6 Mayıs 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11

6 Mayıs 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 MAYIS — 19937 : Büyük sanatkârı n 55 inci sanat yıldönümü nasıl tesit edildi ? Üstat Halit Ziya Hatip mubakkak ki e Izzet Melihin ve Agâ büyük hassasiyet ve Üstat Halit Ziyanın 55 inci O sanat Yılı münasebetile dün gece Eminönü Halkevinde yapılan nterasim pek par lak ifadeli bir samimi tezahür suretin. de telâkki edilmelidir. Türk edebiyatı mn büyük üstadına karşı, yarım asire dan fazla süren bir sanat hayatından sonra vatandaşları tarafından gösteri. Jen İlk aleni sempati budur. Türk ro- mâni büyük muvaffakiyetli ve çok yeliz sanatkâr üzerine münevver mü- SİLİN ve memleketin umumi saygısını meş Eminönü Ohalkevi oneş- Yat Solu güzel sanatlar müvacehesin. he erke etmiş bulunduğu bir mü- “ ayi başarmış bulunuyor. Ha- defa Ha asil başına 55 yılda 55.000 Mi olan üstatlık iklilinin ya. Medeni, ği, ulaştığı yüksek sanat bulinduz.” Umumi sempatiyi kazanmış Ğuna her zaman inanabilir. Haliç 2; har pi Ziya gecesine, dün, tam sast iz ala Başlandı. Saat daha se- , Odala si halkevinin bütün salonla» dolmayg ii koridorları tıklım O tuklım da Yap, ulunuyordu. Gelenler arasın. Şüküeç yasal vardı. Hüseyin Siret, ik ihal, İzzet Melih, Hüseyin Ter diğ ,ve ecnebi birçok gazeteci- Sirler Versite profesörleri muhârrirler Tessamlar vardr. Birçoklar yer ÖMRE dönmüşlerdi. Yer bulamıs ka b mn bir kısmı ise salonda mutla. * yere ilişebilmek için itişip ka- ie ani Her ne tarafa bakılsa Hâs ileri admın Türk sanat * ve irfan ve ndeki yüksek manası derhal göze da İlk söz alan Agâh o Sırr Pp ği arkadaşımız, bize, cidden ek bir vukuf ile © Halit Ziyayı Sonra ARA Sizi. ann geli. karll dabiyak ebesi olmuştu, Bu devreleri €. edeli ş edebiyatla uğraşmak ve etmiş; 2. iler ve dersler devresi takip eN Binanenaleyh mevzuunu çok köşeli bir m görüyor ve <tüdünü çok geniş bir ufuk (içinde e yordu. Verilen bir karar mu- küyü li Sirrmın konferansı bir Bu. mili broşür halinde tabedilecektir. rad * sabet inkâr edilemez. Zira inde bi, ve salonda dinleyenlerin hari. üldra *ç kimseye bu kıymetli o etüdü va seke bildirmeğe imkân yoktur dersini çin, yalnız O edebiyatı cedide vü v4 bir tarafını gösteren şu parça. makla iktifa ediyoruz i tvetifnun'cular, şlirde Fikret” tanesirde Halit Ziyamın üstünküğünü taki vl irdir. Gerçi Fikretin edebiyat- Fakaş “Sİ Şok derin ve geniş değildi. İnel Klâsik © zevkile birlikte dü ie (o <İndeki doğruluk © ve sanat. tünlağy diği titizlikle, bu Üs a) ü kendine hak etmiştir. - Halit siri 156, henüz küçük yaşta iken Frap- “ebiyatını yakından ve iyice tanı. — İrkadaşları onun ü bulamıy, mektedir ki, nakliyat işini birçok pol tur. Yukarda otobüs bulamıyan Londra halkın “72 otobüsçilerinin hepsinin grev K eimesini, iş saatlerinin azaltılmasını istediklerini Londra ahalisi tramvaylara ve diğer vakil naşıtalarına n ilâhi sanatkâr h Sırrının k dikkati ifade ed tereddüt etmediler. Cenab ği i öret göre sirde hem de nesirde kuğ | age şiirde Fikret, mesirde Ha. | lit Ziya kadar derin bir iz li | Hüseyin Siret, Hüseyin Suat, Faik Ali, | memakta hiç A. Nadir ve “Ali Ekrem, ep eşe “Reşit, Şiârd€, Hüseyin Cahit, ai | Rauf, Ahmet Hikmet roman ve hikâ. i nsiyet kazandılar. o Fikir ii Şuayb, © Cahit önünden de Ahmet Halit Ziya ve Mehmet Rawfün edebi tetkiklerile buna benzer eee | tırlamak gerektir. Fakat bu devirde | | da çıkân edebi müsahabelerin. “icmal, lerin büyük bir kıymeti yoktur. e 2 ii çalışma- idmun edebiyatı, bu çalışı Ge birçok hü- i aya ma ku liga Bunların bir kısmı, yeniliğe doğrü yapılan İleri hareketin biraz eskiye bağır kalanlar tarafından hoş görünü ileri geliyordu. Diğer kısmında ise, : rveti, #ünun namına yenilik bereli — fan eden Hüseyin Cahidin ei oku nakl: yazıları sebep olmuştu. Serveti, da bulurtanlar ara. fin: duman Kar e met Call AN cum da Hanl Edip, Mehme vi Mustafa Sabri 'wütareke yılla. rında Şeyhislâm olan, hattâ (O Ahmet im ve Ahmet Mitat vardı. Bütün bu red üstünlük hep Serveti, fünun tarafında kaldr. Çünkü yalnız ce- vap vermekle kalmıyorlar. Arka arka. ya ortaya çıkardıkları yeni ( eserletle kudretlerini zorla tanıtıyorlardı. Hat. 4â “dckadanlar,, diye yenilerle alay e- deh Ahmet Mitat, sonraları “benim Tevfik Fikret ve Halit Ziya gibi edip. İere diyeceğim yoktur, demeğe m” 1 ! St yılında A, Nadir ile H, Nâzım Servetifünundan ayrıldılar, Buna, bazı gençlerin eserlerine karşı A. Nadirin yazdığı dokunaklı bir yazının, MEC. anım serrsuharriri olan o Tevfik Fikret rafından düzeltilmesi sebep olmuştu.Bun dan çanı sıkılan A. Nadir, yazısını Sers vetifünunün rakibi olan Musavver Ma. lümat gazetesinde bastırdı. H. Nâzım ile Musayver Malümata geçerek eski arkadaşlarile karşılaştı. Nihayet o yil içinde, Servetifünunun 353 ürcü sayısında Hüseyin Cahidin edebiyat ve hukuk başlıki bir yazısın. dar ötürü, mecmua 6 hafta müddetle kapatıldı. Bu vaka, mecmuanın etrafın da toplanan sanatkârların dağılmasına ve Servetifünun edebiyatı denilen ede- bi hareketin durmasına o sebep oldu. Herbiri kendi köşesine çekilen bu s2 natkârlardan, meşrutiyet inkılâbından sonra tekrar yazı hayatına © atılanlar oldu, Fakat Servetifünun edebiyatı, ar tık tarih içindeki yerini yapmış ve işi. ni tamamlamıştı. Hüseyin Siyret Agih Sırrının konferansı bitince kı- çalışma şeraitinin tadi yazmıştık. Bu yüzden o kadar hücum et. i e cimek lüzumu hâsil olmuş- zl m tramvaylara nasıl koğuş” yaptığını, tuğunu görüyorsunuz. Nihayet İngilterede de günün birinde tramvaylar, İstanbul tramvaylarının manzarasını arzedebildi! onferansları da birer «a şüren bir konseri dinledik. Dört #- | dir. Bununla beraber iyordu tist, yani viyolonist Cemil ve Hancı. yan ile Cellocu Caler ve p'yanist Renan ozart ve Şübertten parçalar çaldılar, Bunu edebiyatı cedidenin hassas şairi Hüseyin Siretin kürsüye çıkışı takip etti. Şairin bir müddettenberi rahatsiz ol- duğu herkesin malümu olduğu için bu hal büyük bir hayret uyandı ret diyorum, Zira sevinç demeğe im. kân bulamıyorum. Hüseyin Siretin du- ruşundan ve çok yorgun konüşuşun- dan cidden istirahate muhtaç (Olduğu göze o vuruyordu. Belliydi ki Passas şair Hüseyin Siret dostu ve (arkadaşı Hâlit Ziyanm büyük gecesinde bulun. ak zevkinden kendini mahrum etmek istememişti. Fakat kürsüye çıkınca, eski hatıraları yâda başlayınca duydu- ğu heyecan da rahatsızlığına katılınca devam edemedi. 38,5 derece fiyevr ile yattığı yataktan kalkıp geldiğini söyl. yerek kürsüden indi. İzzet Melih Edebiyatı cedidenin nesir üstadı He. lit Ziyanın tesiri altında kalmamak, dev rinin içinde ve muasırlarının ârasında pek az sanatkâra nasip olmuş değil mi- | dir? Gecenin ilerleyişi ile muhtelif ha. İ tiplerin ağzından işitile işitle ( İnkişaf eden bu hakikati İzzet Melih büyük bir vuzuh İle tekrarladı. Bir çok © kereler sürekli alkışlarla sözü kesilen (İzzet Hay memleket dışmdaki sanat (o telâkkileri ile üzün yıllar mizana (o vurulmuş bir başka Halit Ziyan portresini ne güzel çizdi! : Halit Ziyanın kendi Üzerindeki tesir lerini şerefle kabul eden ve fakat eser- lerinin onun eserlepine tam bir paralel yaptığına dair söylenen sözleri pek'na- dünkü konuşmasile Cihan edebiyatında ki vukufunu pek parlak bir şekilde göre vurdu. Ali Kâmi Şair İsmail Safa ve Vefanın kardeşi, muharrir Peyami Safa ve İlhami Safa- nın amcaları olan Ali Kâmi iki kuşak içinde böş kalem sanatkârr vermiş bir ailenin çocuğudur. Ben öhun konuştu. gunu hiç işitmemiştim. o Dinliyenlerin alâkalarını zerre kadar kaybetmeksizin bizi edebiyatı cedide devrinde dolaştı. ran Âli Kâmi Halit Ziyayı nasıl tas, dığını onun zamanındaki gençlik üze. riade tesirleri nasıl başladığını bir takım inedit anekdotlarla kârıştırarak anlattı: Bu konuşması cidden “Öğreti, ei,, oldu. Onu, kürsüde Halit © Ziyadan barı parçalar okuyan Muvaffak Benderli takip etti, Benderti'nin Halit Ziyayı, onun kâinatına uyan bir ahenkle oku. duğunu kabul etmek lâzımdır. Meliha Avni Fakat... gecenin beklediği şeyi yani böyle gecelere en uyan sanatı yapmak ve muvaffakiyeti Meliha Ayniye te. veccüh etti. Kürsüye çkan bütün er. kekler, güzel konuştular, hüviyetlerinin bütün imkânlarile Halit Ziyayı anlatmağa çalıştılar. Ama hiçbi- ri Halit Ziyanın 71 yıllık hayatı karş sında bügünkü neslin heyecan ve ssv. gisini anlatmayı düşünmedi. Zaten düşünselerdi de bunu (yapa- cak gırtlak hiçbirinde yoktu. Edebiyat çı, edip, şair, romancı, muharrir ve mu allimdiler fakat hatip (değillerdi. İşte Meliha Avni Eminörü halkevinde Ha. lit Ziya gecesinde adına hatip denen ilâhi sanatkârın yüksek “mission, unu başardı. Üç buçuk saat oturdukları yer. den kımıldanmıya kımıldanmıya, uyuş mağa başlamış olanlara heyecan verdi. Ve yarattığı atmosler içnde kenditin- *en sonra kürsüye gelen üstat Halit Ziyanm romanizmi arttı. Meliha Avni şöyle söyledi: Jerile gırtlaklaşan milletleri (o biranda dost eden bir dinin etrafında top. | Jandık. Bu gece ömrünün 55 yılımı sana münevver | #ik bir şekilde reddeden İzzet Melih, | “— Düşmanlıkları donduran, biribir | Melih bize hem memleket içindeki hem | eli Üstad Halit Ziya dün gece yapılan te vakfeden Halit Ziyanın büyük büvi, yeti önünde eğileceğiz. İstedik ki İs tanbulun en geniş meydanında büyük, çok büyük bir sofra kuralım; bunun etrafında bütün sanatkârlariyle mem. leket toplanışın, Halit Ziya kadar büyük bir aydınlığın yanında sabaha kadar sü ren bir toplantı olsun ve yeni doğacak güneşe batmıyacak güneşlerden haber verilsin. İstedik ki onu yüksek bir dağa çıkaralım, bütün sanat âlemi bu dağın eteğinde toplansın şairler yeni şiirlerini oradan söylesinler, hatip bu yeşildağ eteğinden bugünü terennüm etsin, hey. keltraş orada bu sanat âşıkımın ebede bakan heykelini ( taşlara oysun. Her sanatkâr herkes ona kendi / sanatinin ? diliyle söylesin! Fakat sonra dedik ki; yüklerin, ediplerin, üstatların adla- rı burada, bu yeni hayat, yeni ruh aşı. layan yerde, gençliğin, halkın bu mu, kaddes mabedinde anılmalıdır. Her ye ni sanatkâr yarın burada dile gelecek buradan seslenecek, burada caktır. Mel'ha Avni yazmıyor, konuşuyor, söylüyor ve o kadar cabuk ve ateşli söy | lüyor ki onu dinlemek zevkinden ken. ini alanıyan gazeteci not tutmayı ih- mal ediyor. Bunun için, maalesef nut- kundan ancak bu parçayı verebiliyoruz, Yalnız şu kadar söyliyelim ki Me'iha Avninin nutku, hele son cümleleri üç | dakika siren sürekli bir alkışla pek ha. seti bir sekili giye cdpei Yalit Ziyanın cevabı Artık sıra üstada gelmişti. o Meliha Avninin verdiği çiçeklere göz yaşlarile dumanlanan gözlerini biran diktikten sonra Halit Ziya konuşmağa başladı. Böyle bir gecenin Halit Ziyayı has. sasiyetin hangi ölçülmez derecelerine yükselteceğini anlamak güç değildir. İşte Halit Ziyanın dün akşamki nutku: Bu gece kendimi hiç müstehik sayma dığım nisbette beni taltif eden muhte. rem heyetinizin karşısına (obüyük bir heyecanla çıkıyorum; aynile hariçteki dostlarımın telâkkisinde de bu iltilatı görmekteyim. Küçücük mevcudiyeti. min bu kadar kocaman çizgilerle büyü. tüldüğünü görünce önce (yarı karar. hık bir gecede ay ışığında duvara akse. den büyük gölgesini görüp ürken adam gibi korkup buradan sessizce kaçmak istedim. Buna imkân bulamadım; bir hamle beni sürükleyip buraya getirdi. Ne yapmak için?.. İhtimal ki gördüğüm ğum şükran hissini bildirmek arzusu beni buraya getirm'ştir, Buna (oitmkân bulabilecek miyim? Belki bir iki çüm- le kekeleyip ineceğim, belki de ceş'- cağım. Geçmiş yılların yeniden canlanan ha, tralarile bu geceki toplantının £ diği intibaların teessürleri iribirine karışıp içimde dalgalı bir çağlayan gibi akıp gidiyor; bu çağlayvanın üstünde bir saman çöpü gibi bir kelime - yüzüyor. Çağlayan, üstüne düşmlş bir dak dön- dürüp dolaştırıp nasıl girdaba sürükle se bu kelime de öylece bir uçuruma doğru gidiyor: Jübile kelimesi, Jübile kelimesi müsevicedeki * jübile kelimesinden alınmıştır. An'anatı mv. seviyede elli senede bir ahkâm: şer'ive değiş iş; bu değişikliğin neticesi elli senede bir yapılan toplantıda Büyük merasimle halka ilân edilirmiş: Beniisrail jübile derlermiş. Papalık, kor elli senede bir yeni bir nas neşrederek bir takım erbabı ma'siyete © muaf'yet bahşedermiş. Bunun için de jübile keli mesini kullanmışlar, Bunu bir © verde tesadüfen okumuştum ; ihtimal sizler de biliyorsunuz. Jübitenin asıl manası, elli sene... Bu gün sanat hayatımın ellinci senesini te buna | i haykıra. | | gun görüyorum; si. toplantıda ( (Soldan birinci) siden bana buiiktamı oediyorsu. nuz. ElH sene neleti değiştirmemiştir? Beniisrailden bahsettim; elli sene ahkâ m: şer'iyeyi değiştirmiştir, elli sene gü nahların ve kâbahatlerin affına vesile vermiştir, elli sene içtimai hayatı değiş tirir, kanunları değiştirir: nasıl İster- siniz ki elli sene insanları, sanatı ve edebiyatı değiştirmesin! Değişmiyen bir şey vardir; o da ir- sanlıktaki hasâili güzidedir. Eskiliğe, yaşlılığa az çökeser bırakmaş olan bir ömre karşı: iltifat ve kadirşinaşlık ka- bilinden birtakım basâili güzide vardır ki onlar değişmiyor. Sizler bana bu g© ce bu suretle iltifat etmiş oluyorsunuz. Ben bu meziyeti benim eserlerimin he- sabına değil, sizin hesabınıza, gençli- ğin hesabına kaydediyorum. Eskilik, yenilik... Eskiler, yeniler da vası... Bu, her devirde cari olan bir dö- vadır. Biz eskiler yeni iken de bu dava mevcuttu: bu daya mevcut olmalı rw dir ve makbul müdür; ben zanmetmi. yorum. Eskiler arasında unuttuklarmdan ve- ya inkâr edildiklerinden muğbır ©'a”» lar varsa veya onlar yenilikte vukua. gelen tezahürata muhalif vaziyet alıyor larsa onlar kaidei mantıkiye haricinde birtakım isti lardır, Eskiler, yenileri gençleri karşılarına alrp onlarla hasbihal eden muallim ve mürebbilerdir ve muallimlik, mürebbi- lik hep sevgi üstüne müğtenitte. Yenilerde eskilere karşı bir nf ü kin mevcut ise bu da belki pek (o meşru ve makbul olan bir ilerlemek, kendilerine yol açmak hevesinden ileri gelir. F“- kat bizde sanat sahası o kadar geniştir ki genç nesil burada istediği gibi koşa koşa ve hiç kimseye çarpmadan, çatma. dan ilerleme imkânlarına maliktir. Eski Yunanlılarda bir ( rasime var- mış: Meşale koşusu... Bir yevmi mike susta şehrin bir meydanda yaşlılar, dâha az yaşlılar ve daha az yaşlılar ve &n gençler sira ile toplanırlar ve dey. var bir halka teşkil ederlermiş. En yat klar önde; daha az yaş'ılar daba arka” da olmak ürere koşaklar ve koşarlarken en yaşk elindeki meşaleyi kendisinden daha az yaşlı olana verirmiş, Böylece İ meşale sönmeden en yaşlıdan en gence doğru elden ele ilerleyip geçermiş. f Yaşlılar bilmelidirler ki ellerinde bir meşale varsa onu söndürmeden gence lere geçirmeğe metburdurlar. Yaşlılar bunu bilirler ve ellerindeki o meşaleyi kemali iftüharü ibtihaç ile kendilerin. den genç olanlara verirler ve isterler ki © meşale daima münevver kalsın! , Meşaleden bahsederken bizim ede- biyat hayatımızda en lan ük Hömidi anmamak ve ona bir ihtiram selim: göndermemek mümkün değildir: onun elinde meşale daimi bir göneş halindeydi ük meşale e Sabrmızı sullatimal etmekten korku. yorum, fakat bir iki dakika daha müsa- adenizi rica eğsceğim. İşte şu köşeden karanlığın içinden bir gölge bana şup geliyor; galiba bir mektep çocuğu. On beş ön altı yasında bir Onu tanıyor gibiyim; bana benziyor, bugünün gençliğinin timsali olarak ba na geliyor; bir elinde bi: kö. var; öte ki elinde çiçeklerden bir © çelenk tutu. yor. Diyor ki; “Beni tanımadınız eu? Ben mektep çocuğu Halit Ziyay EMi sene mi çalıştınız? Sizi pek yor serin bir şerbet getirdim, bunu İç yorgunluğunuzu alır... Koşularda, mücadelelerde yorü çocuk. Dex eurfey Uylaşuoyod uns SA ULryiT koyarlar: size böyle bir taç getirdim.,, Gençliğin bana sunduğu o serin şerbe ti içtim, bu çiçeklerden tacı alıyorum; artık burdan sonra yatabilirim, mes'u. dane gözlerimi kapayıp uyumak İçin.

Bu sayıdan diğer sayfalar: