2 Aralık 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

2 Aralık 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Haftalık piyasa Londradaki temaslar - Ihracat maddelerinin vaziyeti tabsillerine radyoda söylediği nutuk, yalnız tütüncüleri değil, bütün piy- sayı alâkadar etmiştir. Tütün piyasa sının açılmadan evvel bir devleğ ada mının müstahsilleri koruması ve onları ikaz etmesi, tütün piyasasını sağlam bir hale getirmiştir. Haftanın en mühim hadiselerinden biri, daha doğrusu piyasayı en ziyade işgal eden meselelerden biri de, Hari- ciye Vekâleti Umumi kâtibi B. Nu- man Menemeneloğlunun Paris ve Londrada yaptığı temaslardır, Bu te maslar hakkında henüz tafsilât yok- bur, Böyle olmakla beraber, temaslar rm neticesinde, piyasada kışın, ticari münasebetlerin başlıyacağı çok ümid sdilmektedir. Beynelmilel vaziyet dolayısile, bam sanayi şubelerimizin ham madde me- selesi, piyasanın muhtaç olduğu id halât eşyası meselesi, gün geçtikçe daha ehemmiyetli bir mevzu haline girmektedir. Muhtaç olduğumuz maj- ları tedarik etmek hususunda, ne gibi bir usul takib edileceğini ortaya koy- mak lâzımdır. Çünkü harp zarureti dolayısile birçok memleketler, kredi serbes dövizle satış esasına doğru te- mayül etmektedir. Bilhassa madeni eşya, demir, kalay, kauçuk gibi mad. delerin satışı peşin parayla yapı maktadır. Belçika, demir satışlarını serbes dövizle yapmaktadır. Şayet beynelmilel satışlarda serbes döviz esası umumileşirse, biz, hangi usullere istinad ederek mal âlacağıs? Piyasanın sorduğu sual budur. Bu hafta, piyasayı pek az meşgul #den meselelerden biri de, Türkiye - Almanya arasında yeni bir ticaret anlaşması yapılacağına dair, ortaya bir havadis çıkmasıydı, herhalde pi- yasada dolaşan bu havadisin, menşek, Ticaret Vekili Nazmi TTopçuoğlunun Alman ticaret ataşesini kabul otme- siydi, bu mülâkat hakkında bizi ten- tir eden malümat yoktur. Böyle ok makla beraber, mülâkatın ticaret an- laşması müzakerelerile ne dereceye miyetli bir meysu haline gitmekte dir. Çikolata fabrikaları kakao çekir. deği tedarik edemediklerinden şikâ- yet ediyorlar, ellerindeki stok mikte- rı da iki üç aylık bir ihtiyaca teka bül edecek derecededir, Vakıa bey- nelmilel vaziyetin bu şekülere girdi. Ki bir sırada, kakao çekirdeği ve çi- kolata sanayti mühim bir mesele de. ğildir. Nihayet çikolata fabrikaları mız, şekerleme yapabilirler, Vejetalin fabrikaları için de bu © vap verilebilir. Hindistan cevizini serbes dövizle tedarik etmek mecbu- riyeti hasıl olursa bunu da almaktan vazgeçebiliriz. Vejetalin yağı fabri- kaları boş kalmas, susam yağı ve diğer nebati yağları işler. Hasıh fabrikalarımız, beyrelmilei şartların vücuda getirdiği yeni eko. nomik hayata, zaruri olarak intibak edebilirler. Fakat ham deri gibi öyle maddeler var ki, bunun yerine, baş ka bir madde ikamesi kolay değildir. İhracat maddelerimizin vaziyeti Tiftik — Bu hafta zarfında satış lar cansız olarak geçmiştir. Bugün. lerde bu mala karşı yegâne alici İn- gilteredir. Satış miktarı da, Piyasayı tatmin edecek kadar fazla değildir. Ancak 400 balyedir. Birkaç güne ka- dar Sovyet harici ticaret mümessil liği, piyasayla alâkadar olacaktır. Fakat Sovyetlerin de ne miktar mal alacağı belli değildir. rTeye ihracat yapılacağından bahas- dilmektedir, Susama gelince, son günlerde Ro- manyadan susamlarımıza karşı bü yük bir talep vardır. Bu talepler kar şısında flatler artmıştır. Hububat maddeleri — Arpa satış ları arimışlır. Fakat en ziyade alıcı lar, devletle iş yapan mütgahhitler- dir. Bu yüzden, durgun bir devre ge- çiren arpa piyasası, tekrar canlan- muştar, Buğday fiatlerine gelince, piyasada en büyük alcı Toprakofistir. Bu yüs- den, buğday fiatierindeki dişktnlük durmuştur. Kuru meyvalar — Fındık satışla. rındaki hararet devam etmektedir. İngiltereye ve Fransadan pek üz ta- lep vardır. Maamafih senebaşı ve yortular ihtiyacı için fındığa olan talep yavaş yavaş artıyor, Alâkadar. ların ifadesine göre önümüzdeki ay- larda fındık satışları daha ziyade an tacaktır, Ceviz için yeni bir şey yoktur. A- merikanın piyasadan ceviz alacağı ümid ediliyordu, Badem için Fransa düşkündür. Pirinç fintlerine gelince, yavaş yavaş yükselmektedir. Halbu- ki bu sene pirinç mahsulü de boldur. ayni zamanda geçen seneden kalma stok da vardır. Alâkadarların ifadesi, ne göre, dışarıdan pirinç ithalâtına Çocuğunuza Dadı Bulmak için sAkşaman KÜÇÜK İLANLARI En süratlı ve en ucuz vasıtadır, ii E si? edilen bu zat hakkında yapılan ismad- lar tamamen yersizdir. Ve İstanbul Bele- diyesi gösterilmek (istenildiği gibi gaflet içinde de bulunmamaktadır. Göotyenin İstanbul Belediyesinde yapmış olduğu hizmete gelince; Burlar sadece üç işe İnhisar eder, I — Taksim meydanının tanalm ve beze yin projesi, bu proje beğenilmiş ve tatbik edilmiştir, LI - Takiim bahçesinin tanzim ve tesyin projesi, bu proje de beğenilmiş ve tatbik edilmiştir. IX - Tepebaşı bahçe- sinin banizlm ve tezyin işi, Yalnız Tepebagi bahçesinde bir de ti- yatro binası yapılacağı için yapacağı pro- Jede bunun dr nazarı itibara alınması ve Uyalronun basiti bir avan projesinin ya- pılması istenmiştir. Bu sırada harp çık- tağı için Prahaada askeri vazifesini ifa et- mek Üzere Gdiye memleketine avdet ei- miştir. Yoksa Kaçmak ve firar etmek gi- bi bir hadise mevcud değildir. Yalnız ti- yatro binası projesi için İstanbul Beledi- yosinden 2000 liri alındığı da doğru değil- dir. İstanbul Belediyesine yapınış olduğu bükün işler için kendisine verilen parsnmn cemân yekün mikdarı da sadece 1400 lira- dan ibarettir. Bu Mahattan sonra sayın matbualımı- zan belki kin ve çekememezlikler yö- sünden &dilen her habori bemen sü- tunlarına geçirmekte istical etmemeleri- İ nin pek lüzumlu olduğuna bir kere daha kani olacaklarına emin bulunuyorum. Gazetecilerimiz için her zaman en bü- yük kolaylıkları gösterdiğimi yine herkesten iyi bilen gazeteci arkadaşlarımın badema Buzinak saz semaisi, 8- Hüzzam türkü: Al- verin bağlamamı), 9- Bursa balk türküsü, ban olduğum), #- Hicaz türkü: (San kur. dele), 20 Konuşma, 20,18 Türk müziği: Ka- Çalanlar: Hakkı Derman, , Hasan Gür, Hamdi Tokay, Basri Örler, Zühtü. 31 Müzik (Küçük orkastn — Şef: Necip Aşkın), 1- Tsohalikoweky: Rus dans, 2- Walter Nonok: Romantik Uveğ- kalb (Bntermes- MEŞRUTİYETTE SARAY ve BABIALİ Yazan; SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur. Tefrik; No. 123 Ordu köşkünde sulkast rivayeti, gazetelerde çıkan haberler — Demek, ki sis beni iç sıkıntım ile, korku ile, rahatsızlıkla öldürmek is tiyorsunuz. Yerim fena, Odalarımda mefruşat yok. Sizden birşey istiyo Tüm; muvafakat ediyorsunuz; sonra vadinizi incaz etmiyorsunus! ve Şöhreddin ağalar geldiler de ba- kımsızlıktan şikâyetlerinin arkası bin az kesildi. Abdülhamid elbisesizlikten de müş- teki idi. Bir askeri tersi celbedild. Kendisine iki kat elbise İle bir pardö- sü, oğlu Abdürrahim efendiye bir kos- tüm yaptırıldı. Abdülhâmidin Selâ- nikte ilk yaptırdığı bu Iki kat elbisesi için 32 ve pardösüsüne 12, Abdürra- him efendinin kostümüne 15 altın verildi, ' Abdülmhamide ayda bin lira tahsisat bağlanmıştı. O bunun da azlığından şikâyette bulunuyordu. — Elibiselerime varıncaya kadar her malımı aldınız! Diye söyleniyordu; kendisinin sal tanatı esnasında kardeşleri sultan Murad ile sultan Reşada «külliyetli mebaliğ» vermiş olduğundan bahse- diyordu. (Abdülhamidin selefile halefi hak- kında neler yaptığı, her ikisine ne si- kıntılar çektirdiği yerinde izah olun- muştur. Okuyanlar kardeşlerine ver- diği paralarla övünmesini elbette haklı bulmıyacaklardır.) İlk zamanlarda Abdülhamidin sul- kasdlara maruz olduğu, Ordu köş künden firar teşebbüslerinde bulun- duğu hakkında rivayetler eksik olmâ mışlir. Bir gün köşk civarında silâh sesleri duyuldu. Abdülhamid korktu. Körküya mahâl olmadığı, bâzı ço- cukların saçma ile kuş avladıkları kendisine anlatılarak tatmin edildi. Köşk civarında ehalinin kuş avla- ması menolundu. Abdülhamidde bu hadiseden hasıl olan âsabilik bir kaç gün sürmüştü. Bay Mustafa Ragıb, Akşamda (İt tihad ve Terakkinin son devirlerinde suikasdlar ve entrikalar) ünvanile neşrettiği tefrikanın yüzüncü numâ- rasında şöyle bir hadiseden bahse (Balkan harbinden evvel Abdülha- mid Alâtini köşkünde apansız bir ölüm tehlikesi , Müfrit bir Abdülhamid düşmanı olan D. 8. bey bir gün sabık padişahın köşkün bal. konuna çıktığını görünce ortada hiç bir sebeb olmadan âsabına hâkim olamamış ve birdenbire silâhını çeke- rek bâlkona ateş etmiş, mahlü hü- kümdari öldürmek istemişti, Fakat kurşun balkona bile raslamamış, havada bir kavis çizdikten sonra bah- çeye gömülmüştü. İttihad ve Terakki hükümetinin hiç hoş görmediği bu hadise o zaman şiddetle saklanmakla beraber dillerde gizliden gizliye dolaş- mişlı.) Acaba bu hadise mi avlanma taşeb- büsünden galattır? Yoksa bu ân! sulkasd teşebbüsü mü hariçte avlan- ma tevilile ört, bas edilmek İstenilmiş- tir. İlisi ayrı, ayrı hadiseler midir? Böyle ise bahsi geçen D. 8. beye İtti. had ve Terakkice, hükümetçe birşey yapılmış mıdır? 'Buralarını tevsike imkân bulama. dık. Selânikte çıkan (Zaman) güzetesi de bu günlere ald olarak şöyle bir ha- ber vermişti; (Rum güzeteleri Abdülhamidi Alâ- rakolundan bir silâh sesi içşitilmeşi üzerine derhal etrafta taharriyat ve tahkikat icra olunur. Köşkün dış ka- pisında nöbette bulunan istihkim ne ferinin omzunda amlı düran maysş- rin nasılsa açık kalmış emniyet teti- zunda değli, elinde olmak iktiza edem di. Bunu böyle farzederek silâhın hatâen patladığını kabul edelim. Rumca gazetelerin bu teşebbüse dâir neler yazdıklarını anlıyamadık. Ancak Zaman gazetesinin bu izahın- dan istidlâl suretile silâhın hataen patlaması keyfiyeti nöbetçinin sabık hakanı kaçırmağa teşebbüs edenlere karşı silâh kullanmış olduğu yolunda bir rivayetin çıkmasına müsaid ola cağı neticesine varılabilir. Fakat teşebbüs nasıl ve kimler tar rafından yapılmıştı? Bu cihet tama- men meçhul! Bu rivayetin yukarıda kaydolunan iki hadisenin değiştirii. miş bir şekli olması da ihtimalden ha- riç değildir. Bu firar teşebbüsü hakkındaki şayla başka bir suretle Viyanada mün- teşir Nöye Fraye Prese güzetesinde de ma'kes bulmuştu. Nöye Frayenin Tanin gazetesinde tercümesini gör- düğümüz bendi şudur: (İstanbuldan telgrafla yazılıyor: Abdülhamidin firar tasavvurların- da bulunduğu ve tarafdarlarile bü hususun sureti icrasını müzakere et- mek istediği garib bir sürette keşfe dilmiştir. Abdülhamid harem daire- sindeki kadınlardan ikisini güya bi. ribirile mütemadiyen niza ettiklerin. den dolayı Alâtini köşkünden defet- miş idi. Bu kadmlar taharri edilmiş ve üzerierinde Hamidin tarafdarlari- le rabıta ve münasebet akletmek vo onların muavenetile firar eylemek tasmim ettiğini gösterecek mektup- lar zuhur etmiştir.) Bu rivayetin de eraciften ibaret olduğu şüphe götürmez. Abdülhami- din yanından defetmek istediği ka- dınların kimler olduğu beyan edilmi- yor. Vakın beşinci İkbal Behice hanım bir ara Alâtini köşküne gönderilmiş idiyse de burada fena halde sıkıldığı için çok kalmıyarak İstanbula iade edilmişti. Behice hanımın böyle er. rak taşımasına hiç ihtimal verilemez. Gazete makalesinde bahsedildiği gibi İstanbula inde edilecek bu iki kadın kim olursa olsun, araştırılıp üzerle- rinde evrak bulunmuş olsaydı muha- fiz yüzbaşı Süleyman Fehmi beyin mütalâa eylediğimiz hatırat defterin. de ve Kitabi Muhsin beyin aşağıda zikreyliyeceğimiz «Vukumat defterin de» böyle bir hadiseden bahsedilme Bundan başka hükümet Abdulha- midin muhafazasına zabitlerden mü- Tekkep bir heyet tayin eylemişti, Köşk kapısında askerden nöbetçiler durur- du; villânın arka bahçesinde yapılan ahşap karakol binasında lüzumu ka- dar efrad bulunuyordu. Villânın kar- şısında bir de polis karakolu vardı. Abdülhamid ise ihtiyatsızlıklarla kendini tehlikeye atacak adım de. gildi. Abdülhamidin yanına girenler gayet mahdut idi, Doktor Atıf bey hemen her gün köşke gelir ve yalmıs olarak Abdülhamidin yanına girerdi. Baş muhafız ile Atıf beyden başka hariçten bu suretle yalnız olarak sa- bik hakanın nezdine kimse giremezdi. Selânik Belediye reisi İsmail bey bile bir kaç defa baş muhafız refaka- tile girmişti. Selânikte fransızca neş- rolunan Progrös de Salonigue gazs- tesi Abdülhamidin Alâtini köşkünde geçirdiği hayattan bahsederken şu - sözleri yazmıştı: (Abdülhamid çok sıkılıyor ve bunu saklamıyor. Fethi bey Abdülhamidin adamlarından birine efendisinin va- kit geçirmek için hatıratını yazmak. la uğraşmasını tavsiye etmiş. Abdül. hamid bu tavsiyeden haberdar olun- ca kendisinin vaktile haliratını yas mağş başlamış olduğu, bu evrakın Yıldızda kalmış (1) bulunduğunu söylemiş. Şu sözleri de İlâvs etmiş: — Benim kabahatli olmadığım son- radan anlaşılacak. Osmanlı müves- rihleri benim saltanatıtnı bitarafanş muhakeme etmeseler bile eonebi müverrihler hakkaniyeti iltizam ede. ceklerdir.) (Arkas var) (1) Yıldızda, ele geçmiş olan notları olacağ

Bu sayıdan diğer sayfalar: