23 Mart 1940 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

23 Mart 1940 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ma ei SÖZÜN GELİŞİ Neşe azlığına dair on aylar zarfında şehrimize gelen bir İugiliz, Beyoğlunda bir afleye mi- safir olmuş. Gayet meşeii bir adam. Hiç yoktan ortalığı kahkahaya bo- guyor, gülmek için vesileler icad ediyor, eğlenceler buluyor, onun neşe Bi bütün ev halkını da şenlendirişormuş. Âllesin şimdiye kadar idrâk etme diği mesud bir devir, Fakat aradan Iki ay geçince bakıyorlar ki İngilir, artık o eski neşeli adam Yaneklerimizi ml beğenmiyor” Kendisine fena bir muamele mi ettik? Aşık ım pidu? Memleketini mi özlüyor? Yoksa parası mı ax? Aile efradı kendi kendilerine bu sualleri sıralarken, bir akşam İngiliz ki ay evvelki neşesile kapıdan içeri girmiş: Şarkılar söylüyor kahkahalar afayor, evin çocuklarile şakalaşıyor. İlh... Bunun (zerine büyükler kendisine bir müddet evvelki neşesizliğin sebebi ne olduğumu sormuşlar, yoksa bir ku. gur mu etlik? demişler. İngilis — Hayır canım, demiş, sizin bir kusurumuz yok! Beni muhit böyle #© murtkan yapta. Gündüz etrafıma bakıyorum. Her gitliğim yerde insanlar eld di ciddi oturuyor. Dalma çatık kaşlı çehreler görüyorum. Kiminle karşılaş #am ağır meselelerle meşgul, Tabii ben de onlarla bu ağır meselelerin içine giriyor ve yavaş yavaş neşemi kaybediyordüum. Fakat bugün Kadıköy vapu- Funda, yunıma dört genç kız oturdu. Öyle neşeli idiler, öyle kahkahalar atıyor. lar, aralarında öyle tatlı tatlı konuşup şakalaşıyorlardı ki, neşeleri bana da pirayet etti, Bu akşam onun İçin neşeliyim. Yalnız cemiyetinizdeki insanla gın gülmeğe, eğlenceye pek az yer âyirdikları muhakkak!» Şüphesiz, İngilizin hakkı var, Eski zaman terbiyecileri bizim milmkün plduğu kadar az gülmemki İstemiş, bele ağız dolusu, kulıkaha ile gülmek cs miyetimizde bir nevi terbiyesizlik alâmeti sayılmıştır. Tebessümü aşan gül meler ciddi, ağır başlı adamlara yakişınıyan hareketlerdendi. Ağır başlı adam sayılmamak korkusile dedelerimiz, vekar ve haysiyeti zedeliyen bu hareket ten mümkün olduğu kadar nefislerini korudular, hiç gülmediler. Babalarımız biraz güldüler, Biz ise, neşenin bir terbiyesizlik alâmeti olmadığı anlaşılması” ba rağmen, hâlâ o eski terbiyenin tesirile çok gülemiyoruz. Neşesiz adamın gülmesi kabil olmadığına ve bizim de ax güldüğümüze ba- kılırsa, yer yüzünde az neşeli bir cemiyete misal teşkli ettiğimiz muhukkak tır, Zaten bu, şehrimize, komşu bir memleketien bir eğlence mütehasısı değ- betmemizden de kolayca anlaşılır. Fakat bize bir eğlence mütehassıs kâfi de Hildir. Üç dört meye profesörü ve beş on gülmek öğretmeni de ister, eşi Musiki ve cesaret Sezar, çaldırdığı bir melodi ile ordusunu hücuma sevkedermiş Uğurlu ve uğursuz addedilen havalar Musikinin . hâyvanlar üzerindeki | Bezarın zafer melodisini çaldırmıştar. tesirine dair birçok tedkikler yapı mıştır. Bu tedkikler, musikiden bö- tün hayvanların müteessir olduğunu göstermiştir. Aslan, kaplan gil en vahşi hayvanlar bile musikinin tesi- rile munis bir hal almakta, hoşlan- dıkları bir parça çalındığı zaman, nlerina çıkan kolayca, parçalıyabi- lecekleri hayvanlara dokunmamak” tadırlar, Hind fakirleri musiki ile en pehirli yılanları âdeta ipnotize etmek» | te ve bunları oynatınaktadırlar, Sey- yahlar buna dair birçok vâkilar riaXle- derler. üzerindeki gözlerinden yaş dökülmüştür. Uzak. tar bü hali göreni asker kumandanla. tnın ümidsizliğe düştüğüne hük- metmişlerdir. Bu suretle KÜYTE AAA Ya KAMA VU daa yet ordu Yunanlılara karşı mağlüb ki ile uğraşırlar. Meşhur Viyanahı geririyatçı Nenber o kadar milkem- mel piyano bestekfiridir Kİ bestele- diği bir çok parçalar Şubarte atfedil. insanları ipnotizme etmek pek ay imiş. 'apılanı bazı tecrübelere göre kür Bazı miusiki parçaları da uğursuz luk getirmektedir. Şopenin İspanya- dn Mayorka adasında bir manastırda bestelediği «Yağmur damlaları» uyar türü İspanyada ölüm getiren bir he mukavemeti arttırmaktadır. irütmek için mütemadiyen mame bandolarda çalınması menedi'miştir. “malların ordularını S8 | Günkü bu marş ile hücum eden hiç e sevkederken MUAYYEN | gir Fransız taburundan tek bir adam | çaldırmakta İmiş, BU | yurtulmamıştır. i en Romalilar karşıların- tahir olsa da kendilerin. İtalyada altın madeni Yaret bulmaktayınışlar. Roma 22 (AA) — Pismonte'da ime nihayet Sezafin dü | Novsrn eyaletinin bir ovasında geniş bir slm madeni omıntakasm (bulunmuştur. 7 — Maden derhal işletilmeğe başlanmıştır. Çıkan altının bir kölçesi madeni işleten i kti geldiği halde bir KA ücuma, osaret ede- | firm Com&die - Françalse Artistleririiii istanbul - Ankara turnesi Racine ve “Andromague,, Şehrimize gelecek olan fransız saline sanatkârlarının 29 Martta Tepebaşında oynayacakları «Andromaguex trajedisi, hem ana şefhatinin hem d kara sevdanın beraber yağurulmaş destanıdır. Duyularak temsil edilecek olursa Şehir Tiyatrosunda Acıl... Bu kulede kal, oğlunu öksüz, karını dul bırakmalı İlyada'nın «Andromak> dan bah- seden İki şarkısı Racine'nin içine iş lemişti. Yirmi yedi yaşına gelince Ho- meros'un bu şarkılarına, Virgiltus'un «Eneldas sı ile Orepides'in «Andro mâğues nı kattı ve 14 üncü Lewis dev- Tinde çok beğenilen, çok alkışlanan «Andromague trajedisini yazdı. 17 nci asır Fransasının münevver Kadını olarak kabul edilen «Madame de Bevignb kızına yazdığı mek tuplardan birinde Racine'nin gelecek asırlara İnitkal etsin diye deği, ak İris Champmeslâ kendini göstersin diye eser yazdığını söylüyor ve: «Var olsun bizim eski dostumuz Cornetlle!> diyor. Birr sonra anlatacağımız giti Racine devrinde liyıkile takdir edi. miş bir şair değildir; ancak Madame de Sevignö'nin sözleri de pek aykın telâkki edilemez. Bıyıkları terlerken Homeroş'a. Aşık olan Racine, bıyıkları terledikten sonta aktris #Du Paro 8 Aşık oldu ve kadının elâ gözleri uğ runa <Ândromağüc: (o trajedisinin katledilen «Pyrrhus> ün cesedi önün- de: «Kocamın yerine geçmiş gibi idi, onun intikamını alacağım! dedirtti, «Andromagues 1667 de «Hötel de tün tuttu. Bunun aksülâmel! olarak birinci Cornelllei be gendi. Napoldon'un göz bebeği aktör Talma Cormellle'e hayrandı. İmpars- torün da «prens yapardımı. dediği Racine değil, «Corneilles dir. 1768 den sonra Pransada «Rs cine den yana olanlar çoğaldı, fakağ onu Voltaire kadar göklere çıkaran olmadı. «Cromwelis mukaddemesin- &s ondan efendi efendi bahseden Bugo, Athalle'nin 14 üncü Louis şs- nı kültürünün çok fevkinde olduğu için takdir edilmediğini söylüyor. Ancak Voltaire ile bir fikirde ölma- haşin davranan Bainte - Beuve'dür. Ona göre Racin'i beğenmek Fransa- da zevk denilen nesneye sahip ok mak demektir ki, buda gevksizliğe alâmettir. Racine hakkında kati ve son hü- küm zamanımızda verildi. Anatole France onun mısraları fransız dili- nin en güzel mısralarıdır, dedi. Jules Lemattre seri konferanslar verdi, onu beğenmiyenlere Fransanın asi fran- &#nı olarak takdim etti ve «Andro magut İn trajediye psikolojik ren Uzmayı soktuğunu, bu trajedideki aşkın hastalık olduğunu bu mevi aşkı Rürire'den önce kimsenin inceleme miş olduğum söyledi. Şar Morâas da gece gündüz sokaklarda Râe'ne «Andromague ın vakası döpire, de «Achillein oğlu sara- yında cereyan eder. Turova harbi ka, zanılmış, Pyrrhus, Hector'un dul ka- ns <Andromaguc» İle oğlu <Astya- naxsi esir alıp «Epiree s muzaffer dönmüştür. Pyrrhus, toprağı uğruna toprağa dü- Şen kocasının arkasından ağlıyan, oğ- lunu bağrına basmış matem tutan Andromagus'a aşıktır. Fakat onada âşık olan bir kız var: Hermione. Bu kıs Turova harbi müddetince sade ve sa- “de «Pyrrhuswu düşünmüş, yeğeni Ores- te'in aşkın! reddetmiş ve nihayet harp Sonunda sevgilisine kavuşmuş, fakat nişanlımın başka birini sevdiğini an lamıştır. Yunan kralları «Pyrrhuseün esir ah dığı kadına göz koyduğunu duyunca «Örestesi gönderip «Astyanax»ı İşteri- ler. Bu srada sarâyın haleti ruhiyesi güdur: Oreste yeğeni Hermlone'a Aşık- tar, Hermione nişanlısı Pyrrhus'e Aşık- tır, Pyrrhus esiri Andromague'a fişık- tar, ândromague de öleri kocasına Aşılı» tır. Bu âşıklar, her ne bahasına olursa olsun sevdalarımdan vaz geçmiyecek- lerdir. Fakat hâdisat emelleri altüta BİYAu Böluromajüs, ryrrnus ie ev lenmeğe razı oluyor. Yüzüstü bırakıl. dığını gören Hermione çileden çıkıyor Oreste'e: Pyrrhus'ü öldür, senin olu- rum! diyor. Düğün günü Oreste Pyrr- hus'ü öldürüyor. Bu ölümün acısına 18.206398 Lira 140 542,185 izm Ba miktam banka kanunu muelbinoe altın muka bili yapılan emisyon İle reeskont mukabili ya- plan emlayun. “11,000,000 Lira 148.500.000 Lira 305,042,185 Lira İlâve olunca 15/3/9040 tarihindeki todavü- lân umum yekünu üç yüz altı milyon kırk ki bin yüz altmış beş llraya baliğ olmak- milellifi. Prosper Mörimde'nin bir per delik «La carrosse du Saint-Sacremeni> piyesi oynanacaktır. Mörimöe hayli tür haf bir gençti. Yirmi iki yaşında iken «Meşhur İspanyol artisti Klara Gö Zul'dan tercümedir. diye bir eser nöğr retti, Sonradan İspanyada Klara Ger zul adında bir kadın bi sı laşıldı ve bu çok Hoşa gitti. Bundan © sonra İliria şarkılarını yazdı ve İlk riaya gidip gitmediği sorulunca: «BiP arkadaşımla beraber gidecektik, fakat | yol paramız yoktu, bu parayı tedarik için evvelâ şarkıların yazdık» cey&- bini verdi, «La Carrossun hülüsam şudur: «Pö ru umum valisi Don Andre dö Riber$ büyük kiisedeki dinf merasime gide Ceği sırada romatizma sancısile yerinde unhlanıp kalır; huşusi kâtibi Martines de Riberaya metresi Kamlla Perişolâm vezaletlerini anlatır. Vali Martinesi kovar, fakat metresi gelince de çıkışır. Fettan kadın sakallı dostunu pek ça- buk teskin eder ve hazırlanan faytona j binip büyük kiliseye gider. Umumi valiliğe tayt edilen Toma Ekivel bu kadının rezaletlerine sön ve- rilmesini emreder. Bu sırada Perişol gelir, hem de faytomunu kiliseye hedi- ye ettiğinden Piskaposun arabasile ge- Mir: Kendi faytonu bundan böyle son nefeslerini vermek üzere olanlara şar raplı ekmek götürecek papazları taşir yacak, Saint - Bâcremeni faytonu ni umumi vali de rezaletlere göz yır mar, Piskapos da kadına cennetin ka. pılarını açar.» Miârimâs «La carosse de Saint -Bas Me elik TE RUİLE YL Bü Siheğlğ ra 13 mart 1850 de ola carrosis adi. le Comddie - Prançajs'de 6 kere temeli edat. 1920 de eVlenx « Colomblere te yatrosu eser! repertuarına aldı. 17Tgür bat 1930 da Comödie - Française tek» rar sahnesine koydu ve bu sefer 89 defa temsil edildi. i Selâmi İzzet SEDES 5 da esiri hazfli banknotlardan mittaşeikiğ. dâir, z i : tarabilir. Bu artış, minin genişlediğini ifade eder, İşte yukandaki liste Merkez banka» nm Gcei muarmaelât ve iş hacminin ge İ nişlemesine göre çıkardığı banknotların. imizi daha giy

Bu sayıdan diğer sayfalar: