10 Aralık 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7

10 Aralık 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ANADOLU A|General Ludendorfun Al- manyada kurduğu din.. Generale göre: Sulh yerine silâh ve barut lâzım.. “Almanyaya harbi kaybettirenler Masonlar, Yahudiler ve F; atolıhlerdır.,, 10 Künunueve! KARA KORSANLAR ŞEFİ SA a a LA TP TÜ GNL L OD SOMDAMMÜRLIL T SS E L ZN A DAI Dilber kadın korsan BANNIN Aşklan başka kuvvete baş eğmiyen deniz kızının maceraları... : Faik Şemseddin BENLİOĞLU Meri teslim olmıyacagını söyliyen haydud Kara- sakala: “Bravo kaptan Tıç!,, dıye bağırdı Enylad da: — Kralın donanması geldiği vakit, arkadaşımızın dediği ka- dar kuvvetli görürsem ben de teslim olacağım! Fakat sen ne yapmak fikrindesin? diye sordu. — Ben de senin gibi yapaca- ğim, galibal Ve sesini yavaşlatarak: — Adam sende.. Teslim ol- mak için insan her zaman fırsat bulabilir! diye ilâve etti, Harningaltin bu son sözlerini diğer haydutlar duymadılar, Fa- kat, korsanlık âleminin bu iki korkunç adamının ne fikirde ol- duklarını salondakilerin hepsi de anladılar. Bunların hepsi de, ge- lecek Kral filosunun kuvvetine bakarak teslim olmak fikrini besliyorlardı. Yalnız Edvard Tiç teslim ol- mak fikrinde değildi. Bu adam denizlerin dehşeti Karasakal rini ihsas ettiği zaman buna hiç bir. kimsenin hayret etmeğe hakkı olmıyacaktı. Çünkü onun hiddet ve şiddeti, cesaret ve hunharlığı malümdu. Karasakal, umumi kanaatin teslim cihetine meylettiğini an- ve vahşi bir hay- yarak, havaya bir el tıbanca sıktı ve: — Aranıza nasıl bir korku yıldırımı düştü, bilmiyorum, diye bağırdı. Ne oluyorsunuz? Kor- kakların. burada -bozgunculuğa ne hakkı var? İstiyen buradan cehennem olup gidebilir. Fakat herkesi korkutmağa hakları yok- tur, Teslim olmağı düşünen al- çaktır. Bu domuzlara tekrar söylüyorum: Bozgunculuğa lüzum yok. Pıliyi pirtiyi toplayıp bura- dan defolup gidebilirler! Salonda âni ve derin bir sü- küt hasıl oldu. Sükütu tekrar Karasakalın sert sesi bozdu. — Bana gelince.. Ben işime devam edeceğim, diye bağırdı. Salonda bu söze cevap veren olmadı. Fakat, Meri Rid kendini tu'amıyarak: — Bravo kaptan Tiçl. diye bağırdı! Bitün şeflerin sustukları bir sırada, böyle kendisini tasvib eden bu güzel ve tiz tes sahibi teaba kimdi? Karasakal böyle bir sese malik kaptan veya lostroma — tanımıyordu. —Bunun için ve hayretle Meriye baktı. Ve sözüne devam ederek: llen Karasakalın arkasından I:oılıl — Kim erkekse, kim korkak değilse, kimin yüreği sağlamsa arkamdan gelsin! Benim gemi- lerim hepinize do yer — verecek kadardır. Meri, hemen ortaya atılacak- tı. Fakat yanında bulunan An- na kendisini tuttu. Ve dışarı çekmeğe çalışarak: — Senin de Karasakalla be- râber. gitlmemekliğini. isterim; Be- nimle beraber Karoline gelmi- yecek misin? Dedi. Fakat Meri, elinden çekerek: — Bırak beni Core,. elini Annanın Bırak, İtalyan âyanı et Mucit Markoni için fevkalâde bir top- lantı yaptı Roma, 9 (Radyo) — İtalya âyan “mecl'si, bugün “meşhur mucit Markoni için fevkalâde bir toplantı yapmıştır. Toplantı, saat 16 da olmuş, başvekil B. Mussolini, bütür nazırlar ve Markoninin aile er- kânı hazır bulunmuştur. Âyan reisi ve müteakıben bir çok hatipler uzun beyanatta bu- lunmuşlar ve Markoninin hayat ve hizmetlerinden bahseylemiş- lerdir. Dİlasıam Romanı Yazan: Amerika Cumhurreisi M. Ruzvelt Çeviren: Faik Şemseddin Benlioğlu Tefrika Numarası, Bundan bir saat sonra; ateşin vazifesini görmesini bekledikten sonra, otomobili uçuruma uçu- ran adam yaptığı işin neticele- rini görmek üzere kaza yerine geldi. Jim, yani lâhik Fransis Karter uçurumun dibindeki ateş bakayasını tetkik Mübarek ateş vazifesini mükemmelen gör- Müş idi. Karter, otomobil ve tesed bakayasını yakından gör Meğe cesaret edemedi. Ve, bu Meşum yerden br an evel uzak- laşmağı daha muvafık buldu. Giderken de, elini ufuklara doğru uzattı ve: 353 — Yeni bir istikbal, yeni bir istikbal, yeni bir hayat ve yeni mükadderat|! Artık kendimi diğim gibi balkedebil Jim” Blak, bir cesedi kendi namı hesabına feda ve tal etmekle, her işin bittiğine hük- mediyordu. Haibuki.. Tabiat ka- nunları henüz. bu hususta ken- disini göstermem şti. Vakıa kendisi de biliyordu: Bir ferdin hayati diğer fertlerin hayatile o kadar sıkı ve karışık bir şekilde bağlıdır ki, bir bağın kırlmasile heyeti umumiyeyi boz: mak mümkün değildir. Ne oldun böyle? Islanmış ke- diye döndün. Fakat bana ne... Sen nihayet bir kadınsın, kork- mak, ric'at senin hakkındır. Sen korsanlıktan ziyade memleke- tinde şeker kamışı ekip biçmekle uğraş in. Bana gelince.. Ben bir korsanım ve korsan kalacağım! Dedi. Ve Meri, salondan çıkan Ka- rasakalın peşisira — koştü. Meri, kendisinin de bir kız olduğunu unutmuş görünüyordu. Ve, korsan kalmak hususundaki kararı da çok ciddi ve kuvvetli idi. — Sonu var — Yolcu tayyaresi AYŞ dajyip £ taZ Alçaktan düştü TyER, 9 Kadye) ” Liyolla Marsilya hava postasını yapan tayyarelerden biri, (Drom) hava- de düşmüştür. Yolculardan biri ölmüş ve diğerleri ile mü- rettebatın hepsi ağır surette ya- ralanmışlardır. Tayyare, pek alçaktan ve teh- likesiz bir şekilde düşmüştür. Fransada seylâblar oldu Paris, 9 (Radyo) — Fransa- nn mühtelif yerlerinde — seylâb- lar olmuş, bir çok aileler mes- kensiz kalmıştır. Hükümet, halka yardım - için lâzımgelen tedbirleri almıştır. Ve, Fransis Karter, her şeyi tahrib ettikten sonra, hür ve yeni bir istikbale doğru koşar ken yalnız bir şeyi hesaba kat- mamış ve unutmuştu: Tahrib et- mek istediği şahsiyet çok kuv- vetli. bir şahsiyettil Ve bu bir avuç kül ve kömür olan şahsiyet, olduğu yerden kalkacak, bir hortlak gibi onu her yerde takip edecekti, — Beşinci kısım — Karanlıklardan bir ses! Bu hâdisenin geçtiği gecenin ertesi günü artık tamamen Fran- sis Karter olduğuna hükmeden Jim Blak Nobl ve Skarpın, ya- ni ortaklarının yazıhanesine git- ti. İki ortak, sermayedar ortağı heyecan ve telâşla karşıladılar. Bu adamcağızların hesap ver- mek, muameleler - hakkındaki izahat hususundaki hal ve ta- vırları sabık Jim Blaka çok gür lünç görünüyordu. Bu zavallr | lar, ortaklıktanberi geçen aylara Almanya bütün dinlerle bu- gün mücadele halinde bulunu- yor. Protestan kilisesi hüküme- tin şiddetli murakabesinde, ka- tolikler müthiş bir tazyik ah tında ezilmektedir. Papazlara karşı sayısız dava- lar açılmıştır. Bunların bir çok- ları ahlâksızlıkla, gençlik ve ka- dınlara kötü telkinlerde bulun makla itham edilmektedir. Vatikanla Hitleristlerin arası çok bozuktur. Aralarındaki kon- kurdato ihlâl edilmiştir. Vati- kan da bundan dolayı Alman- yada bugünkü Hitler rejimine düşman kesilmiştir. Katolik papazların kiliselerde verecekleri mevizalar, Alman propaganda nezaretinin berveçhi Peşin sansüründen geçirilirken, gazeteler, Roma kilisesi aleyhine olan neşriyatlarını şiddetlendir- mektedir. Hitleristler, Roma ki- lisesini Almanlık duyğu ve ru- huna yabancı bulmaktadırlar. Binaenaleyh, Hitleristlerin mü- cadelesi, hıristizanlık ve bunun esas kitabı olan İncil iledir. Bu mukaddes kitap, — Hitleristlere göre, Yahudilik ruhuna uygun- dur, bugünkü Almanlar ise, yeni ideolojiler üzerinde yeni bir re- jim kurmuşlardır ki, bu rejimin dayandığı esaslara uyğun yeni iâhi inanış ve akideler lâzım- dır.”Bu arzuya muvafık - olarak 1927 yılındanberi General Lu- dendorf ile karısı Matildanın telkin ettikleri yeni bir din or- taya çıkmıştır. Bu dinin esaslarını, ilmi ta- raflarını generalle karısı hazır- lamiş olmakla beraber, haki- katte, Kenkroytsler partisi, bu dini kendine ma! 'etmiştir. Almanlar umumi harbi kay- bettikleri zaman, Alman ordu- sunun erkânıharbiye reisi olan General Lüdendorf — ordudan uzak aştırılmıştı. Fakat, asker- likten uzaklaştığı gün, çok ya: kın bir atide kendisinden gene bahsedileceğini söylemişti. Döşmanları generalı — harp timsali olarak idam ediyorlardı. Çünkü Ludendorf her ne paha- sına olursa olsun harbe devam edilip sonuna kadar mücadele edilmesini istiyordu. Fakat, cep- he gerisinde — başlıyan — ihtilâl ve kaynaşma, Alman ordusunu silâhim terke icbar - ediyordu. Tağmen zerre kadar değişme- miştiler; hatta kâfi derecede yıpranmış elbiseler bile ayni olarak sırtlarında idi. Bay Skarp ezilerek büzülerek: — Bay Karter, dedi, sizi gör- mek ihtiyacında idik. Sizi gör- düğümüz için de çok memnunuz. Bay Nobl de ayni manayı bir baş eğme suretinde fade etti. Jim de: — Evet, ben de daha evel gelemediğim için çok müteessi- rim, dedi. Maamafih ben, bek- lemek lüzumunu tercih ediyo- rum. Şimdi artık idare dizgi lerini elime almak mecburiye- tindeyim. Her iki şerik: — Evet görüyoruz. — Çok âlâ. Böyle olacaktır. Dediler. — Hemen işe başlamak fik- rindeyim, amma bana bir müd- det daha yardım etmenizi de muvalık buluyorum. Bütün müş- Genaral Ludendorf ve karısı Bunun içindir. ki, — Ludendorf harbin kaybedilmesinde, parti liderlerini, Yahudileri, Mason- ları, Katolikleri kabahatli göre- rek, bunları, Alman ruhunu ze- hirlemekle itham ediyordu. Ona göre, Alman ordusu arkasından hançerlenmişti. İşte bu tarihten sonradır ki, meşhur general, Almanlığın yak nız bir asker gibi, ayai zaman- da yeni bir millt teşekkül için: de milli imanının yükseltilerek, yeni ruhla hazırlanması icap ettiğini söyl başladı. Bi- naenaley, Nazil ğin banisi Lu- dendorftur. ve ırk temizliği um. delerini Almanyada ilk evel or- taya atan gene odur. Bu um- delere göre, kuvvetli olmak is- tiyen bir millet, milli ruh ve enerjisini zayıf'atan — muzır un- surlardan temizlenmelidir. Al- manyadaki muzıir unsurlar - ise, Yahudiler, Masonlat ve Katolik- lerdir. Ludendorf, Alanlığın en eski zamanlarda kuvvet ve iman abk dığı temiz kaynaklara dönülme sini ve hiç bir yabancı tesir al- tında kalmamış duygular etrafın- da toplanılmasını propagandaya başlamıştır. Bu umdelerin ortaya atılması sayesindedr, ki Luden- dorfla karısı birer Alman pey- gamberi olarak Allahla Alman milleti arasına grmişlerdir. Hit- leristler, Ludendorfa Muhamme- de benzetmekte olup “Muhâm: med, bir peygamberdi, sonra- dan kendi kendine general ol terilerimi —adam akıllı tanımak arzusundayım. Tabit bunu bana ancak siz öğreteceksniz. Ayni zamanda firmanızın usullerini de bozmak istiyorum. İki ortak: — Bizim için büyük bir şerel — Bunun için çok bahtiyarız! Dediler! , .. Bugünü takibeden on beş gün içinde sabık Jim Blak, muhit, ortaklar, müşteriler ve bilhassa şimdiki yeni iş ile üns yet kesb etmek için büyük bir faaliyetle çalıştı. Karşılaştığı bazı karışık ve müşkül meselelerden âdeta ürktü. Fakat, avukatlık mesleği ile geçen uzun sencler ona kâli derecede iş kabiliyeti vermişti, Nobi ve Skarpa gelince; bu iki adam yorgün olmakla beraber, işlerinin bütün esrarını biliyor- lardı. Yeni iş öğrenmekteki- güğlük ne olursa ölsün, Jim Blak ga- EFudendorf sivil kıyafette du, Lüdendorf ise, hakikatte | general olduğu halde peygam- berlik onun omuzlarına sonra- dan yüklenmiştir.,. demektedir- ler. Fakat Ludendorfun Alman- lara peygamber olmasındaki en mühim rolü, (Alman kuvvetinin kudsi kaynakları ) mecmuasının mubarriri - olan sı - -Matilda oynamıştır. Ludendorfla karısı, din müca- delesinde, ilk evel, Roma kilise- sine karşı Alıııııılıgı7 seferberliğe davet ettikleri 1927 yılında baş- lamışlardır. Bunlar, o tarihte Almanlığı silâhlandırıp yenilmez bir Alman milleti meydana ge- tirilmesi ve bu suretle yepyeni bir Almanya kurulması fikrini müdafaaya başlamışlardı. Bundan daha evel, - 1924 yı- lında Münihde vukubulan karı- şıklık esnasında Hitlerle Luden- dorf mefküreler.nin bir yol üze- rinde yü ü anlamışlardı. Hitlerist partisini- — inkişalı uğe runda bir fikir eti . >dx çalıştı. lar. Ludendorf, ke: dis (6 Hitle- rin hocalığı pwverin vermişti. Ve Münh hâöde tex bu iki lideri biibiri. data çok ya- kınlaştıdı. Birin.a yeni din dok- trinlerini, ötekinn siyasi dok- torinleri tamamlıyo di Maama- fih, devlet adan Hitler, aleni konuşmalarında, br asker ve din vaizi olan Ludendorf kadar ileri gidemiyordu. İhtiyar genera, karısını öne sürdü ve Almanların Allahını en iyi tanıyan bir filezof olarak, Onun kalemi ve onun ağzile bütün Alman m İletine hitap etti, Bu yeni dinin bugün Alman- yada milyonlarca müridi vardır. Öy'e bir din ki, sulh ve sükün yerine, kılıç ve barutu telkin etmekte ve bu telkinlerini, bütün insanlara değ |, yalnız Almanlara tevcih etmektedir. Mahmut Necmettin Deliorman (Kurun) zeteleri de takib edecek vakit buluyordu. — Bilhassa Nevyork gazetelerini çok dikkatle tak b va tetkik ediyordu. İik zaman” lar gazetelerin kendi . takibi hakkındaki neşriyatına gülmekle mukabele ediyordu. Maamafih Nevyork matbuatında heyecan ve merak içinde ve kendisine aid belki yüzlerce resim neşredil- Mişti, Nevyorkun 11 Mart tarhli Neyyork gazetesinde şu malümat vardı: “Meşhur avukatlar müessesesi olan Blak, Diskol ve Safiro fir- masının en nafiz erkânından olan Jim Blakın kömür olmuş cesedi bakayası bu sabah zabıta tara- fından — Alpinde bir. uçurum altında bulunmuştur. Ağır bir otomobille şiddetli bir sukutun tabil olan hasaratına rağmen, bir sgata tabakası sayesinde bu cesedin Bay Jim Blaka aid — Sönü var —

Bu sayıdan diğer sayfalar: