9 Mart 1940 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

9 Mart 1940 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| “Bur. Bu askeri şu İngiliz Tuğgenerallerinden sir Ohüx- İngiliz ordusunun teşkilâtı hakkın. — bir makale neşretmiştir. Generai diyor ki: «Yazıma başlamazdan evvel çok de- fa yanlış anlaşılan şu noktalar Ürerin- de duracağım 1 — Secretary of State (Vekil) ve Army Council (Askeri Şüra) harekâ- an idaresinden mesul değildirler, Bu Jiyet, harp kabinesinin umumi! di- rektifleri dahilinde kalmak şartile baş- komutuna aittir. Bu suretle vekilin değişmesi siyasette de bir değişmeyi feap ettirmez. 2 — Büyük birliklerin kumandan- Yarı bir defa muharebeye tutuşulduk» tan sonr nadiren şahsen müdahale ler. Kaide olarak fırka komu- rı bÜfül savaştan mesul olen en Yüksek icrai makamlardır. 3 — Staff (Kurmay heyeti) başlıca kısma ayrılmakla beraber, tamami- rlerinden ayrı olarak çalışmaz- TI. Arada münasebat ve şahsi işbir. liği lâzımdır. o. Askeri şüra kimlerden mürekkeptir? tün ordunun tek bir başkomuta» ni vardır, Fakat diğer bir çok ordu- larda olduğu gibi tek bir kurmay baş- kanı yoktur. Hazar zamanında ordu Harbiye Nazırının relsi bulunduğu Army Council (Askeri Şüra) tarafın. dan idare olunur. Şüranın beş askeri azası vardır. 1— Chief of the İmperial General Staff (İmparatorluk Genel - Kurmay başkanı) hükümetin baş askeri mü- şaviridir ve ait oldüğu kısım stratejik Plânların yapılması, entelicens, yetiş- üç .irme ve bütün kurmay vazifelerinin tanzimi işlerinden mesuldür. 2 — Adjutant - General efrat, se- ferberiik, disiplin ve sıhhiye işlerile uğraşır. 3 — Guartermaster - General (Le- liz ordusu nasıl dare ediliyor ? : Baş kumandan, kurmay heyeti an il La ii d e a ve kuma ndanlar ve "Yemek İsigiliz ordusu genel kurmay başkanı general İronside hir kıtayı teftiş ediyor pırkaç teknik müşavir verilir, ki bun- Jar hususi silâh ve servisleri teftiş ederler, Kaide olarak onlar ait olduk- ları kurmay kısımları relslerile birlik- te çalışırlar, fakat doğrudan doğruya başkomutania temas halindedirler, me-| selâ bir topçu müşaviri, bir istihkâm Yazım işleri dairesi başkanı) asker nak.) reisi ve saire vardır. Hyatı, iskân, levazımat ve nakliye ser- vislerine bakar, 4 — Director - General ot Munitiona Production (Mühimmat imalftı genel direktörü). 5 — Director - General of the Terri- torial Army (Redif ordusu genel di- rektörü), Son iki teşkilâtın isimleri İşlerini izah etmektedir, diğer üç ta- nesi genel kurmaylığın üç şubesinin reisleridir. Bunların her biri kendi kıs- Munın İşi için Vekile ve Askeri Şüraya hesap vermeğe mecburdur. Ordu normal olarak, stratejik ve Coğ- Tafİ şartlara göre, muhtelif büyüklük ve terkipte bir çok grup veya ukomu- tanlıklara, ayrılmıştır. Her bir grupun komutanı ve bir kurmay heyeti var- dir. Bu heyette bütün kurmay şubele- Mümessilleri bulunmaktadır, Ko- Mutan Askeri Şüranın siyaset ve emir- İ mevkii icraya koyar, Başkumandanlar ne yaparlar? vaziyet biraz değişir. Her bir başkumandan tayin olu- sat, Askeri Şüraya değil, doğ- doğruya harp kabinesine mesul- sahnesine Tüden dür. Barp kabinesine stratejik si iyaseti Genel Kurmay başkanı tarafından başkomutana tebliğ olunur, ve yalnız başkomutan reti e onun sureti icrasından ki başkomutanların emrine bir kurmay başkanı, bir sajutant - Gerg- Ml ve bir Guartermasler - General Verilir. Bunların her biri onunla mü- di istişare halindedirler ve her biri doğrudan doğtuya Harbiye Neza- alma mukabil kısımların reisleri. muhabere edebilirler, “Başkomutarı emrine ilâve olarak etin idaresinden mesuldür, Her | * | Başkomutan ve kurmay heyeti ta- İ biatile umumi sirâleji plinlarını ya- | par ve harekâtın şümül ve sahasını tanzim ederler, Ayrı ayrı ordular teşkili Geniş sahalara yayılan ve mürek- kep bir bal alan modern harp salâhi- yetin de dağılmasını mecburi kılmak. tadır. Eğer başkomutan, geçen harpte olduğu gibi büyük bir kuvvete kumun. da ediyorsa bu kuvvet muhtelif ordu- lara taksim edilebilir, O zaman İ ordu kendi sahasının idaresinden ve İ girişilen harekâttaki hususi hissesin- den mesuldür, Ordular arasındaki hu- dutlar çok defa indi bir surette tayin edilmiştir ve ahvale göre değiştirile- bilir Salâhiyetleri tevz! ederken riayek edilen prensip hiç bir kumandanın maiyetinde haddinden fazla madün kumandan bulunmamasıdır. Bu pren- her #ibe tebaan her bir ordu ancak mah- dut bir kaç kolordudan terekküp eder. Bunların adedi nadiren altıyı geçebi- lir. Ayni suretle bir kolordu ikiden dörde kadar müteaddid fırkalardan te. şekkül eder. Fırkalar, tuyaylar ve bir- likler daimi teşkilâtlardır ve terkiple- rini değiştirmezler. Bir fırkanın bir takım karakteristik- leri vardır ki, ona tabiyevi bir âlet ol. mak itiberile hususi bir ehemmiyet verir. Fırka daimi teşkilâta sahip en | büyük kuvvettir, onda dokuz piyade taburu üç topçu alayı (72 top). İstih. kâm bölükleri v.s. vardır. O her türlü silâhtan temerküz ettiği ve kendi ida- ri servislerine malik olduğu için müs- takil harekete kabiliyetli olan en kü- çük birliktir, Harpte ise o bir kuman- danın üzerinde icral kontrola sahip olabileceği en büyük birliktir. İngiliz ordusunda bir fırkanın bütün mevcudu 12,000 kişidir, fakat büyük bir harpte başka Kıtalar. bilhassa kol- ordudan veya ordu ihtiyatlarından topçu kıtaları flâve edilir. Yukarıdaki sebeplerden dolayı her hangi müsta- kil hareket için kullanılan bir ordu- nun kuvveti umumiyetle fırkalarla ifa» de edilir. ü etmektedir. Müziğe karşı heves tedir. artmakta ve mezun ilmektedir. Gönderdiğim fotograf mandolin kursuna devam eden yavrularımızı Ev başkanı Azmi Önek ile bir aradı göstermek- r > KYA NK aşa» gli Sıhhat meseleleri yemeyen çocuklar Son senelerde çocuklarda çok görülen , iştihasızlığın sebebleri nedir ? Son senelerde çocuklarda rip bir asabiyet şekli vardır ki; o da larında görülen devamlı bir. iştiha- mahk ve yememezlik halidir. Eğer bu iştihasızlık uzun zaman devam ederse ve uzvi herhangi bir hastalığa, mide veya karaciğer vesaire gibi hastalıklara bağlı p tamamen (asabi ol- duğu tahakkuk ederse buna doktorlar «Anorezic nerveuso> derler , Son senelerde vazihan anlaşılmıyan sebeblerle çocuklarda görülen iştihasız- hk derdi Avrupa ve Amerikadaki bütün gocuk hekimlerini pek ziyade meşgul etmektedir. Çünkü çocuklarda görülen bu yememezlik derdi ancak son yıllarda görülmeğe ve bir mesele halini alma başlamış bulunuyor, Meselâ bundan yir- mi sene evvel hemen hemen böyle bir mevzu hiç konuşulmazdı bile, halbuki şimdi gün geçmiyor ki doktorlara ilk yaşlardaki çocuklarda o muannidane de- vam edip duran bu iştihasızlık meselesi için müracaatlar vukubulmasın. Gerek tibbi ve gerek terbiyevi bütün gayretler bu garip ve muannid yeme mezlik karşısında kırıp kalmaktadır. Hasta diye getirilen bu küçük mahlâk, verilen yemekleri mutlak surette redde- diyor. Halbuki yermek harici zamanlar gacuk nisbeten sakin ve uysaldır. Yemek zamanı gı » cidden güç, çetin ve si- kıntılı bir devir başlar ve ne kadar uğra- lıra uğraşılan çocuk ağzını kapar, dizle- rini sıkar, başını sağa sola çevirir ve bir türlü yemez. Yemeklerin nevi değiştirilir, lezzetli olması ve çocuğun hoşuna gitmesi için muhtelif tertipler ve çareler arani- lere yemek ihzarı işin e mütaliaları alınarak nane düşüncelerle hususi ye- mekler yaptırılır ve midenin faaliyetini uyandırmak, iştihalarını tahrik etmek işin uğraşıp dururlar, maalesef neti yine hiç... Bütün gayretlere rağmen cuğun yememezlik inadı karşısında âde- ta ellerimiz o böğrümüzde âciz kalırız. Eğer cebir ve şiddet kullanarak çocuğun dişleri arasından ağzına bir lokma sok- mağa muvaffak olunursa bu defa lok- mayı ağzında muannidane bir surette saklar ve yutmaz. Nihayet etrafın bütün takyidatına rağmen biran gelir ki İokma- yı ağzından dışarı atıverir. Bin müşkülâtla lokmayı mümkün olursa bu lokma iyice ezilmiş bir gıda ise iyi, eğer yeme- Bin içinde küçük parçalar ve prüzlü bir şeyler varsa © kadar zahmetle mideye İndirilebilen bu bir kaşıklık yemeği ga- Tip bir kusma hareketile derhal çıkarır, Birçok aileler çocuğun hazmini güç yap- tağını ve verilen yemekleri kabul etme- diğini söyler. Hakikat halde bu hal belâmun ve yemek borusunun yukarı kısmında mevcut olan asabi bir «spazm ) dan ileri gelmektedir, ğer çocuğun cümleyi asabiyesinden bu spazm giderilirme ve umumi vaziyette bir sükünet temin edilebilirse o zamana kadar hazmı güç sayılan ve her di kayeden çocuğun ayni yemekleri bir müddet sonra gayet güzel hazmettiği görülür, Bundan da anlaşılır ki böyle çocuklarda ne hazımsızlık, ne de her hangi bir mania mevcut değildir. Bu asabi çocuklarda diğer bir hal vardır. Meselâ bazıları ancak muayyen ve mahdud yemekleri güçlükle kabul et- #kleri halde, diğerleri bunun aksine olarak mahdud yemeklerden hoşlanmaz- lar. Bazıları petates, yeşil sebzeleri ve 'eti bir türlü yutamazlar. Halbuki onların. yaşı artık mubhtelit yemeklerin yenildiği bir çağdır. Diğer bazıları da ancak dar bir çerçeve dahilindeki yemeklerle iktifa ederler ki bunların haricine çıkmak çok yutturmak müşküldür. Bu haller nihayet her ne müşkül ve her ne suretle olursa olsun ço- cukların neşvünemularına ve bedeni te- kâmüllerine zararlı olmaktadır, Çocuklarımızda görülen bütün bu iş tihasızlıkları münhasıran asabiyete at fetmek doğru değildir. Çünkü bazı umu- mi hastalıklar vardır ki zahiren asabiyet maskesi altında saklanmış bulunur ve doktorları şaşırtırlar. Meselâ gizli seyre- den verem hastalığında bu hal görülür. Bu hastalık muayyen bir zaman böyle gizli ve aldatıcı bir şekilde seyrettikten sonra birdenbire çok vahim âraz ile kendini gösterir, Çucuklarda iştihasızlık - bazan hazım cihazının bozukluklarından ileri gelebi- lir. Bunlarda hazım vazifeleri gayet be- taetle vaki oluyor, Normal olarak bir insanda yemekten muayyen bir müddet sonra mide boşanır ve ancak mide bo- şaldıktan ve bir müddet boş kaldıktan sanradır ki açlık hissi duyarız. Böylece yemek yemek ihtiyacı hasıl olur ve bu şerait dahilinde yenilen yemeklerde hiç bir sıkıntı ve rahatsızlık vermeden molunur. Şüphesiz bunun için de ye yemeklerin nevi. pişirme tarzı, vi mevcut olan ihtiyaçlarına uygun olmalı- dır. Eğer bunun aksine olarak mide huz- mında ve barsakların vazifeletinde bir arıza mevcut ise © zaman tabiidir ki iş- tihasızlık başgösterir. hallerde doktoru cihazı haze, 'miyi kontrol etmesi ve iyice bir munye- en udun İM ala ii | görülen | neden geçirilmesi icab eder, Marazj hallerin tedkik ve tahlilinden sonra eğet göğukta uzvi birşey bulunmıyorsa o za man bu hadisenin tamamen asabi ok duğuna hükmetmek zarureti basıl olur, Bu iştihasızlık küçüklerde görüldüğü gibi daha büyüklerde de görülür, Hbttâ ergenlik yani şebabet ve sinnirüşte yaklar yılan zamanlara kadar devam eder. Yani m üç, on altı yaşlarında bu hale ekseri p Şe mi edilmektedir. ni ya eşinin veyahut bir are kadaşının kendisine kilosunun fazla ar ağını ve artık şişmanlamağa başladığını söylemelerile başlar. Güya vücudun ine geliği ve zarafeti kayboluyormuş! Genç kız bunu işitince derhal kendisinde bu mesele bir fikrisabit haline gelerek ye mek yeme işini birden asgeri dereceye indirmeğe çalışır ve nihayet zayiflama muvaffakıyetini elde edince bunu . git gide ilerletmeğe başlar ve o zaman da maalesef iş, hakiki bir zafiyet ve fakr dem şekline müncer olur ve bunun kanından da verem başlar veyahut de- rin bir sefaleti fiziyolojiye ile hastalar kaybolur. Burada gösterdiğimiz acıkh sahne evvelâ basit bir sinir hadisesile başlar, fakat iş ilerleyince artık basit bir felâ” sinirle kalmaz, genç kız kendisini kete sürükleyen ruhi bir gayrital ve garip bir zihniyetin kurbanı olmuş gitmiştir. Çocuklarda bu yememezlik derdi her yaşta olursa da iki yaşla, on iki yaş sra- sındaki devrede en çok tesadüf edilmek- tedir. Maamafih on iki yaşından sonra hattâ sinnirüşte vasıl olan bazı gençlerde bu iştihamzlık o görülebilire de bunlar nadırdır. Bu hal en çok küçüklerde sülür, Bazı küçüklerde daha ilk aylar: normal beslenmeğe karşı bir mukave. met ve rad hareketleri görülür ki bunla» n da yola getirmek çok müşkül olun | Yine gayet mülâyim, sakin emzikli ço. cuklar da “fnünhasran yemeğe karşi inadcılıklar yaparlar ki böylelerine kâf| derecede gıda verebilmek için yorulmağ ve utanmak bilmiyen bir cehd ve gayret Jazımdır. Maamafih hemen ilâve edelim ki bu tarzdaki çocuklarda en iyi tedavi vanlası zaman ve intizardır. Aylar v4 e geçtikçe bu yememezlik inadı endi kendine düzelmektedir. Yeter ki bu sıkıntı devre esnasında çocuğun uzvi tekapşlil ve inkişafında esaali bir arıza yerleşmemiş ın. Dehtor İbrahim Zati Öçet 10 — Miskinene, Geçen bulmacamızın hali Soldan sağa: .— 1 — Eti, Kabine, 2 — Memni İrme, İrs, 4 mpi il 6 — Kıbatum, 7 — Diz, — iy, nayot, 9 — Şakir, Nora, 10 — İtisaf, Reji Yukarıdan aşağı , Dişi, 3— Terakkiyat 3.

Bu sayıdan diğer sayfalar: