20 Nisan 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11

20 Nisan 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABER — Akşam Postasr in Haşaratuyanmadan v AY DA iletahripediniz valarını ve tohumlarını Yaz geliyor. Tahta kurusu, sinek, sivrisinek, güve ve bütün haşarat uyanmağa başladı. Havala> ısındıkça haşarat çoğalır. _Bü*ün haşaratı kökünden kesmek için haşarat ru ve eşyaların üzerine veodaların havasına ve tahtalarım, duvarların kenarlarına, aralarımna bolca FAYDA serpiniz. Ve tahta kuru yuvalarını FAYDA ile tahr yuva! ma | qı a musır - başarattan kurtulacak ve raha! edeceksiniz. Bilhassa — apartımanlarda, mutfaklarda yemeklerinizi, — erzakınızı telvis eden hamam böcekl e_dı.ııız, Buu:::l 'de, hamamlarda bulunan küçük böcekleri, tırtılları, kümes hayvanatında, köpeklerde bulunan pireleri, bitleri, nebatat ve ağaçlar üzerindeki — tırtılla ::;ı lı:db:lF.YDîilo iraha ediniz. Kutusu 30 büyük 50 kuruştur. Bir kiloluk kutu 80 kuruştur. Hasan deposu: Ankara, İstanbul, Beyoğlu. emi 20 NİSAN — 1985 # Türkce - Osmanlıca - Fransızca ' SÖZLÜK Akay işletmesi müdürlüğünden: Adalar — Anadolu — Yalova hattında 22 Nisandan itibaren tatbik olunacak İlkbahar tarifesi Takelelere asılmıştır. Cep defterleri Gişelerde satılmaktadır. Tikbahar tarifesinde gezinti postalarına tahsis olunan seferler Perşem- be günleri akşamı e Dictionnaire Turc - Ottomaen - Français HL A” ğ 4 işmend tarafından meydana getirilen bu lügat öz Anadolu hattına HREEN Tı’iI;:':: 'L:!Hl;:îıle?i:n?imdiyc kadar kullanılmakta olan Osmanlıca ve ı Kadıköy — cuıw-.s ö 20,30 r Ö! ü a| ı ca karşılıklarını göstermektedir. : h —caıı: ş uş:;rzl::sal’:ıd:eır;:?tz ecnebilerin istifade edeceği bu SOZLÜK :x'_ _':'_f" Pendiğe :î Kadıköy — Haydarpaşaya 9,50 intişar etmiştir. Fiatı 100 kuruştur. | L Za kanaat kütübhanesi.....g nbul Belediyesi ilânları I Te0d0r Vafiadis dan Fatih filim deposunun - b k . üzerindeki — kur Zemberek l abrıkası whu“ü'nk' * İstekliler keşif evrakını görmek DOKTOR Kemal özsan Ürolog — Operatör Bevliye Mütehassısı Kraköy — Ekselsiyor — mağazası yanında. Her gün öğleden sonra 3 -den 8 » e kadar.. — Tel: 41235 ısta Halis leveç çe- liğinden — yapıl - mış gramofon ve tunların tamiri açık eksiltmeye huuhil:;:;. girmek için de 2490 numaralı lüğüne, eksi l ' ai Vet ıhkııııvıkkhl teminatiyle eksiltme Daimi encümende bulunmalıdır. 1879 İ zembereği Kilosu otoğr kan günüu hadiselerine ait fo l düğünüz spor hare- siz Istanbulda VAKIT ünün F Muhtelif gazetelerde çı! la :ı:ıthnı'.f'ı.ı' .ı':" fotograflar — yalnız kütüphanesinde satılmaktadır. olmadığını ispat edene 100 İira Şüklü Ertan tazminat verilecektir. Adres: Beyoğlu Yüksekkaldı- rım Kulekapı No. 665 Babıâli, Ankara caddesi No, 60 Telefan: 22566 Salı günleri meccanendir.. '-l , ver NKİ KİYABEVİ İstanbul” Önlara Cadderi Mt 117 Havaların her gün Hastalanmamak yalnız değişmesinden 16 Fransuv —iüdikledü anın göğsüne dokündu. — Bir saniye sonra, hançerimin u- cu, parmağımın dokunduğu yeri 'de- lecektir.. Yoksa bu genç kızı bırak! Parmak, bir demir uç gibi Fransu- yanın göğsünü nertmıştı. İkisinin de yüzü bnılillıı'ıııi;, morar- l almıştı. mı:rt::::î,b:k:ni:o kadar ateş saçan gözlerini Manfredin gözlerine dikti. Bu gözlerde öyle delice bir. ce- saret, öyle şiddetli bir azim gördü ki, ölümün soğuk ürpertisi ensesinde ge- ziniyor sandı. Fransa Kralı korktu! Genç kızın bileğini tutan elleri ya- vaşça gevşedi. ıl’ğı.ı'ıı—r:rîi. sendeliyerek bir adım Ti ldi! a) Soııçe: bir adım daha.. Sonra bir a- dım daha, O vakit Manfred kolunu indirdi. Ve hayret verici bir soğuk kanlılıkla: — Gidiniz, Şevketmaap! dedi. Kral boğuk bir sesle mırıldandı: — Serseri, korkmuyorsun, çünkü hempaların burada.. Karanlıkta bizi- ıiılliyorlır. O vakit delikanlının zihninden du- yulmamış bir çey geçti: ği etmaap! rıııu.ıııı'ı:ı..w.:m.. içinde size gelip $ :': :wı ııwmn alçak olduğunu | tekrarlıyacağım.. — Nereye?. — Luvrunuza! Manfred o vakit, korkudan buz gi- bi donarak ve titreyerek bu vak'ayı seyreden genç kıza döndü. Deminki gesine büsbütün zıd, tatlı bir sesle: — Hiç bir şeyden korkmaynız! de- di — RAGASTANIN OĞLU — e den di Jiyet, bulanık gözlerini ona çevir- di: — Siz burada bulundukça hiç bir şeyden korkmam! Manfred titredi. Sadece: — Geliniz! Dedi. Genç kızın koluna girerek takip olunmadığına emin ol duktan sopra vürüdü. Fransa Kralının hafiyelik gibi adi bir şeye tenezzil edeceğini aklına bile getirmiyordu! Üç yüz adım kadar uzakta, kibar görünüşlü bir evin önünde durdu. Ve demir tokmağı acele ile iki kere vur- du. Bir kaç saniye sonra, kapı açıldı. Genç, ciddi yüzlü, düşünceli bir adam, elinde ışık olduğu halde göründü: — Kapı çalışmızdan sizi tanıdımı, İçeriye giriniz aziz dostum.. — Metr Dole, bu genç kızı yanınız- da misafir etmenizi yalvarmak için geldim. — Hoş geldiniz.. Safa geldiniz.. Gi- dip karımla kızım Aveli uyandırayım ! Giriniz evim sizindir. Jiyet bir adım attı, Güzel yüzü ay- dınlığın içinde tamamen göründü. Manfred bu yüzü, gözleri kamaşa- rak biran seyretti, Bu sırada genç kız: —Size nasıl teşekkür edeceğimi bil- miyorum Mösyö! diyordu. Bu anda boğuk bir velvele işitildi. Bu uzaktan, karanlık sokağın içinden geliyordu. Delikanlı, Jiyete cevap yermeden, ev sahibinin elini tuttu ve: — Dostum, bu çocuğa kendi öz ev- lâdımız gibi bakacağınıza yemin edi- niz.. dedi. " — Vrmin ediyorum. — Her ne olursa olsun onu burada bulmak isterim. Onu muhafaza edece- ğinize söz veriniz! — Namusum üzerine söz veriyoe- rum! saat satıyor. zanaı 140 kuruştur. Bu çeliğin İsveç D'Göı Hekimi için Nevrozimn - “— RAĞASTANIN OĞLU — »e koltukta oturan genç bir kız çıkrıkla iplik büküyordu. Karşısında geniş bir iskemleye gö- mülen iri yarı bir ihtiyar kadın uyu- yordu. Odanın eşyası, bir büyük, bir u- fak iki dolap, ayakları oymalı bir ma- sa ve bir kaç iskemleden ibaretti. Son derece sakin olan bu yerin sessizliğini bir duvar saatinin muntazam tiktak- ları bozuyordu. Ocağın kenarında, bir mum ışığı içinde oturan genç kızın üzerinde be- yaz bir elbise vardı. Gayet muntazam dalgalı sarı saç- Jarla süslü sevimli ve çok güzel bir baş, çok zarif ve ince bir yüz, masum- Tuğa ve saflığa delâlet eden temiz ve doğru bakışlı gözler bu kızda ilk ba- kışta göze çarpıyordu. Sanki Pavst'un Margriti satırların arasından taşarak bu kız — şeklinde canlanmıştı. Buzan çıkrığı durduru- yor. Ve bakışı aeri bir. hulya içinde dalıp gidiyordu. O vakit göğsü kaba- rıyor ve kızararak: — Dam Marselen onun ismi Man- fred'dir diyor.. Manfred!. Ne güzel isim.. Bunu hiç unutamıyacağım!. Sözlerini mırıldanıyor, sonra gene de- vam ediyordu: — Hareketleri, tavırları ne kadar mağrur.. Gözleri içimde şimdiye ka- dar bilmediğim anlamadığım tatlı bir duygu, tuhaf bir halecan husule geti- riyor. Bu sırada ihtiyar kadın uyandı. 'Telâşla saate bakarak: — Vakit ne kadar geçmiş.. Ah Ji- yet bu pek fena., Diye bağırdı. Jiyet gülümsedi : — Dam Marselen, sizi uyandırmak İstemedim. — Çabuk odanıza gidiniz! Eğer ba- banız, mum ve ateş söndürmek çanm- dan sonra hâlâ uyanık bulunduğu- muzu duyarsa.. — Doğru., Zavallı babacığım !, Jiyet mumu alarak odasının ka- pısına doğru yürüdü. Koca karı sap- sarı kesilerek birdenbire: — Yarabbi!, Bahçede biri geziniyor sanılır!, dedi. — Bir şey değil! Rüzgür yaprakla- rı kımıldatıyor. Jiyet sözünü bitirir bitirmez kapı sanki yıkılıyormuş gibi şiddetle açıl- dı ve dört kişi içeriye girdi. Dam Marselen acı bir çığlık kopa- rarak bulunduğu koltuğa yıkıldı. Jiyet sarardı.. Fakat ışık elinde olduğu halde me- tin bir tavırla durdu. Hafifçe titreyen bir sesle: — Senyörler! Silâhşör olduğunu- xu görüyorum. Jantiyomların böyle haydutlar gibi namuslu bir eve gir- meleri büyük bir alcaklıktır. Çıkmız!, Jiyet parmağıyle kapıyı gösteri- yordu. b Kral hararetli bir sesle: — Aman yarabbi, bu hali ile ne ka- dar da güzel diye bağırdı. Sonra şap- kası elinde olduğu halde ilerledi: — Güzel çocuk! Sizi hiddetlendir- mek büyük bir cinayettir! Fakat sizi hasıl bir adamın sevdiğini ve aşkımı- zi ne kadar muazzez saydığını - öğre- nince affedeceksiniz... Jiyet hiddetinden titreyerek hây- kırdı: — Mösyöl. Mösyö., Buradan — çıkı mız! — Çıkmak mi?.. Pek âlâ!. Fakat si- zinle beraber! Ah çocuk.. Bilsen seni ne kadar seviyorum! Damarlarım genç bir aşkım yakıcı aleviyle nasıl tu- tuşuyor, Servet ister misin? Şan, şe- ref ister misin?., Gel.. Gel.. Bir krali- çe olacaksın! — Alçak! Rezil! İmdat! Kral birdenbire genç kızı kollarm- dan yakaladı. Jiyet korku ile bağı-

Bu sayıdan diğer sayfalar: