27 Şubat 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5

27 Şubat 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

< wak'a 6 - ) DN MNN Yozan: Aleksandr Düma Dartanyan hikâyesini isimleri değiştirmek suretile ihtiyara anlatmağa başladı Nihayet eski, kurt yenikli pen> cere kanadı açılanikıdahe-doği rusu araık edilmiş ve fakat bir kılıç kayışı ve tabancaları üze- rinde parıldayınca hemen- tek- rar kapanmıştı. Bu harket' çok çabuk - yap b mış: olmakla beraber, Dartan- yön ihtiyar bir adama başım görebilmişti.. — Allah aşkına! Beni - dinle biriti — bekliyordam — ge'medi; meraktan: öleceğim, — Buralarda hiç bir vak'a oldu mu? Söyle- senizel.. Pencere yavaş yavaş tekrar açılmış ve ayni çehre tekrar görünmüştüş: ancak bu çehre eskisinden daha soluktu... Dartanyan — hikâyesini — isim söylemiyerek — kısaca — anlattı: Genç Bir kadın'a şu paviyonun önünde Buluşmak için nas | söz aldığımı, onun gelmemesi — üze- rine ihlamur ağacına çıkarak içeriye baktığını ve odadaki lâümba sayesinde Şoda içini darmadağınık gördüğünü söy. ledi. İhtiyar, başını sallayıp tasdik ederek dikkatle dinliyordu, de- likanlı. sözünü bitrince ihtiyar başını- salhıyarak çok. fena bir. sçtiğini anlatmak ister mişti Dartanyan yüksek — sesle #özünde devam etti: ı sormaş; çünkü gördüklerimi söyliyecek olursam başımın der- de. gireceğine şüphem yok.. — Demek. bir: şeyler gördü Teftika No, 94 ... z. Şi hude, Allah aşkına bana tıniz Gördüklerinizi bana söyleyiniz ve size asaletim namına söz veririm ki, sözler- n z'n hiç biri ağzımdan çıkmıe yacaktı İht yar, delikanlının. çehres'n- de gördüğü eiddiyetten- emin Olduğu için dinlemesini işaret ederek yavaş ses'e söylemeğe başladı: — Saat dokuz sılarında s0- kakta bir gürüllü işitiğim- için sebebini anlamak arzusu ile ka- pınin yanıaa geldğim zaman dışarda bir adamın onü açmak maksadı ile zorlamakta bulun- duğunu farkettim, Fekir — oldu- ğum ve soyulmak korkum al- madığı için gidip açtım; kapı- ga bir kaç adım ötesinde üç adam gördüm. B - köşede üç atlı br araba ve bir. adamın elinde de üç binek atının y larları vardı. Bu üç atın o sü- vari k yafetli üç adama ait bu- lunduğuna şüphe vostu. “Ahl muhterem efadilerin, ne - izli. yossunuz?, diye sordim. Burr ların elebaşısı olduyi anlaşlan biri: “Sizde bir merd.ven var mı?, diye sordü. “Ew-t efondin, meyva topla« mak. için bir. merdivenim. var., Dedmm. *Oanu bize ver ve hemea evne g; verdiğimiz zahmet için al sana bir ekâ bahşiş. Ancak, ne kadar tehd't emiş olsak gene gözetleyip | dinliyecağınizi” iyi' — bildiğimiz için göreceğin veişiteceğin söz- lerin bir. kelimesini. ağzından kaçıracak olursan mahvolacağını iyi bill, dedi. Bu esnada bana bir ekü attı, ben de parayı alıp merdiveni verdim. Kapımı arkalarından kıpayınca evime girer gibi gö- rünmekle beraber, doğru arka kapma koşarak çitliğin karan- lik bir yerine saklandım ve şu ihlamuz ağacına çıkıp her şeyi gözetleyip din edim, Üç adım arabayı sessizce yukarıya çekti va içinden kısa boylu, kçük yapılı, tıkovaz, yaşlıca ve koyu renkli bir - ku: maştan adi bir elbise giyinmiş bir adam - çıkarıld;. bu- adam dikkatle merdivene çıktı ve pa- viyonun — penceresinden - teces. sümle içeriye baklıktan sonra gene sessizcs içeriye indi ve onlara doğru: “Odurl, diye fisı dadı. Bunun üzerine benimle ko: nuşmuş o'an adam paviyonun kapsna gitti ve cebinden çr kardığı bir anahtarla kapıyı açıp içeriye girerek tekrar ka- porsen d ğer iki adam da me:- d vene trmand. Küçük ihtiyar arabanın. kapsında — duruyor, arsbacı a abanın atlarını korü: yor ve uşak ta biaek atlarını tutuyordu. Derken pav'yonda bir kıya- mettir koptu; pe cerenin önüne bir kadın geldi, pencereyi aç'ı, ve kendisini per.cereden atmak ister gibi göründü; fakat iki adamı görünce geri çokildi ve onlar da odanın içine daldı. © Bündan soara bir şey - görer medim; fakat oşya- kırılma- ses- lerini şitiyordum... Kadiın bae ğriyor ve imdat çağırıvordu. Ancak feryadı. çabuk- kesildi: | 67 Vitel üzüm — satışları C Alıci HOU 171 M.).Taranto 14 25 99 K. Taner — 12 50 68 İahisar ida. 10 25 94 Ü. Kurumu 13 35 Abayrak — 12 38 Ş. Riza H. 1225 12 13 13 50 10 Paterson 22 Şınlak O, 801 Yekün Piyasa fiatlsri 262938 çekirdeksiz üzün orta fiatleri: 12 25 12 75 13 25 14 5S0 ıi 16 S0 İncir satışları Zahira satışları Ç. — Cinsi K. &. 120 Buğday 603 KentPalamut 275 525 144 B. Pamuk — 34 34 2 iki adamıan kadını kolları üze- Ene arabaya götürdük: leri- görülüyordu. ve küçük. ih- tiyar da peşinden arabaya gir- di. Elebaşıları olan; adam pen: cereyi patarak hemen aşar ğıya indi; acabanın kapisından bakarak kadının arabada oldu. guna emindi. İki arkadaşı atlarına binmiş lerdi, kendisi de ata: bod; hizmetçi seyisin. yanına oturdu, araba dörtnala yola düzüldü, Üç süvari arabanın peşine tar kıldı, işte bu ka Oadan sorra ne bir şey gördüm, ve ne de işittim., Bu korkunç - hikâyeyi dinli yerek kendis.inden geçmiş olan « Sanu yarın « Inkılâb hatıralarından O gün akşam saat altıda Yıld za kadar Zeytinburnu imalâ sile Iplikhane, Tophane, Taksim ve Taşkışla işgal edilmişti Nisasin onuncu Cuma - günü öğleye doğru Mikriköy işgal olunmuştu. - Öcedenberi — âdet olduğu üzere her Cüma gürü Yıldızda: selâmlik re simler nde nbuldaki kıtaatı askeriyeden Bilhassa itfaiye ve nişancı taburlarile Davud pışa ve Ramideki süvari alayların: dan müfrez kıt'alar da bulanur. du. O günün de Cuma olmak hasebi'e Davud pışa ve Rami kışlalarındaki süvari a'ayları da selâmliğa gitmislerd. Henüz selâmlıktan dönüş edilmeden bu kışlalarda ufak bir müsade- meden sonra hareket ordüsü efradı tarafından işgal edilm ş ve seğinliktan dönen efrad da kâmilen — silâh'arından — tecr'd olunarak — kavuşbend edilin.ş- llerdi. — Ayastafanostan bir kaç arka- daş istasyondan tedarik edilen trezene ile Makriköyüne getiril- mişti. Henüz daha orayı işgal edecek piyade kıtantı. gelme- mişti, İstasyorun karşısındaki gazinoya çıkıldı. Bir kaç yüz kişi kadar halk bizi seyrediyorr lerdi. Karşımızdaki caddanin kö- şesine tesadül eden bina Mak- riköy İit hat ve Terakki kulü- büymüş, Kılüp mensuplarından bazı zevat İstanbula mahsus bir iv:i ve nezaketle hal ve hatır. larımız sordu. Hüreket ordü- — Suna mensup olduğumuz aulaşır İ l y 'a ci hinca hir alkış tufanıdır. gitti. Hoşbeşten - sonra - örfi idare- nin ilân edilliğine dair yanı mızdaki kâzıdlar duvarlara ya» P ştırildi. — Dörakep . yammıza gelen polis ve belediye memur- larile. — Makriköyün — içindeki maha!'âta da yapışt rılmak üzere de ilânlardan miktarı kâfi ve- rildi. Yalnız frinlar kapalı ol mıyacaktı. Kılüp heyoti idare- sine bir iki $ ate kadar geceyi rindâa göçrmek tabur askerih gelkce- Kni söyled < ve bttabi bun lara yömek ihzar edi'ac-kti. He- men sığa sola adamlar gön- derildi. Bizi de kulübe a'dılar, Gece Bu iki tabur efrada kuzu dolma'arı verilm ştir. Büreket ordüsü pişdar kw- mandanı erkân: harbiye birba. ga Muhtar bey ile fırka erkân; harbiye reisi kolağ sı Mustafa Kemal bey de o duğu hilde hep berater geceyi kulüpte ge- grdik. Nisanın an birinc. C- martes: ginü sıbah namazı va- kitlerinde gerzak Mühtar bey ve gerekse Mustafa Kemal bey at lara binerek vazile erinin başla- rına gilttiler ve istasyonda bu- lunan otuz altıncı alayın ikinci taburuadan bicisi avvelâ ve ya- rım saat kadar fasıladan sonra d ğeri Sarayburnuna- dağru, ha. reket etmişlerdir. Bunlar imalât. banelerle İplikhaneyi ve meclisi. mebusanı yani ikinci ve üçüncü avcı taburarının işgal ettği mintakayı — teslim alacaklardı. Bu vaz'fe bilâhâd'se yapıldı. İki avcı taburu'da - başlarında za- bitleri olduğu halde neticeyi bekledileri Velhasıl o gün akşam saat altıda Yıldıza kadir. zeytinbur- an imalâthanesile İplikhane ve Topane, Taksim ve Tüşkşlar g.bi bilâmum kışla ve emankin as eriye, Fatih, Harbiye nerareti ve Babâli ele geçirilmişti. Bin. lardan Babrâli ile- Cağaloğlun d k İran sef rethanesinin kar- şısındaki aske T <ulübü taha:sun eden asi efrat taraf'ndan mü: daf'a edldiklerinden b.naların kârgir olmaları hasebile bizze- Tür top ile- mukabele edilerek kısa bir. müsademeden - sonra sukut ettrilerek — işgal edilmiş- lerdir. Topanede - bir iki saat kalar bi: mukavemet göster- miş 'se de lopçu kuvvetlerin'n şiddetini görür görmez tesim bayrağını çekmişti. Taksim ve Taşkışla akşama | kadar devam eder uzüun - bir musademeden sonra işgal edik mişlerdi. Taksım kışaşındaki asiler “sefare.hane erin muhafa» zasına giden mektebi - harbiye talebelerini bir oyunla kışla içerisine alıp - cümlesini şehıd etmişerdi. Bundan manda, pişe tar kumandanı Muhtar bey. de cümle kapıs nın üzerinden - tes lim işareti olarak çektikleri be- yaz bir bayrakla ığlal — ederek at üstünde olan mumaileyhi de şehid- etmiş'er ve gene ayni oyunla Drama — taburlarından kırkikadar nefori — zabitleri'e beraber kışlanın duvarı dibinde mola hâi nde iken pencerelerden âni-olarak attıkları — silâhlarla şehid — etmişlerdi. On iknci' ve on üçüncü gün- ler Kasımpaşadaki tersanei âmi- ve, Üsküdar ve Boğaz çi kâmi- len işgal edilmişti. Üsküdar: daki Sel'miye kışlası oldukça bir kuvvet kaynağı olduğu halde kumandanları Süleyman paşanın aldığı takdire şayan tedbirlerle hç bir kimsenin burnu kanas madan ele geçirilmişti. On dördüncü Sa'ı günü fetva yemini tarafından Sultar Hami- dn Hal"ne dair verilen fetva Üzerine otoz iki sene sekiz ay gibi vzun müddet. padişahlık eden ikinci Abdülham.d. bal'e- dilmiş ve yarine beş nci Sultan Mebmed unvanile velahd Re: şad efeadi tabta iclâs edilmiş- lerdi. Hamidin hal'ine dair fetvayı yaâzan kalem tarihi mezkürde Mecl si mebusan reisi olan Abe med Rza bey tarafından bi hatırai tarih? olarak alınmıştır. — Sonu var — NASREDDİN HMOCADAM — | Chiret —— ©- Tir ektupiarı. ** yh eri — YGn Hev beraber Ali Uğurun gazi- nosuna eğlentiye gittik Dedim a; herifte şans gal'p. Tam bay Hafiz Mustafa ile bay Halit Tevfik kalkmak üzre iken eczahaneye avukat Muzad Ç- nar düşmez m? Börek yirken dolu ağızla konuşur gibi atıldı: — Ne o be, neo be?. Vay mirim, sen de burada mısın?. Azizim bana bak, ben öyle şey anlamam. Hayretler içinde cevap verdim: — Ne o'du kardeşim? Daha biz ağzımızı açmadan hücuma kalktın.. — Tabi kalkarım. Yok sizi bekleyim de yemedik halt bı- takmayın. Hem sen, bana bak- sana azizm, ben öyle şakaya filân gelmem. — Maüm. Bu memlekette sakaya geliniyen bir sen varsın, bir de hayalleri hakikat yapaa belediye reisi.. — Hayalleri hakikat yapan m:?. — Elbette. Bak sana bir mis sal arzedeyim: Pirtinin Soğuk- kuyu ocağı köngresi - varmış. Ocak idare heyetinin raporuna beş senedenberi bir türlü yap- tırılamıyan — iki sokağın, altıncı defa olmak üzere, tamiri temen- nısi de dercedilmiş. Azadan bir kısım hücumt kalkmak - için güöndüzden hazrlanmış amma boşboğazlıktan da geri kalma- dığı için keyfyet belediyen n kulağına gitmiş. —No yapsalar beğenirsin?. Hemen o yollara taşlar dör külmüş. —Ustalar gelip yolları keş'etmişler. Mesele yok; ertesi günü tamirat başlıyacak.. Eh, tabii bu hal görülüyor. O akşamki kongrede bu iş ko- nuşu'urkea: — Elfendim. temenniye hacet kalmadı. Belediye tamirata baş. Tiyor. Denil yor. Ve ertesi günü belediye ara- baları sokaktaki taş'arı sırıkla- yınca getirdikleri yere gölürü- yorlar. — Hayali hakikat yapmak bu mu be?, — Boğirma... Buna hakikati hayal yapmak derler. Sana ge- lince: şakaya gelmezsia; çünkü her dalından bin ses çıkar. Sen şimdi bu lâfları bırak. ta bize yardım et. — Ne yardımı? — Hafız Durmuşun vekâletini al. Bak muhterem bay Haiız Mustafa ile çok sayın bay Halit Tevf k lütfen. kabul buyurdu'ar: Bay Murad Çınaır tereddüt içinde iken bay Hafız Mustafa atıldı: — Hkediye gelmiş hindi gibi ne düşünüyorsun ulen? Bzim gbi muteber adamlar bu ve kâleti kabul ettikten sonra sa- na haydi, hayd. “Evet, demek düşer. — Haydi oradan.deli bozuk. — Ne deda, ne dedin? Dili bozuk mu? UÜ.en benim dilim bozuksa senin de çenea bozuk. — Bozuk sensin. — Sensin.. Baktım ki iş ilerliyor; müder haleye mecbur. kaldım: — Aziz dostlarım, bozukluk sizda değil bende. — Estağfurullah.. — Ciddi- söyüyaramı Ce birmde- 32 kuruş kadar. bozuk- luk var. Bu- bozuklük - bende aldukça ve benim- bu bozuk- luğuma sizin de — bozukluksarır nız. ilâve edildikçe kakarım ki yer yüzünde bütün para kal- nıyı:sk Benm bu manasz müdahar Tem her ikisini de teskin elti Uzatmıyalım efendim; Hafız Dürmüşü üç avukatla — teçhiz ederek muhakemeye hazır — va- zyete getirdikten sonra kalktık, hep beraber Kordonda Ali Uğurun gazinosuna gıttik. Aman Yarabbi, kimler yok? Bir tarahta ailelerile — birlikte Karşıyakanın iki — delikanlısı, Niyazi Tanburla Nedim Zanbur; öteki tarafta mimar Necmeddin: le Reşid, sağda komusyoncu Bekirle Osman, solda Mene» menli üç Müstafalar: Abalı, Ohnaran, Akıncı; karşıki köşede Çif.çi Necati ile udü Mehmed A, yanıbaşlarındaki masada Sileyman Şamlı ile — Zeynel Besim, nihayet sahnenin dibin de Bay İzzet Damdur tek bar şına veriştirip — düruyorlar, Biz içeriye girince — bütün masalardan bir alkış — koptuş saz heyeti de istikbal —marşı ©o arakı Fatma da çeyıra apışmış 'Türküsünü terennüne başlar :L Halız Durmuş iki eliyle car etimin arka yenini — tutmuş, ilerliyordu. Biz de geçtik, iki masanın yanyana konmasıadan terekküp eden ziyafet sofrasına —kuruk duk. - müşterilere çattık diye n mızda pervane gibi dönüyor. Muhakkak ki bülede kokmuş balık, bir haftalık beyin, pör: sümüş salata g bi nelis ve ka» x< atılacak masanın emrine müheyya mezelikler olacak.. İşi çakıyorum, çaktığımı Ali Uğur da çaktığı için bana: — Amın ağıını sıkı tut, yar rın akşam bendesin.. Gibilerde bir işaret çakıyor. Vicdan bu; ses çıkarmamak kabil olmadığı için — derhal” susuyorum. Bayanlardan baylardan mü- rekkep saz heyeti.. En — başa bayan Nüriye Damdur — kurul- muş. Var mı bana yakan terti- bi kel'eyi kastıkça kasıyor. Hikkı da yok değil ha. İzzet Damdur karşısında... Şü bav İzzet hak katen dini bütün müslüman bir adamdır. Allaha ibadet için bir rükün vardı, hâlâ — berdevam... Eşe, dosta rasgeld kçe öyle okur ki.. Hatızı kelâm — dediğin de işte öyle olur. Devrin- şairleri İzzet Damdur hakkında az mi kaside yazmışlardr?. Meselâ şair Ce mal Ahmedin: Ey İzcet vevin tanburua neden Sakın ölme sen parta yimeden Diye Baş'ıyan kasidesi haki» katen şâheserdir. Ne ise; zamanı gelince bu büyük mevzua gene avdet et- mek kaydile şimdilik vaziyati arza çalışalım. — Sonu Var — Turcutlu Beledi yere. isiAnkaraya gidiyor Turgutlu, (Hususi) — Beles diye reis: Bay Cevdet Öktem; şehrimize :id - bazı işleri aid olduğu vekâletler nezdinde ta- k p ve intaç etmek üzere Pazar — güsü Ankaraya gidecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: