29 Mart 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 4

29 Mart 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yavuz, harp yerinden Tib ANADOLU olmak üzere tam on bir günde gelmişti Kürd Hılid: — Aman sultanıni| Diyâ bağırdı.. — Aman sultanım mı?. Aman dilersin bal. Bre mel'un sen her zorlunun karşısında aman diler ve Myanetlerini böylece örtmek istersin ha?. Kürd reis - tekrar isted: — Aman devletlüm! Fakat daha fazla devam ede- medi. Boynuna bir kemend atılmış ve dört pençe onu, bir- denbire içi partal dolu bir çu- val gibi kaldırıp on adım ile Uzaktan uzağa de sesler ge- Tiyordu: — Aman merhamet!. Evet, burada ne oluyorsa, diğer sofralarda da ayni şey oluyordu. Keskin ve geniş yüz Kü bir kılıç, havada korkunç bir daire çizerek şimşek - gibi, Kürd reisin 'tam ensesine indi ve' kafa, gövdeden ayrılarak kağlarım saça saça yuvarlandı, Yavuz, kesik kelleye karşı- dan bir bakış fırlattı ve sonra: — Allah, hainlerin cezasını vermeği adaletin şanından bilir! Dedi. Etrafındakiler - sararak cevap verdiler: — Ayni keramet hakanımız!. Padişah yemeğe devam edi- yordu. Diğerleri de ona uydu- lar. Padişah bir aralık: — —Burada bir gün daha fazla — meksüaram m ki, ordu ve hayvanlar e dinlensin. Elfradımız, temizlensin, kılığını kış ni düzeltsin.. — Tibrize ince, ağyar nazan, efrada Sin.. Mşdî-. ötedenberi te- miz ve Şşık geyinmeği, nazafı Kendi şahsma olan bu inhima- kini, ordunun — kıyaletinde de 1 etmek istiyordu. —— Nitekim, diğer bir yerde de bir gün daha mola vermişti. Bir gün sonta, orda artık Sultaniyede idi. — Padişah ta karşıdan beyaz minareleri yük- — melen Tibrize bakıyordu. Mazi, gözlerinin önünde canlanmıştı: — Trabzon valisi iken at ür tünde buraya kadar gelir, Şahla şatranç oynar ve dönüb gider- di. Daha © - tarihlerde bile, — burasını ele geçirmek için için- de neler duyardı. — İdris Bitlisi Sultana gönder diği bir arizada: — Bütün Tibrizin muzafler hü- kümdarı, en parlak merasimle istikbale bazırlanmış ve teşrife müuntazır bulunduğunu bildiri- yordu. — ANADOLU Günlük siyasal — gazete Sakib ve Başınuharrlı Haydar Rüşdü ÖKTEM Tmuml ceşriyat ve yazı işleri müdü 1ü:Hamdi Nüzhet ÇANÇAR — İDAREHANESİ kmir İkinci Beyler sokağı C.Balk Fartisi binası içinde Telgraf İzmir — ANADOLU Telefom 2776 - Posia kutusu: 405 bağırmak Abone şerniti Tallığı 1400, altı eylığı 800 kuruştur. Yabaner — memleketler İçin — tenelik ahöne Gczeti 27 Hiradır. ANALOLL MAJBAASINDA BASILMIŞTIR .a — Yazan M. Ayhan — 1i0 — Yavuz, harp yerinden buraya kadar ikisi mola olmük üzere tam on bir günde gelmişti. İşte artık yemyeş| bağların, bahçe- lerin arasından muazzam ve fü- sunkâr Tibriz görüküyordu. Tekin yere Tibriz. için bu kadar güzel şeyler söylenmemiş, bu kadar manzum şürler ve şarkılar yazılmamıştı? $ Eylül sabahı.. Tibriz minarelerinden, tekbir « ler, tehliller yükseliyor, Yavuz, yaldızlı. kaltanı ve muhteşem kıyafeti ile beyaz atının üstünde ağır ağiır şehre yaklaşıyordu. Serhabdan başlıyarak, tâ Şa- hin sarayına kadar, geçilecek bütün sokak nefis ve rengârenk Acem halılarile örtülmüş, her taraf Osmanlı bayrakları ve sar- cakları ile süslenmişti. Binlerce halk, yolun iki tara- fına dizilmiş ve halk kalabalı- gımın önüne de askerler dizik mişti. Dua âvazeleri, yaşa fer- yatları, minarelerden dalgalanan müezzin sesleri, büyük bir oğul- tu halinde ortalığı kaplıyordu. Heyetler, Padişahın önüne çıkınca, Yavuz durdu ve onlara iltifat etti. ldris ile Dokakin zade Ahmet paşa ve Defterdar Piri, heyetin en önündeydiler. Adeta şehir namına Yavuzu karşılıyorlardı. Zavallı € f Bir köyde ateşe viş kafilesi de yaklaşıyordu. Onları da, gayet iyi giyinmiş ve etrafındakiler tarafından hür- metle takip edilen biri takip ediyordu. Bir ses, tâ uzaklardan gelen bir müezzin sesi, Yavuzu dur- durdu: Ne kadar da yüzel bir sesti bul.. — Kim bul. Ba müezzinin adı ne? Hakikaten müezzin, emsalsiz denecek gür, davudi — ve tatlı bir sesle tekbir getiriyordu: — Hakanımız, bu müerzzin, meşhuür. hafız Mehmet — İslaha- nidir. — Hangi camiin minaresinde okuyor? — Yakup camükebirinde.. — Yarın onu dinlemek i: terim.. — Ferman buyurursunuz ha- kanım.. Padişah dervişlere de iltifat ettikten soora, onları takiben gelen zatı işâret etti: — Şu zat kimdir?, — Bu bediuzzaman.. 'Yavuz derhâl ona doğru ba- şımı çevirdi ve elile “ yaklaş.... der gibi bir hareket yaptı. Onu tanımıştı. Büyük Türk Hamı Timurun ahfadındandı. İ — Devam edecek ingeneler verildiler, içlerin- den dördü de öldürüldü Gönyü kasabasında bir boğuş- ma olmuş, dört çingene ölmüş- tür, birçokları da yaralanmıştır. Burada köylülerle çingeneler ü kın — yaşarlar. sık hâdiseler olur. Geçen köylünün biri bir karaca vı':m. yl'lıyvıı par- =lıkyu* en iyi kısımlarından e sını âsı- yor; fakat et çalımyoc. /— Köylü, Çingene mahallesini dolaşırken burnuna güzel bir et kokusu geliyor ve kendi ka- racasının kızartılmakta olduğu- nu anlıyor, bütün Göayü kasa- basının köylülerini Çingenelere karşı ayaklandırıyor. Her ta- raftan: Gebersin Çingeneler! Ev- lerini yakalım, nidalârı yüksee liyor. Bu kızgın köylü kafilesi çin- genelerin kulübelerine yaklaşın ca hayrette kalıyor. Çünkü her evden bir çalgı sesi gelmekte- dir. Buna rağmen köylüler çok geçmeden çingenelerin evlerini ateşliyorlar ve çingenelerin üze- rine ateş etmeğe başlıyorlar. Kulübelerden dışarıya elbise- leri tutuşmuş kadınlar, keman- larını - ellerinden — bırakmıyan erkekler fırlıyor. Biraz sonra yetişen jandar- | malar dört çingenenin öldüğünü, | birçoklarının yaralandığını gö- Tüyot Dr.Behçet Üz — Çocuk hastalıklar: mütehassısı Hastalarını 11,30 dan bire ka- dar Beyler sokağında Ahenk || matbaası yanında kabul eder. Muayenehane telefonu 3990 || Ev telefonu 2261 Ça Diyeria) Bir bataklık Bir karilmiz yanıyor: Güzelyalı ile Üçküyular ara- sında, 15-20 dönümlük bir sa- hayı kaplıyan bataklık, şehrin sivrisinek membatdır. Birkâç se- ne evel belediye bu bataklığı kurutmak maksadile vatandaş- lardan para topladı, — buraya birkaç araba süprüntü taşıttı, sonra da işin arkasını bıraktı. Ş.mdi süptüntüler bahçelere ve- riliyor. » Şehrin göbeğinde lacak k.ğ:ı: yakın bir ıııkaı'.dqı'bulıı- nan bataklık, ufak bir gayretle kurutulabilir. ve ütıuâıılun sıhhatleri muhakkak - bir tehli- keden kurtulabilir. Bunu bele- diyeden istemek, hakkımızdır, sanırım. C. Ç. —— Noter memurları birliği İzmir ikinci Noterlik memur: Jarı tarafından geçen sene kü: rulan (Noter memurları yardım birliği) geçen gün umumi hey: et toplantısını yapmış ve mes lek uğrunda sarfedilen çalışma ve bu uğurda Büyük M ilet Meclisine - verilmesi — beklenen (Yeni Noter kanunu) hakkında üksek makamlar nezdinde gi« rişilen teşebbüsler mevzuu bahs- uştur. OIÇ“M“ Yapılan idare kuru- minde MÜRE b n | idare kuthî%nîfâınıeam | Giray, kâtipliğe Şefik Çuhadar: | oğlu ve azalığa da Raif Ongan ı seçilmişlerdir. Yeni idâare kuşumuna meslek uğrundaki Çalışmalarında muvaf: fakıyetler dileşi>, MLEKET Sağlık. BN R M İ ea badar ibisi molaNazilli pamuk ıslah istas- yonu nasıl çalışıyor? İstasyonun müdürü Bay Kemal, yapılan ve Biraz ileride, büyük bir der- |Birkaç sene sonra bütün mıntakada yalnız akala cinsi pamuk yetişecektir yapılacak işleri anlatıyor Nazilli pamuk Aydın, (Hususi) — Nazilli pamuk ıslah istasyonu, bütün Ege bölgesi pamukçuluğunu ıslah için kurulmuş ve kifayeti sabit olmuş bir cumhuriyet mü- essesesidir. İstasyön, 933 yılında kurulda. O yıl iki dönümlük bir tecrübe tarlasında işe baş- ladı. 934 yılında 300 dönüm- lük bir sahada tecrübeye devam olundu. 936 dan itibaren de, üretme faaliyetine başlandı. Ö yıl istasyonun ekim sahası 750 dönüme çıkarıldı, 4500 dönüm- lük tohum da ortaklara dağı- tıldı. 937 de .üretme işi daha genişletildi. İstasyon ekim st- hası 1300 dönümü buldu; Na- zilli, Karacasu ve Bozdoğan ilçesinde de ortaklar — 70,000 dönüm akala tohumu ektiler, İstasyonun uzun boylu tecrübe- leri neticesi muhit ve iklime en çok elverişli akala cinsi tesbit edildi. Pamuk istasyonunun başında, Halkalıdan yetişmiş, Mısır kr yeti Zirsat Cemiyeti pamuk isti yonunda staj görmüş mütehassıs Kemal Sezen vardır. Kendisin- den gazetem için aşağıdaki be: yanatı aldım: Nerelere tohum veriliyor —İstasyonun ek m sahası Ay- dın, Mağla, Denizli, İzmir, Ma- nisa ve Çorum vilâyetleridir. Bu muhitte teamamen “akala cinsi pamuk ekilecektir. Şim: dilik ayni zamanda yerli cins de ekilmesi serbest bırakılmış: tır, çünkü yerli cins akalaya tesir yapmamaktadır, fakat iler- de bu cins de menedilecek yak miz akala cinsi ekilecektir. Fa: kat akala cinsine tesir yapan Amerikan cinsi tohum ekmek kat'iyyen yasaktır. Akala cinsi pamukla yerli pamuğun farkları: Akala cnsi pamuk, evsaf itibarile çok yüksektir. Telleri 32 milimetredir. Hasılatı, bu muhitte dönümde 160 kilo çe- kirdekli pamuk, randımanı 36 dir. Yani 100 kilo çekirdekli pamuktan 36 kilo mahliç alınır. Telleri mukavim ve uzunlukları yeknesaktır. Akala cinsi pa- muktan 40 hatta 50 numara iplik yapılabilir. Fiati daima yerliden on kuruş fazladır. İnce iplik —yapan her fabrikanın ihtiyacını temin eder. Halbuki yerli e'nsin hasılatı dözümde 100 kilo, randımamı 28 kilodur. Telleri mukavemetsizdir. Uzun- Juğü yeknesak değldir, teşek- külü yabani pa..uklara benzer. 20 numaradan yukarı iplik yapr maz, ipliği de düzgün ve mu- kav m olmaz. I Istasyonun yoptığı ve yı- ıslak istasyonu pacağı işler: Şimdiye kadar Nazilli, Boz- doğan, Karacasu ilçelerini akala tohumile techiz ettik. Bu yıl da mntakamızın — diğer yerlerini techiz edeceğiz. Aydın morke- zile Söke ve Çine ilçelerine 220 bin, Denizliye 75 bin, Muğla ve Çoruma da dokuzâr bin kilo saf aktla tohumu yön- dercceğiz. Nazilli, Karacasu ve Bodoğan bu yıl kendi tohum- larını ekecektir. Önümüzdeki yal da Ege bölgesine tamamen tohumu vererek istasyon ilk plânda gelen kısmını bitirmiş olacaktır. İkinci plâmmız, bu — vermiş olduğumuz tohumların safiyetini daima muhalazadır. Bunun için genişleteceğiz. köylü elinde fiyetini bozar. İstasyon, butun için dağıttığı pamuk — tohumla- rıdı programla yeniliyece«tir. Programım z şudur: Ege pâ muk sühasını muayyen beş böl- geye ayırıp beş yılda bir olmak üzere her yıl bir bö genin t humunu — yeniliyeceğiz. Bu sw retle bölgenin bozulan tohum- ları ssesede yetiştirilen sâf tohumlarla değiştirilmiş olacak- tır. Eğer elde edilecek tohum ihtiyacı karşılamazsa, ikinci bir istasyon daha kurulacaktır. İstasyonun istihsalâtı ve Ege bölgesi ekim sahası: Halen istâsyon yılda 50,000 kilo tohum — yetiştirmektedir. Ege bölgesinde evelce 150 bin || halen 225 bin dönüm pamuk ekilir. Bunun 250 bin dönüme kadar çıkacağı — muhakkaktır. Ege bölgesinde, adam başına 30-35 dönüm tarla düşer; pa> muk münavebeyle eki mesi icap edea bir mahsul olduğundan || ekim sahasının daha çoğalaca- gımı umuyoruz. İstasyonuan çırçır tesisatı: İstasyonun çıçır tesisatı çok moderü ve son sistem makine- letle mücehhezdir. Üç tane merdaneli, iki tane de deste- reli çırçırımız var, Merdaneliler saatte 25, destereliler de 64 kilo pamuğu çekirdekten ayıtır. Halbuki halkın elindeki çırçır- Jarda azami 10-12 kilo çekir dekli pamuk işlenir. Çırçıı hane- de bu yıl kendi pamuklarımızı 15 günde işledik. Sonradan halkın pamuklarını da işlemeğe başladık. Fakat vakit geçtiğin- den kanaviçe verimemize rağ- meü az iş oldu. Gelecek yıl bütün muhitin hizmetine yetişe- ceğimizi umuyorum. Filhakika Nazillili müstahsil- Br. fabrikaların çıçır fiatiaj bahisleri Dabili bastalıklar mütehamım a De M Şarki Uğuz diyor ki: Malta haumması sirğesi Memleketimizde eksik olm- yan hastalıklardan biri de Malta hummasıdır. Bu hastalık keçi- nin südü, nlara geçmek tedir. Bun; beraber kaeçilere bakanlarla bahusus hastalıklı olanlarla temas edilince doğ- rudan doğruya bulaşmaktadır. Keçinin idrarile de hastalığın bulaştığı görülmüştür. Hastalık: tan iyi olanlar mikrobu taşı- dıkları için sirayet vasıtası olur" lar. Şa hâle göre hastalık, Malta hummasına yakalanmış keçile- rin sütü ve ğı sütten — yapılan peyairlerden — bulaşmaktadar. Ayni zamanda musap keçilerin süt ve idrarlarile bulaşık yemek- leri yinmekladz sırayet etmektedir. tadır. Bu hastalık vücutte bir kırgınlık, halsizlik, baş ağrıları ve istihasızlık yapmaktadır. Ha: raret derecesi otuz dokuz bi- çuğa kadar çıkmaktadır. Has- taların yüzü soluklaşır, karınlar rında ağrılar hüsüle gelir, maf- sallarda, kemiklerde ve yöğüste pek çok ağrılar hissedilir. Bu hastalığa uğrıyanlar günden güne zayıflarlar âdeta bir deri bir kemik halinde kalırlar. Hastalık çok kere nükseder ve böylece iki, üç ay ve hatta senelerce devam ettiği müşühede edil- miştir. Bu hastalıktan korun mâak için, hastaları mutlaka ayırmak (âzmgelir. İdrarları ve ifrazatı dezenfekte etmek itab eder. Keçi sütleri takim edik dikten sönrü tti mekairi Eczanelerin bir haftalık nöbet günlerini gösterir İ cetvek d, Pazartesi: Kemeraltında Şifa; Güzelyalıda Güzelyalş Tilllkikte B. Faik; — İki: geşmelikte İkiçeşmelik; Aleancakta B. Fuad, Ayvaklada Halk. B. Habif, Tikilikte Yeni İzmir; Irgatpasarında — Auri; * Güzelyalıda AFiyet, Perşembe: Kemeraltında Hiltl, Cüzelyalk da Gözelyalı, Tilkilikte B. Faik; Heşimi detinn, Cuma: T Kemeraltında — İttihat, Güzel, tida Göselyalı, İzgatpazarındı İkiçeşmelikte — İkiçeşmelik; gakta B. Busü. Cumartesi: Başdurakta Sıhhaş Karantina da B. Eçrei, Kemerde Kamor, Hakirele Bi Pazar: Kemeraltında — Hilâl, Karataşta B. Hubif, Keçacilerde Yoni İemit; İrgetpazarında Asrl a Aaci; Alsam i beş kuruşa çıkardıkları halde istasyonun 3 kuruşa işlediğini, fakat vaktin geciktmesinden İs- tifade edilemed ğini, gelecek yıl bütün çiftçinin pamuğunu istas- yon çırçırhanesine götüreceğini söylemektedirler. Geçen yil bez fabrikası bir” memur göndererek müstahsi den doğrudan doğruya pamük almış, istasyonda çırçırdan geç rerek fabrikaya — sevketmiş, — Nazilli basma fabrikasının da gelecek yıl bu usulü tatbik etmesi çok yerinde ve sabetli olacaktır., Bi

Bu sayıdan diğer sayfalar: