18 Mayıs 1933 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7

18 Mayıs 1933 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— il ; | 394 SERVETİFÜNUN No.1918—233 DIL KÖŞESİ: Dil İnkılâbının Mana ve Mahiyeti İnkılâplarda ileri milliyetperverlik, müfrit hare- ketler daha gok lâzımdır. Bir müessesenin yıkılışı, ye- rine diğer bir müessesenin kuruluşu cezri hamlelerin isabet ve kuvveti ile mütenasip olarak mnvaffak olur. Yeni bir memleket, yeni bir rejim davasını kök- leştirmek için çalışıyoruz. Muhitimizde, raya hislerimizde her şeyin Türk olmasını istiyoruz. E olarak dil ininlâbı bunun en canlı bir misalidir. Dil inkılâbı bir nevi manevi inkılâptır. Bunu ruhlara aşılamak, inandırmak için en müfrit yollardan yürü- meğe mecburuz. Küçük, ehemmiyetsiz gibi görünen ihmal noktaları, zamanla tesirlerini genişleterek yap- mak istediğimiz inkılâba bir anti kuvvet olarak teza- bür eder. Bazı dar düşünce sahipleri dil inkılâbında da iti dal tavsiye ediyorlar. Bn gibiler, inkılâbın lügat ma- nasını dahi anlamamış zavallılardır. Uyuşük hareket etmek, hislerimize kapılmak, müsamaha etmek inkı- lâp vesillerinin tanımadığı mefhumlardır. Yeni Re- “jim kuran birçok Avrupa devletleri «gayri milli> ye en haris düşmanlardır. Buügünkü cemiyet hayatının zahiren «beynelmilel» liğe doğru gitmesine rağmen, yaşamak istiyen bütün milletler tek istinat kuvveti olarak milli varlığı, milli ruhu görmektedirler. Her memleket kültür teşkilâtı, propaganda şebekeleri vs- ir ağ milli karakterlerini takviye için seferber olm Bizim dil inlnlâlımızın bir manası da bu şekilde izah edilmek gerektir. Türk olmıyan tek bir kelime, hattizatında pe gibi görünür. Fakat bazan, Türk olmıyan bu bir tek kelime, istiklâl ve hürriyet aleyhine silâh olarak aaa müthiş bir kuv- vettir. Dilimizdeki bütün yabancı sözleri istisnasız çıkarıp atmalıyız. Geçen gün bir arkadaş has isimle- rin muhafaza edilmesi taraftarı olduğunu söylemi,- ti. Ne büyük gatlet!. Meşum «Sevr» de Türk vatanı mevzuu bahsedilir- ken Yunan murahhasları, isimleri Türk olmıyan şehir- m Birime şehri a e iddia etmişlerdi. Orada an başmura! *— Me nasıl die bırakılabilir 2. İsmin- den de anlaşılıyor ki bu şehir Rum diyarı demekiir, diye, bu vatan parçamızda hakkı mülkiyet iddia edi- yordu. Sözün, ismin çok büyük ehemmiyeti vardır. Bu gün, bütün Balkanlarda yüzleree, binlerce köyün adı türkçedir. Bu, bu topraklar üzerinde uzun asırlar Türk hâkimiyetinin mevcnt olduğunu gösterir, Şimdi Balkan devletleri bu isimleri değiştirmekte, bu top- raklar üzerinde Türk benliğinden iz birakınamağa sark mine Biz de Türk olmıyan bütün şehir isimlerini değiş- tirmeliyiz. Bütün ecnebi ansiklopedileri şehir ve köy- lerimizden bahsederken Türk olmıyan isimlerile anar- lar, Maziyi tamamen silmek, kafalardan, ruhlardan söküp âtmak lâzımdır. Vatanın ber yerinde yalnız milli hava teneffüs edilmelidir, Hâlâ Beyoğlunda, Polonya, Venedik, Lamartin daha bilmem ne sokak- ları var. Türkiye Cümhuriyeti topraklarında olduğu- muzu bize bu isimler mi hatırlatacak 9.. Beyoğlunda oturan Lövsntenler, tatlı su frenkleri - bunlara maa- lesef bir haylı da Türk vatandaş ilâve edebiliriz - Beyoğluna hâlâ Pera diyorlar. Bu vwezi pivresiliği, Türk milliyetçiliği ezmelidir. Pera rumca karsı yaka manasına gelir. Fatih İstanbulu aldığı vakit burada balıkçı Rum ailelerinin kulübeleri varmış. İstanbul tarafındaki Rumlar, onlara karşı yakalı manasına Pe- ralı Rumlar derlermiş.. PFakat.. maalesef ayni ismi bir şeref gibi taşıyan hâlâ yerli, yabancı birçok müesseseler var. Beyoğ- luna çıkınca hepimiz görüyoruz. İsimleri yabancı olan birçok müesseselerin reklâmları, ilânları da ya- bancı dillerledir. Avrupa şehirleri belediyeleri, mahalli dilden gayri bir lisanla yazılan küçük tabelâdan bile beş misli «lâvha resmi alır. Bütün bunlar o memle- kette yabancı havayı, dağıtmak içindir. İstanbul be- lediyesi varidat arayıp duruyor. Yabancı dille yarılan iâvha, ilân ve reklâmlardan İwş misli resim &lsa, mühim bir varidat menbat bulmuş olur. Bil inkılâbı bir kül olmalıdır. Eğer bütün vatan- dağlar, resmi, hususi bütün müesseseler bu işle alâ- kadar olurlarsa dava kazanılabilir. 'Türk dilini yap- mak, bir milli vazifedir. Ecnebi isimleri, sözleri knl- lanmamak için vatandaşlardan vazife bekliyen Dev- letin bütün makine şebekesi ayni davanın büyüklü güne itoan etmiş bulunmalıdır. Bu dava bir T.D.T.Ç. bir Maarif Vekâleti meselesi değil, Bütün bir Devlet ve bir millet işidir. Geriptir, bir Devlet müessesesi olan Seyrisefnin idaresi ecnebi lisanlarında çıkan ge zetelere verdiği ilânlarda adaların isimlerini bizim söylediğimiz kelimelerle yazdırmıyor. Büyükada, Hey- beli V.S. çök fena, kaba kelimeler midirf.. Beyrise- isin üzerinde remi damga taşıyan ilânlarında niçin Prensadaları, Prenkipo V.S, diye yazdırıyor? Milli dil davam, hepimizin davamızdır. Türklüğün hâkim olduğu bir memlekette yalnız Türk hâkimdir, Dil inkılâbınıu gayesi bu bopraklarda yaşıyan her mefhumun söylenişini türkçeye çevirmek olmalıdır. İukılâplarda, itidal yoktur. Tirol'de İtalyanlar 200 bin Alman'ın aile isimle- rini bile italyanca'ya çevirmişlerdir. Bu suretle İtal- yan topraklarında Alman kültürünü boğmak, yerine yalnız İtalyan ruhu aşılamak gayesi güdülmektedir. Tirol kelimesini de yabancı bulan İtalyan'lar, bu mıtakanın ismini «Yukarı Adij» e çevirmişlerdir. Fransızlar Alsas Loreni Franuzlaştırmak için ge- celi gündüzlü çalışıyorlar. Bu mıntakada Alman ko- kusu bile bırakmıyorlar. Lehliler Dansing koridorun- da dört milyon Alman'ın milli kültürünü çürütmek için en müfrit yollardan gidiyorlar. Bir gün Dansig tamamen bir Leh toprağı olacaktır. Dit inkılâbımızın içtimai, siyasi cephelerini de gö- zönünde bulundurarak, bütün dünyada 60-70 milyon insanın konuştuğu güzel türkçeyi, tamamen milli ve çok kuvvetli bir kültür müessesesi haline getireceğiz. Reşat Feyzi

Bu sayıdan diğer sayfalar: