarahatle iddia etmiyor mu?) Fakat bir de ne görelim? Diğer bir Büzetede mukabil hücum! Bu sefer de İsmali Habibin kita- bındaki yanlışlar sayılıp dökülüyor. Mem de, o muarızında ne çeşidini iy kendinde de aynen öyle- Meşhur fıkradır: İki kişi yolda bir kese altın bulmuşlar. «Senindir! - Be himdir!» diye boğazlaşmağa başla- Muşlar. Üçüncü biri belirerek para- ları alıp gitmiş, Hikâye hayatta da tekerrür eti: Ne Habib'e ne Nihad'a!... Köprülünün kürsüsüne Ahmed Ham- di Tanpınar dostumuz geçti, olurdu. Bu zatın da muarızları arkadan: — Hele o da bir kitap yazsın... Yan- Mışlarını seyret. Mata yapmaşası eseri bulunmadığından! - diyorlar Amma, biz Hamdi Tanpınar'ın iyi bir edebiyatçı olduğuna, eser yazma- dıysa titizliğinden dolayı yazmadığı- na eminiz. ... Bundan sonrası için mesele, iki yıddı birleştirmektir: Hem eser yaz- malı, hem de titiz olmalı, kılı kırk yarmalı, yanlışsız kitap vücude getir. eği! Eskiler sıhhatmış, isbatmış gibi: «— Kitapla yeri vari» derlerdi. «Kara kaplım nın içinde birşey oku- dular mı, «hakikat» in ta kendisi di- | ye inanırlardı, Yeni kitabı da ayni emin bir merci haline getirmezsek kültürden mülk türden hayır beklememeliyiz, Pir Türk edibi; — Ben eçnebi eserleri okuyorum. Kendimizinkilere on küsur senedir el sürmedim! - demişti. Ayıpladık, isyan ettik, Fakat elimi. xi vicdanımız üzerine koyarak itiraf edelim: Adamcağızın bir bakıma hak- kı yok mu? Bu kadar itimad telkin etmiyen yazıları ne diye okusun?... Kitabın itibarı Okaybolduysa, bunda derece derece bütün kalem sahipleri kahahatlidir. Manevi kayıbı telâfi için başta meklep kitabı müellifleri, titizliğin en bariz nümunelerini gös- termelidirler, Hani «kağler mi ekiyle» mi münakaşasına o girişirlermiş; bir hareke için biribirlerinin başını gözü- hü yararlarmış. Bu lâübali neşriyat ortasında o zamanki hassasiyete rah- met okuyoruz! (VA-Nü) reransassensnesnesesssansansasuneras asuman Taksim gazinosu Taktim bahçesindeki gazino için Beledi- diye şimdiye kadar 210 bin lıra sarfetmiş- tir. Binanın Taşkışla cihetindeki raodhali He bodrum kısmı ve diğer noksanları için Yeni bir keşif yapılmış ve 42'bin liralık iz münakasa açılmıştır. Bu ayin otuzunda Malesi yapılacak ve binanın diğer kısımları bu ay nihayetinde ikmal edilerek gazino- ye açılma merasimi sene bâşında yapı- a n ŞEHİR HABERLERİ Adliye Vekilinin tetkikleri Dün adliyeyi, tevkifhaneyi gezdi Adliye Vekili B. Fethi Okyar dün öğle- den sonra adliyeye gelmiş, bir müddet müddelumumi ile görüştükten sonra İcra | dairelerini, yeni icra muhasebesini gezip tedkikat yapmış ve müddelumumi muavin- Ierile görüşmüştür. B Fethi Okyar bundan #onra yanında Adliye Vekâleti heyeti teftişiye relsi B. Se- zal, baş müfettiş B. Rahmi ve müddetu- mumi B, Hikmet Onat olduğu halde Sul- tanahmedde tapu dairesine gitmiş, bina- nin alt katında bulunan ve yeni teşkil olunan münferid hâkimli on hukuk mah- | : İstanbulun kömü stanbulun Römür h . ıhtıyacı Dün bir miktar kömür geldi, bir vapur daha geliyor İstanbulun kömür ihtiyacı İktisad Ve- kâletile Belediyenin aldığı müşterek ted- birler sayesinde halledilmiştir. istanbulun kışlık kömür mtiyası 25 bin tondur. Bu mikdarın bir kısmı evvelce balk tarafın- dan temin edilmiştir. Belediye ihtiyacı tamamlamak üzere İstanbula gönderilecek mikdarı tesbit etmiş ve sevkiyata başlar mıştır. Zanguldak ve Karrbükten zevkedilecek kömür mikdarı 16 bin tondur. Bu mikda- rim. yüz elli tonu dün İlmanımıza gel- miştir. F an vapuru da 1059 on kömür yük- leyip getirecektir. Bundan başka iki vapur daha bugünlerde Zonguldaktan hareket | edecektir. o Karapükün (istihsal © ettiği | kömür, Zonguldak Sömikokundan daha kuvvetli ve daha temiz olduğundan beş lira deha pahalıdır. Binaenaleyh Zongul- dak kömürüne tesbit edilen fiate beş lira” zam edilmek suretile piyasada &atış ya- pılacaktır. Diğer taraftan İktisad Vekâleti, Kara- bükün aylık istihsal mikdarı olan on bin tonun tamamile İstanbula gönderilmesi mümkün olacağını Istanbul Belediyesine bildirmiştir. Şayet bu da kifayet etmezse döviz müsaadesi |stihsal edilerek İngilte- reden de kok kömürü” ketirtilmesine te- şebbüs edilecektir. Karaköy önünde batan motör yüzdürüldü Geçen lodos fırtınasında Karaköy önün» de balan 35 tonluk Hüdaverdi motörü, dün . yüzdürülerek battığı yerden çıka» rılmıştır, Fırtına dolayısile limanın diğer yerlerinde batan kayık ve mavnaların da yüzdürülmelerine devam edilmektedir. Almanyadan gelecek vapurlar Dün, Doğu ve Egemen &vapurlarından sonra Şalonun da ikmal edilmi üzere olduğu hwberi alınmıştır. Bu vapur, Et- rüsk eşi Mersin tipinde inşa edilmektedir. Diğer laraftan Egcmenin mürettebatı da hazırlanmaktadır. Eçemeni hangi sü“ varinin getireceği henüz Lesbit edilmemiş- tir. Doğuyu Aziz kaptan getireceklir. Bu iki Almanyadan getirecek olan heyetler, önümüzdeki hafta içinde trenle Almanyaya gideceklerdir. galon hazırlan. madığı takdirde Doğu ile Egemen birlikte limanımıza getirilecek ve derhal Karades niz seferlerine başlanacaktır. Adliye mensupları arasında yeni tayin ve terfiler Adliye men- nakil ve terfi- ler yapılmıştır. Bu arada İstanbul hukuk hâkimlerinden Şakir ve Muhiddinin maaş- ları birer derece arttırılmış, müddelumu- mi muavinlerinden Salim ağır ceza Âzal- Zina, Kemal Çorum O müddetumumiliğine nakli ve terfi ettirilmişlerdir. Yalova müddelumumisi AtiMA, Bursa müddelemumi muavini Edip, Çorum müi- | delumumi muavini Sıtkı, İzmir müddelı- mumi muavini Cevad, Amasya sorgu hâ- | kimi Şekip, İstanbul müddelumumi mua vinliklerine, Gebze hâkimi Ragıp sulh hâkimtiğine, Bird eski müddelumumi muarini Osman ve Akdağ madeni eski hükim muavini Naim de İstanbul icra memürluklarına nakil ve tayin olunmuş- lardır, — «Yücel3 mecmmuasının geçen Düshalarında Behçet Kemal Çağların bir yazısını okumuştum bây Amca, #imdi O hatırıma geldi... vw. Ateşli şair, aslında pek heybetli olan zeybek oyununun.., kemesini gezmiştir. Vekil, hâkimlerle görüşerek yeni mün- ferid hâkimli mahkeme teşkilâtının faa- Myeti ve işlerin azalması Üzerinde tesirleri etrafında izahat almıştır, Bu mahkemelerin adliyeya tahsis edilen eski Şürayı devlet binasına (taşınmaları kararlaştırılmış olduğundan B, Fethi Ok- yar bir an evvel bu binadaki tamir İşleri bitirilerek mahkemelerin süratle taşınma- ları için alâkadarlara talimat vermiştir. Vekil, yıkılma işi bitirilmek üzere olan eski hapishane binasının yerine de gitmiş Karilerimizin mektupları Eminönü meydanında sundurmalara ihtiyaç var İstanbul halkı Valimiz ve Belediye Reisimiz Dr. Lütfi Kırdar'dan çok şey beklemektedir. Eğer hali harbin doğurduğu vaziyet guhur etmeseydi bu beklenilen şeyle» rin bir çoğu bugün tahakkuk etmiş 8 çare, dünyayı alt- Afet karşısında hüsnü- niyetle dolu olen İş görme arzuları ne kodar büyük olursa olsun felce mahküm olur. Meselâ Istanbulun en göze çarpan yeri olan Eminönü meydanı bugün arzetmekte olduğu yangın yeri man- zarasından çoklan kurtulmuş olacak- b. Maamafih günün birinde burasının güzel bir meydan haline geleceğini biliyoruz, O mesud güne intizaren mu vakkat bazi lertibat alınamaz mı? Kış geldi, yağmur, rüzgâr, ve yarın kâr.. O meydanda, hele akşamları, işlerinden yorgun argın çıkmış olsn zavallı aile babalarına sey- rek ileyen tramvaylar beklemek Içlı bir Iki sondurma yaptırmak fazla bir külfet olur mu dersiniz? ... Barem yüzünden iki bu aydır para alamıyanlar Rexmi müesseselerden birinde mü- hendis olduğunu bildiren bir zat gözle yazıyor: İki buçuk aydanberi aylık alamadık. Buna sebep olarak bare kanununu il.) ri sürüyorlar, Fakat esnaf ve aydan aya parasi verilen hizmetçi gibilere karşı insan çok mahcup düşüyor, Bu vaziyetin kanuni bir hal çaresi yok mu- dur? Bu hakkımızı ârâmânızı dilerim. (K» Ihracat hazırlığı Dün tiftik, barsak, tütün sevkedildi İhracat vaziyeti, dün de büyük inkişaf. lar göstermiştir. İhracat Yasağını kaldıran yeni kararnamenin benüz alikadar ma- kamlara tebliğ edilmemiş olmasına rağ- men dün ihzari mabiyettexi muamelelere devam edilmiştir. Son bir hafta içinde Umanımıza gelmiş olan (4 kadar İtalyan ve Yunan gemisine 300 bin Çiften fazla balık yüklenmiştir. Bu mallar İtaliyaya Ve Yunanjstana sevkedilmiştir. Ayrıca İtalya, Romanya ve Bulgaristana da fazla mikdarda tuzlu ba- İ uk gönderilmiştir. Bunlardan başka dün İngiltereye tiftik, Nevyorka tuzlu barsak, Avusturyaya da tütün sevkedilmiştir. Samsundan gelen haberlere göre, buradan da #ransit olarak | Avusturyaya tütün ihraç edilmektedir. Bay Amca ve zeybek oyunu!.. ve arsa Üzerinde yeni adliye sarayının ; mlacağı vaziyet etrafında alikadarlardan izahat almıştır. Bundan sonra İstanbul tevkifhanesi gezlimşi ve Adliye Vekili, mevkufların vaziyetlerile yakından alâka- dar olmuştur. B, Fethi Okyar, yeni âdiiye sarayi İn- şaatı etrafında sorulan süallere cevaben demiştir ki: — Adliye sarayı projesi ikmal edilmek üzeredir. Yıkılma işleri de sona ermiştir. Pek yakında yeni saray inşaatına başia- İ mak üzere lâzımgelen tedbirler alınmıstır. Üsküdar hapisha- inesinden kaçanlar Dün iki evde araştırma yapıldı Üsküdar hapishanesinden kaçan mahkümun yakalanması için jandazına ve polisçe takibata devam ediliyor. Bu mah- kümlardan biri, Cerrahpaşa o Hulüsidir. Hulüsi, üç sene evvel, Corrahpaşada bir arkadaşile beraber, Nuri ustanın firinma girerek fırıncıyı bağlamak suretile üç yüz İ lira kadar parasını almak suçundan ağır ceza mahkemesince yedi senöye mahküm edilmiş bulunmaktadır. Diğer firari Ab- dullah da Şilede bir adam öldürmek &#w- çundan on beş sene mahkücıdur. İstanbul hapishanasinin iması döla- yisile muhtelif memleketler haplahanelari- ne nakledilenler arasında bulunan bu iki mahküm Üsküdar haplahanesine serkedil- hapi, yin #malhthane isa orada saklanmağa mu- lar, gece de; duvarı delmek ve bir demir parmaklık kesmek suretile kaçmışlardır. Gerek Abdullahın, gerek Hulüsinin eşkâli, bütün şehirler zabıtsla- rına bildirilmiş olup akşama sabaha yaka- lanacuklarına muhakkak nazarile bal maktadır. | OHuüulüsinin şehirde saklanabileceği ihti- İ mali bulunan iki evde dün zabıtaca araş- tırma yapılmışsa da müsbet bir netice alı- namamıştır, Diğer taraftan müddelumumi- likçe firara sebebiyet veren hapishane me- murları bakkında Jâzimgelen tahkikat yapılmaktadır. Dün gelen vapurlar İsveç bandıralı Asni vapuru ile lunanı- misa yeniden kâğıd, demir oşya, mukavva eşya, pamuk ipliği, çinko, nisadır; Roman- ya bandıralı Recele Karol vapuru ile filimler, tarçin, pamuk ipliği, Amerikan bandıralı Eksminisir vapuru ile teneke, gliserin, madeni yağlar, ocza, pamuk men» sual, Yuğeslar bandıralı hoçen vapuru 114 çimento, cam, İtalyan bandıralı Ecito ve KampidozlUo vapurları ile de elektrik mal- zemesi, makine ve radyo aksamı, asfalt, cam eşya, pamuklu mensuca, gelmiştir. Eminönü meydanı tanzim ediliyor Belediye yollar müteahhidi, Eminönü meydanının plân mucibince tanzimini, Ankara caddesinin Beşir Kemal eczanesi köşesinden denize kadar asfalt olarak in- şasını, Aynapaşa ile Taksim arasırp birleş- tirepek olan ve şimdi enkazı Kaldırılan meydanın tan#imini deruhde etmiştir Eminönü meydanının tanzimine başlan- miştar. Ancak kış münasebetileo meydana ald bütün piânın tamamile tatbikine imkân görülmemektedir. Bunun için meydanm yalnız yaya kaldırımlarile d3raber yeşiğik İ kısımları yapılacaktır. l Londra sefareti ataşemiliteri gitti Kurmay albay B. Mustafa Rüştü Erdelhin Londra sefaretimiz ataşemiliterliğine tayin odilmiz ve yeni vazifesine başiamak üzere Semplon eksprsile Londraya hareket öt miştir. B. Mustafa Rüştü E:delhun kıymet- M askeri ümeramızdandır. Bundan d»ir müddet evvel de Tokyo sefarçlimiz ataşe- militeri bulunmakta idi. a. vel | şmakta olan bu iki mah- | ahife İSTANBI?. HAYATI Dumas fils namzedi. Koltuğunun altında daima bi deste kitap, mecmua bulunur, par dösüsünün ceplerinden birkaç gaze ucu sarkar, Nerede bir tanıdığın raslasa derhal edebiyat bahsi açar gözlerini kara bulut kümelerine di. kerek dalgın dalgın anlatır: — Edebiyat, şiir. İşte, hayatımın temelleri, işte ruhun gıdaları... Ve, yalan yanlış isimlerini ezberle diği birkaç yabancı edip ismini sayar, kelimelerin kafasını gözünü ezerek birkaç mısrâ frenkçe şiir okur. Salon toplantılarında edebiyat kon feransları vermeğe bayılır. Geçen gün bir toplantıda sohbet edilirken o gene edebiyat bahsini or- taya attı. Gözlerini tavana dikerek sözüm ona frenkçe bir şilr okudu ve mağrur bir eda ile etraflakileri süz meğe başladı: — Ne güzel şiirdir. Bayılırım vallahi... Misafir bayanlardan biri gülümse di; — Evet, doğru söylenirse çok gü- şeldir, Derin münalar ifade eder, Bizim şair, doğru söylenirse, kay- dinin farkına bile varmıyarak kon- feransa başladı: — Ne söylüyorsunuz efendim? İfa- ği mânaya Jaymet biçilmez Orta Afrika dağlarında eriyen karlar Misisipi nehrini nasıl taşırırsa, senin aşkın da gönlümde öyle taşıyor, di. yor şair... Ne buluştur bu?... Salonda bir kahkaha çınladı, Genç şair, muvaffakıyetinin alkışları san- dığı kahkahalar arasında hâlâ izaha- tına devam ederken hem gülüyor, hem düşünüyordum: Galiba, bizim delikanlı, şiirde geçen Afrika, dağ, | Misisipi, kar kelimelerini bir araya getirerek hattrüstüvaya kar yağdırıp ilkbahar güneşile eritti ve, yılan, çi- yan cesedlerile dolu o coşkun selleri, kendi kafasının daracık kanallarile Misisipi nehrine kadar götürdü. Delikanlı konferansının sonunda koca bir çam daha devirmez mi... — Babam şiire meraklı idi. Bu me rak ondan bana intikal etti, Azmet- tim, mutlaka bir Dumas Filş olaca- cağım. Biraz evvelki bayan gene gülüm- sedi; — Evet, Dumas Fils'in cografyası da her halde pek zayıf değildir. Ev sahibi çay iktam etti. Bin zor Tukla bizim delikanlının edebiyat konferansını kestik, siyaset, harp bahsine daldık, Sohbetin en hararetli yerinde bizim şair birdenbire sıçradı, kendi kendine murıldanarak salonda dolaşmağa başladı: — İlham böyle gelir işte... Harp... Ne güzel mevzu?.. Şair kafasında şiir kendiliğinden doğar. İşte, ilk mısrâ doğdu. Avucunu alnına şaklatarak: — Bum, bum, bum... Bum, bum, bum... Yüzünü buruşturdu: — Tuuh... İkinci mısrâ gelmiyor... Oturanlardan biri mırıldandı: — Birinci mısra; bum, bum, bum... İkinci mısra da; çıldırıyorum... Bizim Dumas Fils namzedi ikinci mısram kim tarafından söylendiğini farkedemedi amma, bir daha sesini de çıkarmadı. Cemal Refik - . Selim Sırr'nın elinde hafif bir râksa döndüğünden şikâyet ediyor. du!... ! Fakat zeybek oyunu. gibi bir | İ oyun nasıl olur da hafifler, buna ak- | lim ermedi!... ——— — B. A. — Olabilir, Selim Sırı bu oyunla gençlik çağlarında meşgul olmuştul... >

Bu sayıdan diğer sayfalar: