5 Mayıs 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5

5 Mayıs 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

, aa .!"roıuoı_( namındaki bir İngi Biliz muharririnin riyayetine'gö, re, İngiltere krallarından bi- rinci Edvard, ölürken şöyle ıı"(ı:ı;;liyok Yapmış: y lüm, vücudumu bir ka: :""hn;ı*'l' etlerim kemikten ü y Ya kadar pişirsin. Son- Ko _u'"î_ll _İ:ır şişeye koysun. in.m çerimi de İskoçya hars © giderken yanında taşısın, Xllx"p gelir.,, Asiyetin bu çeşidine di- yecek yoktur doğçnı'su.. Dima- ğ"ınl“'le)'ln dakikalarında ya: 1,VE istenen bu şeyleri :i.u'ı:lkâ kalksalar, Iıılı.ı'k:;len - Dada vasiyetlerin çıkardığ bm_gır fevkalâdelik âuğı:ıdîı. giltere kralının bunu isteyişi, Postaya t göre, ölümün, :ui_ kemik ıyı-ıldık!zıııı uı:::a aki Solabileceği hakkındaki 'üşünce imiş,, €pimize mukadder olan ıîyk;uıe. ne kadar çok — te- akkilere, tefsir ve münakaşa- u Maruz kaldı.. Bazılarına Söre, oIüı.n gayet — kolaydır. lz;ld,;| bir ucîı.ıı gibi.. — Ruh, a sıyrılır, gider. - zıları îıı diyorlar kgi: a « Hayır, dünyada en bü- ğ:t'ıı:lınb. Aruhuıı vücuddan Öo €n geçirdiği mücadele- i e bufıdaıı daha - şiddetli B:ı:ı. bir işkence olamaz.. öle..'ıılu""' göre ise, ölüm, ö"îmı:ı"ınhlî:]ı' rühiyesine veya ei şel line _gore tesir gös- " iş.. Hiç şüphesiz, hepi- n tememnisi, Tühumuzun ık::ı bir !ıulm Parçası, bir çkıp Ş Zlbi_ vücudumuzdan öei gmııe.ııdı'r. Gerçi, hiç & ıııekeiıleği bıâı. gelirse l Mevud ve mu- *emf:ı:ioâîı:îu için abes bir Öldükten Sonı Sonraya gelince, n bıı_nun insanı — düşündü- K hesne olmadığına z L | oldıülıle melîı İrın“ığ[ııın!n vi iYerek — öldükt :»:r:kı!ın donluğu:? lîz';îi);ıa , A VE Sevginin ve buni : k sine olarak telâkkinin ııî:ai Tenin top yekün kı K öbk duğunu 'öylem.', ymetsiz ol NrA çeş- *zara konmak, kir, kılmak, atılmak, a talanıp 'eçte ya- tencereye ir ea Sacağından asıl e :nı edilmek vesaire heıy:p :;:l beuyıı]:ıu gerek.. Madamki ruh H TIN iyisini, ünü Stî vücudtılınat:;_ı ve madamki uszillaşı.ı,ı.:n havassından ©r mangalda köftü p :ı lm.ımınlar. dilemekıî:- leıinden 'yup_ Ha ir etsinler. im $i ler. vitrin: timce de ölüm, Nün, düşündüren r, fakat 6 vaki n her şey artık Tarı; * faten insan oğul- uhr::ıî -|"u b'ğhyln ve ngnu, vün dÜÜ Te & dür bü hal Sünmeğe sevkeden de ğ al değil Mmidir?, Çimdik oğan DA yazıyı bitirmiştim ki, xördüy;po' kalecisi Mahınudu - Sön maçta, kaleyi terkedip karaki topla hEdınî.:;;m'“ doğru Köylülerle başba mmujg izmir valisi köylü arasında”*” Tabansız ve tavansız ol- makla beraber yeni badana edilmiş tozsuz, temiz bir köy kahvesi... Oturan ve ayakta düran — genç, ihtiyar köylüler derin bir sessizlik içinde, ko- nuşulanları daha iyi duyabil- mek ve konuşanları ” görebil: mek için ön tarafa doğru eğil- miş gibi bir vaziyet almışlar.. Sorulanlara karşılık - ver: orta yaşlı ve esmer yüzlü köylü: — Türküm, dedi. Türkten başkasına yurdumda yer ver- mem, Bu gür ve keskin ses kalp- lere bir elektrik şerraresi tesi- rini yaptı. Küçük bir karpit lâmbasile aydınlanan kahvenin duvarlarındaki insan gölgele- rinde bir kımıldanma oldu. Şu anda göğüsler daha sık kabarıp iniyor, gözlerdeki par- laklık artıyor ve ihtiyar birkaç köylünün dudakları hafilçe tit- riyordu. Arkalıksız. hasır bir sandalyede oturan — yabancı soruyor: — Ulusun için, Cumhuriye- tin için icabında canını verc- bilir misin? Bu suale bir kişi değil, bü- tün oradakiler birden karşılık verdiler: — Veririz. — Canımızı veririz Bayım. İzmir ilbayı aldığı bu toplu karşılıktan, yalan bilmiyen Cumhuriyet köylüsünün bu ol- gunluğundan duyduğu sevinçle sandalyesinde biraz daha doğ- rularak, içten gelen bir sami- miyet ve sevgile sorgularına devam ediyor: — Bana cumhuriyetten gör- düğün faydaları anlatabilir mi- sin?, — Bayım, eskiden askere gidenler helâllaşarak giderler ve çoğu bir daha evlerine dönemezlerdi. Şimdi biz sım- fına göre birbuçuk iki yıl için ve sevinerek askere gidiyoruz. Orada talimle beraber oku- mak, yazmak ve başka bilgi- ler de öğrenerek çok daha sağlıklı ve becerikli olarak köyümüze dönüyoruz, — ,Sonra? — Sonra Bayım, eskiden ektiklerimizi — aşarcılar zorla elimizden alırlardı. Şimdi ma- | Bir köylü diyor ki: “Cumhuriyet için icabında hepi- miz canımızı veririz bayım! ,, Köylümüzde Cumhuriyet telâkkisi! hmızın sahibiyiz. Hükümet, ki- mi tohumluk bile veriyor. Ver- gilerimiz. daha az, ve sonra da kolaylıkla alınıyor. Rahatız hamdolsun... — Sonra? Köylü durakladı. Elini almı- nın üzerinde dolaştırarak dü- şündü, düşündü. Ve sanki cumhuriyetin bir yığın feyiz ve nimetlerinin hangisini saya- yım, der gibi ellerini açarak: — Okullarımız da açıldı. Çocuklarımız, — büyüklerimiz hep okuyoruz. Sonra yolları- mız da yapıldı. Eskiden hay- vanla geçilemiyen yerlerden şimdi otomobiller işliyor. — Ya hakevleri nasıl? İş: leriniz yolunda ve zamanında yapılıyor mu?. — Evet Bayım. — Bak, şimdi soracağım şeye iyi düşünerek - karşılık ver. Ben de köylüyüm. Köy- lük yerleri bilirim. Hani bir hak işi olup hakyerine veri- riz amma biz onun hakkında daha önce kendi kendimize aşağı yukarı bir hüküm veri- riz. Şimdi sizin bu verdiğiniz hükümlerle hakyerinin verdiği hükümler biribirine uygun ge- liyor mu? Hakyerinden veri- len hükümleri vicdanen beğe- niyor musunuz? — Beğeniyoruz. Bayım. İş- lerimiz, hani ne yalan söyliye- yim, çok çabuk görülüyor, cumhuriyet sayesinde... İlbayın yüzü gülüyor artık..: | Derin bir inanç ile ve köylü dilile cumhuriyetin feyizlerini, Atatürk rejiminin, büyük Türk devriminin eşsiz olduğunu teş- rih ediyor. Atatürkün işaretle- diği mutlu büyük hedeti gös- teriyor. C,H, Partisini ve Al- tı oku aydınlatıyor. Köylünün duyması ve anlaması - şartile bu okların anlamının bu kadar sarih ve etraflıca anlatılabile- ceğini hayranlıkla görüyoruz. Vali bundan sonra üzerine aldığı büyük ödevi başardığı- Çocuk haftası iyi geçti Umurluda çocuklar bayramda Aydın, Aydında ( Hususi ) — 23 Nisan bayramı ve Çocuk haltı olduğu gibi filimizin her yanında ilçcz. _ukımun l:ııeı hatta köylerde de çok ilgili ve samimi bir surette kutlulan- mıştır. Gönderdiğim resim Umurlu köyünde 23 Nisan bay- ramı tezahüratını gösteriyor. H dibei a ösi e SZ elsilelr . vh İK Si balr na inanmış - olarak - kalkıyor, | bütün köylü adına bir muh- | tarın elini sıkarak alkışlar ara- sında köyden ayrılıyor. İlbayla halk arasındaki bu konuşma bu memlekette cum- huriyetin ebedileşmiş olduğu- na en kesin bir örnektir. Cumhuriyet yarattığı eser- lerle yurdda - perçinleşmiş ve kökünü ulusun kalbine - sal- mıştır. Bu büyük ilerleme ve kavramanın — saikleri arasına Türk ulusunun yüksek - kabi: liyet ve yüzyıllarca önceden beri bu rejime alışık bulun- duğunu da eklemek icab eder. Hür ve hâkim yaşamağa alışan Türk ulusunun hiç bir zaman şahıslara köle olmağı kabul etmediğini ve 'bu uğurda çe şitli şekil ve süretlerle temiz kanını akıtmış bulunduğunu tarihler pek açık olarak kay- detmişlerdir. Onun için o, bu rejime karşı zaten bir yabancı- hk duymadı. Ona bütün var- lığile ve alışkanlıkla bağlandı. Cumhuriyet onun hakkıdır ve öz malıdır. Manisa öğretmenleri Alaşehir ve Kulayı gezdiler ğ FK Tarihi tetkikler; MANiİSA Mezar kitabeleri hülislâm Hamidi Zade El- hac Mustafa (Efendi) Manisa ilbayı sayın Ba; Lütfi Kırdara uılılınmlq’ı Kiazan Yanika Güzi ölük Tğrimenlarnden Kemal Özer -. : Hamidi zadenin mezar taşı Manisanın Türbe camii ve türbesi mezarlığında gömülü- dür, esbak şeyhislâmlardandır, kabir taşındaki kitabe şudur: HÜVELBAKİ Haza kabrülfadılülmuhakkik Velkâmilülmüdekkik şeyhül- Manisa muallimleri Alaşehirde Manisa, (Hususi) — Manisa öğretmenlerinden — mürekkep 40 kişilik bir kafile İlkted- risat müfettişi Celâl Görsayın başkanlığı altında 1 Mayıs Bahar bayramı tatilinden isti- fade ile Alaşehir ve Kula ka- zalarında bir meslek gezintisi yaparak dönmüşlerdir. Misa- firler, gerek Manisadan ayrı- lışlarında, gerekse diğer istas- yonlarda hararetle uğurlan- mışlardır. Bu meyanda Ah- medli nahiyesi talebesi, mun- tazam izci kıyafetlerile — istas- yonda bulunub — kendilerini selâmlamış, Nalhtiye müdürü Ahmed Beçene ile başmual- lim Kelâmi de çok alâka gös- termişlerdir. Alaşehirliler, başlarında Kay- makam B. İhsan olduğu hal- de — kendilerini — istasyondan alıp Halkevine götürmüşler dir. Burada bir ayran içilmiş, hasbıhaller yapılmıştır. Müte- akıben mektebte, misalirler şe- refine 60 kişilik bir ziyafet verilmiştir. Ziyalette Kayma- kam da bulunmuştur. Zı'yılelle kültür işyarı B. Tahir ve ka- file namına muallim B. Yücel söz söylemişlerdir. Kisafirler, buradaki - tetkik temaslarını avdete — birakarak Kuladan gelen genç bir öğ- relmenin refakatinde — otomo- billerle Kulaya gitmişlerdir. Avdette de Alaşehirde kal- mışlardır. Lon;ada İmparatorluk konferansı toplandı Londra, 4 (A.A.) — İmpa ratorluk parlâmentolar konle- ransı bugün bütün dominyon: lar parlâmento heyetlerinin iştirakile Maliye Bakanı Çem- berlaynın başkanlığında Ves- tinster Hallde toplanmıştır. Müzekkereler harici siyaset meseleleri üzcrinde cereyan edecektir. Milletler cemiyeti, Milli müdafaa, ticaret müna- sebetleri, ekonomik - teşriki mesai ve deniz meseleleri bu meyandadır. Ziyaret Şehrimiz İtalyan konsolosu dün vilâyette Vali B. Fazlı Güleci ziyaret etmiştir. KER a B e gCe LA ğğ DÜD Ü A Z A islâm ve müftiyülenam, Elhac Mustafa efendi İbni Mehmed efendiyüşşehir Bihamidi aleyhülmürrahme Velgufrane bihürmetilfatiha, 1208 SENE Fİ 20, C Şeyhülislâm Elislâm Elhac Mustafa efendinin babası (1) Memek zade Mehmed efendi- dir, Amasyalıdır. Bittahsil mü- derris olup Nişancı Boyalı Mehmed paşaya damad ol- muştur. Evkafı hümayun mü- fettişi oldu. (1009) Zilkdesin- de irtihal eyledi, kayınpederi camiinde medfundur, hüsnü- ahlâk sahibidir. Mahdumu şey- hülislâm Hamidi Mehmed e'-n- di mahdumu ve Hamidi zade Mustafa efendi diye anılan Şeyhülislâm Elbac Mustafa efendi hakkında sicilli Osmani- de şu bilgilere rastladım: (2) (1144) te tevellüd — eyledi, (1166) da aliyyülâlâ imtihan imtihan vererek (3) müderris oldu, badehu sarayı hümayun hocası olup Eyübe molla ol- du, (1200) Şabanında Mekke payesi, (1201) Cemaziyelevve- linde Anadolu payesi ve (1203) Recebinde Rumeli payesi oldu, (1204) Muharreminin yirmi yedinci günü şeyhülislânm oldu ve (1205) Recebinin sekizinde infisal eyledi ve (1207) Şev- valinde Hacca azimet ile Ma- nisada ikameti emredildi ve (1208) Rebiülevvelinin yirmi birinde fevt oldu. (4) Fuhulü ulemadan, suliyeye mail bir zatı fezailsemat idi. Meşihate ıslahı tarik için nasb- olunmuşsa da Meşihati islâ- miyeden mürfasıl - efendilerin tağriplerile bu gibi cfale ta- saddisi ve unfü şiddet izharı hakkında dahi aynı muamele- nin suduruna bais olmuştur. Hamidi zade Mustafa efendi Rumeli kadıaskerliğinden ma- zul iken İsveç devletile devleti Osmaniye arasında ıkledileış (1203 H. 1788 M) senesindeki ittifakı imzalamağa hülıı'm_et tarafından — murahhas - tayin edilmişti. (5) Ti Sicilli osmani cild 4 sahife 135 (2) Sicilli osmani cild 4 suhile 452, 453 (3) Kitabeler cild 2 sahife 95 de Ç1167) de fevkalâde — eurette müderrisliğe —intisab ettiği ve uz sonra saray - bocası olduğu — yazıl. maktadır. JAJKabristandki tarihe nazaran: Şeyhüliâm Mustafa efendi (21) rebiülevelde değil (C. D.) aymda olmuştur. () Kitabeler cild 2 sahife 96 Yola kaybeden tayyareci Paris, 4 (Radyo) — Po tay- yare merkezine bir İspanyol tayyaresi gelmiştir. Bu tayyare müsellâhtır, tayyarenin pilotu yolu kaybederek buraya inmek mecburiyetinde kaldığını söy- lemiştir,

Bu sayıdan diğer sayfalar: