5 Haziran 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

5 Haziran 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yasan: — İzah eti nin şim ih hakkında kat'i malümat elde etmek istiyoruz. Harb çıkarsa bir ay sonra Almanya - va kuvvetleri ne dereceyi bula. ? Bunu öğrenmek em Müstakbe! ha-bin bil anya- hut Romayı bütün fabrikalariyle tank ve 8 olmaz mı? — Tabii edildi. Ve askeri gırhlı, Şraşmak manasız mahvedebilirse Bu mesele çoktan tetkik mma göre tedbirler alınma amadığın 1 1 konuştuğunuz 2- suslarımızla b kabilse de Almar değişiyor. polisin gözü i adam ye ediliyor, Yahudi ale Siyle yahudiler « malümat satacak c — Bizim Entelli piyor? — Kadrosu çok geniş olmadığı için er tarafa fazla miktarda ve belki de kâfi derecede yayılamıyor ama, kemi. yet noksanı keyfiyet itibariyle telâ fi ediyor. Sonra para bol; da parayla her şeyi satma kün olabiliyor, Gayet zeki adamlardan mürekkep bir grup . isterseniz siz bunlara hay» dud deyiniz . bu vaziyeti görerek 1s. eşebbüs etti, bu zaman- mâk mü Bu grup şöyle ya, Fransa, 7 Lehistan, talya, Japonya, ındaki mür betler gayet muğlâk bir şekle girm hü bilhassa Avrupada bir kuvvetler muvazenesine bağlıdır. Fakat bu kuvvetler muvazenesinde kâ it üzerindeki ve muahedelerdeki kuv- vetlerin büyük bir rolü yoktur, Esas kuvvet hakiki silâh kuvvetidir. Bir millet diğer bir millete harb uun. da yardım vanadedebilir; fakat bunu © zaman yapacağını veyr yapabilece- ğini kat'i surette iddia etmek müm . kün müdür? milletin hakiki si. lâh miktarmı öğrenerek ona göre ha- zırlıklı bulunmak mecburiyetindedir. Bu vaziyette devletlere diğerlerinin muazzam servetler ka- zanmak imkün dahiline girmistir. Grup fevkalâde bir teşkilâta sahip. Her memlekette gubeleri, ajanları yor. Her istenilen malümatı, üc i mukabilir Mi eni büsbütün başka denecek bir surette sövilmek; saadetten sonra sevgi yıllara mubta arzu ettirmiş ide türlü hisler uyandırıp onla atin gözle görülen ibdaları için de şündük yatın soğuk nize tarafında gönlün i odümdüz, yeka kavramı leri, ibtişamları, göz! zevkleri bana bu dü; aşkın tadlılıkla ne, suları parlatan ve gönülleri mehtaba bir yer göremiyorum. im, gü Zenginim, gen elim, sev Gerald Kelton “Beynelmilel casus birliği,, satış | Hapishanede herkesin “kasap, diye çağırdığı adam —25 a kanunlar mi var? gri ile zevklerini ne nispette mezcetmelidir? bunları dü. mına tahammülü kabil buldum da meşru, nez bir aşkım zenginlik. i, bayramları, ricalara mukavemet mek için h benim hayatım, yegâne meşgalem olabi tın mevsuk olmasına azami dere ede bir titizlikle dikk; pabiliyor? kilâtlanmış olduğu mayesi say kta bir adamın çetelerle alelâde gibi yapmak a on binlerce li- işlerinde teh. veya Nev öldürülmesini bazı bir ticaret müamel kabil olabiliy bilinde casusl merikalı mı? Inız şefleri Amerikalı, Lahistanda keze öyle kimselerle Ben bu işi gabsan, yaptırıyorum, resmi sıfatımla değil. Netekim siz de i şekilde hare edeceksiniz, ma. atana hizmet mevzubahs. © daha samimi bir ma aldı. Vitleyle Denis Karden, Sir Ri - çarda daha mufassal izahat verdiler, “Simsar” dedikleri adamın ne şekilde Mai ettiğisi, paramın Kiri tarafını dün verildiğin in a La I için i tüccarı vasrtasi- le bir İsvicio sına, oradan Pa . ris bankalarına nasıl devredildiğini anlattılar. Bir müddet evvel, en son İngiliz gemisinin plânlarını, başka bir devlete satılmaması için, büyük bir ilcret mukab satınal. msya mecbur kalmdığını hikâye etti. ler. Sir Riçard sordu; Peki ama, bu adamlar ayni şeyi »ç müşteriy satamazlar m1? Buna kim mâni olabilir? — Biz de ew bundan çekindik. Fakat böyle bir hâdise kat'i iyyen vu- kutulmuyor, Çünkü derhal duyulur ve sebekenin işine mâni olur. Bu İş on. lara senede en aşağı iki milyon İngi- liz lirası getiriyor, Bazan malümatın oradan buradan sızdığı vaki olabilir, Ama, bunlara karşı tedbir almayı ih. mal etmiyorlar, Meselâ geçen sene bir Rus mühen- dis top namluları yivlerinin aşınma - sma mâni olacak veya bu aşmmayı a- zaltacak bir formül keşfetmişti. Bey. nelmilel casus birliği bu formülü elde etmeye muvaffak oldu ve bir ecnebi allık altında dım. Kadın- varıyor, Ruhu- Her gün hem ayni, on yil ine ilk gün olduğu gibi sevilmek! böyle bir ; bunun için insan kendini w çok meraklar uyandırıp onları tatmi ra mukabele etmi rtakım zaman etmiş, olmalı, i oldu. Aşk, kanunlara tük ber ölümü andıran ha- isi dımlâtamad sevinçleri, dü. Bu şehirde onları çıktıkları o bilin: binip gezmeğe çıklım, uyandıracak sdömm gelip arkama düşeceğini; bana bakaesiğıne hayal ettir; fakat o günler birtakım canbazlır, satıcı ddes gezintileri- citiren Çeviren: bırsızca bir m: parlak, aç ve uyanık gözler arasında hiçbir şey bulamadım. Hiç m bir sea bana heyecan veremedi, hiçbir bakış bana dünyayı ay. dr. Rahumu ancak musiki doldurabildi, ancak ond. aramızdaki muhabbetin tadını remde bir saat durup bahçeye baktım, hâdiseleri davet ettim, #2 pınardan istedim, Bazan arabama, uyuşuk Çeviren: P, K, lerinde ve dürüsttür devli simsarma, sattı, Halbuki for- mülü birliğe satan adam kur ranarak iki taraftan kâr etmeyi dü- gü ayrıca uzak şark devletlerin. den birine de ayni formülü satmıştı. Birkaç sonra bu adam ölü bulun- du. Odasında, İki kürek kemiği ara . sından hançerlenmişti, Şayanı dikkat olan bir nokta; birlik, bormülü sattı- ğı devlete, ondan aldığı paranm ta . mamuını ödedi ve özür diledi, Sir Riçard sordu: — Bizim simsar kim? Karden cevab verdi: — Biz ona “Aşif” diyoruz. Umarım ki benden bu adama dair daha malümat İstemezsiniz. Kendisi çok mahir ve Itimada lâyık biridir. Dört senedir bir hatasını görmedik. — Bu sırada bilhassa öğrenmek İs- tediğiniz malümat nedir? Lord Vitley izah etti; — Hava silâhları hakkmda malü - mat istiyoruz. Almanyanm hava kuv- vetlere, bombardıman ve avci tay. yârelerinin miktarına, pilotlarına, tay- yürelerinin silâklarma dair mevcut malümatımız pek nakıstır. mizin emniyetini temin içi talar üzerinde sarih malümat sahibi olmamız lâzım. Bence bunları elde e. debilecek kıratta adam binbaşı Kar - denden başka biri değildir. İşte bu sebeble size onu tanıttım. Bu sırrı ka. bine azasından ancak size açtım. Her hangi bir sebeble ölürsem başladığım işe devam edecek biri olduğunu di şünerek müteselli oluyorum. Bugün konuştuklarımızı kimseye söylememenizi”riea etmeyi zat yeni, rüm. Binbaşı Karden, şi: olduğu gibi dan sonra da, herke- sin nazarında harbde yararlıkları gö. rülmüş ve tekaild de kolay ve rahat bir işe kavuşmuş eski bir za- bit kalmalıdır. — Hayhay. Sır saklamasını bilirim, İca.b ederse başladığınız işe ben devam edeceğim. Şimdiki halde bu meseleyi unutmuş olalım. Bahsi değiştirdiler, Lord Vitley si. gar ikram etti ve Kardene dönüp bir az övvelki resmi tavrıyla tezad teşkil eden bir samimiyetle: Denis, dedi, unutmayın bu gece bizdesiniz. Karım sizinle bizi çok üzen hususi bir meseleyi konuşmak istiyor. — Saat sekizde rahatsiz ederim. Mevzubahs mesele pek mi can sıkıcı bir gey? — Oldukça... Gene bizim delikanlı- nım yüzünden... Sir Riçard söze karıştı: — Oğlunuz hakkında pek insafsız olmayınız. Unutmayın ki biz de genç. tik. Bunlar hep geçer. Denis gülümsiyerek sord — Gene nasıl bir iş yaptı? Son de- fasında...,.,” (Devamt var) —19-— wlabildim. janzelize'de indim v ksbazlar, acele acele işlerine giden adamlar her bakıştan Kaçan sevdalılar gördüm; bunları durduru, Nurullah ATAÇ erakla oradan oraya dolaşıyorum, bütün o Bazı geceler per Beni İstanbul ağır ceza mahkemesin yolladılar. Muhakemem uzun 6 yaşımı sordular. Daha en sekizi tamam- Tamamıştım, Bunun için bana on sene ceza verdiler, Sordum: — Ahmet, ananı öldürdüğün için yü- reğinde pişmanlık duyuyor musun?. Gözleri doldu. Derin derin bir ah çekti. Sonra ağlar gibi, inler bir sesle cevap verdi; — Birez var gibi ama.. O da iyi bir kadın değildi kil. , KATİL KASAPI Uzun b kık, kırmızı adamdı. Gözlerinin bebekleri küçüktü, Bunlarm çevresi her zaman kanlı, ince ydi. Yat kırkı fakat merdiven dayamıştı. Adı neydi?. Unuttum desem yalan söylemiş olu- rut, Onu hapisanede hiç bir gün adiyle çağırmadıkları için ismini bilmiyorum. Sorup öğrenmekte istemedim, Bildi. im şu ; İdare adamlarırldan bütün mak- puslaca varmcıya kadar herkes onüz - Essapl ylu, elmacık kemikleri çi. özlü, sarr burma bıyıklı bir bir çemberle çevr mamış Diye çağırırdı, . Kasap, kasap! böyle hitap ediyorlardı bayramlarmda hapisanede ona?., kesilen koyunları hep o keserdi. Paral seların köylerinden getirttikleri, ig me EE eği.“ m © boğazlar, izer, karınları o deşer, ci- ğerlerini o koparırdı. İşte onun: — Ka Diye çağırılmasının sebebi İşte ona adiyie hitap edilmemesinm bikmeti!.. ha- pisane entrikalarma burnunu sokmaz, mahpuslarla dalaşmaz korışmaz, kendi bir adamdı, Onunla şöyle ahbap oldum: Kasap esrar içmez, az kon etliye sütlüye alinde yaşayan uslu Kurban bayramı gelmişti.. Kaç yıl dir kurban kestirmemiştim. Ne olursa cisun bu yıl kestirmek istedim. Bir ko- yun ald, Aldık amme, kim kesecek? Ben, ken- dim! Bun. ân yok, ömrümde tavuk e kesmedim. Arkadaşlar bı tavsiye ettiler. KİRK) 'skat bu çılginca düşünceleri kalbime gömüp t ölünceye kadar kız kalacağıma yemin ediy yor, bir iryordu. Bu esnada öğrendim; O, Anadclu- nun yamaçları yeşil, suları berrak, zey- tinlikleriyle meşhur bir vilâyete bağlı küçük bir kasabada kasapmış. Ayıca geniş topraklı zeytinlikl, hotip gibi çene kavaflığına baş suyunun saflığını, şairane metkede ede bitiremiyen kasap, bu ara- da hayatından, ticaretinden bahsettiği halde, hapisaneye niçin girdiğini anlat- smuyor, ben bu bahsi kurcalamak iste. dikçe, o kapatıyor, üzerinde durmuyor, mütemadiyen mevzuu değiştiriyordu. Bir gün koğuşta, vesur, (bucaksız güneşli ufuklara bakan pencerelerden birinin demir parmaklıklarma (âlaar dayamış kara kara düşünüyordu. Yanına yaklaştım, sordum: — Ne düşünüyorsun ?. Bir derdin mi va: kasap!, Hırsla başını çevirdi, gördüğü tatk rüyadan uyandırılmış bir adam hurçrü- lğiyle sert sert sordu! — Kimsin be? Ne istedin benden?.« Karşısında beni görünce, yumuşadı. Acı bir gülüş duğaklarmda tomurcuk“ landı: — Sen misin ahbap! dedi. Şöyle dal dım, Eski günleri anıyorum içimden. Kasabın göz! içinde yanan a“ teşten anladı" bugün içini dökmek, p derdini anlatmak isteğiyle için için tu“ tuşuyordu. Fırsatı kaçırmak istemetlim. Macera, smı, mahkümiyetini icap ad a mesi güç bir fırsattı bali . Sordum: — Nereden geldi hatırma eski gün leri anmak | — Nasıl gelmesin arkadaş! Tamam beş yıldır şu damda yatıyorum. Beş yıl Dile kolay bu!.. Çilem bununla da dol madı, Daha on senem var. çıkmak nasip olacak mı acaba buradan? — Neden elmasm?. Daha gençein.# On yıl çabuk geçer, un affı var, şu“ su var, busu var, ümit kesilir mi hiç? — Haydi ümidimi kesmeyeyim.. E# ki günlere kavuşmak kabil mi? Geni” ğin en sıcak, en tatlı, en güzel günle! Şimdi ettiğim işe o kadar pişi » İçim yanmıyor desem ya ş olurum. Hırs gözümü bürü* müştü, bir cahilliktir ettik. — Nasıl oldu bu iş? . Ne yaptın? eakilliği ZEYTİN HIRSIZLARI — Memlökette, benim zeycinliklefi? yanında, başka zeytinlikler de vard! amı VET LİLA (0 bana aşk nedir?,, demek için içini ef krar ord hesiz ki iNâhi bir kudretin tecessüm etmesi Tanrının insa line girmesi gibi bir muc dir; böyit 2 mucizenin husulü için kimbilir ne gibi şartların bir araf gb gımdır. Biz z de ki tekrar manastıra düneceğim. Çünkü bu âlem ge ümü kabul etmeme imkân olmadığı ie Irsam, gö Liyor, onu çıldması tenleri ruhumu Jalık denilecek geyler yi i ruhumun itiyadlarını, yahut en samimi dü üncelerin" Annem dünyanın en bahtiyar kadmı, o koca Kw şeyler düşünmüş, be bakti gördüğü kadınların er istemiş, onları yermiş, kötülemiş. Onun iddinsme ölün bu vahşi hisleri, kalbimizin tâ dibine gömebi — Kalb tâ dibi de neymiş? bizde kötü her ne vAr$* gizlediğimiz yer olacak. te kendi kendimizle bir fikirde, bir bİ9' n bile daima emin değiliz; ya iki kişi olunca Allah halledebilir. Öyle B” şw ei sacağım. Her şey benim ince ei K gil yi ul Annemle o delikanlı li dg 8k tuhaf tuhaf, çirkin çirnik my ve Griffit de bir zaman se yüzün Şa y dl xDevan? Gi

Bu sayıdan diğer sayfalar: