27 Temmuz 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 7

27 Temmuz 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

P olisinvazifelerinelerdir? Yeni teşkilât kanunu Vilâyete geldi, ,£ mühim kısımlarını yazıyoruz.. 'olün vezayi; vilâyet gif ve teşkilât kanunu şana, blirilmiştr. Kamunun emma Polin, sayi emniyetini Zi, Binme, şahıs, | tasarruf ar. Halin e, mesken masumiyetini ko- ve Armen iti a muhafaza Börülem e ükümlere aykırı i ür yirı hareketleri VE tele başına hk birleşme i 2 Yerin en bü elde etti My makin e in salâhiyeti, Naltini müdafaa ri, VE hagi EZ VE canına Sd şka suretle men'i inle ei in; karakol- a Ma ir cezayı müztelrim, © VE ünde bulunan sazları sağlanan saklı olduğu yerin arandığı sırada den şüpheli bir şahıs çıkarak kaçt dur emrine kulak aşmadığı | görülerek başka suretle ele £ geçirilmesine imkân bulunmamışsa ; Ağır hapsi müstelzim bir suçtan dola- yı maznun veya mahküm olupta zabıtı ca aranmakta olan bir şahısa yakal masına teşebbüs edildiği sırada kaçar ve dur emrine de kulak © asmıyarak başka türlü ele geçirilmesi kabil olmazsa; Vazife esnasında polise tecavüze ve- ya karşı koymağa elverişli aletlerin ve silâhların teslimi emredildiği halde em- rin derhal yerine / getirilmiyerek karşı gelinmesi veya teslim edilmiş silâh ve a- letlerin zorla tekrar alınmasına kalkışıl. muşsa 5 Polisin vazifesini yapmasına yalnız ve- ya toplu olarak &ili mukavemette bulu- Bulmuş veya taarruzla mümanaat edil. myo Devlet nüfuz ve icraatma silâhlı c'a- rak karşı gelinmişse ; Polise karşı gelenler Kanun ve usul dairesinde verdiği em- ve itaatsizlik ve ittihaz eylediği tedbirle ro riayetsizlik edenler ; Vazife yaparken polise mukavemette bulunan veya vazifesinden alıkoymak maksadile polise zorla karşı koyan ve yakalanmadıkları takdirde hareketlerin- e devam etmeleri melez bulunan şahıs Karakola götürülüp (o haklarında tan- zim olunacak evrakla beraber yirmi dört saat içinde Adliyeye verilirler. Fevkalâde haller: yet ve selâmetini z v dit ve ihlâl kabiliyetini haiz vaziyetler- de bu hal ve vaziyetleri ihdas edecek- lerinde veya devamına müessir olacak- lar:na şüphe edilenleri, sebep ortadan kalkıncıya kadar, polis nezaret altma &- labilir ve umumi ve hususi nakil vasıta- larına vaziyet edebilir. Bu hal ve vaziyetin ve devamının takdiri en büyük mülkiye âmirine aittir, POLİSTE İç Erenköyde yangın Dün akşam İçerenköyünde Server Paşanın köşkünde yangın çıkmış, köğ kün kısmı yandıktan sonra söndü- “ Ürken atlar Büyükderede piyasa caddesinde nöbet beklemekte oala arabacı Muzaf ferin atları ürkmüş ve oradan geçmek te olan Abraham Efendinin Z yaşın - daki Mavzer ismindeki çocuğuna çar parak, ayağından yaralanmasına #8 - bep olmuştur. <5 € Sarkıntılık İbrahim ve Ziya nammda iki kişi Beyazıtta tesadüf ettikleri Nimet ve â indeki iki kadına sarkıntı - lerinden haklarında takibat yapılacaktır. Terkedilen çocuklar Kurtuluşta Bozkurt caddesindeki bir arsaya tahminen bir aylık kadar bir erkek çocuğu bırakılmıştır. Zabı- ta çocuğu alıp Darülâcezeye bırak - — dar, Çarpan (ramvay Vatman Hayri Efendinik deki Tramvay arabası Emi yedi yaşlarında Petro ismi cuğa çarpmış ve sağ ayağından yara- lanmasına sebebiyet vermiştir. Kadın kavgası Kurtuluşta dericiler sokağında 80 numaralı evde oturan İkbal ve Zohi isminde kadınlar arasında çıkan kav- ga esnasında İkbal Hanım bayılmış ve hastahaneye kaldırılmıştır. Hayırlı bir sergi Halkevi içtimai yardım şubesi çok faideli ve değerli bir iş yapmıştır. Şeh r'mizin ötesinde berisinde, bilhassa kenar yerlerde durmadan didinen, 5 numaralı petrol lâmbası altında sa- bahlara kadar göznuru dökerek baş- kasına el, avuç açmadan ekmek para sı kazanmaya çalışan kardeşler var. Bu biçareler her biri en güzel, en in- €e ve en zarif birer sanat nümunesi olan eserlerini ekseriyetle maliyet fia- üne bile satamamakta durmadan ça- ışmaların arağmen gene b'r lokma ek meği bulamamak vaziyetinde kalmak idırlar, Çünkü bu biçarelerin eserleri ni müşteriye arzetmek, teşhir eyle - mek, satışa çıkarmak imkânları yok - Onlar eserlerini / konukomşu » ürü ine nrzeder - ler, İşte Halkevi içtimai yardım şube- si bunu düşünmüş ve bütün masrafı kendisine sit olmak üzere bir sergi te- siz etmiştir. Sonra kenar, mahalleler dolaşılarak bu yorulmadan didinen vatandaşlar bulunmuş, malları topla - nilmış ve bu sergide sattırılmaya ba- lanılmıştır. Halkevinin bu sergisine Üsküdar ve İstanbul akşam ve gün - düz mektepleri de iştirak etmişlerdir Her vatandaş bu sergiyi ziyaret et - meli ve behemahal bu zarif, metin ve ince el işlerinden birer tane alma? hıdır. Bu insani bir vazifedir. Çünkü sadaka istemeyen, elinin, dımağının ve gözünün kuvvet'le çalışan bir in - sana yardım edilmiş, imdadına koşul Halkevi içtimai yardım şubesi bu sergiyi tesis etmekle muhitin çalışmak ; dilenmekten iğrenen ve fun elim ıztırapları içinde ça şan fak'rlere pek büyük bir hizmet yapmış olmaktadır. “ MİLLİYET CUMA 27 TEMMUZ 1934 Fırka kavgaları.. (Başı 1 inci sahifede) da bu kadar ağır isnatlarda bulu- nursa, artık o zatla ayni kabinede diz dize oturmak bizim için gayri kabil, gayri tabii bir şey olur. Fır- kalar arasındaki mütarekenin bo- zulması için, Tardieu'nün | yaptı. ğından daha ağır bir hareket ola- bilir mi?,, Şu satırları yazdığımız zaman Fransada bir buhran ve tereddüt havası esiyor. Buhranın tesiri yal nız politika sahasında değil, piy: salarda da görülüyor. Devlet tah- vilâtında mühim bir tenezzül baş- ladı. Sol cenah fırkaları bu vazi- yetten istifade ediyorlar. Sosyalist ler ve komün'stler, gerek koridor- larda, gerek gazetelerinde ber iki tarafı tahrik edecek propaganda- yesi, kabil olduğu kadar v>- ziyeti, efkâri ©—okarıştırmaktır. Sosyalistlerin o bir ümidi da- ha var: Radikal sosyalistler, mil- li birlik hükümetinden ayrılırlarsa kendilerile birleşecekler, bu suret- le sol cenah fırkası o mecliste en büyük kuvvetleri bir araya topla- mış olacak. Şu muhakkak ki, halkın çoğu sükün taraftarıdır, ortalığa biraz emniyet ve sükünet veren Gaston Doumergue kabinesinin devam et- mesi taraftarıdır.M.Doumergue,ha- kikaten memlekette sevilen ve hı fırkadan saygı gören bir zattır. O- nun kuvvetli, güler yüzlü müdal lesile bu ibtilâfın halledileceği muluyor, İhtimal ki, M. Tardicu'- nün kabineden çekilmesi suretile buhrana b'r nihayet veri Belki daha kestirme, daha müessir bir çare bulunur. Her halde bu yazı- mız intişar etmeden evvel işin hal- ledileceğine şüphe etmemelidir. M. Doumergue hükümeti düşerso, memleketin idaresi mutlaka mec- liste ekseriyeti teşkil edecek sol cenah fırkalarının ellerine mi ge- çecek? Kanunu esasi ve meclisteki te- amül böyle bir neticeye götürür. Fakat işin bir de büyük milli pol tika cephesinden görünüşü var. Beynelmilel polit kanın çok kari- şık, çok nazik bulunduğu böyle bir sırada memleketin mukadderatı tesadüflere bırakılamaz. Bu nok- tada hassas olan kuvvetli milli te- sekküller, milli şahsiyetler, her şeyden kuvvetli ve üstün milli kuv vetler vardır. Böyle bir vaziyet kar şısında ilk önce yapilacak şey, in- tihabata gitmektir. Yeni intihabat- ta en çok hangi fırkalarım kazana- cağı şimdiden kestirilemez. Bu mesöle, her şeyden evvel, fırkala- rın teşkilâtile, intihabatta mihver teşkil edecek olan meselelerin ma- hiyetile, nihayet halkın intihabet zamanındaki hâleti ruhiyes le alâ- kadar bir şeydir. Bazıları diyorlar ki, ne de olsa yeni bir intihapta, ister istemez, Staviski meselesi mevzuubahis o- lacak, Nasıl olur, Fransanın inti- hap mücadelesi dolandırıcının leşi etrafında mı dönsün? Vatan- perver Fransızlar o buna meydan bırakmamalıdır.” Hariciye nazırı M. Barthou, telâş ediyor: Şimdi hükümet buhranı sı- rası mı? Harici vaziyetimizin en nazik, en müsait zamanında bulu- nuyoruz. Bir çok devletlerle müza- kere halindey'z. Dahili pol mülâhazalarile ortaya çıkar yeni bir buhran, harici işlerimizi altüst eder. Hâsılı her şey, fırka reislerinin bu meselede gösterecekleri hassa- siyete ve aklıselimin tezahüratına bağlıdır. Hükümet buhranma yol açmak, dahili ibtilâfları son had- dine çıkarır ve dahili bir harbe yol açar. Unutmamalıdır ki, biribiri- nin aleyhinde olan fırkaların hep- sinin de kuvvetli, muntazam teşki- vardır. Yeni bir int haba gi mek te tereddüt ve buhran günle- rini uzatır. Memleketin dahili ve harici itibarı sarsılır. Fransanın dahili ve iktisadi kalkınma hare- keti durur. Bu yüzden görülecek zararın hududu olmaz. Başında M. Herr'ot gibi akıllı, vatanını seven bir fırkadan böyle b'r maceraya gitmek beklenemez. Herkes, dava- nın hallini bizzat M.Doumergue'in müdahalesinden umuyor. Bu ümit çok yerindedir.Doumergue kabine- sinin daha bir müddet yaşaması lâzımdır. Çünkü Fransanın büyük menfaatleri öyle icap ettiriyor. Ge- çen günkü b'r yazımızda da işaret ettiğimiz gibi, milli birlik hülküme- ti mutlaka devam edecektir. Fır- kaların, politikacıların ve biribiri- ne rakip gazetelerin ihtirasla dolu gürültülerine rağmen... Bizim için ders: Türkiyenin bel- li başlı kuvveti; bütün milletin, büyük şefinin etrafında tek bir vü- cut gibi toplanmnzasıdır. Bu kuvve- *'n değerini ve icap ettiği yerlerde iyi kullanılmasını bilelim. Sirt Mebusu: MAHMUT Celâl Bey Ss ge di ergiyi gezdi (Başı 1 inci” sahifedeYi cilerimiz için neler yapabileceğini i - zah etmiştir. Vekil Bey dün saat 2 de i Recai, küçük sanayi ve ev sanayii mü dürü Saffet, kalemi mahsus müdürü Cahit ve Yüniş mümessili Mahmut B. ler bulunduğu halde sergiye geldi. Ce İâl Bey evvelâ sergi komiseri ği dai- resine girerek, burada toplanmış o - | sanayicilerle bir müdedt hasbü - | ta halde bulunmuştur. Bundan sonra ser ginin gezilmesine başlanmıştır. Vekil Beyin iyı ziyareti se: il Bey sanayicilerin istedikleri- iktyaçlarımı dinlemiş, görmüş ve mütekabilen onlara hülcümeti eN i ire Dün sergide ilk ziyaret edilen pa: ın Halkevi İçtimai yardım şubesi paviyonu olmuştur. Vekil Bey bura - da bulunan Dr. Galip Hakkı Beyden uzun boylu izahat almıtşır. Bilhassa böyle ev sanayiinde kaç kişinin çalış- tığıı ve ne kadar iş çıkabileceğini sormuş, sonra beraberinde bulunan ev sanay'i müdürü Saffet Beye direktif vererek: demitşir ki: — Dünyanın her yerinde ev sana- yiinin ayrı bir hususiyeti vardır. Bu İssım sanayiin himayesi için b'r şekil oruz. Bu kısımda çalışanlar x daha modern şekilde ça- lışmaları lâzımır. amd ilen halı paviyo- Dundar, pm eee ni ra halıcılara dedi ki: — Halılarımız çok nef's, yalnız ye ni desenler göremiyorum. Sizden yeni desenler isteriz. Diğer bir payiyonda Vekil Bey bir man Si 'kırmaş yapanların di - Vekil Bey Alınmak nan ke i umaş boyaları YELLEN hat aldı. Selim Bey bu hususta iazhat vererek, Mensucal sa- nayiinde boya meselesinin. çok mühim olduğunu, birçok kumaş boyalarının Avrupada yaptırılması zarureti mev- olduğumu, yerli ledi, Vekil burada yarım saat kadar kaldı vi naicede kumaşçılara iki E Kumaşların Avrupada boyan » ması artık ilelebet devam ©! a dir. Bu hususta tetbirler alacağız. Burada bir boya santrali vücude getir mek lâzmmgeldiği kanaatindeyim. Vekil Bey sergiyi gezdiği müddet- çe b'ihasın bu'boya -meselesile çok meşgul oldu. Vekil Boy Burda İpekli kumaş fab #ikatörleri arasında bir birlik vücude getirmek için kendisina müracaat vâ- ki olduğun wsöyliyerek, ipekli kumaş- larda b Ihassa renklere insicama, ka litenin muhafazasına işaret ederek de — Sanayide her şeyden evvel mes- leki ahlâkm tecssüsü lâzımdır. Bunu ssrarla istiyoruz. Gayrimeşru rekabet le yerli malların dejenere edilmesine hiç bir vakit tahammül edemeyiz. Vek'l Bey gezdiği paviyonlarda her malın behemahal maddei iptidaiyesi- nin nereden geldiği, yeni vergilerin ne tesir yaptığını soruyor ve rakamlara istinaden malümat istiyordu. Yünlü ku maşlar hakkında Vek | Bey Tümensa fabrikası müdürü Süküti Beyden 1z0- bat istedi. Sükütü Boy kumaşlar rın kâfi himaye görmediğini, memle- kette imal edilen yünlü kumaşların Avrupa kumaşlarından daha mükem- mel olduğunu söyledi. Vek'i Bey bu - rada uzun müddet kalarak izahat ak dı ve himaye şeklini tesbit etti. Adapazarı pamuklu mensucat pa- viyonunda Ratip Beyle pamuklu men sucatın vaziyeti ve yeni kurulacak pa muklu mensucat sanayii etrafında gö" rüşüldü. Celâl Bey dedi ki; — İşte süratle, az zamanda inkişaf eden bir fabrika, Vekil Bey sanayicilere dönerek: — İplik ihtiyacatınız 1935 senesi sonunda tamamen temin edilecekiir. Yeni fabrikalar yapılıyor. 937 de h- rice iht'yacınız olmıyacak ve bizim de ice ihtiyacımız kalmıyacak.. Evliyazade Nurettin Beyi muvaf- fakıyetinden dolayı tebrikten sonra Vekil Bey Kütahya Çini mamulâtile & zun müddet mesgul oldu ve sürüm $6- killerin beraberce tesbit etti. dün sergiyi gezerken sanayicilerden birçoğuna kontenjan kalkarsa ne ya pacaklarını, muamele vergisinin tesir ini soruyor ve direktifler veriyor- du. B'lhassa sanayicilere daima şunla rı tavsiye ediyordu: — Fazla reklâm yapılmasını iste - riz. — Kültürü olan gençlerden işçi ye tiştiriniz. Vekil Bey bü müddet kaldı ve u — Burada da izahat isteyelim mi? Celâl Bey Dae Sara Üre fabrikas paviyonunda yarım dar kalarak fabrika müdürü Atıf den izahat aldı. Vekil Bey burada 8! di tarifelerin tatbikr haki za z re e mii lk isiyi. r 2 “ . Serin mütaleal inledi. 'Bundan sonra madeni sanayiin ii pal ettiği paviyon gezilerek, sanayici lerin Vekil şereline serginin ar ka bahcesinde tertip ettikleri ziyafet mahalline gidildi. Ziyafet tamamile sanayi ve iktesadiyatımı alâ Görüşler Suriç Yoldaşla M. Antonof (Başı 1 inci sabifede)) memnuniyetle karşılık vermesi Balkanlar için mutlu bir hâdise dir. Bilhassa Bulgarydnın ken - disi için. Bulgarlar bu tanışmayı dost - luğa doğra ne kadar yaklaştırır. larsa o kadar istifade ederler. Şimdiye kadar bir tanesi tutul mamış bol vaitler karşısında al dana aldatıla bocalayıp bunal - mış olan Bulgarya; şimdi kar - şısında aldatmayan, açık yürek- li ve mert bir tanış buldu. Moskovadan Sofyaya gelecek her sözün ve öğüdün Bulgarlar Bulgarlar on danberi çok tecrübeler geçirdi- ler ve hepsinden birer acı ders gil, o tecrübelerle derslerde ara malıdır. Zaman çok ilerlemiş ve değişmiştir. Artık yeni yeni tec rübelere girmektense realiteler önünde kristalize olmak gerek- tir. Bu tanışma bize gösteriyor ki yeni Sofya hükümeti yeni bir görüş ve düşünüşü benimsemek istiyor. Hayırlısı olsun. Bu güzel işte iyi bir gazeteci, ateşli bir vatanperver ve çalış - kan bir diplomat olan Bulgaris- tanın Ankara elçisi M, Antono- fu da burada övgü ile anmalı - yız, Eski kafayı ve eski hesapları sokak demokrasisine ve komite- cilik politikasına bırakalım. Şamatası ne kadar büyük o- lursa olsun iç ve dış hızı günden güne sönmektedir. Onlar hiç bi- rimizi ciddi meşgul edebilecek şeyler değildir, netekim etm. rüzsüzlüğü ve geniş sulhün kök leşmesidir. Bu kervan da herşe- ye rağmen yol almaktadır. Biz komşu ve dostuz, onun i- çin komsu ve dost bildiklerimi» zin her atacakları doğru adıma karşı samimi bir sevinç duvarız. Ve onun için bunları vazdık. Aka GUNDUZ g de cereyan etti, Sofrada hemen sanayiciler bulunuyordu. Bi hassa tarifeler, harice çıkan malla - rm dövizi meselesi ehemmiyetle mev zuu bahsolduktan sonra Vekil Bey sa mayicilere hitaben dedi ki — Şunu bilmek ve herkese öğret- mek lâzımdır ki, Türk sanayii yalnız patrona menfaat temin etmez, mem - leketin umumi refahını, işçinin dey - masını ve umumi kallınmayı temin eder, Sanayi bütçenin umumi vaziyeti üzerinde tafeyli bir unsur değil, bilâ kis memlekette bir refah vastası - der. Milli Sanayi birliğinin bunu gös » termek ve tebarüz ettirmek başlıca va Vekil Bey yemekten sonra sergi bahçes'ndeki paviyonları ziyaret etti. Celâl Bey ayakkabı deri ve kösele sa nayicilerinin paviyonuna girince ayak kabıcılar cemiyeti reisi Abdulah be- İSİ üümik meselesi ne oldu? diye sordu? Abdullah Bey bugünkü vaziyette ayakkabıcıların şükrandan başka bir vazifeleri olmadığını söyledi. Abdullah Bey bundan sonra Ve- kil Beyin ayakkabı sanayii hakkında istedikleri malümatı vererek, memle- kette yüzde 97 yerli deri ve ancak yüzde 3 ecnebi deri kullanıldığını, a- yakkabı esnafının 100 bin ve del alrın da 30 bin kişi olduğunu, bu sa- nayie 30 milyon lira yatırılmış bulun- duğunu söyledi. Vekil Bey de ceva » ben ayakkabıcılara şu direktifi ver: di: Sizden çok şeyler bekleriz Mem lekette deri ve ayakkabı sp terakki etmiş olduğunu görmekle tk , Biraz da memleket az ği fazla memnun derseniz, daha abi! isile görüşen bir muharririmi; ze s0r- dYe'ait imtibalarını şöyle beyan et - ii — Her şubede büyük bir terakki var, Sanatkârların mesaisi şayanı tak Bu terakki sadece kemiyette i zamanda keyfiyettedir. Şayanı memnuniyet olan da budur. Vekil Bey sergi tertip heyetine ve- da ederken de, sergiyi tertip ve müm kün olduğu kadar güzel hazırlayan Nazmi Nuri Beyi tebrik etm'ş ve bu ibi hareketleri milli istihsalin istih- iki üzerinde çok müessir olduğunu ve böyle eserlerle iftihar edileceğini ilâ ve etti ve samimi bir teşyi içinde ser- giden ayrıldı. Haya bre Döişti (Başı 4 inci sahifede) ISTANBUL, 26 (A.A) — Sule de- rocsi hararete ve deniz seviyesine ân - kis arttırmıştır. Trukya ve Eğe mıntakar larında son yirmi dört sant zarfında ba- Hi iç derecelik bir dü- ün ancak 34 kadar çıkabilmiştir. İki gün evel Ma- nisada 44, Balıkesirde 43, İzmirde 42, Bursada 41 derece günün en yüksek su erir meme r. Kıtalar da Azaltılacak (Başı 1 inci sahifede) dikkate alarak, itilâhi feshetmeğe hü «| rum görmüştür. i tayi tetkik edelim: 1923 te tramvay ücretleri şu idi: Birinci mevkide bir ve iki kıt'a için mevkide bir ve iki Hi ii in ; Ee ŞEK ; hi : r T İd iŞ i i Bu miktarda da koza vesmiti nakli may m ü i gi sü çam ite arasındaki farklar çok mülhündir. Bilhassa 1923 itilifname kıt'aların az olması ya tezyidi , dr. Yeni tramvay tarifesinin £ gelecek zarfında tetkikine başlanması hakta amabtormel dör,

Bu sayıdan diğer sayfalar: