29 Eylül 1932 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7

29 Eylül 1932 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No.188ö—200 dil ordusuna gönülden hizmet etmektir. Milli şuur onu emreder ki dükkânının üstüne arap, acem veya frenk kokusu taşıyan bir lisanla en ufak bir levha bile asan vatandaş, bu hareketinin türk diline bilerek veya bilmiyerek bir ihanet teşkil edeceğini iyiçe anlasın. Münevverlere düşen vazifenin ise daha ne- kadar fazla ve güç olduğunu söylemek bile pe Fakat bu güçlük yenilmeli ve bepimiz türkçeni yeni milli binası kurulurken oraya bir taş abtimniye canla başla, çalışmalıyız. Büyük rehberin işaret ettiği yolda kalemlerimiz hiç durmadan çalışmalı ve türkçe düşünüp güzel ve açık türkçe kelimelerle yazmalıyız. Burada ilk akla gelen şu sualdir: acaba hangi kelimeler türkçedir, yahut türkçleşmiştir? Bir taraf- tan tasfiye yaparken diğer taraftan hangi kelimeleri muhafaza etmemiz lâzımdır? Bu mesele cidden mü- hiradir. Şu veya bu cihetlerden tetkike pek elverişli olan bu davaya, bir makale içinde uzun boylu giriş- miye imkân yoktur. Yalnız şu noktalara işaret etmek isteriz. 1 — Türkçe mukabilleri olan ve aralarında hiç bir “nuance , mevewi bulunmıyan (arapça ve acemce kelimeleri kai suretle dilimizden uzaklaştırmak : Kılıç yerine seyf, şimşir ve güneş yerine şeme ve mihr, afitap Aurgit kelimeleri gibi. (Bu tasfiye zaten senelerdenberi aşayı yukarı yapılmıştır.) 2 — Asılları ister arapça veya acemce, isler fransızca veya diğer bir lisandan alınmış olsun, halk dilinde yerleşmiş kelimeleri muhafaza etmek: şemsiye, tevekkül, doktor, futbol v.s. kelimeler gibi... /Dokter aLimEai yerine bir zatın teklif gi üzre “em, kelimesi eski türkçede ilâç manasına geldiği iddiasile “emci,, demek lâzımdır gibi hükümler pek aykırı düşüncelerdir. Hatta “hekim, kelimesi bile doktor kadar halk dilinde yaşıyan türkçe bir kelime addolunamas: 7 3 — Şahıs veya memlehet, şehir ismihaslarım, ye türkçede eekidenberi taammüm etmiş şekilde muhafaza etmek (İskender, Floransa, v.8. gibij, yahut asıllarım- daki beynelmilel imlâ #le almak: Shakespiaire, New-York gili. 4 — İlim astilâhlarına öz türkçede mukabil kelime bulunursa ne âlâ, aksi takdirde bunları lâlince veya unanca esaslarından lisanımıza en tath gelebilecek şekiller dahilinde iktibas etmek: oksijen, otomobil, eino- grafik, psikanaliz, morfinman; siratosfer v.s. gibi. 5 — Öz türkçe kelimelerin köklerini araştırmak ve geniş türk diyarında münevver şehirler halkının bilme- diği kelimeleri bulup orlaya çıkarırken mücerret kelime- leri mümkün mertebe mürkkeplere tercih etmek: «saban izi» yerine Anadoluda çok kullanılan «çizi» kelimesi gibi. 6 — Nogoy lehçesile *gün» yerin «kün», «deniz» yerine «dengiz» ielâffuzları doğru ulmyacağı gibi «akşam» yerine «lün», «hangi» yerine skayaw kelime- lerini tereih etmenin de acaip düşeceğini, yahut Kafkas türklerinin «hereden gelirsin $ nereye gidersin?» yerine «kardan gelirsen? hara gedirseon?» suallerindeki şive farkından maada <har» kelimesini hoş görmek doğru olmıyacağım iyice bilmek. Ayni surelle «arkasından yerine x<kabağında», <önünde» yerine «dalında» gibi tabirler Ode İstanbul şivesine pek aykırı düşecek şekillerdir. Bu altıncı mülâhazayı kaydederken İstanbul şivesi esasına dokunmuş olduk. Bazılarının zannı hilâfına AŞ SERVETİFÜN UN 279 bu esasa riayet mecburiyeti vardır: çünkü incelmiş ve üzerinde en çok işlenmiş olan şive budur. Ancak İstanbul şivesinin de semt semt değişiklikler göster- diğini de unutmamalıdır, Meselâ şu «İstanbul» keli- meâsinin bile pekçokları tarafından «Istanbul», <Üs- tanbul» gibi telâffuz olunduğuna da şabit olmaktayız. Maamafih bu, tamamen telâffuz meselesidir ve esasta büyük inhiraflara yol açmaz. Yeter ki bu şive daims elde miyar olark tutulsun, Yaşıyan kelimelerin mânaları itibarile de İstanbuldaki mefhumlarını ekseriyetle mulafazadan başka çare göremiyoruz, Niçin mi9 çünkü vatanın muhtelif mahallerinde bazı kelimelerin muhtelif mânalara delâlet ettiğini görü- rüz, Meselâ vaktile muallim olarak gitmiş olduğum Muğla'da «testi»ye «bardak», bardağa «billür» der- 1er./*) Diğer bir vilâyetimizde de ayni kelimeler. başka kelimelerle ifade olunabilir, Lisanda birlik ve bilhassa yazı dilinde umumi bir esas vücude getire; bilmek için, şive ve kelime itibarile ayrı ayrı mahalli hususiyetleri göstermek imkânı hasıl olamıyacağınâ da herşeyden evvel kanaat getirmek lâzım gelir. İşte bütün bu noktaları da tayin ve tesbit etmekle mükellef olan Dil Kurultayı, herhalde milli lügati- miz üzerinde bilhassa çalışacaktır. Nitekim onbine yakın birçok eşki türkçe kelimelerin toplanıp basıl- makta olduğu haberi de şimdiden hepimiz için büyük bir müjdedir. Bu lügat herhalde daha çok genişliye- cek ve bütün yazıcılar yeni ifade şekillerini canlı ve taze öz türkçe kelimelerle ifade için bu kelime- lerin sanatkârane imtizaçlarına çalışacaklardır. Ku- maşın rengi ve yumuşaklığı da ancak kıymetli şair ve nasirlerin yeni kelimeleri kullanmakta göstere- cekleri kudretle ölçülebilecektir. Yeni kelimelerin hakiki kıymetleri ise, ancak san'at adesesinden halk diline geçtikten sonra hakkile piienlabilee ez (9) Şu dağların meşesi gönlüm Billür şişesi gönlüm — Muğla türküsü — m— — —— — — —— ——-— —S3| NOTLAR | > İstanbulda Sarı vesika isimli filmi büyük muvaffakıyetler kazanmış olan Mis Elisa Landi Satılık ev isimli yeni bir film çıkarmıştır. Elissa Landi bir Avusturya kral ailesine mensuptur. > # * X Seyahatte olan Gabriyel Danopçiyo'nun İstanbula gelmek ihtimali vardir. # a # > Bruno Erank, Ceneral ve para isimli bir komedi yazmıştır. Bu kış Berlinde ilk dafa oynana» caktır. S.N.

Bu sayıdan diğer sayfalar: