8 Mart 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

8 Mart 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Milliyet Asrın umdesi “MİLLİYET” tir 8 MART 1932 İdarelane; Ankara caddesi, 100 No. Telgraf adresi : İst. Milliyet Telefon Numaraları: Başmuharrir ve Müdür 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matbaa 24310 JABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için 3 aylığı ız Gelen evrak geri verilmez — Müddeti geçen nüshalar 10 ku- ruştur. Gazete ve matbaaya alt işler için müdiriyete | müracaat edilir. Gazetemiz ilânların mes'u Tiyetini kabul etmez. BUGUNKU HAVA Yeşilköy rasat merkezinden ve ğrilen malâmâta göre bugün hava kapalı ve yağmurlu olacak rüz- İgâr garbi | istiksmetlerden ese. cektir. 7-232 tarihind tayizi ne simi 756 milimetre ©m fazla si- İcaklık 18 en > 7 santigrat kay İdeditmiştir. Dilencilik meselesi Dilencilik meselesi başlı ba- “Oşina bir meseledir. Amma yal- © mız bizde değil, dünyada bir me — ilerilemiş değildir. Başka yer — lerde dilencilerin mektebi, teşki — Jâtr ve cemiyetleri var. Hattâ © (Dilenciler Kralı) isminde bir film gördüğümü hatırlarım. “Dilenci bir tane olsa şekerle © © besleyelim” derler... Diyenler © ekseri bir tek dilenciye bir küp © şeker vermezler. İstanbulda dilencilik ile zabı “ta örasında tıpkı kaçakçılar gi- İ İbi mütemadi bir kovalama var. dır. Birgün bakarsınız sokaklar er dolu.. Ertesi gün bir tek yok!. Dilencinin en bol yeri oğlu caddesidir. Tünelden Tak me giderken ekseri sol kolda- “ki kaldırımlarda önünüze çıkar lar.. Tokatliyan önlerinde kesa- et ederler... Taksimde biter. Hâlâ İstanbul sinemalarında örülen bir Türkçe filmin ismi > İ i © ni “İstanbul dilencileri” koya- | ıklarmış, şehrin nüfuzlu bir — Olamaz. Biz dilencileri ortadan kaldırdık. İstanbulda dilenci kalmadı... der: Filmin sahibi de: — Evet efendim! Öyle. Yal- Hiç Tokatliyarin önün- geçmiyor musunuz?., Ceva bını verir, — bu işlerde en ziyade izüme ilişen bir nokta var.. D ilenciler artık “aktör oldu... anın, i | ir izder iyi nüz yoktur... Geçenlerde bir İzmir mi, Bur sa mı bir yerin gazetesinde o. dum. Bir dilenci ölmüş, evin 'ade eden aktörü- YA EŞ © Karmakarışık bir yatak!. eri!, © Kanlı yerler. “Dağınık bir masa üstü! saçılmış bir çema. çır dolabı! Yerde sürünen örtüler!, Kanlı, sabunlu sularla dolü İD perişanlık birden bire beynime dokundu. Gözlerim dumanlanıyordu! * Elimi nereye atacağımı;"ne ağımı bilmiyordum? ME vap BEAR e Yİ AN inde durdum.Gözüme hemen Onun bir çamaşır boh- vardı, Almış. Benim cama da şöyle bir kenara bı seledir. Bizde dilencilik o kadar | Bey- MİLLİYET SALI LD smmat işleri TE) İnek sütü ile beslenen çocuklarda erken lüzum. lâzım olduğunu kaydetmiştim. Bugün bu mamaların yapılmasını tarif edeceğim, Çocuk mamaları pek çoktur. Zihninizi karıştırmamak & en esaslılarından ve yapılması kolay olanlarından bahsedeceğim. Muhallebi yapmak: Çocuğa üçün cü semi itibaren muhallebi veril 60 gram süt 60 gram su bir kesme şeker bir çay ka #iğı prinç Gnu, bir kaba konup 25 dakika pişirilmelidir. Eğer çocukta prinç unu yerine ayni mikdarda yulaf unu konarak yapıl. malıdır. Bu aydan sonra muhallebi- İspanakiı muhallebi yapmak: Yu karıda bildirdiğim tarzda muhallebi yapılır ve ateşten indirilince heien içine bir çay kaşığı tpanak ezmesi konur karıştırılır. Beşinci ayından itibaren çocuklara verilmelidir. Çocukların vücutlerinde ânnele- rinden depo olarak aldıkları çelik i yapmak: panak yapraklarının küçükleri ve bunların üclarından bir avuç ka- ince tel süzgeçten geçirilir. Bu ge- çenden hir çay kaşığı alınır muhal lebiye konur. bem et yağsız dana eti, 100 dirhem 2 havuç bir santaz ateşte pişecek sürülecek ne kadar su tebahhur et. miş ise o kadar kaynamış su kona- cak sonra bu suyuna 2 tutam tuz 2 çay kaşığı kikai pişecek çorba kaşığı sekiz ve dokuz dokuz çorba kaşığı on aylığı on çorba kaşığı verilir. Sepzeli prinç lapası: Bir sade tuzlu gen lapadan sekiz yemek kaşığı alı tın sarısı rengine kadar eridilmiş ha de yüzlerce altın bulmuşlar. Gazeteler bu adama: “Sahte dilenci Diyorlardı. Yanlış ifade, yan lış tabir... Dilencinin sahtesi ol akirin htesi. olur. Di- lisi ve zengi Bir de in- sanın dilenci olmak için avuç a- çıp sokakta ötekinin berikinin önüne çıkması şart değildir. Bu etüd yapmak isterira... Yalnız bir nokta var. Birisi sahte sakatlık veya fukaralık | göstererek dilendi mi, hemen gazeteler, polisler üstüne hü | cum ederler... “Sahte dilenci | diye hırpalarlar.. Efendim! Sah | te bir dilenci sizden ne alabilir? Beş kuruş, on kuruş mu?... Ya'sahte zenginlere ne yapa. lm? Onları neden tutmazlar, onları neden bırpalamazlar... Zararları fazla diye mi?... Asıl ismim (Felek) değildir sitgi kırsam kimse şaşmasın!, FELEK i Milliyet'in Edebi Romanı: 32 GÖZYASLARI!. Elem İZZET Dedim. Arandım, başka şey hepsini almıştı! Artık yapayalnızdım, kendi kendime luk içindeydim. | hüviyetimi ona esir ettirdiğim | olmıyacağım: “Ne © arıyacağım, işim ki, yalnız çok nazik bir Fenama gitti. Müthiş bir üzün. | tü ile sarsıldım. — Şimdi ne yapacağım? Ne olacağım?. Nereye gideceğim,. Diyordum. Bir saniye sonra dudaklarımı ısıra ısıra kanat tım ve.. hınç ile, kin il, — Gidersen git kahpe Dedim, ben de ters yüzü ka İlk önce çamaşır dolabının | pıyı kapayınca odadan dışarıya | çıktım! İnsan. ne olursa olmalı fa- kat, İrmikli et suyu yapmak; 50 dir-| nır bunun üzerine bir çay kaşığı al-| sebeple dilencilik hakkında bir | Acaip imzalı kariimize| Inek sütü ile çocuk beslenmesi « tereyağı konarak çocuğu günde bir defn veri Çocuk sekiz aylık olunca bunun yedi aylıktan i | üzerine irmili etsuyu yapılırken ko nan patates havuç alarak ezilip In pasma bir yemek kaşığı konur üç gün sonra iki yemek kaşığı. tekrar üç gün sonra üç yemek kaşığı konur tekrar üç gün sonra bu seliiz yerek kaşığı lapamın dördü prinç lapası dört kaşığı sepze ezmesi olur. Yani sekiz aylık bir çocuk sabah saat 6 da süt 170 gram, 10 da irmikli et suyu sekiz çorba kaşı; ikide süt 170 gram, 6 da prinç lapası sepzeli ye- mek kaşığı, 10 da 170 gram süt ve- vilir bundan başka sabah sekiz ak şam sekizde birer çay kaşığı porta kal suyu veya tomateş suyu veya li mon suyu veya havuç suyu yani bun lardan her hangi birisi mevsimine göre verilir, Karaciğer ezmesi yapmak: Taze karaciğerden yarım el kadar bir par. ça alınır iyice kanı çıkmayıncıya ka dar yıkanır sonra zarı çıkarılır ateşe soğuk su dolu bir kaba konur su si- cak oluncaya kadar. beklenir sonra tekrar suyu dökülür yine soğuk su konur sıcak oluncaya kadar beklenir sonra, yine bu su dökülür,üstüne 80- ğuk su konur bu sonuncu konan su gelme- | da sıcak olunca bu defa içinden ciğer alınır ve İyice temizlenmiş et makine sinde kıyılır, sonra bu kıyılmış ciğer imce tel süzgeçten tekrar ezilerek ge girilir. Bu geçenden sekir aylıktan itibaren çocuğun lapasına ilk hafta sında bir sonra iki daha sonra üç çay ban ilâve edilerek verilir. Karaci- ğerin kan zafiye i Meyveli tirit yapmak: Bir adet elma alınır kabuğu soyulur bir kaba konur üstüne pek az su konur iki kesme de şeker konur ateşte pişiri. e, öğe İMES yin enli İzleni bir kaba fırmda kurutulmuş bir di- lim ekmek alınır dövülür un haline getirilir sonra bir kaba bir çay kaşığı tereyağı konur altın sarısı rengine kadar eridilir üzerine ekmek unu ko nur karıştırılır ve papara kıvamına gelinciye kadar kaynamış ilk su ko! Bur sonra bu paparadan iki yemek kaşığı, elma ezmesinden b yemek kaşığı yani iki kısım paparadan bir kisim elma ezmesinden karıştırılarak şa dokuz aylıktan itibaren gün- defa verilir, İ Yumurtalı tirit yapmak: İki di- lim francela yağsız ve kemiksiz et- ten yapılmış et suyu ile tirit yapılar ateşte bir defa kaynatılır, kaynar kaynar çekilerek üstüne bir yumur tanım sarısı konur karış- tırılır. On bir aylıktan itibaren ço. cuklar» günde bir defa verilir. Yumurtalı pasta yapmak: 80 gram kalete unu, bir gram tuz, bir zram karbonat üçyüz gram su ile ka rıştırılır. Sonra bunun üzerine bir ya murta sarısı çalkamır karıştırılır, za bir yumurtanın beyazı kar gibi beyaz oluncıya kadar çalkanır karış tarılar. Sonra bir kabın O kenarlarma yapışmasın diye hafif halis tereyağı sürülür içine bu mama konur ve ateş bir kaba oturdularak bir a indirilir yamu- olur — bölüne ya ka erki çocuğa verilir. Vr İm yeni kurtulmuş yedi aylıktan itiba ren çocuklara verilir. Bunlardan başka çocuklara gıda larından hemen sonra günde 4 - 6 | adet piküvi veya ekmek kabuğu el. lerine vererek su verimeli ve gida siğmemeye alıştırılmalıdır. DOKTOR ŞÜKRU ———— — | ALENİ TEŞEKKÜR Pedötimin vukubulan © vefatı ha- İ sebile cenaze de * hazır bulunan, bizsat ve tahtiren beyanı taziyet ile teessürümüze iştirak & den ehibba teşekkür imkânr olmadığından ale- nen arzı teşekkür ederim Bsğtmüm sile mammna Safa Rakı | Fabrikası. Numan Vehbi merasi i Belki, ben yalnız bahtsız değil, akılsızım da. Budalalığımın, a- kılsızlığımın, hattâ onun dedi. ği gibi eşekliğimin cezasını çe- kiyorum. Ve.. aç söyleye- ilirim: | — Ben eşşseğim!. Bu bir hakikat. Fakat, babt İsızım da. Onu (sevdiğim için, Çıkarılmış ve atılmış gecelerine baktım. Kendisinin nesi ona bütün varlığımı verdiğim; gözlerimi onun gözlerine, | lümü onungönlüne kaptırı İ yine ona sahip olamadığım içi | bahtsızım, O da bahtsız. O da, her yolcunun uğrağı bir geçit İ gibi bütün beni nı başkalarına kaptırdığı ve hasret! için bahtsız!, İkimiz de acınmalıyız. İki miz de başımızı ellerimizi ne alıp kendi kendimize vâh et- İ Meliyiz! . Evde boş. Sokakta boş!. Dairede boş!. İ © Meyhanede boş: ve akrabaya ayrı ayrı | HİKAY “Binbir Gömlek” mağazası- nın sahibi on sekiz kız satıcıya, iki erkek satıcı da'ya ilâve etme | ğe karar verdi. Sabur isminde | biri ile ben intihap edilmiştim. | Sabur derhal bütün kızların mu | habbetini celbetmeğe muvaffak oldu. Mağazaya girdiğimizden bir hafta sonra artık hep bu sözler | işidiliyordu: Sabur ne tuhaf adam.. | | — Sabur bulunur çocuk de. | — Sabur vallahi dünyayı ka fese koyar. İ Pazar günü öğle yemeğin. den sonra caddeden ; geçiyor- | dum. Oradaki Acemden beş on kuruşluk Amerikan şekeri al- mak aklıma geldi. Önümdeki şeker şişesinden bir tanesini se gerek ağzıma attır. Aceme parayı vermeğe ha- zırlanıyordum. Birden bire ne- reden aklıma esti? Sabur'un ma | rifetlerinin methü sena edildiği ni işide işide, ben de “tuhaf bir adam” , “dünyayi kafese koyan adam” olmağa karar verdim. Ağzıma attığım şekeri çıkarıp | attım. “Bu hoşuma gitmedi de- dim ve bir başkasını aldım. Acem kızsın diy& bekliyor. mi Kızmadı, bilâkis gülümse iz ülegüle efendim, dük- kân sizin ! dedi. Öğleden sonra bu hâdiseyi mağazada anlattım. Hikâyem bü: bir tesir yaptı, Kızlar ba İ ğırıştılar: — Hah, hah, hahah!... Am- ma da yapmışsın. Adamcağızın bedavadan şekerlerini yemişsin. LL 3 Şekercinin önünde İ Aceme götüreyim. Bir de siz | i Evkaf zı olmuştu, Ne diyeceğini şaşır | dı: — Evet, bakıyordu amma, | dedi. Acemin gözlerine dikkat | etmemişsin. O adamm gözleri camdan. Bakıyor amma, gör- | müyor, siya Birgün öğle paydosundan evvel: — Kızlar, isterseniz sizi de | görün bakalım, Acemin gözleri camdan mı, değil mi? Teklifimi kabul ettiler. Beş dakika sonra kızlar, Sa- bur ve ben Acemin dükkânının önünde idik. Elimi şişeye uzatarak bir şe- ker aldım ve ağzıma attım. İ- kinci, üçüncü, şekerleri almağa hazırlanıyordüm. Hayret! Bu sefer Acem kızmaz mı? — Burasını imaret mi dın be adam! diye bağırdı. Ne kadar mahcup olduğumu takdir edersiniz, Kızlar kahka- hadan -kirıldılar. Sabur'un da koltukları kabardı, kabardı. Fakat nihayet kızlar halime acımış olmalılar ki, hepsi de çantalarından beşer kuruş çıka | san Ferit rıp şeker aldılar ve hepsini ba. | Nâküli : 1. Ga - na verdiler. | Bu sefer Sabur'un yüzü göl- | gelendi. Çünkü binnetice mağ- lâbiyetim, yeni bir galibiyet ha Tini almıştı. Istanbul dayide Son Temsiller Arzuyu ümümü üzerine Bu akşam O İşanbui Beledişesi Sant 21,30 da SehirTiyafmosu YALOVA İLİ TÜRKÜSÜ ll Müsikili ko - Fiyatlarda zam yoktur medi, Bestekâr: : Ha- Kadıköy Süreyya sinemasında 9 mart çarşamba akşamı Raşit Riza tiyatrosu sanatkârları “Talak Eğlen vodvil 3 perde. Nakleden: ve Helis Fahri celeri”, | Mahmut Yeşari | Beyler mi Vallahi Sabur bile bu kadarını | yapamaz. Bu tesiri görünce âdeta bir gurur duyuyordum. Sabur bile bu muvaffakıyetimi kıskandı ve canı sıkılarak deli.ki: — Bunda şaşacak bir şey| yok, Herhalde ;Acem “baş. ka işle meşguldü. Senin şeker. leri aldığını görmedi. | lr Ertesi gün Sabür'la ben tesa | düfen beraber yemek yedik. Ge | ne caddeden, ayni Acemin dük- kânının önünden geçiyor Sabur'a dedim | — Canım şeker! istedi. Gel | şu Aceme kadar gidelim. Merak ediyordum. Atem ge- ne dünkü müsaade edecek miydi? Yani Sabur'u mahcup edebilecek miydim? Endişelerim zail olmakta ge cikmedi. Acem, bir limonlu, bir de çi- lekli şeker almama sesini çıkar madı: — Güle güle efendim.. Dük. kân sizin dedi. Mağazaya dönünce, yeni mu vaffakıyetimi anlattım. Kızla. rin kahkahası sükünet bülüncü dedim ki: İ — Bugün'artık Sabur'un da | şüphesi kalmadı. Çünkü Ace- min şekeri alırken beni gördü- ğünü o da gördür“İsterseniz, Sabur'a sorun. | Sabur hiddetinden kıpkırmı. | | İli güldür Miydanda yek; | hiç görünmedi. Ben de İ dım. Hep o inat ediyordu. Şim | di biraz da ben Ee Bakalım ya o. va Pes., | Diyeceğiz. İnadımız devâm ediyor. Karar verdim; 0 — O gelip beni, arayınca: | ım | ya kadar zerre kadar. alâkadar | | me soracağım, ne düşünece. ' fim! Ve., fena bir âdet edin. i ve varlığı. | iciyorum. Her akşam bir meyha nedeyim. Hem de: — Koltuk altı meyhanesi.. Dedikleri meyhaneler. Balık pazarında, Galatada, Glavani ağında, daha bilinem nere- | İerde,. Birinden çıkıyorum, öbü | rüne giriyorum. Ne tanıyan var, Ne bilen. Ben de rahatım. Fakat, biraz yadırgarıyorum Müdürlüğünden Mikdarı Kilo Şehzadebaşı RAŞİT RİZA TİYATROSU Perşembe günü akşamı İ gala OTELLO Şkespirir İri. 5 perde 2 tablo, kişe gül açıktır. Cinsi Sadeyağ Zeytin yağ 3006 Pirinç 3000 Fasulye Fıkara maretlerine lüzumu | TUZLA VE HAVALİSİ olan yukarda yazılı dört kalem | İçme Maden Suları İstismarı erzak ayrı ayrı aleni ermez | Türk Anonim Şirketinden: deye konmuştur. Talip olanla-| - Şirketimizin alelâde senelik his- em şeraiti anlamak ve mümur- | sedarlar heyeti umumiyesi aşağıda örmek üzere her gün | Yazili ruzmamci müzakerata dahil bulunan mevaddın müzakeresi ve karar İitİSâzi zımnında 28 mare 1932 tarihine müsadid. pazartesi gü 300 neleri Levazım İdaresine ve ihale gü | nü olan Martm Otuz birinci perşembe günü saat on dörtte | İdare Encümenine ları. (880) müracaat - | vida 4 numeroda kâin şirket mere kezinde içtima edecektir, Şirket €- sas mukavelenamesi ahkâmı müci bince heyeti umumiyeye iştirak © | decek olan hissedürarın malik bu Dundukleri hisse senetlerini veya ZAYİ — Arabacı sayi ettiğimden yenisi bülkmü ehliyetnamemi alacağım. dan öskisinin yoktur, İs- mail hafta evel şirket mukabilinde dühuliye vara: Doktor Hafız Cemal Dahiliye hastalıkları mütehassısı Cumadan maada hergün öğ- leden sonra sast (2,30 dan 5e) | kadar" İstanbulda” BivitiyölürK | da 118 numaralı hususi daire- | sinde dahili hastalıkları müa- Yene ve tedavi eder. Telefon: İstanbul 22398. b ve saatte içtimada hazır bulunma İdârı ilân olunur, Ruznamei Müzakerat: 1 — İdare Meclisi ve Murakip ra- porlarımın: okunması, 2 — 1931 Bilânçosünün tasdik ve kabulü öl re meclisi azası İle muraktben ibrasr 3 — Kârın sureti tesviyesi, 4 — Murakıp intihabı ve ücreti- min tayini; anaları ve muayyen olan | yes — Ver bir tane daha.. Dedim. Orun hayaleti üze. İrine atılmak, boğuşmak, onu! gırtlaklamak ve bağırmak iste dim: — Seni seviyorum!, Her şeye rağmen seviyorum! Tiksinerek, nefret ederek se- viyorum!, Sensiz olamıyorum!. Beni deli mi etmek sun?. İşte ben deliyim!. Sonrası yok. Ne aklımda, ne valı görünce yabancılığımı an- İliyorlar. Hattâ bir masadan ku- lağıma geldi: — Bu aval da nereden düş- 7 Diyorlardı. Hiç ses çıkarma dım. Amma onlara taş çıkarı. yorum. Belki de içtiklerinin iki üç mislini içip kalkıyo - rum, Dün gece o kadar geliri içmi- istiyor. İsin kolunda odama getirildiği mi ve; — Burası mı beyfendi?. Dendiği atırlıyorum, Ara | da ne oldu, neler (o geçti, niçin bu kadar içtim, o nerede içtim hiç hatırlamıyorum !, Sadece Glavani sokağındaki meyhaneye girdiğim ve: — Barba getir bir tekl, Diye seslendiğim, Naran'ı gözlerimi nda dikilmiş duruyor gi im muhakkak! Sahiden yanımdaymış, karşım- | daymış, yine irat olsun diye bir iz ve hiç bir intiba yok! Mubakkak ki hâlâ onu yorum, Tiksinerek seviyorum!. Bütün günah ve kabahatleri ne katlanarak seviyorum!. Çıldırarak seviyorum. Delirerek seviyorum!, Yine gitmek, arkasından koş mak, — Gel., Sensiz olamıyorum!, i Beyoğlu : büyük | | ünü müspit vesaiki siçtimaden bir | zihnimde, ne hatıralarımda hiç | Ittühadı MİLE TÜRK SİGORTA ŞİRKETİ Harik ve hayat üzerine sigorta muameles icra eyleriz. Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir. Merkezi idaresi: Galatada Ünyon Hanında Acentası m uyma şehirlerde acenta aranmaktadir. 487 THE ENGLİS!İ PLAYERS heyeti bu sabah şehrimize muvase- İt etmiş ve yarın akşâm saat 21,30 te FRANSIZ TİYATROSUNDA ilk temsil ölarak Bernard Shavvin meşhur piyesi olan CANDİDA'yı a temsil edecektir. Tekmil temsillerin o programı ti. yatro kişesine talik edilmiştir. K şeler bilet satışına 'devam etmekte dir. Falih Rıfkı Bevin eserleri P—. Denizaşırr Cenubi Amerikay: anlatan ye- İgane türkçe kitap: Yeni yazı ile basılmış kitapların en nefisi Papyekuşe üzerine tabedilmiş müteaddit resimler. w 2 — Faşist Roma Kemalist Tiran ve Kaybolmuş Makedonys Faşist İtalyadan, inkılâpç İnavutluktan ve bizden sonraki |Makedonyadan bahseden yegâne Mürkçe kitap. a 3 — Yeni Rusya Rus inkılâbından, bolşevikle- terbiye ve telkiri metotların. türkçe kitap. Bea Bu eserlerin hem san'at, hem İikir kıymetleri vardır. Yeni ya- İz ile herkesin bem dezzet, hem istifade ile okuyacağı en iyi ki- kaplar bunlardır. hal ida Hepsi Muallim Halit kütüpha hesinde bulunur. nü sast 10'da Galatada Arapyan ha- | Dr. Celâl Tevfik Zührevi ve idrar yolu hasta- lskları mütehassısı: Sirkeci, Müradiye caddesi No, 35, Her gün saat: 14-18. merkezine tevdi | Zayi Beyoğlu Kasımpaşa maaş kişesin- den almakta olduğum tekmüt maaşı- 'na ait5094 numaralı maaş cüzdanımı senedi resmi ve tatbik mühürümle nüfuz terkeremi kömürcü dükkânım dan sirkat ettiklerinden yenisini çıka racağım. Diğerlerinin hükmü olmadı eni ilân ederim, Kasımpaşa Mutbakkapı ead- desinde 3 numaralı dülkünda kömürcü efradı askeriyeden Bekir oğlu Mehmet rün. | Demek istiyorum. Bunu yap mamak, kendimi tut 5 | kadar güç şey ki.. “ki gün sonra i Dr ç * Hâlâ ondan ses yok! Ben de aramıyorum. |” Düşümü k — Bu ayrılığa kendimi alış- İtırıp ta onu büsbütün unuta- İmam mi?.. İ © Buna ihtiyeş var. Herörlü sünü denedim. Bu kadından ba İma hayır yok, Bütün fedakârlık larım, her şeyim nafile. Zara- rın hiç olmazsa bu noktasından dönebilmeliyim. Tanıştığı er- kekleri, onların adedini gözle- rimin önüne getiriyorum, tüy- lerim ürperiyor! Yine razı idim: — Günahların affedeyim... Her şeyi unutayım!, Hiç bir şey olmamış diye.

Bu sayıdan diğer sayfalar: