23 Ocak 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

23 Ocak 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hintli fakirlerin muci- zesine inanmalı mı ? Çocuk, muallâkta dimdik duran | ipin ucunda kayboldu Ve, sonra halk korkuyla Kaykırıştılar : Gökten kol, bacak, kafa ve gövde yağıyordu İp oyununu belki sinemada gör- nüş veya Hindistana gidip gelen bir dostunuzdan işitmişsinizdir. Ve şüp- hesiz, bir o bokkabazlıktan, bir gör bağcılıktan ibaret olduğuna hükmet. hayrete değer bir seydir, bir harikadır. Buna, göz“ bağcılık, hokkabazlık deyip geçiver- mek doğru değildir. o Bunun nasıl yapıldığını araştırmak, hakikati öğ» renmek lâzündır. İp oyununun ne olduğunu, bilmi yenlere, işitmiyenlere kısaca anlat- mak için bir çavuşun (Deyli Meyil) güzetesinde çıkan sözlerini aynen a- Talim: “Hindistanda, Frezapar'da idik, Balunduğumuz kışlaya bir . ihtiyar Hintli geldi. Siinde küçük bir hasır sepet vardı. Belinde kalın bir ip sa- yılt idi. Yanında iki küçük çocuk bulunuyorda. Halinden fakir bir s- dam olduğu belliydi. Kendisine bir kaç para verdik. Teşekkür etti, Ve: “müsaade ederseniz, sizi biraz eğlen direyim..., dedi, Belindeki ipi çözdü. Hiç bir söz #öylemeden şiddetle ha- vaya doğru fırlattı. İp; sanki gözle © görülemiyen bir «l ile tutuluyormuş gibi, dimdik du- rüyordu. Havadaki ucunu görüyor- duk. Çocuklardan birisi, tpkı bir dire- Ze sarılır gibi ipe sarılarak ta yen- na kadar çiktr. Bunu ben, ve benim- le beraber birçok arkadaşlarım göz- lerimizle gördük... Biraz sonra, çocuk aşağıya doğru kayarak İndi, İp, hâlâ bir öiçek gibi dimdik duruyordu. Hindili ihtiyar bir şeyle. mırıldandı, İp yumuşadı Ye yere düştü. Şaşıp (kalmıştık. Bunu Sp yaptığını bir türlü “anlayama- nl Buna benzer yek çök“ tur. Fakat, içlerinde en o mübimmi, doktor ve filozof Edvin Gödelin söy ledikleridir: “— Blunduğum memlekette, kral nalbinin doğduğu gün şerefine şen- | ikler yapılıyordu: Şehrin muhtelif | yerlerinde birçok eğlenceler tertip | olunmuştu. ! Kral naibi, arabasına binmiş, şeh | ri gözmeğe çıkmıştı. Büyük bir mey- dana gelince durdu. Eğlenceleri sey- rediyordu. Kalabalık arasından bir o Hintli çıktı, bir o ıslık çaldı, ve elindeki kalın bir ipi havaya fırlattı. İp, ha- | vaya asılmış gibi, muallâkta kaldı. | Hintli ellerini © biribirine çârptı ve yeniden bir ık çaldı. e Küçük bir çocuk peyda oldu. Çırçıplaktı, yalnız belinde bir peştemal sarılıydı. Hint- A, çocuğu belinden tatarak kaldırdı. Çocuk İpe sarıldı. Bir maymun süra- tile yukarıya doğru tırmanmağa baş Iaâr. Ve Ipin havadaki ucuna çıkm- ca birdenbire kayboldu. İki dakika sonra Hintli de, ayni suretla ttrma- narak yukarı çıktı. Ve o dg kaybol- du, Bütün gözler ipin havadaki ucu- na dikilmişti. Trerkes hayretle bakı- yordu. Herkes, çocuğun ve Hintlinin ne olduğunu, nereye gittiğini söoru- yordu. Birdenbire yere bir şeyler dö Külmeğe başladı:Çocuğun, kafasr, kolları, bacakları ve gövdesi parça, parça yere düşüyordu. Herkes bir beyecan almıştı. Bu sırada, ipin u- cunda bir nokta peyda oldu. Bu nok- ta, büyüyerek aşağıya doğru İinmiye başladı. İndikçe büyüyor, adam şek- Mini. niryordu. Yere inince Hintlinin ayakda durduğu görüldü. Bir geyler mırıldandı. Çocuğun parçaları biri- hirlerile birlesti, eski (o şeklini alan çocuk koştu, Hitlinin o yanma gitti. Her ikisi birden kalabalığın arasına karıştılar, gittiler..,, Fen adamlarmı dinlerseniz: — Bu bir palafı ruvettir. Hakikat- 16 ne ip vardır, ne de İpo tırmanıp çıkan çocuk.. Derler, Buna peki diyelim. Farze- delim ki hazır bulunanlar, görüsle rinde yanıldılar. Ya bunlarm aldık- iş arıyor Tik tahsilini bitirmiş on beş, on ye- di yaşlarında kimsesiz iki genç kız fabrikalarda, resmi dairelerde, 2- partrımanlarda iş aramaktadır. İste- yenlerin: Fatih, Rahrisiyah Daşkur- şuntu İpçiler medresesi 2R sokak ve T numaralı odada Bayan Havvayâ müracaat KAAN Ss e pi ek ie) i ları fotoğrallara, s'nemalara ne buy | rulur?.. Herhalde, Hintli fakirlerde anlaşılamıyan bir kuvvet var ki be“ | nu inkâr kabil değil. Jacih diyor ki: İLAl Ria (4-6): Dün Ankarada yapılan maçta Istanbul muhteliti Ankarayı3 -1 yendi Ankara, 22 (Hususi) — İstanbul ve Ankara mubtelitleri arasında 'maç havanın pek soğuk olmasina rağmen, stadyumda toplanan büyük bir kala- * balik huzurunda oynandı. Bu maç İs- | tanbulda olduğu kadar Ankarada da | büyük bir alâkn tevlit ediyordu. An- | karanm son seneler zarfında göster- | diği terakki çok büyüktü. İstanbulu yenmiş olan Bükreg mubtelitin! An -| kara kölaylıkla yenmişti. Diğer taraf- tan İstenbulda kendisini göstermiş beliibaşlı oyunculardan bir kısmı bu- gün Ankara saflarında yer alıyordu. Bütün bunlara bakarak Ankara kendi takımının galip geleceğini ümit edi - yor ve itiraf etmeli ki, İstanbul da bun dan çekiniyordu. Fakat şurasını da derhal kaydetmek icab eder ki, İstan- bul münasin bir takımla gelmemişti. Kiğit üzerinde defans ve muavin hat- tı çok kuvvetli olari İstanbul akmeı- Tarı itibariyle zayıf görünüyordu. İşte maç iki tarafm bu ümitleri ve endişeleri arasmda hakem Ömerin İ- daresi altında başladı. Buraya evvelâ takımları kaydetmekte oyunun Iyi an- leşılması noktai nazarından fayda vardır. İstanbul: Cihad - Faruk, Reşad - Eş- fak, Esad, M. Reşat - Necdet, Naci, Melih, Haşim, Fikret. Ankatat Fuat (M. G.) - Sabri (HM). Yaşar (D, Ç.) - Musa (A. G.) Hasan (G. B.) Fethi (A, Güneş), Rira (M. G ) İskender (4, Güneş), Öeldt “(H). Yer yüzünde Allahın gölgesi! ÖKDÜNCÜ Murat, yoktan sebeb lerle birçok insanın canıma kıydı, Günahlıyı, günahsızı seçmedi. Boğdurdu, cesetlerini (oo parça parça ettirdi. Hele tütün içiyorlar diye öl- dürttüğü insanların sayısını tesbit et- mek imkânsızdır. Yal | niz bu suç (!) dan dolayı, (Haleb) | de 20, (Riha)da on dört, (Uçprmar) | da 14 kişiyi parçalaltı öldürlü.Bazıla rmm elini, ayağım kırdıktan sonra astırdı; boynunu urdurdu; bazılarını dört parçaya ayırarak öldürttü. Daha on dört yaşında iken, Ke. mankeş Ali, (Abdülkerim, Mehmet, Kara Hüseyin paşaları, vücutlarına kızgın damgalar vurdurarak ateşle dağlatarak işkenceler yaptıktan son- ra öldürttü. Daha sonra Hüsrev pa- şayı, Çerkez All ağayı, Gürcü Meh- met paşayı, Veli Yusuf paşayı, Sek- banbaşı Sarı Mehmet ağayı, Defter- dar Mustafa paşayı muhtelif şekil- lerde öldürttü, cesetlerini sokak or- talarına attırdı, Padişahın bu zulmüne, şiddetine, haksız muâmelelerine karşı o halk ağzımı açamıyordua. Kendisi körkü- tük sarhoş olur, günlerini o zevk ve safa içinde geçirirken, halkın zev. kine, keyfine karışır, tütün içmeyi yasak ederdi. Yasağı dinlemeyip tütün içenleri yakalamak için, gündüzleri sokak s0 kak dolaşır, geceleri damlara çıka rak, tütün kokusu almak için baca lardan sarkardı. Dördüneti Murat, işi o kadar İleri ye götürmüştü ki, halkın hayat hak- kını hiçe saymağa başladı, Gezmesi- no bile karıştı. Geceleri sokağa çık- mayı, dolaşmayı yasak eli, Bir gece, gene aklma esti, kafayı tütsiledikten sonra, sokakları dolaş- maya başladı. Sallana sallann yürür ken, ilerde bir gölge gördü. Seslen- di: — Dur!.. Gölge durdu; bu Hocapaşa Imamı- nın genç, güzel oğluydu. Sert sert sordu: — Yasağı duymadın mı?.. Brmrim hilâfına ne diye sokaklarda geziyor. sun?.. Genç softanm cevap o vermesine meydan bırakmadı. Hançerini çek- ti. Göğsline sapladı, talisiz delikanlı cansız yere yuvarlandı. Padişah kıskançtı da... Kimsenin şöhretine tahammül edemezdi. Şal tanata ve memlekete hizmet eden- leri bile çekemezdi, Bu © sebebten, Sipahi isyanmı bastırmakla hizmeti görülen Yeniçeri ağası Köse Melime- di kıskandı. Kendisine ettiği hizmet- leri düşünmedi, Anadoluda bulunan ağayı İstanbula getirtti; azarladı; — Gururun kime, bre godoş... Al- lahdan sonra yeryüzünde bir padişah olduğunu unuttun mu?.. Sonra yanındakilere emretti: — Alın götürün, cezasını verin! Zavallı Köse Mebmet şaşırdı. Dev« lete hizmet, bir kabahat miydi? Pa- dişahın sadakatle vazifo görmek gü- nah mıydı? — Zorbalarm isyanını bastırmak Için canla başla çalıştım. Cülüs gai- lesinde efendime hizmetlerde bulun- dum, Bunları unutup bana kıymak doğru mudur? Köse Mehmedin yalvarması, ya- karması, ricası para (etmedi. Dör- düncü Murat eski emrini > tekrarla- dr: — Fazla söyletmeyin! Hemen ba» şını kesin kâfirin... Cellâtlar, Mehmet ağanın üzerine çullandılar, bir bıçakta başı göğde- den ayrıldı. Kanlı baş, padişahım a- yaklarinm dibine yuvarlandı. Şair Nefiyi saraym odunluğunda, hapsettikten sonra boğdurr; denize attıran dördüncü Murattr. Savaşlara giderken, zaferler peşinde koşarken bile, insan boğazlatmaktan geri kal- madı; (Seyit Gazi)de Karayılan oğ- lunu, (Kazıklıderbend)de Galatalı Çelebiyi çökertti, boynunu vurdu du. Kayseri kadısı Gökdereli zadeyi, İshaklıda Karaağaç kudısını, Konya da Kocn Aslan ağayı, Cevheri zade- yi, Sıvasta müftü oğlu o Fahreddin, Mantiki Ahmet efendiyi, — Keskinli Ali paşayı, Konya kadısı Mehmet ©- fendiyi, Naip Dramalı Yahya Çele- biyi, Nesimi zadelerden Sarı Melh- medi, Demirkazık Mustafa o paşayı, Yeniçeri kâtibi Osmanı, defterdar İbrahim paşayı, Kara Ahmet paşayı, Ates Mehmedi, Bokir paşayı, Sakar- ya seyhini, Menemen nalbini, Abaza “şeyhini, Hekimbaşı Emir o çelebiyi, Si i atası Mehmedi, hiddete kapı- larak, kâh teşviklere uyarak boğ- dur'in, kellerini uçurttu, işkenceler» 16 öldürlük, Hüseyin Rüştü Tırpan e MA Oyunun birinci devresi İstanbulun altıncı dakikada yaptığı bir golün te- iri altinda olarak çekti; Bunu Fik- ret çektiği fevkalâde bir kornerle to- pu tamkalenin önüne düşürerek Nec- detin güzel bir ayak vuruşu ile takı» mma kazandırmıştı; Fakat bu bir si- fr vaziyetin devre sonuna kadar de- vem etmesine rağmen İstanbul bir ha kimiyet tesis edemedi. Ankara fırsat buldukça güzel hücumlar yapıyor ve sık sik İstanbul kalesi önünde tehli- keli vaziyetler yaratıyordu. Bunların iki tanesi bugün harikulâde bir oyun oynıyan Cihadm mükemmel kurtarış- ları ile bertaraf edildi. Ayni zâman- 'da İstanbul da Ankara kalesini ziya- rette kusur etmiyor ve her gelişinde daha şuurlu bir oyunla kurduğu mü- sellesler Fuaâm sık sik rengini kaçı- rıyordu. Eğer Melihin ve Haşimin bu devrede'çok fena olan oyunları olma- saydr, bu tehlikeler belki birer sayı seklinde tecessiim de edebilirdi. Fakat hakikaten yetişecek bir as olan Haşim bü devrede sahada yok gibiydi. Melih ise.koşuyor çirpmıyor, fakat takımı- na en küçük bir fayda bile temin ede- miyordu. Birinci devre bitmek üzörey- ken bir Ankara akmı favl ile durdu- rulduğu için hakemin verdiği frikik cezamı İskender çok kuvvetli bir şütle kaleye havale etti. Lâstik top gibi yerinden fırlıyan Cihat mükem- mel bir plonjonlu topun üzerine düştü , İso de şütün gi e bloke dişin Sel Gİ 18 “devre 1-1 beraberlikle bitti, Bu devreye nazaran İdarecilerin ta» kımda tağilât yapmaları ve Melihi ye- hut Haşimi feda ederek kenarda bek- İiyen Bülendi yahut Muhteşemi oyuna sokmaları daha iyi olurdu. Fakat her nedense bu yapılmadı. Fakat çok ga- tiptir ki, tam formunda olan Ankara ikinci devrede takatten kesilmiş gibi bir vaziyet aldı. Santrhaf Hasan #in- dü, Akmlar seyrekleşti ve nihayet 0- yün 35 inci dekikaya kadar İstanbul- Jularm yüksek hâkimiyeti altmda ce reyan etti. Bu müddet zarfında İstan- bul 4 göl çıkardi ve maçı 5-1 bitirme- si Jâzımgelirken hakem, kalecinin ka le içinde bioke ettiği bir topu usulü Tekirdağ (hususi) Tekirdağ bölge- sinde spor klüpleri ginden güne inki- .gaf etmekte ve halkın spora olan sev- gisi artmaktadır. Tekirdağdaki klüp- ler atletizm, fudbol, voleybol ve de- niz sporlariyle meşgul olmaktadırlar. Geçen yıl olduğu gibi bu yal da klüp ler ârasmda müteaddid teşvik müsa- bakaları- yapılacak ve. şuurlu gençlik bölğemiz bu hususta hazırlıklar yap- maktadır. Tekirdağ bölgesindeki klüp lerin adları şü suretle tesbit olun muştur; , Merkeafk: Halkspor; üye adedi 140 | İL eN Tekirdağda spor edi Ülkenin zin di lük amade öden 1— mk alikikü tin hasım ayağından kapmak sare? kaleye gönderdiği bir şütle yaptığ! © lü ofsayt addederek bu göllerden “ niz ikisini muteber tuttu. Bu süretle 3-1 vaziyete düşen # karalilâr son dakikaya kadar yi rar canlanır gibi oldular, İstanbul İ Tesini iyi sıkıştırdılar. Fakat bul dan hiçbirisi netice vermedi. Ve GÜ 3-1 İstanbulun galebesi ile bitti. Bu neticeyi oyunun şekline rai normal addetmek icab eğer. Mas” fh Ankara yerm deha iyi teşkil dilmiş bir takımla yeniden taliini > niyecek ve kuvvetli hasmımı çalışacaktır. Arnda şimdiki haldf klâs farkı bulunmasma rağmen, * nun gayrikabil olduğu kanaatind? r öiliz. Forvet hattmda Yaşar ve F” rinin bulunması takıma yeni bir e vet verebilir. Sol haf oynatılan Mi sanm sağa almmasında zaruret dır, Bu yolda hareket edilirse vi Ankara için daha iyi bir netice edebiliriz. # B. Takımları maçları Birinci küme klüplerinin B ui ları arasında tertip edilen Jig larına dün Taksim ve Şeref iza da devam edilmiştir. p Taksim stadında, İstanbulspof Vefa B takımları karşılasmış: tanbu'sporlular 3-2 galip gel AA Şeref iktaş ile e pı B takımları karşılaşmış ve taşlılar 6-0 Topkapıyı yenmişlerd Türkiye Kros Şampiyonas! Türkiye atletizm federasyonü fından tertip edilmiş olan kros şampiyonluğu” aaa ten 27 inci günü Ankarada y8P ve bu yarışlara her mın! dört atlet İştirak edebilecek” NR İş

Bu sayıdan diğer sayfalar: