18 Şubat 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

18 Şubat 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EA e iiyet Asrın umdesi “MİLLİYET” tir. 18 ŞUBAT 1932 İdarehame: Ankara caddesi, 100 No. Telgraf adresi: İst. Milliyet Telefon Numaraları Başmuharrir ve Müdür 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matbaa 24310 ABONE ÜCRETLERİ. Türkiye için o Hariç içi 3 aylığı Me Gelen evrak geri verilmez — Müddeti geçen nüshalar 10 ku ruştur. Gazete ve matbaaya işler için müdiriyete o müracaat edilir. Gazetemiz ilânların mes'u- ilyetini kabul etmez. BUGÜNKÜ HAVA Yeşilköy askeri rasat merke zinden verilen malâmata göre bu gün hava bulutlu ve kısmen ya Zişlı geçecek rüzgâr şimalden e secektir. 172.42 tarihinde hava) tazyiki 763 milimetre en fazla| steakhık 2 en az 1 santigrat kay- dedilmiştir. Yeniden altın gelmiş! i Cümhuriyet bankası için ye niden bin küsur kilo altın gel- wiş... Havaların şu berbatlığın da beni yegâne ısıtan budur. Kimbilir günün birinde bu altın lardan bir kısmı bana kısmet o- lur... Diye hülyalar içinde «sne. yip duruyorum, soğuk tesir et- mez.. (Aksırmcaya kadar) Şeker fiatı yükse- liyoz..mu? ıkış kanunu nun tesiri altında sürüklenip gi diy: Havalar derecei harare- te tâbi.. O da kâh imiyor, kâh çıkıyor... Piyasa ecnebi döviz ne bağlı o da kâh iniyor, y iz... Binalara giriyor, Hasta olduk mu, derecemiz kâh iniyor, kâh çıkıoyr.. Her birimizin vaziyetimize göre çalımımız kâh iniyor, kâh çıkıyor... Çarşıda fiatler kâh ini yor, kâh çıkıyor ve bu meyanda şeker fiati de kâh iniyor, kâh çıkıyor... Ya efendim!, Fiat in- diği zaman ses çıkaran yok ta çıktığı zaman neden bağırıyo- | ruz... Şeker bu!.. Bal gibi tatlı. Tatlı şey pahalr olur... Bana şe ker neden çıktığını sorsanız “Bayramdan dolayı” derim. Lâ kin sormadığınız için tabii bir şey söylemem... Tal çok şeker kullanınca böyle olur. Kehvemizi, çayımızı sade içe- lim... Süte şeker koymağa hi cet yok.. Pekmez de koyabilir, yahut bir yudum arkasın. dan birkaç razakı üzümü yiyebi liriz.. Eğer bayramda şeker ye- rine fındık fıstık, sakız leblebi- si yesek ve yedirseydik şimdi vaziyet böyle olmazdı... Şeker fiatını indirmek için diz — Turfanda sebze yediğin zaman kabuğunu, çöpünü kom şuya gösterme! Niçin efendi amca? — Lal edi olur! Daha mevzuuma girme. den bir de ( Nasrettin hocanm fıkrası hatırıma geldi — Hoca bir gün parasız kal mış. Pencerenin önünde otu- rup şöyle bir hulyaya dalm “Cebimde biraz para olsa, şi le yağlıca bir but alsam, lop ta- İ rafından bir tandır kebabı | sam, kemiklerini kaynatıp bir İde suyunu alsam...,, Hulyanın bu tatlı yerinde: — Çat çat! Kapı çalınmış. Hoca iğilip bakmış: Komşu- nun çocuğu elinde bir kâse: | — Hoca ef. demiş, Annem İ selâm söyledi. Sizde bugün et İ varmış, Biraz suyundan isti- yor. Nasrettin Hoca bir şaşala- mış. Kendi hulyasnın sahi o- lup olmadığını anlamak için ke sesini yoklamış, Etrafr kokla. mış. Ne gezer. Bir şey yok. O zaman kendi kendine söylen. miş: — Hay zamane İhay, etin kokusunu adamın hulyasından bile seziyorlar! Bu iki fıkrayı peşrev gibi din ledikten sonra fasla | başlaya- İ lm: İ © Geçenlerde Akşam gazetesi sırf dedikodu olsun diye bir an- ket açmıştı ya.. Kadın mı müs. veletleri | MİLLİYET PERŞEMBE Hafta Sohbeti Çizmeden yukarı çıkma! Burkan Cahit çıkarırlar, İle oldu. Verilen cevapları birer dedi- kodu gibi telâkki etmeğe idrâk leri müsait olmayan bazı ipti- İdai insanlar bu basit gazeteci İlik manevrasını adeta milli bir | j mesele gibi kafacıklarnda bü- İ yüttüler , Nasrettin Hocanın hulyası- na Çal tutan mahalle çocuk- İları gibi burunlarını çeke çeke paytak paytak bahse karışma- İ ğa koşan bu biçareler, hiç ol- İmazsa et suyurun kokusundan Jistifade etmek ister gibi ağızla İrm: şapırdatıp durdular. Halbuki ne et var, ne de su âftan ibaret! zetecilik mak. sadını kavrayan aklı başıhıdı insanlar bu hoş dedikodu mev- zuunu pek eği i buldular, Fakat lâtifeyi, dedikoduyu herkese anlatabilmek ne müş- Ikül, Baztlerı vardır ki bir kâğıda | öküz) Yazsan okur anlar, Bazılarına bunu anlatabilmek İçin ya resmini yapmak, yahut Jahıra kadar götürmek — lâzim- ir, | — Mesele idrak meselesi. Amma bunu herkese nasıl İarletmalı. nl ziyaletine |ismokinle gidip herkesi günlük İ elbiselerile görü cından bir köşeye çekilen ve kendisini ” Eski bir baba dostu söyler- | davacı olur. Gürültüyü eflâke | 18 ŞUBAT. Gözl (Komiser odasında İferi kapıyı vurdu. İşinin örta- sında rahatsiz edilmekten hiç te hoşlanmayan komiser, sıkın | tahı bir sesli Komiser — (Mütehaşiyane içeriye giren polise) ne istiyorsun? | - Efendim, bir zat İ geldi, sizinle Müstacel- konuş- İ mak istiyormuş. Komiser — Bu herif te kim- miş? Polis —- Herif, değil - efen- dim, kalıbı, kıyafeti yerinde bir zat.. Gözlükçü imiş. o başka. Komiser — Ha, İ Ne istiyormuş? Polis — Bizzat sizinle konu şacakırış efendim, bana bir şey söylemedi. Komiser bakalım. — Pekâlâ, gelsin “ri (Kapı açıldı, Kırk, kırk beş yaşlarında, gözlüklü, son dere- İce miyop olduğu halinden an- İ aşılan bir zat içeriye girdi. Ko- İmiserle tanıştığı e! sıkışların- | dan belli.) İ Komiser — Maşallah, bu İyursunlar azizim.” Hayırdır İşallah? Ne o, mühüm bir şey mi | var dostum? Bu'akşami buluşa- caktık. Bekliyemediğinize göre her halde mühim bir şey.. | Şikâyetçi—Rien ederim bana İdostum demeyiniz, diğer şiki yetçiler gibi: muamele ediniz. || HİKAY | kı | Bu anket dedikodusu da öY- | çetkik ile meşgul... Bir polis ne |le.. Onun için “Giriniz” dedi.) | uşak zanveden davetlilerden bi | Çünkü burası resmi yer. Dışarı riftir, erkek mi müsriftir. diye | t açılan bu ankete kendilerine su | ri tarafım: İal sorulanlar rastgele birer ce- | İ vap verdiler. Tabii mesele ne dan: son bir limonata ver! Erarini alanlar da şıklık bah u kadar | İ memleket meselesi, ne ilmi bir İ mesele, ne de siyasi bir dava. Sırf dedikodu.. i Fakat bu ankete kendil sual sorulmayanlar da burun İrımı soktular, Ortalıkta oukalâ çok.. Hele boyundan büyük işe karışmak isteyenlerin hesabı yok. | oTramvayda biletçi İ yolcu gürültü etseler fisebilul. lah beş on tane ukalâ peyda o- lur. eDrhal mahkemeyi kurar. İkisi avukat, üçü mubaşir, beşi | enamel İbence baklava, kadın göbeği, tu İlumba tatlısı, her türlü kadayif ler, revani, dilber dudağı gi şeyleri yasak etmeli. Kahveler de lokum ve şekerli kahve ya. sak.. Çaya da bir kaşık bal. koy malı. Arkadaşlardan biri var.. Şe ker fiatının yükselmekte oldu. ğu hakkında gazetelerde çıkan haberleri okumuş., dedi ki: — Ben aldırmam.. Ucuz şe- ker bulurum. — Nerede? diye sorduk. | — Mecidiye köyünden karde şim.. Orada mezbaha masrafı yok... cevabını verdi. i Şişlideki kariemize Yazımda hikâye etti vâki olmuştur. #on kısımların kahramanları ay ni zat değil, ayrıdır. Mektubu- nuzdan mütehassis oldum. Hür metler... i FELEK m şey E Milliyet'in Edebi Romanı: 13 GÖZYAŞLARI! Daha bilmem neler söyle- , nelerine cevap verdim. Ben sözümü daha mişken şoför: — Efendim, daha di gidecek “Baktım: — Yeşillöyü geçmişiz bile. Güzel, güneşli, taze bir akşam havası idi. bitirme- Etem İZZET rinden söküp ona vermek, ken dimden geçmek © istiyordum. Bu arzu iledir kiz — İnelim.. Dedim. Ve.. indik. El ele vermiş ilerilere doğru gidiyor. duk. Kimsesiz, insan İden uzak bir yer arıyordum. İstasyonun ilerisindeki çayırlık | dedikodudan Yalnız ilk ve/ gözün- | İsine karıştıktan sonra onlara böyle anketlerin gazete sahife. | İsi dolduracak gelip geçici bir ibaret o olduğu- nu izah etmek elbette müşkül Jolur. Hele kendisine yegâne ciddi meşguliyet olarak horoz dö- | vüştürmeği münasip gören ba- İ ile bire 2! Zavallılara spor otomebilleri İnin yalnız açık değil, hem ka- palı ve hem (Convertible) şe. | killerinde de olduğunu anlat. mak deveye hendek atlat- İ maktan daha müşküldür. i Derler ki istihza zeki insan- İlarm hakkıdır. Fakat bu keskin (silâh ah- makların elinde geri teper. Güzel türkçenin en nefis e. serlerinden biri olan Âşık Paşa tarihinde sahibi eser Fatih dev. ri erkânından, her birinin ha. yatlarında ne iş yaptıklarından bahsederken vüzeradan Veli. yüttin oğlu Ahmet Paşa hak- kında aynen şu satırları kayde- İder: İ “Mahbupların ah gözü ve kaşı ve zülfü ve benleri deyu de jyu gitti!,, Yine vüzeradan için de: — Niyette gitti! Der. Bu dünya zaten | Herkes bir davadadır. Kimi | maksuduna erer, kimi de niyet. |te kalır, | Şu var ki insan arzularmı| idrakine ve kudretine göre öl. | mış konuşuyorduk. Yine mev. (tmsiz deminki bahisti. Boyu İna o söylüyor, ben — söylüyor, bir türlü ikimizde birbirimi- ze kanmıyorduk. En son bana İ dedi — Pek güzel, Bütün söyle- Idiklerinizi kabul ediyor ve on- lara inanıyorum. Yalnız şu sor guma cev. 2. Tabiat kadında da, erkekte de zevk ve şehvet noktasından ayni şeyi yapmış değil midir? Buna: - — Evet, Dedim, ve o devam tti: — Bir erkek kendisini bulun — Biraz inelim mi, dolaş. |lara kadar gittik. Sonra, dön-| ca nihayet yaradılışm sevkleri. rız?, edim. Düşündü, kestireme | mısır tarlasının içinde ve deni. | se ne yapıyorsun?.. — Bilmem ki, insek mi?. Dedi.. İlâve et — Çok geç kalacağız değil wi?., Akşam. Ondan hiç ayrılmamak, ak- sam da, gece de olsa onunla be ber olmak, doya doya güzel lerine bakmak, başımı kalbi mi, ciğerlerimi birer birer ye. | gözlerimizi İdük, deniz kenarına indik. Bir jzin hemen kıyısında, | — Dur sana bir yer yapa. İ yım, Beş on dakika oturur, ko. İ muşuruz. İ Dedim. Hemen pardesümü Jyere serdim: Otur... | — Biran sonra, ikimiz de ora- ciğa uzanmış, kalplerimizi birbirine bağla ne tabi oluyor. Ve.. ona hiç kim demiyor. Genç kız da bu çağa gelince ay ni hisleri, ayni duyguları duyu- İ yor. Fakat, kendisini bir sene, iki sene, üç sene, beş sene tuta. biliyor. Çünkü ümidi var: Ko. caya varmak. Ya bu kocayı bu- lamazsa, yaşı da ilerlerse yine tabiate ve yaradılışa karşı nef- i zorlayacak mı?, Kendisine ne akdar cebredebilir, di Faik Paşa | böyledir. | İst başka... Komiser — Pek âlâ, anlatın | bakalım. | kâyetçi — Efendim, doğru mağazadan geliyorum. Bir müş İ teri bekliyordum. İ Komiser — Evet, zaten bü. tün mağaza sahipleri müşteri İ beklerler. Şikâyetçi — Derken hiç ta- İnmmadığım bir zat içeriye girdi İ ve benden bir gift gözlük istedi. Komiser — . Mağazanızm şöhretini işiteliş ve doğru size gelmiştir. Olabilir ya.. Eşe dos ta sizin mağazayı daima tavsi- ye eder, dururüm. ikâyetçi — Biliyorum efen dim, biliyorum ve teveccühünü ze teşekkür ederim. Fakat mese le orada değil. Mağezama ge- len bu adam benden bir çift gözlük aldı ve parasını vermek için de bir on li rayı aldım ve gözlük fiatini ke- serek üstünü kendisine iade et- tim. Gözlük üç buçuk lira kadar bir para tutmuştu. Komiser — Evet, sonra? Şikâyetçi — Sonra efendim, benim gibi namuslu bir tücca. İra on lira vermek fazla bir şey| sayılmaz, Fakat bu on lira sah. te olursa, ne buyurursunuz? Komiser — Bu herif, yani İbu düklkânmıza gelen zat, size | sahte para verdi diyorsunuz, öy . Çizmeden yukarı | çıkanlara nihayet kavaf olduk. larını söyleyiverirler! 16 Şubat 932 İ Burhan Cahit 'ana ne derece kar- Buna, bu nokta. ya kim cevap verebilecek?, O. nun içindir ki, ben kadın da bu noktada erkek gibi mazur tutul malı; evlenmek, namus, ahlâk , vicdan, seciye telâkkilerinde de gişiklik olmalıdır.. diyorum, E- İ ğer böyle olsa yer yüzünde ne kahbe adını alacak kimse bulu. İ nacak, ne ahlâk namına yapılan i lar kalacak, | ikler, cinayet | ma hakkım yok mu?. Şimdi ben de eğlenmek, zevk bulmak, se. vilmek, okşanmak, tabiatin ba- na verdiği | kusursuzluklardan istifade etmek © istemem mi?. Bu, benim için en tabii bir şey öylerken büyük bir mücadeleden çıkmış gibi yor. İ gun ve kıpkırmızı idi. Gözleri hafif yaşarmıştı. Yine titreyen bir sesle devam ediyordu: — Söyle haksız miyr İ te seni seviyorum. Bu, nalık mı?. Feni iz sen de ni- ler, sayısız facialar olacak. Am: | ki 1932 aney ükçü Şikâyetçi — Maatteessül öy ze şikâyete gel- İ dim, İ Komiser — Ha, yani'şikâ- | yet ediyorsunuz, takibat istiyor sunuz. Fakat bir şey var ki onu düşünmemişsiniz. | Şikâyetçi — Bir şey var ki, düşünmemiş miyim? İ Komiser — Evet, dostum. Şikâyetinizi derhal geri alarak | mağazanıza dönünüz ve bu me. | seleyi unutarak işinize ve gücü | nüzle meşgul olunuz. Size vere | bileceğim en iyi nasihat budur. | Şikâyetçi — Allah Allah, i te bunu anlayamadım. | Komiser — Anlayamayacak | bir şey yok azizim. İyi görme yen, sahte ile hakikiyi farket- | meyen bir gözlükçü, nasıl olur? | Eğer bunu bütün şehir işi nınıza uğramaz, İRTİHAL | İifet Beyin validesi ve merhum | Hacı İzzet Bey kerimesi ve İ ilga Muhacirin Komisyonu mektupçusu merhum İhsan Bey haremi Fatma Nimci Hanım vefat etmiştir. Cena- zesi bugün Aksatayda O Veşil Tu-| lumba tramvay caddesindeki 54 nu merolu hanesinden kaldırılacak, öğ- | de namazı valide camiinde kılınarak medfeni mahsusuna defnedilecek- | tir. Merhumeye rahmet dileriz. | | Yazan: 1 İSTANBUL RIHTIM DOK VE ANTREPO TÜRK ŞİRKETİ Ticaret kanununun 361 inci mad desine ve nizamnamei dahili ahkö- mına tevfikan İstanbul © Rıhtım, Dok, ve Antrepo Türk Şirketi His- | sedaranı 24 Mart 1932 perşembe! günü saat on ikide İstanbulda Ga-| latada Osmani Bankasr Müdiriyeti umumiyesinde adiyen içtima ede- cek olan heyeti umumiyeye davet olunurlar. RÜZNAMEİ MUZAKERAT: Meclisi Idâre raporu, Murakrbın raporu, Bilânço ve hesabatın tasdikile “Kâr ve zarar” hesabınin bakiyesi hakkında Meclisi | İdarenin tekli Fatır. Şirketin — iderel ümemiyesile mükellef olan Meclisi ile Müdire verilecek: ücretin ta n ve tespiti hakkında Mec si Oİdereye (selâhiyet © itaar, Şirketle muamelâtr ticariye icra- sı için Meclisi İdare azasma me- zuniyet item. Meclisi İdare azası intihabr Murakıp tayini ile mümaileyhi- me verilecek ücretin tcapiti, Hissedaran, nizamnamci inci maddesinde İdare azası dabili- muharrer muamelesini Ticaret i maddesine tev İ Londrada Osmanlı rek Şirketin Merkezi İda dii caizdir. MECLİSİ İDARE bana; Hayır.. yaptığın o doğru| değil, beni sevme.. demiyorsun. | Halbuki, beni bir saniye evvel | İ kollarının arasına almak, sık- mak, dudaklarımı dudaklarımın içinde hapsetmek istiyorsun?. Sen erkekliğinle bu hakkı ve bu zevki nasıl kendinde buluyor- san ben de o hakkı ve o zevki kendimde bulmak istiyorum. Ri ca ederim, cevap ver: Haksız. sın. de?., ; Naran.. İlk dinlenişte bel- — Haklısın. İ Denebilecek kadar kuvvetli | söyliyordu. Belki de haklı idi. Fakat, hakikat bu değildi. Dü. şünmedim ve ilk aklıma gelen- İri kısaca söyledim: — Haksızsın!, Kadm ve erkek yaradılışta hiç bir zaman ve hiç bir şart da bilinde birlik olmamışlardır. Ürük dalın sarbafasa “ot. | nek lâzrmdır Her erkeğe bir kadın daima düşecektir!, Kocaya varmamânın inakâni | yeti ve 1032 senesi SCHMEHLİNG STRİBLİNG Büyük Boks şampiyonluk maçı (15 rounds) Gelecek hafta MAJİK SİNEMASINDA MAURİCE YVAİ Ağzımdan Bu akşam: ASRİ N'in meşhur opereti mam öptürmem SİNEMADA FEVKALÂDE GALA OLARAK AŞK UĞRUNDA | Zengin tabloları havi, büriyetini kazanmak için asil bir kavmin mü- CASUS cadelesini gösteren mitazzam bir aşk Ve macera filmidir. Aşk — Ziyafetler — Mümessilleri — Dilber yıldız JAK saheserin meşhur mümessili Bu filmi görenler memnun; Mücadeleler mesrur Müzafferiyet COUELİNE LOĞAN ve bir çok FRANCİS X, BUSHMAN, ve mütehayyır © olacaklardır. Perde aralarında zengin VARYETE NUMARALARI stanbul Belediyesi ŞehirTiyatrosu! ij Lİ 30 da ENİNDE ginpe MİM Komedi 4 perde Vernenil, Tercüme “e den: Vedia M. Vasfi Rıza Salı günü tenzilâtlı talebe gecesi | İ yarın saat 1 de talebe ve zabitana tenzilâtir matine (AKİN) ve mat 1530 de ENİNDE SONUNDA komedi 4 perde Bugün saat 15 de talebe ve zabitana ten. zilâtir matine AKIN ve bugün ak- şam saat e a —< Şehzadebaşi FERAH SİNEMADA Bu gece: Büyük müsamere Komik | dümbüllü İsmail, komik Ahmet B. ve heyeti temsiliyeleri2 kumpan- ya birden ayrıca Anastas bile he- | serbest güreş müsabakaları. Duhüliye 25 umemi koltuk 40-- Localar 200-250, van — RAŞİT RIZA TİYATROSU Bugün akşam saat 2130da AŞ- KIN MANASI, mit Yazan: Aziz Hüdayi B. ECONOMOU OPERET HEYETİ FRANSIZ TİYATROSUNDA Bu akşam saat 21,40 te Yasena Hri- #omou. Yarınki cuma günü birinci mmatine saat 14,30 te Satanerle, İkin- ci matine saat 15 de Rizika. Cuma Bugün MELEK ELHAMRA sinemalarında LİLİAN Harvey filminde mutat muvsffa- kiyetlerile muzaffer olmaktadırlar ŞIK SİNEMA Yanık Kalpler Garry Cooper ve Marlene Dietrich Fransızça sözlü aşk ve ihtira filmi, İHTİRA İLANI Demir yollar arabalarına ait ma- den takozu” hakkında istihsal olu- nan 23 Şubat 1924 tarih ve 110 wu- #maralı ve “Temas takozu” hakkında istihsal olunan 23 Şubat 1924 ta- eih ve Ül numara ihtira be- ta bu defe mevkii (| file konmak üzre ahcre devrüferağ ve- ya icar edileceğinden talip olanlar rın Galatada Çinili Rıbtım Hanım. da Robert Feriye müracaatları â- akşamı saat 21,30 te Sulamitis. — | Yangn Hayat Nak 16 nolunur. liye Kaza Otomobil ANADOLU SİGORTA "Teşkilâtı tamamen ADRES: 4 üncü Vakıf Han Ve.. kendimi, kendi nokt: nazarımı mi etmek için daha kestirme söyledim: — Çocuk kime baba cek?, Anne kim olacak?.. Ve,, ısrar ettim: — Daha pek çok şey var. Fa kat, sen yalnız bu ikisine cevap | ver?. Durdu, sustu, düşündü, tek. raladı: — Çocuk kime baba diye- diye- Anne kim olacak?.. Ve.. daldı, Gözleri ilk önce benim gözlerimde dolaştı; son. ra kaydı, denizin maviliklerine karıştı, bekledi bekledi; ıslanan kirpiklerile tekrar boğuk bir hırıltı; derinden gelen bir inilti ile: - baba diye. cek?, | Anne kim olacak?. N Diye söylendi. Gözlerindeki | yaş çoğaldı. İniltisi bir çığlık | oldu, hüngür hüngür ağlaya- rak başı göğsümün üzerine düş Çocuk kime Türktür ŞİRKETİ Müessisi İş Bankasıdır Telefon: 20531 — Ben de üç defa çocuk ak Dördüncüsünde ölürmüşüm!, Fakat, şimdi de gebeyim!.. Ve.. bir facia şarkısınm ilik ar imiş gibi tekrarlıyor — Çocuk “kime baba ©. cek?, Anne kim olacak Bilmem bu âni değişiklik ne dendi?... Niçin ağlıyordu?.. 4 kan'göz yaşları hakikatin bey- ninde yıldırımlaşmasından mı idi; yok: - Dördüncüsünde süml.. Diyişindeki İmi geliyordu?.. Fakat, ben yi İne onu teselliye, gözlerindeki yaşı kurutmaya çalışıyordum: — Aldırma. Geçen geçmiş! Bundan sonrası olmasın... Ümitlen.. Unut!, Kapılma... Gururuna sahi, ölürmü- hatirlayıştan

Bu sayıdan diğer sayfalar: