27 Eylül 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

27 Eylül 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABER — Aksam Postam m İNEK TEYZENİN MİRASI: İNEK TEZEX KARABAŞ MAN Luk BABANIN DYE rr ALTINLARINI iŞTE BUEVİSATM A GELİYOR! ALDIM. DERHL BOŞALTACAK- | Şehrimizin yegâne sazlı lokantası Çağlayan “Eski Mulen Ruj,, 5 Birinci Teşrin 1935 Cumartesi akşamı yepyeni programla açılıyor. Telefon : 40335 p Ge latada - Karaköy «4 EKSELSİOR Elbise mağazasında büyük tenzilât Toptan Fiyatına Perakende Satış Çacuk Muşambaları 5,5 liradan itibaren | Empermeabilize Gabardin 16 (1/2 liradan Çocuk Pardesüleri 8,5 " ve Pardesüler itibaren ” İS Erkek Elbiseleri 15 " 4 İİ Erkek ve kadın muşambeları 11 |, | Kadın pardesüleri A 179 > l i iw Ismarlama kostümler 25'/z liradan itibaren meyeiisein aşa Tediyatta büyük teshilât W St) Istanbul'da mn Bomonti şişe birası Müşterilerine : Zomonti Şirketi İstanbul şişe birası müşterileri arasında 1935 senes' yaz ayları için: Bir Müsabaka Tertip Etmiştir Her şişede etiketin altında numarah bir kâğıd vardır. Bu | numarayı alanlâr arasinda ber ay nibayelinde bir üolerin kontro'u altında müsabaka yapılacaktır. Verilecek primler 100, 60 ve 30 liradır. Müsabakada kazanan numaralar her ayın Sinde gazetelerle ilin edilecektir. Kazananlar ayın yirmisine kadar Şirkete müracaat etmelidirler. Şirket “ükkünlarda ve lokantalarda numarasız şişe kabul etme Eski Feyzlati £ mamayı sauna) BOĞAZIÇi LiSELERİ Siker erkek Boğaziçinde, Arnavutköyünde, Çifte Saraylarda Kız ve erkek İçin ayrı bölüklerde kurul muş, teşkilâtı tam ulusal bir müessese dir, Kayıt İçin hergün Rİ yöne- timine başvurulabilir. İstiyenlere tarif name gönderilir. ig Gündüz ve yatı melerin. ve şişelerin üzerlerindeki numara kâ; eylemelerini sayın müşterilerinden rica eder. deri kalırımdan, kederimden yerin di- | bine geçmedim”? Bu anda bitişik odada boğuk bir çığ Uk koptu, Bu çığlık ya büyük bir hay | retten yahut korkudan doğuyordu. Fakat Navar kraliçesi ve Kont dö Mariyyak dalmış oldukları acı dilşün. celer içinde bunun duymadılar, Jan Dalb; cuğum böyle boş ve fe- e uğraşma.. sözlerini söyle- — Haşmetpenah, kuruntu ve Üzüntü bir kere kalbimde yer etti, — Her ne olürsa olsun bu acı sırrı | kimseye açmayınız. Sizi kendi evlâ “| dım gibi büyüttüm. Ayni hocalardan okudunuz. Her zaman manevi evlâ - dım olmakta devâm edeceksiniz. Kal bimde oğlum Kral ve sizin için ayni) derecede yer vardir, Kont dö Mariyyak heyecanla ve şik bir hürmetle eğildi ve kraliçenin elini tutarak dudaklarma götürdü. — Şimdi beni dinleyiniz Kont. Pa- risle sadıklığma ve (o böcerikliğine e. min olduğum bir adama ihtiyacım var — Bu adam ben olacağım! — Ben de sizden bu sözü bekliyor - dum oğlum, Fakat ırada pek tetik 9.' unuz. Çünkü canınızı tehlikeye koya | caksınız, — Hayatım sizindir. Bana diyen oğlunuzun uğrunda (bence hiç| kiymeti olmıyan hayatımı o evvelee belki yüz kere tehlikeye koymuştum. | Onun için sizin ouğrunuzda da daha| büyük bir iftihar duygusuyla tehlike- | ye atılmaktan hiç bir zaman çekin - mem, — Belki hayatmızdan daha büyük | bir şeyi tehlikeye koyacaksınız. İhti » ağabey | 128 PARDAYANLAR mal öyle şeylerle (o karşılaşacaksınız ki kendi kalbinizle mücadeleye met « bür kalacaksınız. O vakit oğlum siz - den, cesaretten daha (büyük bir şey, varlığını senden başka kimsede umma dığım bir yüksek kalplilik bekliyece- ğim. — Haşmetpenah, ne ile karşılaşır - * sam karşılaşayım, yalmız — sizin için yaşadığımı, hayatımı size borçlu ol duğumu hiç unutmayacağım. Eğer beni bulunduğum felâketten kurtar - mamış olsaydınız şimdi kimbilir ne 0- lacaktım. Emirlerinizi o bekliyorum Haşmetpenalı. — Pekâlâ, İşte sizin gibi bir kahra- mandan istenen budur, dinleyinz yav- rum. Bunun üzerine Jan oDalbre gerçi kendilerini kimsenin dinlemediğinden eminse de gene o kadar yavaş söy - Temeğe başladı ki Kont dö Mariyyak sözleri duyabilmek için gözlerini ka - pıyarak bütün kuvvetini kulaklarına verip başını kraliçenin (başına yak - laştırmağa mecbur oldu, Kraliçenin söyledikleri bir saat ka - dar sürdü, Bu saatin sonunda Kont kendisine verilen talimatı hülâsa ola- rak tekrarladı ve kraliçeyi selâmla - mak için eğilmek | isledi. Fakat Jan Dalbre kendisini kucaklıyarak alnın- dan öptü. — Haydi git oğlum! Allah yardım » cın olsun. Deoda odadan çıkarak iki Jantiyo - mun beklediği öbür odaya geçti ve et- rafa bakmdı. Fakat görmek istediği kimseyi bulamamış olmalı ki © hemen sokağa çıkıp dizginleri bir pencerenin pancuruna bağlı bulunan atıni çeke - rek üzerine atladı ve Paris tarafına cesini kimse anlıyamaz. İtiraz etmek Tolefon: 36.210 PARDAYANLAR 125 sevinç ve bir felâket doğuran bir gün onun sağ olarak döndüğünü ve bana doğru koşmakta olduğunu öğrenmiş «| tim. Şunu da bil ki bu (haberleri ve| ren adam babanın kardeşi Hanri dö Monmoransi İdi, İ — Neler öğreniyorum? — Bir şey daha öğren yavrum. Bu adam bana bu haberleri getirmeden evvel seni bir sefil ve kendi ifade - sine göre kaplan kadar yahşi bir he - rif vasıtasiyle (o çaldırmıştı. Babanın dönüşünü ve seni çaldırdığını haber verdikten sonra eğer kocamin yanmda söyliyeceği sözleri yalanlarsam (tek - zip edersem) bir işareti üzerine senin de boğazlanacağını söyledi. — Of. Ne müthiş? — Evet, müthiş.! Çünkü kocamın yanmda Hanri dö Monmoransi beni nankörlük ve namussuzlukla itham ettiği zaman uğradığım acının dere - istedim! Fakat her hareketimde seni | çalan vahşiye öldürülmeni (anlatan! işareti vermek üzere o Hanrinin elini! kaldırdığını gördüm ve çaresiz $us - tum. Lufz annesinin kolları arasına atı -| Yarak hıçkiriklar arasında: — Ob anneciğim. Benim için, beni kurtarmak için ne kadar acılara kat. Tanmışınız! diye bağırdı. Tanım cevabı yalnız Okabramanca ve ıstırap dolu bir gülümseme oldu. Sonrâ yavaş yavaş kizinin tatlı ok- gayışları ile kalbinin helecaninı yatış - tırmağa muvaffak olarak sözüne de-| vam etti: — Sana dünyada her zaman bir| adamdan nefret etmeğe ve ölümden, | felâketten kaçıldığı gibi ondan kaçme- ğa mecbur olduğunu söylemekteki maksadımı anlıyorsün değil mi? İşte kızim bu adam Hanri dö Monmoransi dir. — Öbürü anneciğim! Öbürü? — Yani seni kaçıraa mı yavrumi — Evet. — Seni boğazlamak gibi müthiş bir vazifeyi üstüne alan o vahşi canavar mı? . — Evet, — Luiz, metin ol! Bu canâvarın ismi Şövalye dö Pardayandır. Luiz ne bağırdı ne de bir şey yaptı, Olduğu yerde taş gibi kesilip kalarak rengi sarardı ve iki büyük göz yaşı ya- naklarının üzerinden yuvarlanıp çe - nesine doğru indi. Sonra ellerini göğsünün Üzerinde çaprasvari koyarak başını eğdi ve: — Sevdiğim (delikanlının babası! sözlerini mırıldandı, Jan kızımı kollarmm arasında şefkatle sıktı. Heyecanı son dereceyi bulmuş olduğu halde: — Evet, evet, Sevgili Lulzim. İki « miz de felâket için yaradılmışız.. Yük- sek kalpli bir adam seni kurtararak İ bana getirdi. Canavarın ismini de ba- na söyliyen bu adamdı. Evet, bu ca - navar sevgilinin (o babasıydı. Çünkü dört beş yaşlarında bir erkek çocuğu bulunduğunu öğrenmiştim. Şüphesiz bu vahşi herif şimdiye kadar ölmüş - tür. Fakat oğlu büyüdü. Babası be- nim karşıma çıkaran ayni felâket, oğ- lanu da senin yoluna koyuyor, dedi. Luiz bir şey söylemiyordu. Müthiş bir acı yüreğini eziyordu. £ Annesini | felâket dolu bir hayata mahküm eden bir canavarın oğlunu seviyordn. Oğlunun da behası gibi avni mes - um felâketlere sebep ( Olmıyacağı ne malümdu?

Bu sayıdan diğer sayfalar: