Milliyet — *Üf Asrın ümdesi “MİLLİYET”" ti 9 MART 1932 Td: : Ankara K âd ıbugunku yvaziyete düşmezdik.. Ne:diyebilirim, eğer: — Ya kulum! İşte kar dindi. Soğuk ta kesildi... Daha ne isti- yorsun! Hitabı izztetine muha- |tap olsamn,.. | Bır ıeyın böyle. birden bire 100 No. Telgraf adresi: İst. Milliyet Telefon Numaraları: ç Başmuharrir ve Müdür 24318 C B Yazıişleri Müdürlüğü 24319 * i' İdare ve Matbaa 24310 — ŞABONE ÜCRETLERİ: F Tn Türkiye için Hariç için B Â LK L K 4 — $ — 7 50 14 — ü x 3 aylıği 6 12 » — Gelen evrak geri verilmez — Müddeti geçen nüshalar 10 ku- ruştur. Gazete ve matbaaya aii işler için müdiriyete — müracaat dilir. Gazetemiz ilânların mes'u- liyetini kabul etmez. yükselmesi, birden bire düşme- si muzır şeylerdir. İngiliz Hira- sında olduğu gibi, şunu bir tes bit etseler.. Meselâ: Şubatın bi |yünden on beşine kadar şehir da |hilinde derecei hararet yevmi Lvasatı beş, şubat on beşten bir | marta kadar, 7, martın on beşi- |ne kadar 9, sonuna kadar 12, |nisanın yarısına kadar 15, sonu |na kadar 18 - 20... diye bır ba- [rem yapsalar ne olur?.. | Ben anlayorum.. İstemesini | bilseydim... İş böyle olmazdı.. | Burada sırası geldi de belki tek |rar ediyorum, Birisi Eyüp Sul- |tanda hacet p inde dua MİLLWET AR BBA 9 dB ENFA j IK'te Başlayor. İşçı kadın — Fransızcadan — Gonflo kasabasımdan zeçenenız mutlaka orada uzun boylu, kuru, sa- kalı sekiz günlük, papucu delik, kırk yaşlarında bir adama rast gelirsiniz. Sırtındaki rengârenk yamalı elbisesi nin bu hale gelmeden evvel ne oldu- ğunu kestiremezsiniz.. Bu adamın ismine Falet derler. Gençliğinde az buçuk emlâki var dı. Bunları sattı, sattı. Karı, kız, eş, dost, ahbap, vur patlasın, çal oyna- sın, kemali âfiyetle yediler. Yirmi beş yaşımna geldiği zaman Falet'in elinde avucunda bir şey kal mamıştı. Artık dilenmekten başka çaresi yoktu. Fakat rica ederim burada dura- hım. Falet şimdiye kadar kimseye el açmamıştır. Fakat sağdan verilen bir kadahle, soldan verilen bir lakkma ek meği de ret etmemiştir. Eski bir ce kahıuz vırdı. onu Falet'ye verirse- ediyormuş. Yanına tesadüfen yaklaşmış olan bir Bektaşi şu sözleri işitmiş: — Aman yarabbi! Sana sı- - BUGÜNKÜ HAVA Yeşilköy Askeri Rasat merke- inden aldığımız malü naza- n bugün hava kısmen bulutlu ğ ve yağışlı olacak rüzgâr cenup- Bitan esecektir. 8—3İ—932 tarihinde hava tazyi- ki 753 milimetre suhunet azami 10 asgari 8 santigrattır. AFT MA arahatsiz müna- catın neticesi — Kardan artık bunalmak dere cesine geldiğim günlerden bi- “rinde cenabı hakka karşı bu sü tunlarda bir münacat yaparak r ta- ğındım. Bana şu reisliği nasip ve müyesser et.. Bektaşi sokulmuş ve sormuş: — Efendim! Affedersiniz, ga Hba bir reislik niyaz ediyorsu- nuz.. Duacı evvelen inkâra sapmak istemiş: — Hayır efendim! Ne müna sebet?.. Lâkin Bektaşi ısrar eder: — Canım! Allahtan her şey istenir. Bunda sıkılacak ne var. İşittim de sizi ikaz için anla- mak istedim., Adamcağız ni- hayet itiraf eder: — Evet! Bendeniz bir mah- kemede azayım. Riyaset mün- hal, Oraya tayinim için Allah- tan niyaz ediyorum. — Alıl Lâkin ne reisliği is- etmiştim. Duam Jlehül- mt kabul edildi, lâkin... Evvelâ derecei hararet bir- n bire 17 ye kadar çıktı... He yün fanilâları çıkarmaya * yolda yürürken terlemeye ladık. Sonra, kar durdu amma, bir ağmur, aman bir yağmur ki; vallahi karı arattı... Efendim... Bu ne sel?. Bu ne tufan! Bere. “ket versin Nuh nebi zamanında giliz... Yoksa içimizden er- k ve dişi birer çift hayvanı sala doldurur, bizi de kendi imize bırakırlardı... İi bulda bu kadar y v iııııyı gelmez.., Çunku ıye sormuşlar: — Canım dede! nedaı yıkan mazsın?.. — Aslhmız toı:îıkur, pek su oynamaya g , çamur o- yi tediğinizi tasrih edin.. Ucuza dayanamaz, tulumbacı reisi ya- par, bütün hayatınızda koşmak tan ananız ağlar... demiş... Biz de karın ve soğuğun ke- silmesini istedik amma bunla- rın yerine ne vermesini tayin etmedik... Derecei hararet bir inip bir çıkıyor.. Yağmur. ilik- lerime işliyor... Tabıların adedi Bir idarehanede ı;ıdılmıçtır — İkinci tabı etmez. Fakat para veı-mege kalkarsanız, haşlandığınız gündür. Falet hak edipte kazanmadığı pa- rayı kabul etmez, Çalışkandır. Tren saatlerinde istasyona gider. Fakat öy le her yol: Mııılenlerım ınhlııp eder. Ekserya müşteriler, kıyafetine bakıp — emni- yet etmezlerse, kabahat Falet'in mi? Meselâ kestirecek odunlarınız, şi şelere konacak şaraplarınız ve yahut buna muadil bir işiniz varsa, hemen Falet'yi çağırırsınız. Fakat ne zaman çağırırsanız, aksi tesadüf Falet baş- kasının işini görmekle meşgul oldu ğunu söyler. Garip bir tesadüf olarak bir gün Faletin hiç bir işi yoktu, Köprü ke- narında uyuyurdu. Orta mektebin başhocası geçti ve adamcağızın omuzunu dürterek: — Falet, yavrum, dedi. Bir araba kömür aldım. Şu kömürleri gel de boşalt. Falet başhocaya baktı: — Pek alâ amma, karnım aç, de- di. Aç karnına da çalışmak olur mu ya? n zan ehemmiyeti yok, Al şa yarım gündeliğin üç frank.. Gatafion ananım dükkânma git. Karnını doyur duktan sonra eve gel. Falet üç frangı aldı ve lokantaya ıiui. Yarım saat geçti, bir saat geç ti, üç saat geçti. Başhoca ortalık ka rarmağa bnşlıdıgı haldc Falet im hâlâ gelmedi zın başına bir kazamı ı'eldı dıye me RADYO Bugünkü program İstanbul — (1200 metre, 5 kilo- vat 18 gramofon, 19,5 Cennet Ha- nım ve Yesari Asım Beyin iştiraki- le saz, 20,5 gramofon ile opera par- çaları, 21 Bedayii Musiki heyeti, 22 orkestra. Bükreş — (394 metre, 16 kilovat) 20 kemanm solo, 21,5 konferans, 20,45 piyano konseri, 21,15 cazbant. Belgrat — (429 metre, 2,5 kilo- j vat) 20 ses konseri, 20,30 komedi, | 22,25 radyo orkestrası. Roma — (441 metre, 75 kilovat) 20,45 operadan nakil. Prag — (488 metre, 120 kilovat) Abraham Linkölen hakkında bir konferans, 21,45 piyano konseri. Viyana — (517 metre, 20 kilovat) | 20 Lâpçikten nakil, 21,45 konferans, 22,20 günün habenleri sonra orkes- | tra, Peşte — (550 metre, 23 - kilovat) 20,15 Yüksek Müsiki Mektebinden nakil, Varşova — (1411 metre, 156 kilo- vat) 19,45 radyo gazetesi, 20 musi- kili musahabe, 20,15 üçüncü devriâ- lem, 21,30 oda konseri. Berlin — (1635 metre, 75 kilovat) 20 Lâyipçikten nakil, 21,45 konfe- rans, sonra dans havaları. PARİS PANAYIRI 4 ten 18 İMayısa kadar 1932 Beynelmilel olan Paris panayırı | bilâmum memleketlerin bütün müs- tahsillere ve sanayi erbabma açık- |. tır. Garbi avrupanm en büyük ve en vâsi bir meşheri olan bu panayır bilhassa mevaddı gıdaiye ve mefru- şat levazımının en yeni ihtiraatını ihtiva eylemektedir. Denilebilir ki tanınmış markalar Paris panayırına YARASA (La Chauve Souris) Fransızca olarak Ârtistikte | Mümessilleri: | MAURİCET | PİZANİ | MARCEL DENYA ANNY ONDRA İVAN — PETROVİTCH | Sinema -Tiyatro ı 4 Darülbedayide Son Temsiller | Ha- Arzuüyu umumi üzerine Bu akşam İstanbul Belediyesi sat 21,30 da - ŞehinTiyaİrosu | YALOVA rörküsü — TI | usikili ko - medi, Bestekârı : san Ferit. ği Nakili : İ. Ga - y? l Yakmda: KAFATASI.. -— 4A ŞEHZADEBAŞI | RAŞİT RİZA Tiyatrosu Perşembe günü akşamı 21,30 da Büyük GALA OTELLO Şkespirin büyük faciası 5 pende 2 tablo Mahdut kalan biletleri şimdiden gişelenden tedarik ediniz. —HEH— RAŞİT RİZA Tiyatrosu san'atkâr- iştirak ile piyasaya en yeni model- | jayı derini arıetmıek üzere bunün küşa- dını beklerler. 3 Bu sebepledir ki PARİS PANA- YIRI ihııiraatânm €en yeni ve en mü $ Herini, alât ve edevatın en rakla Gatafion ananın dükk git ti. Bir de ne görsün? Falet kendisi gibi birini bulmuş, ha bire dama oynıyor.. — Falet bizim kömürler ne oldu? Heı' halde karnını doyurdun zanne- derim. Otdn istifini bozmadı, sadece de- di ki — A lıocım, yemek h dilir- tekâmül etmiş ve ıslah edilmiş nü- munelerini erbabı ticaret ve san'atın enzarma arzeylemektedir. PARİS PANAYIRINA iştirak edenlerin her &ene mütezayit bir nisbette art- maktadır. Şöyleki 1904 te 497, 1917 de 1750, 1925 te 5500, ve 1931 de tık tesiri durdu gibi... Hılk a-. İıştı... Ne yapsak acaba?. — Üçüncü tabi yaparız.. — Nasıl olur?, — Nasıl olacak, birinci tab'ı tamamen kaldırır, ikinci tabı'la bışlır Arkadan üçüncüyü salı veririz.. FELEK Demiş.. Onun gibi İstanbul- ’hniııırçokduwu çımıır olur.. Ve İst HAZİN BİR İRTİHAL Henüz pek genç yaşta vefat eden belediye mezarlıklar müdürü Sü- eşhurdur.. 'f Eğer ben bu münacatı yapar W n & soğuğu sindir de bize bir bahar havası ihsan et diyeydim, belki 3 5 Beyin kerimesi ve Yelkenci Zade Vacit Beyin hafidesi Emine İffet Hanımın cenazesi dün Ka- dıköyünde köşklerinden — kaldırıla- rak K teki aile b sine defnedilmistir. Mevlâ rahmet eyliye. Mıllıyet 'i EdEİE Romanı: 33 GÖZYAŞLARI I - Dedim; yalvardım, yakar- &Ğlu, sustum, ıztırabımdan ta- — şan zehiri içime akıttım yine _IĞI; yine beni ıldım, yîne ni kafese koydu ve.. yine ni- yet beni böyle yüz üstü bı. raktı gitti!. - Sonunu düşünüyorum: 5S0- da yok! Haydi tekrar ya o ni, ya ben onu arayıp bula- hım. Bir gün belki daha beter şey olacak. İçine düştüğüm bunca kahır ve felâket yetmi- ş gibi kim bilir yeniden şılaşacağım felâketin şekli olacak?. Artık karıma ve çocuğuma dönemem!, K ken olur mu ya? Galiba o gece başhoca kendi kö- mürlerini kendi indirdi. * * $ ! Arz ve talep Beyin biri dükkâna girdi, bir kü çük çiçek vazosu beğendi ve satıcı kıza sordu: — Kaç para bu hanımefendi? — Elli kuruş efendim. — O00! Çok pahalı, çok pahalı! alamam. Dükkândan cıktı. Arkasından ha nımefendi şöyle söylendi: 6 Hıyvın adam! Alıııııı niyeti 7620 ' iştirak Her türlü tafsilât için Beyog.ıu 41, Meşrutiyet caddesi (Sabık Kab- ristan sokak) “İSTANBUL ŞAM- BR DÖ KOMERS FRANSEEZ,,e müracaat olunur. dim. Maksat müşteri kazanmak! Bey çıktı. Aı-kaıındın -hanımefen lendi gl !_:yıâ öY .;ıklııı budala imiş bu! Elli kurüş için pazarlık !-moıgı Bir üçünçü mü!âm V e d:_b" he be.enhınımefemh? — Elli kurlı; efendim. — Peki, buyurun elli kuruşu! Mu;un ılıui'lll' aldı ve çıktı. fendi şöyle dü- A efendim. ?—-Pıhılı! Kırk kuürüşa - olmaz mi — Sizin hatırmız için olur efen- kin A se böyle bir bab ündü ; — Boylı de ahmak müşteri gör- ıııeııım. Aldığı şey yirmi kuruş et- elli kuruş veriyor. Keşke sek- sen kıım; isteseydim. L D AF felâketi gorğ dunyıyı geldiği için kim bilir ne kadar azap ve ız tırap duyacak?. Halbuki onun için gözümde ve gönlümde bes luk, hıçlık epsi hepsi - lutlar gibi bir defa hep birden geliyor rühumu kaplıyor; son- lediğim ne ümitlerim, ne ha- | ra onlar dağıldı mr yine ben: Etem İZZET | yallerim vardı?. Hepsi yıkıldı, | —— Naran.. eli . |hepsi ve her şey” mahvoldu!. Demeğe ve: Demez. Ondaki yüksek iz-| — Muhakkak ki, Allah bana | — Seni seviyorum. zeti nefs buna dir. Çocu- | yaptığ çekti! Sensiz olamıyorum ğgumu bile o kadar - göreceğim Diyorum ve.. muhakkalk; ki geldi ki.. gidip: — Ergin.. Demekten, onun yüzünc -.. kabilmekten utanıyorum, kor- kuyorum!, Bunu imkânı yok ya pamam., Ben ölmeli, harap ol- malı, yerin dibine geçmeliyim ve,. yine onların yüzüne bak- maktan kendimi korumalıyım. Onlara gitmeği, onlara dönme- ği düşünmek terketmekte gös- terdiğim alçaklıktan daha bü- yük ve daha affedilmez bir al- çaklık ve âdilik olur!. Hele Nesrin şimdi bir cocuk daha am doğuucıkkı o zavallı hayatta bab yüzü görmiyecek ve kim- | çekeceğim. Hayatırmı, istikbali mi, yuvamı, çocuklarımı yıka- rak peşine katıldığım: kadından bir an bile huzur görmek ve.. nihayet her şey onun için iken ona sahip eolamamak Allahtan beklediğim ceza değildir de ne dir?. Bundan daha büyük ceza ve ibret olur mu?, Fakat, ne yapayım?. Yandım bir kere.. Bir gün sonra Sinir , mukavemetimiz de. vam ediyor. Yine kafamın içı ılt ıııt! | Yaogelecek.. Beııdeu ayrılma!. Diye kendi kendimi kaybet- beğe başlıyorum!. Hakikaten ben onsuz olamı- yorum. Sokakta giderken.. Aarabaya binerken, Tramvaydan atlarken Dairede Evdeyken.. Hep onu du;u. d nüyor, hep onu gözlerimin ö- nüne getiriyor; bir kadın gör- sem; —O mu, Diye dönüp dakikalarca ba- Talâk Eğlenceleri vodvil 3 pende Nakleden: Mahmut Yesart ve Ha- dit Fahri Beyler. Bu akşam saat 21,30 da — FRANSIZ TİYATROSUNDA THE ENGLİSH PLAYERS heyetinin ilk temsili olarak Ber- nard Shaw'in en meşhur komedisi " TE ATN DA DU Yarınki Perşembe akşamı TO SEKR OURSELVES Cuma günü matine saat 15 te CANDİDA Cuma akşamrı b POEPLE LİKE US Gişeler her gün bilet satışma de- vam etmektedir. -Doktor. Hafır Celhal Dahiliye hastalıkları mütebassısı Cumadan maada hergün öğ- leden sonra saat (2,30 dan 5e) kadar İstanbulda Divanyolun- da 118 numaralı hususi daire- sinde dahili hastalıkları mua- î'enıe ve tedavi eder. Telefon: stanbul 22398. dar dıledım .ra Dılıı blrıin Galiba dayanamıyacağım!, Dün gece içtim içtim, kendi- mi kıyhedeeek oldum. İçimde savrulan deli bir fır- tma vardı. Sokaklara çıkmak: — Naran.. Naran!. : Diye haykırmak, serseri ser seri dolaşmak istiyordum!. Anlıyı orum, İyice biliyorum: — Artık ben onun delisi- yim!, O sabah Her şeye, her şeysine razı- Y"ıııe gelse, yinak — Seninim., : Dese, Değişiyorum. Alçalı- yorum. Kıskançlık, erkeklik his lerimi öldürüyorum. — — Ne yaparsa yapsm!. — | KADIKÖY Süreyya sinemasında Meilhac ve Halevy'nin meşhur opereti, JOHANN STRAUSS'un müsikisi 2 kopya olarak goıterıleceklir ELHAMRA tilminde tag Bu ıkşam <7 Dünyanın en meşhur tenoru TİNO PATİERA'yı HAYDUT AŞKİ (Fra Diavolo ) (Fledermaus) Almanca olarak " Opera'da Mümessilleri : GEORG ALEXANDRE HANS ZUNKERMANN BETTY. WERNER ANNY ONDRA İVAN PETROVİTCH Sınema.,mcc ) zengin bir genç kızm romanı... Marcel Achard'ın MELEK KİRAL (Le Roi n Frnnıııcn İDEAL BÜRO ve Eserleri gayet güzel bir Hırık Hayat Sadece gîıun 1 Gülüşünü, dudıinıı, hı.h-." Dıymıı F eılı.lıirlıum bun- dan daha öte bayağılığı, düşü- şü olmaz. İzeti nefis, Vekar!.. Utanmak! His!, Saygı!. Hıyı'ı.yatl Denen hiç bir şeyin varlığını i ettiğini iş p Yerlerınızı evelden temin eılhıiz Kendisine lâyırk olmayan bir adama delicesine âşık olan dilber ve Aşkının esiresi olan bu kız her bir ayıp ve mahcubiyete katlanıyor.,... müessir ve müheyyiç piyesi ve (Comedi Française) den MADELEİNE RENAUD'un temsili Gönül Kimi Severse (Mnt.ıgrı) Fılmmm mevzuu budur, göreceksiniz EĞLENİYOR Muallim Mubahat Bey Merhumun £ 'Tercüme ettiği Ameli Hayat Alimi (HERBERT N. GÂASSON) 'un BULMAK SAN'A Bütün İş adamlarma tavsiye ederiz. Tevzi mahalli: Milliyet Matbaası: Kıza Sirgortalarınızı Gılatıdı Ünyon hanında kâm ÜNYON SİGORTASINA yaptırımız. Türkiyede bilâfasıla icrayiı muamele etmekte olan ÜNYON kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta yaptır- mayınız. Telefon: Beyoğlu 4886. İşte BU AKŞAM Sinemasında s'amuse) sözlü film aa LL YENİ MÜSTERİ Tİ şekilde intişar etmiştir. Otomobil ve Daha iki gün” Şişli — Tünel tramvayu daydım. Vatman: — Galatasaray. Dedi, durdu. Arabaya ilk ö ce ııyı.h mantoölu bir kadın gir di. Arkasından elinde taşıdıj ince bir kumaş paketi ile N: ran ve.. daha üç dört yolcu gı di! Yıııe onu ilk gördüğüm g bi giyinmişti. Yine o ilk görd güm ve birden kendimi esirli. ğine verdiğim günkü gibi idi. M , gözbebekleri, sa; lıuıe!mıyonım B hepsi ni birden kaybettim; birden al- çaldım. N 'r bu dakil gö boynuna atılacak, dudak larından evvel ayaklarından ö- h pecek: — Beni affet Naran!. Dizyeceğim, Başka çare yok. Onsuz ol. ları ve şapkası bir renkti. Süz. gün süzgün bakıyordu. Güler bayıltan, bağlayan, esir ede: sürükleyen bakışları tramva)j içinde- gözden göze dolaşıyo du! Şuhtu, şendi, cana yakındı bir bakışta canı çekiyor, beyir leri eritiyor, en mağrür mukha mamak, ondnn ayrı kalmamak lmınekn yıkıyor ve topuklırı di K KA SA Mal