29 Mart 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7

29 Mart 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

* SAhİe— 7 ANADOLU Gökten ölüm yağıyor Verdun kalesi Almanlara karşı Yazan: Fransız erkânıharp kaymakamlarından Jorj Londen Alman ileri hatlarına gönderilen keşif kolu ku- ” nasıl durdu? Türkçeye çeviren A, Kâmi Oral mandanı, düşmanın eline düşeceğini anlayınca intihar etti Düşmanın tank istimal edece- ği haberi mühimdir. Zira bizde, zırhlı otomobil dahi yoktul Gönderdiğimiz keşif müfre- zesinden geri gelebilen neferler, düşman tanklarının mikdarını tesbit edememişlerdir. Bununla beraber şu muhakk ki; düşman, tank kullanmağa karar verdiğine göre, bunlardan iki üç daneyle harekete kalkışmasına imkân yoktur.. Tankları, el bombalarile kar- şılamak çaresi biran için hatıra gelebilir.. Lâkin, bu da beyhı- dedir. Zira bunun için, kalabar hık lâzımdır. Atılacak el bom- balarının müessir — olabilmesi için de, bombacıların, tanklarâ on, on iki metre kadar yaklaş- mas şarttır. Bu takdirde, tank- ların kullanacakları mitralyöz- lere kıuı kim durabilir? : düşünülebilecek şu idi: Derhal topçuyu faaliyete ge- tirmek ve grub ateşi açarak; düşmanın, daha mücehhez bir halde taarruz etmesine imkân bırakmamak.. Düşmanın, bizim bulunduğu- muz Duomon tepelerine beş kilometre mesafoye kadar so- kulması ve taarruza geçmeğe hazırlandığına göre bu mesate- min, pek az -sonra biraz dâaha kısalması ihtimeli, topçumuzun br an evel harekete gelmesi EEMTEİR TW betli olduğu kanaatini takviye edebilirdi. Zira, yakın bir me. safede — bulunan — düşmanın, böyle bir ateşten son derece mütecessir olması kadar tabil birşey tasavvur olunamazdı. Fırka kumandanı, düşmanın taarruzundan — evel topçunun ateş açmasına muarız bulunu- yordu, Telefonda urun müd- det münakaşa ettik. Dedim kit — Kumandanım; — düşündü- ğünüz gibi topçu ateşi hiçbir zaman fayda vermiyecektir. Zira piyade kuvvetleri çarpışmağa başlar başlamaz, tanklar da faa: liyete geçecektir. Bu sebeple fikrimde musırım topçu, şim- diden ateş açmalıdır. — Daha iyi ya, bu suretle düşman, tamamen hazırlanmış bulunduğumuzu ve kendisini beklediğimizi anlıyacaktır. — Muhakkak ki askerlerimi- zin de maneviyatı üzerinde çok iyi tesir yapacaktır. —. ..... — Kıtaatımın, maske cihe- tinden mahrumiyet içinde bu- lunduğu malümunuzdur. Bu va» ziyet karşısında, düşman gaz bombaları atmağa başlarsa, akıbetimizin ne olacağını tah- min ddebilirsiniz. — Tamamen haklısınız kır mandanım.. Düşünüyorum da; böyle bir vaziyet karşısında, askerlerimizin kuvvei viye- lerini kaybetmemelerini imkân- tız buluyorum. Hele tayyare faaliyeti de olursa, daha fecil.. O talihsizlik te olursa, imizel Panik muhakkak- ne olursa olsun, emirlerinize mutavdat etmek, bizim için tabiidir. Telefon muhaveresi SOna erdi. burada - Te Kumandan da, düşmanının, gaz bombaları kullanacağından haberdardı.. Düşmanın ileri hatlarına sevk- ettiğimiz keşif kolundan henüz gelmiyen beş neferle kol ku: mandanını hâ'â bekliyoruz. Çok muhtemeldir ki; bunların'hepsi düşmanın eline düşmüş olsun.. Böyle bir vazyet karşısında, zabitin, ifşaatta bulunacağını zannetmiyorum, fakat neferler; tazyik görürse, korkarım ki dillerini tutamıyacaklardır! Ben böylece düşünürken, ke- şif kolumuzdan iki nefer daha çıkageldil Düşündüklerimiz etti: Keşif kolunun geri kalan ne- ferleri ile kol kumandanı, Al- manların eline duşmn:ler! Gelen iki neferden ifadesine göre, kol kumandanı, düşmanların eline düşeceğini anlayınca intihar etmiş.. Fırka kumandanı, nefeilerin döndüğünü haber alınca onları yanına çağırdı ve: — Siz *dedi- nasıl kaçmağa muvaffak oldunuz? — Karanlıktan istifade ettik. Ayni zamanda bizim bulundu- ğumuz yerde, kesif sis te vardı. — Arkadaşlarınızın yakalan- dığımı gördünüz. mü? — Karanlık olduğu için, pek farkedemedik. Yalnız, bağrıştık. larını duyduk. Arkadan da bir tabanca sesi duyuldu. Bu ta- banca, bizim kol kumandanının tabancası idi. Zira kendisi, yar kalanırsa intihar edeceğini daha evel bize söylemişti. —Pek âlâ; fakat intihar key- fiyetini nasıl tesbit edebildiniz? Neferlerden biri: — Eyvah, kumandan intihar ettikten sonra, bizi söyletmek için çok sıkıştıracal hiç birşey söylemiyeceğiz; ister- lerse öldürsünler. Diye söyleniyordu. —Biribirinize o kadar yakın mı idiniz ki, söylenenleri işiti- yordunuz? — Evet, takriben ©on metre kadar yakın bulunuyorduk. Al- tahakkuk ıöyledıklu ni ııılıyınııyordıık. mandan; derhal karargâha telefon ederek, düşmanın, vazi- yetimizden haberdar olduğuna dair bir tehlike tasavvur etme- diğini bildirmekl ğimi emretti. Bu sırada, topçularımız ateş açmağa başladılar. Düşman da hemen mukabeleye koyuldu, top ateşi gittikçe şiddet kesbedi- yordu. Birdenbire şu haber yetişti: *Düşman, sağ cenahımıza arruza geçti, tank ta kullane yor, bizimkiler şiddetle müda- faada bulunuyorlar., Mareşal Peten; telefon başın- da, bütün kolordu kumandamr larına sık sık emirler - veriyor ve harekâtı adım adım takip ediyor. Vaziyet çok nazik.. Dakika başında sağ cenah- tan haberler alıyoruz: Düşman, bütün kuvvetile yük- leniyor. Fakat tanklar bir kilo- metre mesaha dahilinde dolaş- | yememekle beraber, fazla bir | muvaffakıyet te elde edememek- tedir. Bütün kıtaat birdenbire şu emir veriliyor: “Leriye atılmak için hazır olunuz!, Hepimiz ayaktayız. Ateşten bir parçaya benziyen cepheye atılacağız. Bütün kıtaat, alınan emri ta- kib edecek son kumandayı bek- liyor. Bu sırada, sol cenahtan da silâh sesleri işitilmeğe başladı. Anlaşılan, bu cenahta da ta- arruz bazırlıkları vardı. Biraz sonra, tahminimiz gibi bu cep- hede de taarruz başladı. Fırka kumandanı bana şu emri verdi: — En kuvvetli ve fedakâr neferlerden 30 kişilik bir müf- reze ayırnız ve bunları el bom: balarile techiz ediniz. Bu müf reze, bir kilometre ileriye atı- lacak ve tankları kaı Diğer emirleri bi Fırka — kumandan üzerine derhal alay kıtaatını ha: berdar ettim ve otuz fedal is- tedim. Bu fedailer, pek kısa bir zamanda hazırlandı. Hepsi de, canlarını fedaya amade idiler. — Sonu var — Yeni Nı:rl;a!: Havacılık ve spor Türk Hava Kurumu tarafın: dan çıkarılan Havacılık ve Spor mecmuasının 211 inci sayısı da zengin münderecat, bol resimli olarak intişar eylemiştir. Tav- liye ederiz. a OŞ EP P Arnavudluk Kralının hem- kumanlarına, | Hem kıskanç, hem de!... Bir kadın —— Kocasmı öl dıîrdu Maktul zevç hâdisenin geçt v Fransanın Perpinyan şehrinde Madam Goriğg isminde bir ka- din, kıskançlık yüzünden koca- sını öldürmüştür. Kadının Delaris — ismindeki kocası, evlenip boşanmasını se- ven bir gençtir. Madam Go- rigle evlenmezden evel, bir llılyın kızı ile evlenmiş, fakat bir müddet beraber yaşadıktan sonra kendisinden ayrılp Mad- mazel Gorigle evlenmiştir. Aradan çok geçmeden, De- laris, ikinci karısını boşayıp ilk karısile tekrar evlenmek teşeb- büsünde bulunmuştur. Madam Gorig, kocasının bu teşebbüsünden kıskançlığa ka- pılarak ve ayni zamanda koca- sının servetine konmak dile birkaç gün evel Mösyö Delarisi yatağında tabanca ile öldür- müştür. Sorguya çekilen Madam Go rig, düşüncesini ve işlediği ci. nayeti olduğu gibi ıı—ul nmıııır şirelerine yapılan teklif Bir filimde, Kral sarayı kRısmında bulunmaları istendi, kabul etmedile Kral Ahmet Zogo ve hemşireleri Holivud direktörlerinden M. Samuel Goldvin, Arnavudluğun Vaşington selaretine muııcııl ederek, gerek bizzat se gerekse Nevyorkta mvııhrı!en bulunmakta olan kralın hemşi- relerinin, Holivadda henüz ba: lanmakta bulunan bir filim ha! kında fikirlerini almak istemiş- tir. Bu filimin mevzuu, Merkezi Avrupanın küçük bir krallığında geçmektedir. Sarayı kraliyi can landıracak olan eserde Kral Ahmed Zogonun hemşirelerinin de bulunmalarını - teklif edtn Holivud — direktörlerinden makta, korkulduğu gibi ilerle- ! Samuel Goldvin geçenlerde M- Daplarmımıı K sır bükümetine de bir mürar caatta bulunmuştu. Bu —mürar caatta, kendi firması namına iki ehramın kiralanmasını rica ediyordu. Mısır hükümeti, elân bu müracaata cevap vermemiş tir, Keza, kralın hemşireleri, bu tek'lif üzerine ne diyeceklerini sormağâa gelen bir yığın gaze- teciden kaçmışlar, Filâdelfiyada yakın dostlarından birinin evine kapanmışlardır. Dövmek Ödemişin Türkmen mahalle: sinde Ali oğlu Sabit Çankaya sarhoş olmuş, Ahmet oğlu Mebe met Çakırı dövmüşt Pariste Müthiş bir facia Bir ana yavrularını emsalsiz bir şekilde öldürdü, kendisi de onları takıp etti Zavallı ana ve zavallı yavruları Bir hafta önce Pariste, Bou- levard Saint Marcel, caddı den geçenler bir apartmandan yere düşen genç bir kadın vü- cudile heyecana gelmişler ve hemen polisi haberdar etmiş- lerdir. Polis gelinciye kadar apart- manın kapıcısı haberdar olmuş: — Çocukları da vardı. İki çocuğu, onları arıyalım. Feryadile ncruwenluden Ze karıya çıkmıştır. Caddeden gelen adamlarla kapıcının yaptıkları araştırma- çok feci bir sahneyle karşılaş- tırmıştır. Anlaşılan şudür: Bü kadın, yavrularını —öldürmüş, sonra kendisi de düşüp ölmüş- tür. Hâdise, bir sinir buhra! esnasında vukubulmuştur. Masa- nın başında (babacığım..) diye başladığı bir mektubu yazmakla meşgül olan on bir yaşındaki | güzel Simon başına yidiği kuv> vetli bir çekiç darbesile yere yuvarlanmış, fakat birden ölme- diği için öteye beriye kaçarak kendisini kurtarmak istemiştir. Asıl kanlı sahae bundan sonra şiddetlenmiştir. Çünkü diğer taraf da oynıyan yedi yaşındaki Andre de korkudan, deh:e'ten İspanya hudu: iları » ne yapacağını şaşırarak masa- ların altından, iskemlelei larından kaçıp ıı*lıoıık io- temişse de o da hemgşiresinin akıbetine uğramaktan yakayı kurtarsmamıştır. Yalnız baston ve gekici de- ğgil, tencereleri, ları, ço- cukların bütün rını yavrularıı çılıyın Aana asal lesi' ve ıilıyııı bir tarafından du; Otuz. doküz - yaşında — olan koca, vak'ayı ve biçare çocuk- larının ve karışının öldüğünü haber aldığı vakit birdenbire çökmüş ıstıraptan tanınmıyacak Bir hale gelmiştir. Polise ver- diği ifadesinde karısını çok sevdiğini, karısının da evine ve çocuklarına ıdetılıphiuıı. yal çrdiğini söylemi; / feci vak'a Pariste büyük teessür ve hecan uyandır- mıştır. b ir an habe Bir kilo insan dört franga! Fakat bazılarının kilosuna şu fiat biçiliyor: 50 frank! iktü Bu; İspanyanın Andora şeh: rinde gönüllülerin bir taritfedir. Andora Pittt şehrinde kuvvetleri kumandar veya mülte- cilerin kaçırılması için kurulmuş bulunan | la lei topçular Bolarla bu hususta konuşan bir gazetesine şun h spanyada dab'it harp başalı başlamaz, Fransadan h ea 8 S bu h

Bu sayıdan diğer sayfalar: