25 Mart 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

25 Mart 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hara haydut * X9un harikulâde maceraları ŞAMIT BiL KARISI İ BUDA BERNER'İN LA BİRLİKTE NEV. İİ işipir PArA ei YORKA VARDI Bi- ANA KA Aim TAYYARE Düş ayaş Ti .- DU Dinin i BNN BiL VE KARIŞI b & Kİ NIN TAYYARE ANLADILAR vE ÜCNEV YORK YERE İNİYOR. GN A GİDECEKLE" CAR. MV VİRiNİ mayoyu KAR NASIL KİMABER AL. İM ATESİ KES işi GiRDiK-İ NE LERİNE İk (55 7 MN, İNAN İN v N YOR. | A EN ir | Sİ a N HAYOYTLARIN TAY. YARESi YANARAK YERE DÜŞÜYOR... Bien Ama) BİRİ MABER VERMİŞ OLACAMİ BU MÜPDEİ UMUMIDIR BERD 'E KARŞI iDDiA. Mei z ek ka ai MÜDDEİUMUMİYE KARŞI YAPI “İ BERNER USTADIR AMA NAME Yı © YAPACAK iü ÇOK NAMUSLU BİR ADAMDIR DİYORLAR —— 78 FAUSTA ————————————— dorda bekliyen iki muhafız Dük dö Gizin donuk ve mahzun yüzü- nü tanıdılar, Bir gün evvel cellâda yapıldı- ğı gibi Dük de süslü ve muhte- şem bir çok salonlardan geçirildi. Giz de bunlara alışık olduğu için hiç hayret etmedi. Fakat o cellâ- dın götürüldüğü tarafa değil, sa - rayın sol tarafına, yani Faustanın konağiyle Presuvar dö Fer oteli- nin birleştiği yere doğru götürül- dü. Orda ufak ve daha az ciddi gö- rünüşlü, fakat onlar kadar süslü bir odada Fausta, beyaz ketenden bir papaz elbisesi giymiş, ayakla- rını beyaz atlastan bir yastığa da- yamış, mermer statüler gibi üzeri ipekli beyaz bir kumaşla örtülü bir koltuğa oturmuştu. Üzerinde gene beyaz satenden bir saçak vardı. Bu saçağın üstüne gene be- yaz olarak (F) harfi ve papala- Fin hususi işareti olan cifte anah- tar işlenmişti. Lekesiz beyazla içinde Faustanın gene yüzü büs bütün güzel görünüyor. siyah el. masa benziyen gözleri, »trafını saran uzun kirpiklerinin arasın - dan tuhaf hir sekilde nar'ıyordu Koltuğun her Vösa.'n 1. Hira ka dın ayakta durmuş, ellerindeki! yelnareleri yavaş yavaş sallıvor | Vardı > Hanri dö Giz, birdenbire şid- > detli bir yürüyüşle içeriye girdi. Bu onun her zamanki âdetiydi. Fakat Faustanın önünde vücudü - nün her zerresi şiddetli bir titre - meye uğrayarak, yerlere kadar e ğildi. Doğrulduğu zaman yüzünde tuhaf bir ifade vardı. Alnındaki yara izi kıpkırmızı olarak görü - nünceye kadar sararmıştı. Tered - dütlü bakışları bir lâhza kadar, heykel gibi durarak vazifelerine devam eden iki kadına takıldı. Esrarengiz Prenses, güzel diş- lerini meydana koyan bir gülüm. semeyle: — Dük, söyliyebilirsiniz. Mirtis ile Lea ne Fransızçayı ne de öbür Avrupa lisanlarından birini bilir - ler. Bundan başka duymak ve görmek hakları olmadığını öğren- mişlerdir. O zaman Giz boğuk bir sesle; — Madam, görüyorsunuz ya, davetiniz üzerine hemen geldim... Dedi. Ve boğulacak gibi bir halde bir an kadar sustu. Ağzından kö- pükler saçıliyor ve dişlerini gı - cırdatıyordu. Tekrar söze başladı: — Hususi elçiniz, bana her s€- yi söyledi. Dündenberi bir ns" gibi acı çe! rum... İsbat isterim Madam. isbat?... “ön Fausta azametli bir tavır'a: — Ya demek ki, isbat istvor sunuz? Dedi Bu sözde öyle bir mana sak'ıv. dı ki, Giz vücudünün ürperdiğini, LSN Suyı KAST ÖLÜMLENE' he KARA DuL DAMA gen TCELENMİŞ,MAHKEME TALİKE DED! vi 7 - N / gg <İ Şımbı SIRAO. “İnunN... ZAVALLI İNIN SUNDAM HA BERI BiLE YOK. OVR 7 FAUSTA' 79 —şş sırtınm soğuk soğuk terlediğini hissetti. — Affedersiniz Madam. Dü- şünce kabiliyetimi (kaybettim. Oh, bir kere şu Kont Louvavyi, tpkı Sen Megren #ibi yakalar - sam... Bu Sen Megrenden daha| müthiş bir düşmanım olmadığını bilirsiniz. Bu üçüncü Hanrinin kırk beşlerindendir. Onların en vahşisi, en yırtıcısı, Valvaların terbiye edip en fedakâr dostlarımı karanlıkta avlamak için yetiştir - miş olduğu köpek sürüsünün en azğın bir canavarıdır. Siz bilmez- siniz, ben Loinyiden uzun zaman- danberi bütün ruhumla nefret e- diyordum. Şimdi o nefret artık düşmanlık derecesini bulmuştur. Fausta ağır, ağır: — Demek size isbat edilse... Gizin gözleri parlayarak: — Oh, o zaman başına gele- cekleri düşünsün! Dedi. Fausta elbisesinin şeritleriyle oynıyarak devam etti. — Ya karınız?.. 'Zavallı gü - nahkâr kadın, Umarım ki, o inti- kamınıza uğramıyacaktır. — Yeter Madam!.. Allah bak- kı için yeter.. Eğer Düşes çılgm- lığımı Kont de Livanyi sevmeğe kadar vardırmış, namusuma böy - le büyük bir leke sürmüşse o da gebersin! İkisinin de birden öl mesi lâzımdır. Fausta titredi. Belli belirsiz bir kırmızılık beyaz yüzünü kapladı. — Dük, size çok büyük işlerin verilmiş olduğunu ( hatırlayınız. Kafanızı işlemez bir hale getiren bir çok düşüncelerden sizi ayır « mak istediğimi, halka göre “Da- vudun oğlu”, bize göre kilisenin en aziz evlâdı, Fransanın kralı olduğunuzu hatırlaymız. Bu ana kadar ağır, hâkim, bir dereceye kadar da sert olan Faus- tanın sesi, yavaş yavaş güzel bir ahenk almağa başladı. Yanındaki bir zile vurarak: — Haydi bakalım. Ruhunuzun acılarını hafifletecek, vicdanmı - zın elemlerini yatıştıracak olan iş- leri yapınız. Görecek, duyacak, ve inanacaksınız. Dedi. Giz: — Bu husustaki yardımınızdan dolayı size borçlu olduğum teşek- kür, Fransa tahtına çıkacağım | zamanki teşekkürden daha bü- yüktür, diye homurdandı. Bu sözlerden sonra Dük Faus- tanın yanından hürmetle yerlere kadar eğilerek çıktı. Az önce ça” Iman zil üzerine gelmiş olan kıla- vuz onun önüne düştü. Bir eli hançerinin kabzasındaydı. Yalnız kalan Fausta duvardaki bir halıya doğru giderek onu kak dırdı. Arkasından kapalı bir kapı göründü. Bu kapınm bir kanadı üzerinde ufak ve gizli bir pencere vardı. İşte bu kapı, Faustanın ko-

Bu sayıdan diğer sayfalar: