8 Eylül 1932 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 15

8 Eylül 1932 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No'188222İ97. SERVETİFÜNUN 5 230 Yazan: Şemsettin Cem — Tetrika 9 — Yalnız bir bahar! — İmkân var mı Fikret dedi. Ben, böyle hassas bir kadın, onun gibi kaba, aşkı yalnız maddi bir ihtiras halinde tasavvur eden bir erkekle anlaşabile- im. Nigâr aynı zamanda ne riyakâr bir mahlük, bana mutantan cümlelerle demin verdiği nutukta ne söy» lüyordu... Şimdi ise ne diyor. Mamafih Nigârın böyle birbirine zıt iki fikri kar- şımda mütemadiyen tekrarlamasından ve bilhassa son cümleyi söylemekten maksadı ne olduğunu anlar makta gecikmedim. Nigâr iskemlesini büsbütün yanıma yaklaştırdı. Ellerile saçlarımı karıştırmiya, ara sira içini çekmiye başladı. Uzaklara bakıyor gibi yaparak yan gözle Nigârın bütün hareketlerini süzmiye başladım. Göğsü şiddetle kalkıp iniyor, bir takım şaşkın hareketler yaparak dikkatimi üzerine celpetmiye çalışıyordu. Ne müsade ne de reddi ifade eden bir hareket yapamıyordum. İçimdeki bezginlik hissinin en ziyade dışıma vurduğu bir zaman oldu. O, benim bu lâkayt ve cansız duruşumu, kimbilir neye hamletti ki yavaşçacık yanağını dudaklarımın altına getirdi: — Beni öpmez misin Hikret diye yalvarmıya başladı. Ellerimle kafasını tuttum, yüzüme çevirdim, yüzü- ne ve gözlerine dikkatle bakmıya başladım. Bakışla- rında zelil, hakir bir yalvarış, boynunu uzatışında, bütün âsabımı titreten zavallı bir vaziyet vardı. — Beni öpebilmek için hiç bir mahzur yok mu Nigâr diye sordum: O buna cevap vermedi, yalnız saçlarını, yanak- larını ve boynunu mütemadiyen dudaklarımın altın- da gezdirmiye, bir kedi gibi sokulmiya başladı. Kollarımdan tuttu, zorla ayağa kaldırdı, Neyapmak lâzım geldiğini kestiremiyor, hiç bir şey düşünemi- yordum. Göğsünü büsbütün göğelime yaklaştırdı. Xx Nigârın evinden çıktıktan sonra tıpkı bir sarhoş gibi yollarda şürüklenmiye başladım. Başım çatlıya- cak ggibi ağrıyordu, hiç bir şey düşünemiyordum, Mütemadiyen dudaklarımdan bir cümle dökülüyordu. Ben ne yaptım!.. Evet ben ne yapmıştım. Ben Sirete, aşkıma hiya- net etmiştim, Yani Sıreti aldatmıştım. Fakat bu o kadar mühim değil, Ben prensiplerimi, düşüncelerimi, aşk hakkındaki telekkilerimi altüst eden bir bareket yaptım, Hani ben yalnız Sireti seviyordum, Hani benim için dünyada, sevilecek, perotiş edilecek yegö- ne güzel, yegâne hoş kadın Sire Halbuki ben hiç mler çönldiği aşkın en zevkli, en müstesna dakikalarını nefret ettiğim, beğenmediğim bir kadınla geçirdim. Bâşım daha şiddetle ağırmıya başladı, kalbim hızlı hızlı atıyor, ya bunu 3iret duyarsa diyordum, Ayaklarım bir türlü evin yollarına doğru gitmi- yor, sanki beni orada cehennemi bir azap bekle: yormuş gibi kaçıyorum, evden, Siretten, ona yakın olan her şeyden uzaklaşmak ihtiyacını hissediyorum. Kendimi âdeta zorla Kadıköy vapuruna sürükle- dim, vapura bindim, köprüye çıktım, Gayri şuuri yürüyorum. Bütün mantığım ve düşünce kabiliyetim iflas etmiş. Doğru Beyoğlu birahanelerinden birisine girdim. Pis, dumanlı bir yer, cazbant bozuntusu bir muzika slayı, sağımda solumda ny insanlar, gelip küfür- ler ve şakalarla eğleniyo; Muhakkak iğrenç e yök, Bilhassa başka bir zaman için bir dakika duramayacağım bir gece hayatı. Fakıt bu akşam ne yaptığımı bilmiyorumki, Bir az içmek, kafamı dumanlamak, içimi sıkan bu müthiş çenberden, beynimi yakan bu kizgın ateşden hiç olmazsa muvakkat bir zaman için kurtulmak isteyorum ; İçtim. İçtim. Kendimi hatırlayabildiğim &on dakikaya kadar, yanı başımdaki bir masada, gözle- rini benden ayırmayan, saçları oksijenli, yüzü bo- yalı bir Ermeni karısının ayakları dibine düşünceye kadar içtim. Ertesi günü yo a kendime gelebildim. Beni birahanenin metruk ve pis odalarından birisine atmışlar. Sabahleyin mi ayılmadığımı görünce bir doktor çağırmışlar. Fakat nâfile, bir türlü kendime ve Nihayet kendi hâlime bırakmışlar. Başım kazan gibi, kalktım, giyindim, Üstüm, başım pislenmiş, kusmuşum, bu kıyafetle sokağa çıkmaya utandım. ne çare, ilelebet burada kalmak gayri Kapıyı çaldığım zaman Siret büyük bir heyecan- la beni karşıladı. Yüzüne bakamadım, yüzündeki mânayı ne kadar merak ediyorum. Acaba sitemkâr mi idi? nazarlarının derinliğinde saklanan şüphe ve iztirabı izale edecek bir tek kelime göyleyemedim. Yalnız" hastayım Siret diyebildim. Behi yatağımın götürdü, yatırdı döğnii de baş ucuma geçti. — Devamı var —

Bu sayıdan diğer sayfalar: