15 Şubat 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 9

15 Şubat 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

* 15 şubat Bergamada kermes hazırlğı A Akropolda temsiller verilecek, milli oyu tertib edilecektir Hafta 22 mayıs günü b Bergamada Akrepolün görünüşü Tire ortamektep İnşaat için piyango hazırlanıyor Tütünlerin mühim bir kısmi satılmamıştır Tire, ( Hususi ) — Golecek sene açılacak ortamektep için bir bina inşa edilmektedir.Bina tamamen — milletin yardımı ile kurulmakt: Bu inşaatın bir an evel ikmalini temin maksadile bir piyango temin edilmesi ka- rarlaştırılmış ve lâzimgelen mü- saade istihsal olunmuştur. Piyangoya bir otomobil ve geçen seneki koşulardâ birinci- liği kazanan bir arap atı dako- nacaktır. Satılmıyan tütünler Mintakamızda istihsal edilen tütünün mühim bir kısmı henüz satılmamıştır. Bilhâssa köylerde mahsul tamamen rençberin elin: de kalmıştır. Müstahsil bu müş- kül vaziyetten kurtarılması için alâkadarların — tedbirlerini bek- lemektedir, Jandarma komutanı İlçemiz jandarma komutanlı- ğına tayin edilen Mardinin Kı- ziltepe kazası jandarma komu- tanı B. Nurettin Eryılmaz bura- mıştır. Karagmarda_miidhiş bir cinayet Bir genç, anasını ekmek bı- çağı ile boğazladı ' Canavar Nurinin deli olduğu sanılmaktadır. “Anam)| Gazetemizin — Fransızca ve Bergama, (Hususi) — Ker- mes kömitesi, vali B. Fazlı Gü- lecin riyasetinde toplanmış ve yeni yıl Kermes programını ha- zırlamıştır. Kormes haltası, bu sene de 22 Mayıs Pazar günü başlıya- caktır. Hazırlanan program, ge- çen seneden çok daha - zen- gindir. Halk şairleri ve sazları, milli kıyafetlerle balo, karagöz, Bengi ve dağlı oyunları bu meyan- dadır. Bilhassa güzellik ıhcası- aşlıyacaktır nın tamiri işi üzerinde durul- muştur. Tarihi tiyatroda temsil hazır hyacak olan şehir tiyatrosunun daveti de ayrı bir. ehemmiyet taşımaktadır. İlimevi bitirilmiş ve konforlu bir otel de elde edilmiş oldu- ğundan bu yıl misafirleri tat- min de mümkün olacaktır. İlk- bi | zimine başlanscak ve gününün çok iyi geçmesi temin olunacaktır. Halkevi çalışmaları Halkevimizin programlı çalış- malarından — birisi konferans serisine başlamış bulunmasıdır. Her hafta çarşamba — günleri akşamı bir konferans veril- mektedir. Diğer mühim bir iş de Halkevi yardım kolunun okullarda bulunan (iki yüz sek- sen) çocuğa her gün öğle ye- meğini sıcak olarak vermesidir. Dört ây evel başlı ıııızholın bu faaliyet en sene ol gibi bu ııue!;: iyi bir ıekilgıe yü rümektedir. 20 şubat Halkev- leri açılma töreni münasebetile *ülkü, yolunda diye bir de kitab bastıracaktır. Sandıklı köycülük — kursunu bitirenler | tr çüeyee gyandirmakı Sandıklı, (Hususi) — Halkevinde açılan köycülük kursları ne- ticelenmiş, imtihanda muvaffak mesi verilmiştir. ilçebay ve Halkevi başkanı ile İlçenin köy kalkınmasında kendilerinden deler beklenebilecek olan yeni kâtipler muhtelif yerlerde ya gelmiş ve vazifesine başla: | yazfelere tayin edilmişlerdir. Resmimiz, kursu ikmal edenleri olan 29 kişiye köy kâtipliği ehli» birlikte gösteriyor. . ANADÜLU ; Manisa valisi Slihlide nlar Kasabanın plânı yeni- den yapılacak Manisa valisi B. Lütfi İlbayımız Dr. B. Lötfi Kırdar şehir mütehasaısı B. Bürhan ve mühendisler olduğu halde Sa- lihliye gelmiştir. İlbay; Salihli- de bu yıl yapılacak hükümet konağı, ortamektep, ilkmekteb, Halkevi, revir binalarının arsa> larını tetkik etmiştir. Belediyeyi de ziyaret eden ilbayımız, kasaba haritasını tet- kik etmiş ve yeniden bir ka- saba plânının tanzimini muva- fık görmüştür. Yeni kasaba plâ- nını, şehir mütehassısı, B. Bür: han yapacaktır. Yeni yapılacak plâna göre, Salihli eski bataklık ve çukur vaziyetten kurtulacak, havadar ve yüksek bir yere kurulacak- tır. Bu karar Salihlide umumi Bsirgeme Kurumu kongresi Çocuk Esirgeme Kurumu Sa- Khli şubesi senelik — toplantısı Halkevinde yapılmıştır. Eski başkan kongreyi açmış; eski heyetin çalışma raporu, 937 hesap plânçosu ve 938 senesi büdcesi okunmuş, hepsi de ka- bul edilmiştir. Bu sene Çocuk Esirgeme Kurumu bura şubesi 1410 lira 73 kuruş varidat te- min etmiştir, ki bu rakam Ma- nisa da dahil olduğu halde il içinde en fazladır. Bundan sonra idare heyeti seçimine geçilmiş ve Bn. Naz- miye, B. Rıdvan Aşkın, Ömer, Hüseyin Gürevin, Nazmi Akın yeni idare heyetine seçilmiş- kerdir. Halkevinin kursları Halkevi biri kendi binasında Medeni bilgiler, biri de Altır ordu okulunda hiç okuma yaz- ma bilmiyenlere olmak üzere iki kurs açmıştır. Hiç okuma yazma bilmiyenler kursuna 60 kişi devam etmektedir. Bir mütercim allara boyandı,, diyor Karapınar, (Hususi) — Bu rada, bütün nahiyeyi heyecan ve teessüre düşüren çok feci bir cinayet olmuştur. Refik oğlu Nuri Albayrak adında 25 yaş- larında bir genç, annesi bayan Kübrayı ekmek bıçağı ile başını keserek” öldürmüştür. Yapılan tahkikata göre vak'a şöyle cereyan etmiştir: ,52 yaşında bulunan bayan Kübra, o gün kestikleri kurban- dan bir yemek hazırlamış ve tencereyi ateşe koyduktan sonra komşuya geçerek bir müddet orada oturmuştur. Bütün na- biyenin — tanıdığı ve — sevdiği kadıncağız, yemeği — ocaktan indirmek üzere tekrar eve dö- nünce en küçük oğlu Nuriyi bir kenarda otururken görmüş; kendisile bir az konuşmustur. Bn. Kübra, tencereyi indirmek üzere ocağın önüne çömeldiği sırada, Nuri eline bir ekmek bıçağı ıluıl:v Anasının üzerine atılmış, rasgele saplamağa baş. lamıştır. Öz evlâdının bıçak darbeleri altında feryada başlıyan kadın. cağız, kaçmağa çalışmış, müca- dele etmiş, fakat takatsiz kalar rak yere yuvarlanmış; gözlerini kan bürümüş olan canavar ev- lât ta bu defa bıçağını anas- nn boynuna saplamış, - girtla- gını kesmiştir. Feryad ve gürültülere yetişen komşular, Nüriyi güçlükle tute- bilmişler — ve iple bağlıyarak zabıtaya teslim etmişlerdir. Daha küçük yaştanberi sık, sık cinnet buhranları geçiren Nuri karakola götürülmüş, tevkif) edilmiştir. arıyoruz Türkçeye iyice vakıf, tercüme- ye muktedir. ve — gazetecilik mesleğine hevesli bir arkadaşa ihtiyacı vardır. Talip olanların idarehanemize müracaatları. Kendisinc: — Anneni neden öldürdün? Diye sorulunca; Nuri: — Bilmiyorum; bilmiyorum.. Sinir mi, vedir bu, bilmem ki Annemi öldürdükten sonra ak. hm başıma geldi.. Hem bizim yeni sayadımız Albayraktır. İşte annem de allara boyandı.. Demiştir. Nurinin delirdiği sanılmaktadır. Büyük köy hikâyesi Billür —- l1— Geceleri temiz ve rahat döşe- ğine yatmazdan evel kaba tüy- lü bir kurt derisini seriyor, ve üği dirlik düzenliği in Tanrıya dilekler yapıyordu. Gündüz sabahları erken kal- karak köye iniyor, eğer hasta varsa yokluyor, ilâçları kendi eliyle içiriyordu. Hele köyün ve köy evlerinin temizliği ve dü- zenliği ile uğraştıkça köyde günden güne hastalık azalmıştı. Bir kaç zaman önce solgun yüzlü çocuklarla, kırgın halli - ihtiyar- lar, şimai dirik ve diaç olmuş- dardi. Çocukların yanakları pem- beleşip vücutları gürbüzleşmiş, Kırdar| ihtiyarlar da değneksiz yürüme- ge başlamışlardı. Yüreklerinde umut, ceplerinde para olan köy gençleri de artık evlenmek, ço- luk çocuk sahibi olmak için biri- birile yarış ediyorlardı. Gün geçmiyordu ki köyde yeni bir yuva kurulup bir düğün, bir şenlik olmasın.. Köy kızlarının çoğu şen ve mesuttu. — Yalnız asker dönüşü gelmiyen bir kaç yavuklu kızın akşam üzerleri, Irmak kenarında papatya falı âçarak yanık bir ledikleri — işitili- ızları ile köy genç- lerinin yalnız bir dertleri vardı, hayır bir değil, tam üç dertleri vardı. Köy kızları, zengin, ça- lışkan, yakışıklı olduğu halde bây Doğanın hâlâ evlenmemiş olmasına şaşıyorlardı. Köyün gençleri de sess » ses- siz içlerinden Gündüzü geçiri- Acaba bu güzel kız için hiç düşün müyordu? gençliğini Allaha mı Acaba nezretmişti? Haydi Bn. Gündüz yaptığı hayır işleri arasında ken- dini unutmuş olsun. Ya köyün biricik dilberi Fadimeciğe de ne olmuştu sanki? Köyün bekâr delikanlılarının gözleri hep bu civelek, şirin ve körpe kızın üzerinde değil miydi? Lâkin Fadime inadına küçücük bir gülücük olsun göstermiyordu ki, cesaret alıp içlerini açsınlar. Fadimenin gözleri bhiç bir şeyler görmüyordu. Pembe çu- kur yanakları hafif bir solgun- lukla uçmuştu. Parlak, içi ka- dife gözleri konuşurken nemle- niyordu. Hele kızıl dudaklarının uçlarında bir gönül sırrının mah- zun mahzun bükülüp kaldığı besbelliydi. Eskisi gibi şen, şak- rak sesi duyulmuyordu artık.. Bayan Gündüz onu köyde ara- dığı zaman köylüler Fadimenin erkenden — davarlarile beraber yaylaya gittiğini söylüyorlardı. Fadime her sabah gün doğ- madan keçilerini, kuzularını önü- ne katiyor, çam ormanının ar- tan şairdi. Onun dürdüğü ma- nilerle, içli şarkıları, saz şairi fşık seyyah “Dikmen, besteler ve curasında çalar, söylerdi. Köylüler çardaklı kahvede top- landıkları garip akşam saatinde eğer âşık “Dikmen, köye uğ- rarsa en Öönce Fadimenin bu acıklı türküsünü çalardı: Yaralı bir kuşum kırık dallarda Garip yuvamı seller götürdü, Geceler bastı, ırmak köpürdü. Gün ışımaz, yıldızlar uyanmaz Bu yoksul diyarı kimseler an- maz Aç kaldı kuşlar, kurtlar ürüyor Yüce dağları #sler bürüyor. Sevgili, köylü kardeşlerime armağan Köşk YAZAN: YA Nezihe Muhiddin Bu iç sızısı türküyü dinliyen köylüler “of, of, diye iç geçi- rirler, yüreklerinde garib bir duygu sezilirdi. * Fadime, gün işırken kuz rile beraber - uzandığı ya; dan ancak gün batarken yordu. Gene böyle erkenden ortar dan kaybolduğu bir gündü. Ga-> ribler köyüne üç t ötedeki Pınarlı köyden atlarla dört kişi* dünür geldiler. Punarlı köyün genç ağası Veysel onbaşı Fas- dimeyi bir gün görmüş, ona: deli divaneler gibi vurulmuş ve: güzel kızı Allahın emrile işte- mek için Garibler köyüne dü nürler göndermişti. ğ Köy kızları © gün Fadimeyi aramadıkları yer - bırakmadılar, fakat onu bulan ve gören ol : madı. Pinarlı köyden — gelenler” de boyunlarını bükerek geri — gittiler. B Garibler köyünde bu havadis: dönüp dolaşırken, köy kızları! yol başındaki büyük çınarın al-: tına toplanmışlar konuşuyorlardı:" — Fadimeye bir haller oldu : kızlar, herkesten kaçıyor, kim- * selerle koauşmuyor artıkl. 2 — Hele kendi bir kısmet çıkınca suratını o9 kârış asıyor, < Bu kız evlerde kalacak galiba, — Allah ona akıllar versin * kardeş... Geçen gün anası anas » ma anlatmış.. Bizim köyden Da- vulcu oğlu Akman ona bir yas renlik edesi imiş. Dünyalar yex rinden oynamış, Fadime-0 , sabahlara kadar ağlamış.. — L — Allah Allah Akman gibi bir yiğit beğenilmez mi kuzum? — Canım şunu — anlayıverse« ne.. Beğenmesine beğenilir am-* — ma, insanın gönlünde başka arslan yatarsa ne denir?. - — Kız ağzından şu — baklayı » atıver, Ne — dolaştırıp durüyors * sun? Başka arslan dediğin kim * oluyor? ? — Onun orasını pek eşeleyip * durma. Herkesin bildiği ken- * disine kalsın. — Sanki sade sen mi bili- yorsun. Herkes az çok işin far: kında, —Oyleyse sen söyleyiver de biz de işitelim. K — Allahın - bildiğini - kuldan * ne saklamalı? Dilinde geveleyip * durduğun sarı kuş değil mi? — Sen onu öyle bil. İçlerinden bir tanesi atıldı: — — — Kızlar şimdi bunu bıra: kalım da size başka bir müjde vereyim.. — Söyle bakalım ne imiş o - müjde. v — Ne olacak hepiniz — şaşa- caksınız.. Bay Doğan yakınlarda evleniyormuş. —AÂ a a a.. Hayırdır. inşaal-: lah. Bu da nereden çıktı şimdi? — Nereden çıkacak, duydum - işte.. Fabrikada hazırlık, kıya- - met varmış.. Nişan yüzükleri bile gelmiş. Hep mücevherli * — imişler.. — İyi amma Bay Doğan ki- minle evleniyormuş? '—' — İşte sade orasını bilen yok. 3 — Tuhaf iş.. Niçin bilmiyor ” larmış? A — Bilinen yalnız şü var.. Bu ? günler'de Bayan Gündüz uçakla gelini alıp gelecekmiş.. — Kızlar çınarın dibinde $ şerek söyleşir dururlarken, şam yol'arında çıng.rak sesli — Sonu yarın yik aF

Bu sayıdan diğer sayfalar: