15 Ağustos 1929 Tarihli Hayat Dergisi Sayfa 21

15 Ağustos 1929 tarihli Hayat Dergisi Sayfa 21
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

r agöz ve Hacivat hakikatte mevcut idiler. Eirinci iddia şekle ait olup, ihtra ve icat meziyetini türk- lere bırakmamak, vermemek için maksadı mahsusla emsali m sılli ortaya atılmıştır. Şeklın icst ve ıhtrı şerefini kime, hangi mill ts ait olscağı, olma- sı İâzım geleceği otamamile mechuldur. Çinlilerin ( Ombres Chino ses-Çın gölge er. ) deni- len ve şekli itibirile ( Hayal )e benz yen şey Kar:göz'den büs- bütün ayrı, bam başkadır. Nitek m ( Lanterne magi- gue)n de ( Çin gölgelerlle ) sıkı b r münssebeti yoktur. Kuklalar dı buna benzer. Hemen her Şe a ayı ken- dıne ma'etme İtalyanların ( ima )su, Fransızların ( Guigvol ve Gu- ignol Lion ais)ler gı Hilbukı Hind Çini de ve Çin'de, Japonya'da kendı milli zevklerin uygun enfes kukla- lar, asırlardanberi mevcuttur. İkwci iddaya gelince bi- rincı derecedeki kadar da dik- kate şayan değildr Karagöz, hakıki veyı mef- ruz, muhayyel bir ş hsiyet ol- sun, ess ıle alâkası hiçtir. K- raga esıs, buluşta, esp- dedr. Kar göz kukl: gıbi Lo çocuk eglencesi değildir. Vaktıle ( çocukları götürmek ) babularimizin sirt kendi tem- kinlerm bozmamak için tak- tikları bır ku ptu, Çocuk, Karagözün Haci» vatı döğmesine, Tuzsuz deli Bekir'in o narasıa OKragözün trtir ttremesne güler, Fakat perde de gözüken tplern ne olduğunu ve o hayallerle neler kastedilmek :stenildiği, kimlerle alay edild ğı çocuk anarmı, anlayabilir mı? Karagöz'le Hacivata bildi- gimiz şekilleri veren san atkârın dehasına hayran olmamak elden gelmez. Göstermek istediği tipler: gayet san'at ve maharet- le çızmış, tekmil hususiyetlerıni gösterm şlir. Bu müthiş san'atkâr, bütün ha- kiki san'atkârlır gibi eline geç r- diği tplere hiç acımamış, ist h- za neşterini kıyasıya sıplamış... tok sözlü, dobra dobra kounşur, pötavitsiz, çi dışı bir, normal bir tiptir. Hacivat ise, edep erkân gö- zetir, fazla nazik fakat bıyı: altından güler bir çelebidir. - Karagöz, başından külahıni atar, kolunu sallar, sırtını, ensesını kaşır, hareketlerinde serbest, teklifsizdir. Hacıvata gelince; külahı başından çıkmaz, elleri ucu kıvrık, muntazam sak-lına ya- pışıktır. San'atkârın bu incelikleri bulup tesbit edebi miş o'ması deh isinin en büyük, e , kuvvet- lı delili, nişa esidir. H ci r veya iki ko- lu u oyuatır, yapmaktın sın'- atkârı kım ve .e menedebilr- i? İsi cile sıkalına. yapışmış bir insan tosviri, gülünç ol- ma ton ziyade sou« k çabilırdi. Kakrasterlerı (o şekillerinde perçinlenen tipleri bır de ko- nuşturalım. Sivri uçlu munt - z:m kıvrık sasalı ile, yapışık ellerile Hacivat, Karagözün sal- lap ti, Beya sözlerini söy- leyebilir ni RA İğgatli, cinaslı, müsta âh tekerlemesi de Kara- göze yakışmaz. San'atkârin Obu kuvvetle, itina ile çizmek istediği ve mü- vaffak olduğu bu ıki tip nedir? Karagöz, halk; Hacivat ta Karagöz, savurur, bütün Iâübali HAYAT,2I Hacivat, yani os- mınlı, gsırlarca Karagöze, yani halka, hep anlamadığı dilden ve kendisinin de basma kalıp öğrenegeldiği melez br | sar- ösmanlı,dır. dan müstalah sözler söylem ş lügat paralamıştır. Fakat Kara- göz, yani halk, onunla mütema- diyen alay etmiştir. Asıl şayanı hayret olan şey, bu alayın far- kına varılmamasıdır. Hacivat, Karagözün cehsle- öne kızar, dilini düzeltmesni ister, İâkin Karagöz vurdum duy- mazdır . İstihzanın inceliğine bakınız ki asıl vurdum duymaz olan Hacivattır. Bu nükteyi os- maulıanlayamamış, kendi Hacı- vatlığına asırlarca kahkshadan kırılmıştır. sasının orijinal olmasına rağmen ( Hayal )ın iptidai şekli- ni muhafaza etmesine sebep te ehliyetsiz cahil ellere düşmes n- dendir. ( Hayal ) sadece Kara- gözle Hacıvattan ibaret değil- dır. Diğer mahalli tiplerle de ayrı ayrı alaylar vardır. Avrupa'da nasıl eski (farce)lar bügünkü tekâmüü hazırlamış- larsı ( Hayal ) de, zamanın, de- virlerin nükte ve zarsfetlerıni kavr yacak kuvvetli san'at» ârlar elie geçmiş bulunsaydı, Türk sahnesinin temeli atılmış olurdu. Hicvedeceğı tiplerin seviye- sine yetişmeyen hattâ onlardın aş ğı derecede olan ( Hayali ) lerin © kâtip ) lerin, karsgözü öldürmeleri gayet t- bii ıdi, Karagöz, bu nasipsizliği do- İayisile tıyatroya bır temel taşı hizmetin görememişt.r. Fakat tiyatronun yürüyeceği yola işık tutacak, alacağı istikameti ay- dinlatacaktır. Bunu ( Zuhuri - orta oyunu) ile birlikte ya geçireceiiz t Yesari

Bu sayıdan diğer sayfalar: