29 Eylül 1932 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 13

29 Eylül 1932 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

286 SERVETİFÜNUN No.—1885 200 — Tefrika 12 — Yalnız bir bahar! — Aman ne sevindim Fikret, aman ne iyi oldu diye haykırıyordu. koştu halasını çağırdı. Bu güler- yüzlü şişman, hoş bir İzmirli kadındı. Sanki uzun zamandanberi tanışıyormuşuz gibi bana aşinalık gösterdi : — Fikret bey oğlum diyor. Kazamızı okadar çok beğeneceksinki, şirin minimini bir yerdir, âdeta bir cennet. İzmirin en kibar insanları bahar ve yaz gün- lerinde sayfiye gibi oraya giderler. Orada temiz, saf bir hava ve âsude bir hayat vardır. Sonra bahis Nigâra geçti, hala hanım: — Nigârcığimızı diyor kaç senedir görmemiştik. Za» vallı anneside öldü. Ah bu hayat. Fikret bey işte idaremiz kıtakıt, birbirimizi görebilmek için sik sık seyahat etmek lazım. Halbuki zaman mâlum herkes nereye yerleşmişdse oradan kımıldanamıyor, kolaymı oğlum. Bak birkaç gün için İzmire geldim. Ne mas- raflar oldu, neler... Hala hanım oldukça geveze. Bana İzmir hakkında gideceğim yer hakkında bir hayli konferanslar verdi. Hayatın zorlugundan, insapların (o fenulaştığından dem vurdu. Bir aralık ; — Nigâr sizden çok sitayişle bahsetti Fikret bey dedi, O pis, sünepe kocası benim elmas gibi kızımın kadrivi bilmedi. Nerde şimdi böyle nurtopu gibi güzel terbiyeli kız * Siz evli degilsiniz değilmi Fikret bey * Kekeledim. Fakat bu suale birden cevap vere- medim, Ne diyebilirdim. Başka birisi sorsa veyahut yanımızda Nigâr olmasaydı bilâ tereddüt evet diye- cektim. Fakat Nigar evli olmadığımızı, Nikâhsız ya- şadığımızı biliyordu. — Efendim evli değilim, lâkin evlenmek ikti- yorum, diye cevap verdim. Bu cevabım pek garip oldu. Nigar vaz'iyeti an- ladı, evleneceğim kadının kim olduğunuda biliyordu Fakat hala hanımın gözlerindeki sevinç alâmetinden onun hangi kadın hakkında ümitlendiğini farkettim. Velhasıl, gece yarısına kadar oturduk, konuştuk ertesi sabah hep beraber tirene binmeyi kerarlaştır. dık ve aynldık. xI Tiren ağır ağır istasyona girdi. Bavullarımızı ve eşyalarımızı indirdik ve doğru Nigarın halasının evine gittik. Kocası evde yoktu. Hala hanım hem söyle- niyor, hem bize evi gezdiriyordu. — Görüyorsunuzya çocuklar diyordu. Cennet gibi bir memleket, kuş yuvası gibi bir ev. Ah burada bizim gibi ihtiyarlar değil, sizin gibi gençler yaşa- malı, Ne ise allah bu günleride gösterdi. Artık sessiz ve «bus evimizin içine biraz neşe biraz kahkaha girer, şu gençlik başkadır vesselam. Hala hanım bizim geldiğimizden çok memnun görünüyordu. kahve içerken konuşuyorduk, hem Nigara, hem bana hitaben: — Çocuklar evi gezdiniz. Hangi odaları kendi- nize münâsip gördü iseniz eöylersiniz, orasını 8İZ€ hazırlarım dedi. Bu istizah beni kendime getirmeye kâfi geldi. Ya hala hanım vaz'iyeti hiç bilmiyor, ve ya pek yanlış şeylere hükmediyordu. — Efendim bendenize müsade buyurursamz bir otele gideyim, hem benim.... Hala hanım bir hamlede sözümü kesti : — Aman Fikret bey oğlum o nasıl laf, sen de bizim evladımızsın. Nigârın ta küçüklükten beri arkadaşısın. A vallahi olmaz hem sana bir şey söy- leyeyim mi Fikret bey, burada maalesef oteli yoktur. Vakıa böyle bir ev tutmak kolaydır. Fakat biz seni burada kendi oğlumuz diye tanıtacağız. Nigâr da: - Fikret diyor, güzel bir yer buluncaya kadar" burada kalırsın. Her halde rahatsız olmayacağını zannederim, Sonra, vaz'iyyet tavazzuh ettikten sonra ve yahut güzel bir ev bulduğun zaman taşınırsın. Hala hanımın ardı arkası kesilmeyen ricası ve Nigârın davetkâr bakışları arasında fazla israra lüzum görmedim, teşekkürle kabul ettim lâkin aym zamanda, da düşünmeye başladım. Vaz'iyyet oldukca garip idi, bilahara feci olacaktı. Evvela Nigârla bir evde, bir çatı altında bulun- mak,, Bu büyük bir tehlike, benim için ve Siret için en korkunç bir tehlike olacaktı. Saniyen bu kaaaba halkı Nigârla aramızda her hangi meşru bir münasebetin mevcudiyetine inanacaklar ve bizi öyle tanıyacaklardı. Peki o zaman Siret gelince ne yapacaktım? O zaman bu evden ayrılıp Siretle beraber diğer bir eve yerleşince her kes ne diyecekti Hakikaten vaz'iyyet müşkül ve içinden çıkılmaz bir hal almışlı. Fakat yapılacak hiç bir şey yoktu. Mesel'enin hallini zamana bırakıp beklemek en doğru hareket olacaktı. Akşam enişte bey eve gelince ona da ne şekilde takdim edildiğimi anlayamadım. Saçlarının hepsi bem beyaz olan ve yüzünde yine kar gibi beyaz bir tabaka sakalı bulunan bu adamın elini öpmek

Bu sayıdan diğer sayfalar: