Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matbaa 24310 ___4__ el y S DEİAL SN SE MlLLıYET PAZAR 21 ŞUBAT 932 » jmıllıyot |ı| | K Ay ET' N (a| Tarihi tıkralar Asrın umdesi “MİLLİYET” tir. K n z u Gi — Lodos eser yaz oluür; ŞUBAT 1932 | P k l | BUGÜN İdarehane: Ankara caddesi, K | g Şiyrm Dayak yeyen kadın! Ve koy Ta . CSCI NIŞ ': uıı MA ELHAMRA ve MELEK M B x : ğ | Türkte: sini ihraz eylemiştir. Sıfatı il- sinemalarında Telg;i;îw e şiıl;l.iyot Bunu İsviçrede yerleşen bir | l'3aşıa Fransa'nın oradaki | Şu benim kara bahtım taşa | miyesinden istfade ile Âli Pa- i Lilian Harvey —ve — Henry Garat ' Başmuharrir ve Müdür 24318 -.T ” ınlaâtı zel tıca_ıet mümessili yaşlı bir he. bassam tuz olur. şa, Fuat Paşa devrinde - Bosna | tarafından temsil edilen senenin en büyük muvaffakiyeti : ahsil için (Göneve) e giden | rifti, Ağustosta suya girsem bal- ! ve Hersek eyaletlerine gönde- | ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için Hariç için bu delikanlı şimdi orada iş bul de şeftir. Çapkındırda! İsviçre'de çapkınlık pek ko- | ve harpten sonra — İsviçre'nin | de o dillere destan ahlâkı değiş ti. Eskiden kaşla göz arasında | ahbap olduğunuz bir - İsviçreli || kizla hafif tertip ıeviştiniz mi ertesi gunıi annesi izdivaç şart elinde kaprya dayanır- 'lıyetmı kabul etmez. -BUGÜNKÜ HA VA *Yeşilköy askeri - rasat- merke zinden aldığımız malümata göre bugün hava- kapalı -olacak, kar dı. Şımılı onlar da pışkın oldu- lar. " — Husüsi kılmıklerde her gün yüzlerce genç kız” ailelerinden gizli (Curettage) - yaptırıyor- lar. ç | | Ne ise orası lâzım değil. yağması kuvvetle b Rüzgâr mütehavvi mütedil kuv- vetle esecektir. 20-2-932 tarihinde tazyiki ne simi 767 milimetre en fazla sı- caklık 3 en az nakıs | santigrat kaydedilmiştir. ELE 'Birazda yalan söyleyelim gi Artık gazetelerde hep doğ- — — cu yazmak ve doğru okumak- :., tan bıktım. İllallah! Gık: dedik — yahu! Biraz da yalan yazalım. t Zaten hakikat acıdır derler. O — halde yalan tatlı bir şeydir. Ya — — zalım da biz de âlem de tatsın! ğ İşte size bir sürü yalan: Efendim, şeker fiatı yükse- Tiyormuş.. Yerli mallarda pılıyormuş.. Yenibahçede stadyum yapı- - lacakmış.. Fener ve çöp parası artacak mış.. Kar devam edecekmiş.. İstanbul belediyesinin vari- — datı eksilmiş.. Jıponlırm maksadı Çini is- tilâ eti k: Tahdidi teılıhıı olmıyacak- mıiş. ; Kadınlar muırıf imiş.. —| Erkekler kılıbık olmuşlar... Selâmi İzzet Avrupa hikâye | lerini kopya edermiş... (Yı Nu) Alaturkadan an- ihtikâr ya- u Z lamazmış.. k Peyami Safa cılızmış.. — Benim sakalım yokmuş.. ve / saire ve saire.. Hasılatınızı alırız.. Ç'ınde ıeyıhıı eden bir Al. D Bu arkad daha tahsild Fiken (Lausanne) de oturduğu |pansiyonda — genç bir Fransız I' kadını ile tanışmış. Bu meacerayı bana şöyle an I lattı: İ a Genç, güzel tam bir Pa- Drisli - kadındı. İsviçreye bir mevsim istirahat için gelmiş- ti. i — Kocası gahba cenupta bir lmuıllım imiş., Harpte ölmüş. Bulunduğumuz pansiyonda birçok ecnebiler de vardı. Fa- kat o kimse ile görüşmüyor- du. Yalnız Lausanne'deki Fran sız ailelerile temas ediyordu. Onunla sofradaki yerlerimiz karşı karşıya olduğu için gö- rüşmemek imkânsızdı. Bir haf ta, iki hafta nihayet ahbap ol- duk, Beraber gezmeğe başladık. Lâk da, Montreux te dahi Ce aux te uzun gezmeler yaptık. Gece otellerde kaldık. Yani e- fendim seviştik. Cıva gibi bir Paris kadını. Şlk mı şık irim mi şirin.— ıvıçre lnzlırmın ı y onun duzıun, uzun ve narin bacak- ları ne kadar göz alıyordu. Ve galiba ben de onu sevi- yordum, Ve hattâ kxıkınıyordum. Çünkü kadının peşinde ko. şanlar az değildi. için bazı köylerde nasıl tezek yakılıyorsa Çinde de insanların hasılatından istifade düşünül. müş ve tatbik ediliyormuş.. An laşıldığına göre kömür odun az olacak.. Çinde 430 milyon adam ol- duğ sölüyorlar. En aşağı inin inan- —mak mümkün olursa Çinde ki- zaltmak ve — mahrukat fiatlarını kırmak — için şayanı dikat bir usul tatbik ediliyor- muş. Bir kiracı bir ev — yahut b n tutmak isterse ev sa- hibi söylüyormuş: — — Efendim, odanın kirası on - beş dolardır.. Huılntmızı da sa Bu hasılatın ne demak oldu- —ğunwizaha hacet yok.. Isınmak |- Mılhyet in Edebi Romanı: 16 * bir hesapla günde 215 bin ton mahrukat hasıl oluyor demek- tir, H D muştur ve büyük bir mücasesel lay değildir. Fakat harp ıçınde rek kadına kompliman yapıyor, Hem bu herif zengindi de. Valkaa kadının ihtiyacı yok | deyu mevzun ve manzum bir tu, Fakat herif yaşlı o!nmma,,yq_bl messl vardır. İstanbul | rağmen kadmın peşinden ayrıl kalkının ağzında da; | mıyor. Fırsattan istifade ede- * Lodosa eser yaz olur; poyraz ser kış olur mısrar ton zaman- | laıdu darbı mezc! haline gelmiş tr. ta kesmez buz olur. | hediyeler yolluyordu. Hattâ herif kadınla evlon. | rildi. Orada asayişin lara kur'a usulü askeriyesini ka |bul ettirdi. Büyük bir muvaffa | kıyet ihraz eyledi. Giderken de niz yolile gitmişti. Avdetinde Tuna tarikini iltizam etti. Ma. caristanım makarrı hükümeti 0- iadesine | hizmet etti. Sonra da Başnak- | kemikli | Artık benden ıyrılmıyoıdu. . Kadın: — Vallahi yüz — vermiyo- yüm, Görüyorsun. Cok takılı- | Yof, Isrâr Cdiyor. “Hattâ evlen.- | mek teklif ediyoir. Fatât hcp— sini reddediyozum. Diyordu. Ediyordu amma serde yirmi yaşın fırtınası —estiyor. Kadın sanki Tanrt taalâ — tarafından beriim için halkedilmiş gibi ta« pusunu, senedini * çıkarırcasına | benimsemek istiyordum. Uzatmayayım. Ben herifin bu sırnaşıklığın | dan daima şüphelenir, hırsla- | nırken bir gün haber aldım ki | hükümeti tarafından terfi etti- rilmiş ve Madrit'e tayin edil. miş. — Oh! Kurtuldum! dedim. ; O akşam pansiyona - geldi- | ğim zaman bana dedi ki: — O yarın akşam beni veda çayına davet etti. Öbürgün ha reket ediyor. — Gidezek misin? — Gitmezsem ayıp olacak. Pek rica etti. Yalnız bir çay içmek için, . Başıma kan çıktı: — Olmaz; dedim. Gitmiye- ceksin. Sustu.. be gittim. Aksi gibi o gün bir de tatbikat vardı. Geç kaldim: Akşum ancak yedi de patsiyo 'na geldim.: Doğru onun odası. na, daha ğelmemvştı Fakat ben hırsla-kendi öda ma geçiyordum-ki baktım mer divenlerden çıkıyor. — Nerede idin, dedim, — Terziden geliyorum.:De di; Odasına girdik!. |— Davete gittin mi? Sesi titriyordu: — Hayır! dedi. 'İçime mel'un bir şüphe mişti. Onu sokak kıyafetini değiş tirmeden şöyle ayakta bir mua yene ettim, Boynundan kürkünü çıkır. dım, yakasını açtım. | Ve orada bir leke gördüm. Yirmi yaş sinirinin -- bütün hıncı vücudumu kemik. leştirdi. Gözlerim karardı. Ku laklanm uğuldadı. — Kendimi Ötomatik: bir ma- gir - Çinli ev siz muvafakat cevabını verirseniz kiradan muayyen ve herkesçe malüm bir mikdar tenzil ediyor larmış.. " Bir de Çin için geri kalmış derler. Şu fikirdeki isabete ba- kın yahu!.. kine gibi kalkan kollarım - bir. tren makası gibi * çakırdayarak kapandı. İki şamar yüzüne yapışms:ş tı. Bir tekme de beline indir- dikten sonra şimşek gibi oda. dan fırladım, Pansiyondan çıktım Ertesi gün ben tabii mekte | “de şehri Reşit Efendi maruf, müsteşrik şehir Macar- ; h profesör Vımbcry dir. Müverrih Ahmet Çevdet Pa | vşa Tuna vilâyeti müuzafatından | Lofca kasabasında doğmuştur. Fatih Sultan Mechmet selerinden birinde Farısıyı de Çarşanıbada Murat | | molla tekkesi şeyhinden ve şair | Tapkapılı Fehmiden okumuş- p tur.,Nesri sadertürkçede nazir- Hsiz bir güzelliği haizdir. Naz- mı da seve sevye;okunur sade şi irlerdendir. Kısası - embiyası, meşhurdur. Kavaidi medre- tarihi Türkiye, J:avaıdı Osmaniye, belâgati Os | al şu idi: Miyarı se- | !dat Adâbı sedat risalelerile İl. | baa nasıl hükmünü icra eder? “| maniyesile 1İisana, mi mantık, ve İlmi mwıazaxeye bizmet etmiştir. Fuvaıu!nucu- mu ilmi felekiyattaki ovhıesım gos:ermıstır Lisanı kavmimizin ıstılahatr hukukiyesine ettiği hizmette li sani şükran — ile yadolunacak ceht ve gayretlerdendir. Bu zat tariki ilmiden yetiş- miştir. . Ve Kazaskerlik rütpe- Yakmda birs ukıdasın evi. ne gittim. Gözlerimin Öıımde yalnız onun tokatlatımış yüzünün pen çe pençe - kızakişi ve tekmeyi yiyen vucudunuh yerdekı kıv- sanışı vardı. ; Artık her şey *hıtmiştı Kadık elbet 'te bemm yüzü me bakacak değildi. Ve muhakkak” lıvıçre yi ter kedecekti. ! Fakat ne olursa olsün; o an daki hırsımı yenmiştim. O gece arkıâısımm evinde kaldım. Bütün gece heyeçın içinde yaptığımı düşünürken yavaş ya vaş içime bir nedamet çöktü. ğünü hıısedıyordıim 've utanı. yordum. Bundan ağır hakâret olamâz dı. Şimdi gidip ayaklarına ka. pansam şüphesiz yüzüme tükü o a la kendi kendimi yerken birden bire kanı açıldı. " Ve onu sapsart çehresi ile |'.arşımı:lı buldum. - Titriyen sesi Rııhıgımın ya nında, buz gibi yüzü alnım. da idi: — Beni affet, Dedı Seni al mağa geldim. 20 Subat: | İ j İ K | İ Buthân CAHİT arrmaranır — Bu darbı meseli nakleden . yapmıştır. di. 'baa yoktur. İstanbulda iki mev İlur. Eğer poyraz eserse —ve- recekti. Bu nedamet ve ıztirap J âdaki fıkrayı o esnada hikâye meyi bile teklif etmişti. ğ Bu darbı meselin vâzı kim. |lan Peşte şehrine uğradı. Ma- | Bu adam aramazda her gün dir, bilir misiniz? — Müverrih ! carlar, siyasi mültecileri Rusya | kayga çıkmasına sebep cluyor- | Ahmet Cevdet Paşa .. ve Âvusturyaya" iade etmek du, | — Yamakili? için harbi göze — aldırmış olan Büyük Reşit Paşa- dairesinden namile. yetişmiş kazasker, Türk Cev- | ğ det Efendiyi büyük bir hürmet | ve n'uhıbbeüe kırşıladılır 0. * naEncü işlerinde resmi | | kabul icra ve ziyafet ita eyledi- lex. Encümeni danişin kırk âza Hacı İsmail zadelerdendir. U- -:—xıdın her-biri Cevdet Efenfl'ı. lâmu âliye tahsilini İstanbulda | ile konuştu; mensup olduğu il- | mü fene dair sualler irat eyle- Cevdet Efendi bunların her | | birine vâkıfane, âlimane cevap lar verdi, Macarların — Cevdet Efendıye olan hüsnü nazar ve takdirleri bir kat — daha arttı. Nihayet sıra Encümeni daniş- âzasından ilmi felekiyat mün- tesibi olan zata geldi. Bu zatın |Cevdet Efendiye irat ettiği su- — İstanbulda mevasimi er- . Cevdet Efendi bu suale pek kısa bir cevap verdi ve dedi ki: — İstanbulda mevasimi er- sim vardır: Biri yaz, biri kış- tır, Eğer lodos eserse —velev ki kânunlarda olsun— yaz o- lev ki ağustosta olıuı:ı— kış o- lür. |İşte bu cevap İslnnbul hal- kınca darbı mesel olmuştur. ».* Macar ülemasile, encümeni danişte, Cevdet Efendi müsa. habe 'ederken tercümanlık vazi | fesini profesör Vambery yapmış tır. Macarlı profesör Vambery pek genç yaşında İstanbula gel | di. Beşiktaşta Sinan Paşa med resesine yerleşti. “ Ulümu-şar- kiye ve lisanı türkiyi mükem- mel tahsil etti ve şehri Reşit ismini takındı; orta Asya seya hatine çıktı. İranı, Turanı, Belh ve Buharâyı dolaştı. Niha yet Efganistan tarikile Hindis- tana indi. Bombaydan Luid va- puruna binip Triyesteye azimet ve Petşeye avdet eyledi. Seya- hatmanesini Le Voyage d'un faux Derviche unvanile neşret- t İ Balâdaki fıkrai tarihiyeyi bizzat profesör Vambery nak- letmitşir. Şöyle ki: Devri Ha- midide olan ikinci İstanbul se- yahatinde, Yıldiız. — sarayında, süvari feriki Faik Paşayı tesa- düfen kendisine takdim ettiler * ve Cevdet Paşa damadı olduğu | nu söylediler. Pek mahzuz ol- ! du ve münasebet düşürerek ba. eyledi # v * Profesör Vambery'nin genç Dedı. Bilmiyorum. Sırlıo. m' diye mi, yoksa acıdığın- bır tnrlu kocasından basından vaz GÖZYASLARI! Etem İZZET Dağınık; penşın, z yorgun- um! j tıkluım yetmıyormuş gıbı bir de evime mi geldin. Burası u- mumhane mi be adam?.. Derse ben ne yapardım?.. Neye dönerdim?. Bunun için korktum, — elimi bir türlü zile dokunduramadım. Ve., — .dön- düm! — Fakat, yine kafamın içinde, "dilimin ucunda tek bir hayal, - Ayaklarımı sürüye - sürüye ! ça LND M S Hıyır gıdıyonım' Dedxm Ve:, yürüdüm, Cake t)mden tutup çekmek, beni içe Biya almak istedi. Ve boğa- zında tikılan bir sesle — Sen delisin.. Dedı Yine — aldırmadım. ine gözlerimi her şeye kapa- im !, Son cebrimle kendimi kapı- an dışarıya attım! — Yalnız arkamdan gelen ve aklarımda çınlayan bir ses Ka — Yâ, Demek nıbıyet bu alacalete Ruhi? - — Gönül apartımanı! Bitmiştim: İçimde bir kor- | ku 'vardı. Bir türlü apartıma- nn kapısını çalamıyordum, Düşündüm: — Girsem mi?. Girmesem mi?, ö Bir iki defa — elimi zile gö- türdüm. Yine çektim. Annesi- ni hiç tanımıyordum. Naran'la pazarlığımız bir yemek yemek içindi. Halbuki biz sabahı et. tik. Hem kendimizden geçin- ceye kadar içtik, eğlendik. An nesi, onu bu halde nasıl Lırşı— Reni nasıl karaedardı? Va: - İzdı? Sustu mu, haşladı mı?.. tek bir isim vardı: — Naran.. Başka hiç-bir şey düşünmü- yordum. Sanki evinden, karı- | sırın kolları arasından cn kü- çük bir bahane ile sıvışan, alça | | lan adam ben değildim!; | Gözlerimi açtığım kendimi bir sabahçı kahvehane sinde buldum. Sızmışım. Saate baktım: Dokuz bucuk. — Daire |saati. Gözlerimde — dünyanın manzarası bambaşkaydı, Dün- den beri olanları bir düşündüm, gayri ihtiyari — ağzımdan çık- te: - — Felâket!; YAK ai TU CP SİŞİ ge N ASA zaman | ;lıinn razı ohıcıkti*m. Başım kazan gibi idi. Gözle- ğına dö; mih Gnülünden ıeçıyor, tuylen. mi urpcrtıyordu. a 0.. eve gi- rim kan ç üştü.Yü reğimi müthiş bir /sıkıntı kemi riyordu. Neyi düşünecekıım, hangisini düşünecektim?.. Han gi birinin içinden kehdimi sıyı- | vıp' çıkabilecektim?.. , Bunaltıdan — kendimi yiyip bitirecek gibi idim: - — Oğlum hesapi.” Dedim ve.. kalktım!. - Ne araba, ne otcmobil, . ne |dim. Yürüyor ve.. dü'unuyor. dum: 1 — Ben n& oluyorum?, D Bu ne kepazelik?, Yaptığımı kim yapar?. İki ayın içinde deli divane- ye döndüm!, Ne bayağı adammışım! t maz.. Zavallı kurıcımm' Ona kıymak ne kadır âdi.- - öklilel Z — Ve -: vantığım: isin. Sacaati |. | tin harabelerinde ancak bu ka- tramyay. Hiç birisine- binme. | |dum. Yine bir an geliyor bam Benden daha âdi adam ol- | riş, g Narana kaptmş, Nesrine hakaret, Er- gmı tahkir, âdilik, lııyığllık. cür'et, o melek kadar temiz ve güzel kıduıı ağzına ıelenı söy lemek ve her şeye: — Evet.. 'Diyip sokağa çıkmık sar- hoş sarhoş dolaşmak. Bir - in- 'an saadetini kendi elile ancak bu kadar yıkabilir ve o saade- dar âdileşerek dolaşabilir! Bu anlarımda kendi kendim den nefret ediyor; kalbim, ka- fam, beynim; damar ve. sinir- lerim sanki hep birden bir kat ran & içine kaynatılıyordu. Ve.. ne yaptığımı bilmiyor- Ş başka düşünüyordum: -— Naran'ı seviyorum., Her şeyimle onun um! Artık ondan ayrılamam.. Ben onun um, o benim!.. iMalekiilik kirükakisE'an filmini her halde görünüz. En şen ... En hoş... | | İ | Emsalsiz bir muvaffakiyetle ASRİ SİNEMADA gösterilmetke olan AŞK !:UĞRUNDA CASUS fevkalâde hissi ve müessir film, Mevzuumnun güzelliği, feerik ve sıhriâmz -tabloları ve JACOUE- LİNE LOGAN ve FRANCİ X, BUSHMAN tarafından güzel bir tarzda temsili — ile temaşaki- ranın takdirlerini kazanmak- tadır. ZENGİN VARYETE NUMARALARI İrtihali müessif Ömer Paşa ahfadımdan Hıfzt Pa- Kongre eğleniyor Bu eserin musikisi herkes tarafından terennüm edilmektedir. en eğlenceli asri Fransız operetlerinden Ağzımdan öpme (Passur da: bouwohe) Paris' te ibda eden artistler.tarafından temsil edilen bü t film pek MELEK S için 'yeni bir muvaffakiyet teskil edecektir. akında NEMASI | Sinema -Tiyatro | a Bugün Akşam Saat . 21,30 da ENİNDE SÖNUNDA Komedi 4 perde Yazan: L. Verneuil Tercüme çden: Bedia M. Vasfi Rıza Tenzilâtlı İstanbul Belediyesi . ehıı"l'ıqaîmn lu D halk gecesi IIIIIIIII RAŞİT RIZA TİYATROSU | Bugün akşam saat 21,30 da ilk | defa olarak SERSERİ 'piyes 4 per- şa kerimesi Selânik eşrafından Ke- | de. Yakında Otello. tim Efendi mahdumu merhum Tev | fik Beyin refikası ve Evranos za-: de Sabri Beyin kayın validesi, Nus tet ve Cevdet Beylerin hemşireleri ve muhtelit - mübadele komisyonu Türk Heyeti murahhasası müşavir- lerinden Kerim Tevfik Beyin va- lidesi Nesime Hanım irtihali darı beka eylemiştir Cenazesi Pazar gü- nü Yeşilköydeki köşklerinden Ye- silköyden hareket edecek olan 11,45 tnenile ka.ldınlaıak Bakırkoyunde- ki aile kabr tir. Mevlâ merhumeye rahmet, ai- lei kedcrdıdaıne sabrı cemıl ıhs:m | eylesin, Dr. Celâl Tevfikli Zührevi ve idrar yolu hasta- lıkları mütehassısı: Sirkeci, Muradiye caddesi No, 35. Her gün saat 14-18, Hırık Hayat Sirgortalarınızı Galatada Ünyon hanında kâin ÜNYON SİGORTASINA yaptırımız. Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan | | | | | Kaza - ; da Bi ECONOMOU OPERET HEYETİ Fransız Tiyatrosunda Bugün birinci matine saat 14,30 te Ya sena hrisomou., İkinci matine saat '18 de Satanerie, Akşam suvare saat 21,30 te Soülamitis, Yarımki pa zartesi aksamı Rouketa 2 kısımlık ve 40 tabloluk muazzam opereti. İstanbul birinci ticaret mahkeme sindefi: İş Bankasina merhuün ' - o- lup mahkemece satilmasma karar yerilmiş olan Sirkecide Gülbenk ha- - nında İş Bankası ardiyesinde mev- cut 11688 okka tiftik ilç 145 okka afyon 27-2-932 tarihine müsadıf cu- | martesi günü saat 13 teh itibareti İstanbul titaret ve Zıhm borsasın K mdin ki “ı lerin her gün ardiyeye müracaatla rı ve almak için de yevm ve vakti kürda borısdu bul lân nluııur ve Otomobil ÜNYON kumpanyasına bir Eete uğrımîıdan: sigorta yaptır- mayımız. Telefon: Beyoğlu 4886. : hi zNi ieiL da İst fi MA nan Paşa medresesinde yerleşe rek türkçe tahsil etmesi, Orta Asyada Türk kamvleri arasin- Çocuğumu u'vıyoıunıf Naran'ı — daha çok mbo. rum!, 4 Deli gibi seviyorum!. |Bütün varlığımı verefok se- “viyorum!.. İrademi kaybederek seviyo. rum!, Kendimi tamamile ona vere rek seviyorum :- - Bunda akıl, muhıkeme, man .tık yok!, Ben onun delisiyim!, Ben hastayım!. i Ben yaptığımı bilmiyorum!. Ve.. hükmediyordum: — Onu böyle bilmeden, dü- şünmeden, muhakeme - - etme- den, ölçüp biçmeden - seviyo- rum!. Birden bire ona — kapıl. dım, birden bire onun hükmü altına girdim. Birden bire o- nün eldum ve her şeyi unut. tum!. Dıu'eye ben degıl ölüm gir di!! Rengim sapsarı idi, Elime - K bır kâğıt alıp ta: & var?. da seyahat ederek yap ması Macar encümeni danişi- Hin Gump ve talebi üzerine idi. - “Abdurahman ÂDİL myo lıılımık istemiyor- — * —Ğuln. Arkadaşlarımın da gözün , den kaçmamış olmalı - ki, Soruyorlardı: t — Neniz var Beyefendi?. - |Hağsta mısmız?. " | Ve.. biraz çekinmeseler:; " — A iki gözüm ne oldu sa na böyle. Ruhi Bey nerede, sen nenkrdeım? Ne yaptın dı bu hale düştün?. 'Diyecekler. Bilmem bu işin -| sonu böyle neye varacak?. Yemeie çıkmıdmı Sınırlı sinirli içinde dolaşıy dum. — Aklımda hiç muayyen bir şey yoktu. Bütün vücudüm elektriklenmiş gibi idi. Kalbim müthiş — sıkdıyordu. Telefon çaldı, koştum: - Aloo. Bu sesi alınca çdıın gibi, bir aklını kaybetmiş gibi: — Efendim, canım, Naran ; cığım.. Dedim ve.. konuştuk: AULE CA A SAA VKİ