29 Ağustos 1929 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 11

29 Ağustos 1929 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İhtiyar gençlik, hasta gençlik, zalim gençlik Yaş gençliği ile ruh gençliği arasında çok fark vardır; bugün her çocuğun büyüme yaşı ile zihni yaşı mutlaka mütevafık olmak lâzım gelmiyeceği ilmen sabit olmuştur. Acaba ruhun yaşla mütevafık bir surette tekâmül edememesinin &e bepleri nedir ? Ruhi hayatı yapan amiller o kadar çok ve karışıktır ki her birinin aynı ayrı tesirini tespite kalkışmak imkânsızdır. Her halde ruhi tekâmülün bazı fertlerde tereddi veya tevakkuf ettiği muhakkaktır, Biogenetik kanunlara göre çocuğun o filogenik tekâmülü bazan bir merhalede kalıveriyor. #Filogenik tekâmül, çocuğun ana rahminden çıktığı andan iti- baren, insan mevinin, dünya yüzünde ilk zuhurun- dan son asra kadar geçirdiği ruhi tekâmülün gayet mülâhhas bir tekerrürüdür. Normal bir surette büyümekte olan bir çocuk, vuhi hayatının bir noktasında durur, artık ilerliye- mez, Gençler arasında bazan ilk çağ, bazan orta çağ, bazanda meselâ on yedinci as? zihniyetinde kalanların görülmesi bundandır, Asrın ihtiyacını bir türlü kavııyamamış, meselâ bugünkü inkılâbın mefhumunu idrak edememiş genç- ler, filogenik tekâmülünü tamamlıyamıyan gençlerdir. İşte ben bu türlü gençlere, ihtiyar gençler diyo- rum, (ruhları görünen, ihtiyarlar bahsımızdan hariçtir.) Bünyevi ve ruhi neşvünümasında ken birdenbire garip bir ruhi inhiraf gösteren genç- genç normal yürür- ler de vardır. Bunlarda ya alavik, yahut zümrevi hayatın tesirile içtimai bir amormali husule gelive- riyor. Bu türlü gençlerde, çocukluklarındaki eyosan- trisme avdet etmiş gibi, şiddetli bir benlik buhranı yüz gösteriyor. Kendi zekâ ve kabiliyetlerini herke- sinkinden ileri görüyör, adeta dehalarına kanaat ge- tirmek yorlar. Bunu hemzaman olan umumi te- mayüllerde izah etmek mümkün olsa bile anormal olduğunda şüphe edilmemek lâzım gelir. Çünkü bazı umumi afet ve felâketlerin normal cemiyetler üze- rinde böyle marazi tesirler yaptığını görmekteyiz. Hasta genclik makulesi içine ithal ettiğim bu gençler çok haris, çok iddiakâr kimselerdir. Bir cemiyetin bütün ruhu temayüllerini temsil ettiklerine inanırlar. Bu türlü gençlere her yerde ve her zaman sik sık tesadüf olunur; kendilerinde hakikaten çok bü- yük kabiliyetler mevcut olacağını ozannettiğiniz bir zamanda birdenbire durdukları, islimi tükenmiş mötörler gibi hayat dalgaları arasında dümensiz çal- kalandıklamı görülür. Bu iddiakâr gençlik zihin kudretini artırarak ka- biliyetlrini velüt kılacak yerde, boş yere çurpınmalar, UYANIŞ 633 Edebi ve ebedi bir dava Fikir ve san'at âleminde Nip em — Biz dep siz o — sala klboei kafalâr | — Ya siz? dünkü çocuklar! — Budalalar ! — Küstahlar ! Derken gürültü büyür. kolayını bulup bhalledemediği klâsik dava !.. bile bu berzahtan geçmeden bir türlü gayesine varamıyor. Mut- ait bütün bedii kıymetlere hücum, sonra kaderde İşte san'at âlemide asırların hâlâ bir En yeni teknikler laka önce düne varsa ©se Ha Hibe eid yürüyor ve bu hakikat dünün renksiz eserleri üzerinden nasıl bir sünger geçiriyorsa bugünün müfrit iddialarını da ergeç bir terazinin gözünde ölçüyor. Neticede şunu anlıyoruz : ne bütün eskiler posası alınmıs meyvalardır, ne de bütün turfan- da edebi mahsuller bilâkaydüşart olgundurlar. Yalnız şekilde yapıldığı göze çarpan yenili ndan süzülmüş ve billârlaşmış degilseler- sadece bir gösteriştir ve ömürleri de ha- yattaki hernevi gösteriş gibi kısadır.Buna mukabil eski hiyeroğli- fler bile yeni ve san'atkârane bir imtizaç ile yüksek bir eser yaratabilir, yeter ki artistin ruhundan tam bir samimiyet havası essin ve dünün malzemesini bile kullanırken tekniğini bügünün zevkine, düşüncesine göre yaratsın! İş binayı yeni bir tarzda, fakat yine güzel bir şekilde kurabilmektir ; yoksa kullanılan harcın cinsi nekadar değişik renklerde olursa olsun bu ham maddeler halinde güzelliği vücude getiremezler, Hakikat budur. Fakat neçare ki her devirde biribirlerine giren, biribirlerini hırpalıs Dünküler ne derece er - eger asrın şuur yan nesiller bu mantığı anlamak istemezler eserleri ve itiyatları üstünde iy e bugünküler de o nispette kendi iddialarının sarsılmaz bir hüküm ve münakaşasız kabul edilmesi lâzımgelen bir yenilik ve bir güzellik olduğuna bir ke inanmışlardır. Bu böyle sürüp giden ereli ve ebedi bir davadır. Neticede kıymetini o tayin eder. Bütün bu devridaim içinde muzaffer olan kıymetler ancak gençliğin şuurlu eserleridir, yoksa gençlik namına her ortaya atılan çakıltaşları bedii bir heykel vücude getirmekten uzaktırlar . Jlalit € Fahri t çarpınmalar ve hiç okumadıkları halde yine bilgiç çabalamalarla bir gün sönüp giderler.Bu, görünmeğe bir zerre bile birakmaz- kubbede hoş bir seda değil, lar. Bugün kendini irşat edecek feyizli ilim ve irfan otoriteli rehperlerden mahrum düşmüş gençlik içinde kalan bu hasta gençlere çok sık tesadüf edilmesi nevin zararınadır. Bünyevi tekâmülünü mütevazin bulundurmak için makul beden temrinlerine kıymet verdiği gibi zihni tevafuk eden gençler tekâmülü de asrın şartlarına Bu gençlik içti- ise asıl salim gençliği teşkil ederler. mai tesanüdün, (Cooperationj)un bu asırdaki çok bür- yük ehemmiyet ve kuvvetini bilip ferdiyetine bağ- nefsini içtimai ideali velüt. bir lışan gençliktir. İanmıyan, içinde hale getirmeğe çi İşte ben bu gençliği tebcil eder ve bu gençliğin gayretile milli hayatta zafere doğru gideceğimize kas ni bulunurum. Feridun Vecdi

Bu sayıdan diğer sayfalar: