31 Ocak 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11

31 Ocak 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

l ımctnNEm — 1938 » HABER — Alkşam posfası aai B 11 1 Numaralı Erkek - Kız 2 No. lu Erkek-Kızı tanıtıyor ? numoranli ve 9 numeroli Erbek Sorulacak sual ” bulmakta — güçlük Salyordum. Sekiz kardeşmişler.. Mhakkak siz en küçüğüsünüz, de 'A, Şaştı; — Nereden bildiniz? Gülümsiyerek cevap verdim? — Masallar da bile en küçük :—İelediıı daima afacan — olduk- anlatılmaz mı? . B qıâ"laç sene evvel — İşitmiştim ki 5%:55' civarında da bir genç kız, —“l Ribi delikanlı kılığiyle » bir genç.kız — kıyafetile arzı T | #etmeğe tercih ediyormuş. Bu | en küçüklerindenim. Mt n P.ı: tanışmak o zaman aklıma bi- 'ı'..:memlııll. Ne diye tanışmak is- Xku:*? Onun benim nazarımda “k)." fevkalâdeliği olamazdı; baş- biliçin belki... Nq*'k:ıç ay evvel İzmirden dönü- İğra” gazetecilerin muhasarasına Sinca bunu hatırlayıp bir ara- < ( lemiştim: gy Enrm efendim, benimle ne di- Şıhlkâılur meşgul — oluyorsunuz? yala 'L—.ı.:"" bir şey mi? Hem benim gibi ırı"ı tskaları da var. Biraz da 'on- Üti lumkndur olsanıza.. Meselâ Yarm0'de bir “Erkek - Kız,, daha ,0 30 hem do güzelmiş. aa lan gazetecilerden bazıları ;"lrn';n" &lâkadar olmuşlar, Tfakat ıı 'Dup|. bilmediğim için henden faz x n'ı'- alamamışlardı. Birkaç ga- nıı“h N bu “iki — numaralı Erkek y ;l'“üînkıc yapmak arzusunda AP sa 'N biliyordum. Aradan bu ka e plan geçtiği halde hiç birinin # bi TMadığını hatırlayınca ge- e [h"ndıı de bir — gazetecilik MiZArar Ütuverdi. Hatıratım dolayı- ldiş ) arında çok bulunduğum için lta Ümem, onların — istedikleri 'ııq;m?llnnmaıkım bu mülâkatı Berühe etmek İstedim. ’t..l"' * * » * NŞ tar Hista çok maheup ve çekln *'-ıı '!'! hissini veren sarışm ve Mpğtanı ŞiT delikanlı... Kesik kesik P*-. %'--lr tonla konuşuyor. Sesi 'bıf,"'-—um" girmek üzere bulunan L'h Tiş â'”'uğun sesi.. Çok tomiz Y tlriyor Tİ pardesli. golf — panta- biy Ve x:' Spor biçimi gömleğinin 'the'lbş 'f'! yakasından zgerdanı- '*l:'h!ı tİlMi görünüyor. Güzel bir T eap, Ekat daha tam örkek te- ı'qq.:â"m"_ W'“î:lı:uhvı: kıraathanede karşı Ki boâqk Yoruz. Benimle tanış- © Şöng , Stermiz. Fakat birkaç de- 3,:!:;,4 ;:Mıh halde bulamamıs s":'q.ğo :' Onu, biribirimize belli B !o':;.:""k mütrceasis gÖZ- Btm K Süal bulmakta güclük 'h"lr SVZuUubahs doğll; çünkü h% Râzetocilerin bizzat bana YN kağı dük fiklarını ona tekrar e't- Te gel Fak Bi 'at birden mühim gu- ":ı""î S iSTek onu Ürkütmek İstami. . he —ğ_'!nn:;"' ne olmaz? Relki mü ten çekinirse diye düşü h. M!*lnqnu'; Söbeble fik suallerim K Üncü derecede sualler DA İ .'iıı:ü kardesiniz var mr . tonüldeğiz. Üçü erkek.. adüf ay, IN '"uh:ı:ı(“"'" benim gibi.. 6, Ahüz? B ak kardeşlerinizin t. Berden bildiniz? gez- | tlbisesi giymek bu kadar fev | İ bızlar yan vana Bayan Bedia Yahut Yazan: KENAN - MELEKZAD yl SÜY een ea na nn sek ea eee seBesaneeenanacecAK eöAErERERERELEErESE LA ErAEARE YAK BAnARSEREEESETENEESENAS A k - Kıx,, lık bakımından sayesinde artık ben belki Gülümsiyerek cevap verdim: — Masallarda bile en küçük şeh- zadelerin daima afacan oldukları an latılmaz mı? Ben de kardeşlerimin Bahal değiştirerak sordum: - R yaşındasınız? — On sokiz.. Fakat nüfus kâğıdı- ma bakarsanız on beş.. Aramızda garip bir benzeyiş da- ha... O da benim gibi yaşını küçült- moek iİhtiyacını hissetmiyor ve haki- Kİ yaşmı söylemekten çekinmiyor. Erkek elbisesinin — insana, yaşının doğrusunu söyletmek gibi bir fay- dası olduğunu kabul etmek lâzım! tatbiki kolay olsa yaşları merakedilen kadınların sırlarını elde etmek için mmel bir usul! İzminin Fatma Bedia — olduğunu mamıştım galiba.. Bodia ismi ko- ea erkek adı haline getirile ce Bi için benim gibi ayrı bir isim kul- lanmağa mecbur olmamış: Bedlanın sonundan bir harf atmış ve Bedi o- Tup çıkmış. Suallerime devam ediyorum: — Tahsiliniz ne kadar? — Örtamekten.. dis olmak isterdim, fakat maalesof bazı sıhhi vaziyetler dolayıslle bu- na muvaffak olamadım. — Demek mühendisliğe hevesiniz vardı? Erkek doğsaydınız başka ne olmak isterdiniz? — Tayyarec — Gene tayyareci — olabilirsiniz, mademki orta tahsiliniz var, kız ol- manız bir mani değil.. — Hakkınız var. — Zaton ben de Türkkuşuna yazılmak İstiyordum. Erkek elbisesi giymeğe ne zaman başladığını öğrenmek tabit çok en- teresandı. Sordum, dedi ki: — Üç yaşımdanberi erkek elbisesi Eıu( ©K elbisesi giymek gibi bence masum bir heves yüzünden el j de etmiş olduğum — beklemedi ğim ve istemediğim — “Erkek « şöhretinden galiba kurtulmak üzereyim. artık yalnız di unutulacak ve üç sene eveline kadar ol- duğü gibi kimsenin nazarı dikkatini celbetmiyon bir kimse olmak ? bahtiyarlığını elde edeceğim. Bu yazıyı işte onun için yazıyor vo bir ? başkasını ortaya atarak kendimi hiç hoşı İ nesinden çekmek emelini takip ediyorum. Okuyup mühen- | Çünkü — İstanbulda ilim. Yeni erkek kız a gitmiyen bu şöhret sah- dayak da yemiştim. Bakın size an- Jatayım: Benden dört beş yaş büyük ağabe- yimin bir gün bayramlık yeni elbi- selerini gizlice giymiştim. Elbisenin içinde tabll kayboluyordum., Panta- lonun kemerini gırtlağıma — yakın bir yerde bağlamış, ceketin kolları- nı iyice kıvırdığım halde — ellerimi meydana çıkarmağa muvaffak ola- mamıştım. Manzaram herhalde ko- mikti, fakat hen bunun farkında de- ğildim. Kendimi fovkalâde buluyor dum. Evin içinde yeni yetişmiş bir delikanir azametile gezmeğe koyul- duüm, Herkes halime katıla katıla gülü- yordu. Yalnız ben çok ciddi idim, erkek elbisesinin bana çok yaraştı- ğına kanidim. Biraz sonra elddiyeti- me bir başkası da iştirak etti, Fakat tamamile başka bir düşünce ilo... A- ğabeyim gelmişti, elol — elbiselerini boenim giymiş olduğumu görlünce he- men üstüme yörüdü ve beni bir temiz döğdü. Ribiseleri de sırtımdan aldı. Hem dayağın acısiyle, hem de erkek elbisesini — kaybettiğim için hüngür hüngür — ağlamağa koyul- dum. Belki o teessür İle, yahüt baş- ka bir sebeb tesirile ertesi gün has- talandım. Haftalarca hasta yattım. İyileştiğim zaman bana hediyoe ola- rak güzel bir erkek elbisesi yaptır- dılar. Gülümsiyerek sözünü burada kas- ti ve sonra devam otti: — İşte “Erkek - Kız,lık hayatım böyle başladı. O günden — sonra bir daha kadın elbisesi giymedim, buna mukabil erkek elbiselerinin envaini Bgiydim. — Peki erkek - kızlık hayatından memnun musunuzü Sualime derhal cevap — vermedi, ay Bedi ile nasıl karşılaştım; neler konuştum? “Sırnaşık kadınlarla karşılaştıkça erkek elbisesi şiydiğime pişman oluyorum ! ,, dedi bazan memnun değilim. Fakat umumiyetle çok memnunum. Çünkü sevdiğim sporları, motosiklete, bisik lete va ata binmeği, ava çıkmağı bu elbise ile gayet rahat — yapıyorum, erkeklik, kadınlık mevzuubahs ol- madan erkek çocuklarla arkadaş o- labiliyorum. Daha ne bileyim bir sü- rü sebebler. - Bazan memnun değilim demiş- tiniz? övot. Bazan pişman oluyorum, Hem de kimler yüzünden — biliyor- musgunuz? — Alleniz yüzünden mi? — Hayır. Alle namma bana kü- çüklüğümdenberi büyük bir şefkatle bakan sevgili teyzem var, Kardeşle- rim do var ama onların benimle ara- lart pek iyi değil.. — Şu halde kimler yüzünden? Gözlerimin içinc bakarak mırıl- dandı.: — Kadımlar! — Kadınlar mı? — Bvet kadınlar! Beni erkek bi- Ten kadınlardan bazılarının ara gr- ra öyle tekliflerile karşılaşıyorum ki.. Bazan üzerime Adeta hücum e- diyorlar, Güç belâ kurtuluyorum. Yanakları kızarmıştı. — Dudakla- rinı istihfafla büktü: — Böyle kadınlarla karşılaşınca erkek elbisesi giydiğime pisman o- Tüyorum. Tehlikeli bir anali hemen yorleş- tirdim: — Tesadüf ettiğiniz delikanlılardan erkek sandığı için sizinle alâkadar olmıyan birisile karşılaşıp bu elbise yi giydiğinize pişmanlık hissettiği- niz hiç vaki oldu mu? Epoy afalladı, kızarıp Ve nihayet cevap verdi: — Hayır! — Peki böyle bir tesadüf olsga bu albiseyi sırtınızdan atar mısınız? — Böyle bir Ihtimali hiç düşünma miştim. Fakat sevdiğim bir. erkek olursa herhalde öyle yapmam icap eder, Tabif evlenmek mevzunbahs olursa.. — Demek başınızdan hiç aşk ma- cerası geçmedi? -- Evet hiç geçmedi. Aklıma tuhaf bir şey gelmiş gibi bozardı. Bay Bedi — Bir aşk maceram var ama büs bütün başka türlü... Oldukça küçük- tüm., Beşiktaşta bir kızcağız bana Aşık olmuş. Etrafımda dünp doluş- mağa başladı. Ben hiç oralı — olm yınca bir gün dayanamıyarak aşkı- nr açtı. Ben gene aldırış etmedim. Nihayet kıza, benim zannettiği gibi erkek olmadığımı söylemişler, İnan- mamış ve teyzemi yolda — çovirerek sormuş: — Toyzeciğim. Bedi için kızdır di- yorlar. Doğru mu? Teyzem kızın maksadını anlama- dığr için ve biraz da şaka olsun di- ye: — A! kızım, demiş, o nasıl sual?, Bedi kız olur mu hiç! Zavallı kız aylarca bu munmma- nın içinden çıkamadı, ve hâsta oldu.. * » * “İki numaralı erkek kız,, Bedi ve ya Bedlayı tam vaktinde bulmu- şum, Biraz daha gecikseydim galiba © da bir muhakeme dolayısile gaze- tecilerin meçhülü olmaktan çıkacak tı. Mesele biraz karışık ve işin doğ- rusunu tayin şimdilik zabitaya, da- ha sönra da icap ederse adliyeye dü- şer. Ben yalnız iki tarafın ublatışın &öre hâdiseyi hikâye edeceğim.. Bedianın unlatışına göre: Bodi (Bedia) hüviyetile bir genç sevmekte ve onunla evlemmek ikte- mektedir. Fakat Bedia hoer ne bu sovgiye mukabele etmiyor. Evve- lâ arada nişan varken sonra vazgeçi yor. Bunun üzerine delikanlı geçen- lerde bir gün erkek kızın yolunu ke- &iyor. Bir münakaşa... Vo bir aralık sustalı çekiliyor. Etraftan — yotişip Ayırıyorlar. Bu hâdisede, yani zabıta voe adli yeye tanllük eden cihet TDıçağı ki- min çektiğidir. Bir kısım - şahitlere göre sustalıyı erkek kız gçekmistir. Erkek kız. ise aksi iddiadadır. Sustalryır sabık nişanlısmın çektiği- ni ve kendisinin bıçağı onun elinden gorla aldığını söylemektedir. Şaya- nı dikkat olan nokta da delikanlının erkek kızı dava etmek — istememe- Bidir. Dediğim gibi işin doğrusu — tabit sonra anlaşılacak. Benim teomennim *“iki numaralı,, erkek kız,#n “bir nu maralı erkek kız,, n başına geldiği gibi mahkemeo ile işi olmamasıdır. giyiyorum, Hiç unutmam. Bende acı bir hatrrasr vardır, çünkü bu yüzden dalgın dalgın düşündü, sonra: — Sizden saklayacak değilim ya, ğa başladı: durdu, bir kahkaha attt ve anlatma- Kenan Çinili Hiz'erin deniz ve macera romanı; 71 Yazan: A Riza Seyüt Güvertede bir sez: - İkinci makine parçalandı! Dedi. Güverteyo fırlayınca gemicilerin — öbek, Ü- bek somurtgan yüzlerle toplanmış — olduklarmnı gördük. Makinistin büyük oğlu Frederik makine dairesi merdivenin en üst basamağında, — bütün küdreti tükenm!ş gibi oturuyor, gözlerinden iri yaşlar dökülüyordu. Muazzam zırlhlı hâlâ parçalanma hâdisesi- nin silkintisile titriyor gibiydi ve artık on mil bi- le gitmiyordu.. En önde bulunan zırhlı her daki- ka daha çok yaklaşıyordu. Biz daha felâketimi- zin derecesini ölçmeğe vakit bulamadan, top menziline girmiştik. İngiliz zırhlısının iki arka- , daşı daha hayli uzaktaydılar, , “Dört gözlü,, elindeki dürbünü sarsarak: — Hay Allah belâlarını versin, — bekleyin, size flika göndereceğiz! diye işaret veriyorlar. Kaptan Blak haykırdı: - Onlara söyle ki; şimdi Allah belâlarmı verecektir! Sonra Alman makinist Karlı çağırdı, ona el işaretlerile bir şoyler söüyledi. — Bu arrada “dört gözlü,, tekrar gözü dürbünde bize seslendi: — Eğer göndereceği fllkayt — heklemezsek üzerimize ateş edecekmiş! Kaptan Blak cevap vöerdi: — Öyle mi? Pek iyi, hâydi yaklaşalım da ne çene yapacaklarını dinliyolim.. Onlara öyle söyle, Kaptan bunu söylerken kaşları — korkunç surette çatılmış, yüzüne buz gibi bir sertlik in- mişti. Beni kolumdan tutarak zırhlı kuleye sok- tu, İçeriden kapıyı kapadıktan sonra: — Şimdi seyret! Dedi. İngiliz harp gemisindeki kumandanın bizli artık ele geçirdiğine emin olduğu anlaşrlı- yordu, çünkü zırklı (lerliyerek bize üç yüz metre kalmmcaya kadar yaklaştı. Kaptan Blak gemiyi, kulenin lombuzundan,avını — gözetliyen kızgın bir kaplan gibi gözetliyordu. Yüzünde korku ve- rlci çizgiler belirmiş, eli kumanda — telkgrafını kavramıştı, Ben de dışarı bakınca bizim güverte- de kimsenin bulunmadığını ve makinemizin ta- mamile istapor otmiş olduğunu gördüm. yerimiz- den oynamadan duruyorduk. Sonra, birçok çıngıraklar çalmağa başladı, makine dalremizden işliyen demirlerin, dönen çarkların sesi duyuldu; adsız altın gemi, düme- nini dikliyerek dik bir saldırışla — döndü ve iki yanından köpükler saçarak denizi yarmağa baş- Tadı. Gemimizin başı ve kuvetli — mahmuzu tam önümüzdeki düşman gemisine çevrilmişti.. Yara- lt bir canavar gibi uğuldayarak, homurdanarak büyük ölüm hamlesine atıldık. O zaman yürekler titretici, korkunç hakika ü anladım. Blak İngliliz harp gemisini makmuz- Ja vürup batırmak istiyordu. Bu korku anını, makinemizden gelen o kız- mış demirler hışıltısını, o denizleri yararak atı- lışt hiç unutmryacağım. Bütün kuvetimle zırhir kulenin oturduğum sedine tutunarak korkunç çarpışmayı bekledim. En gonra denizin altından doğru, gök gürlü- yormuş gibi derin vo titretici bir gürültü duyul- du. Büyük sarsıntı ile ellerim kurtuldu, oturdu- KDevamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: