14 Mayıs 1936 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 10

14 Mayıs 1936 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

390 SERVETİFÜNUN İkinci Yazıya Karşı İkinci Cevap: e m ki e Na, 2073—388 İnsan, Kendisini Bir Kere Devaynasında Görmesin ! «Akşar» daki «Bir Çırpıda» sütununda çıkan «Bu nasıl aşk!» sernameli ilk yazınıza, Çok geç cevap vermiştim. Sebebi de «Zavallı Bethoven!s deki dur, bakalım daha, birader, birinci, ikinci kitapların çık- sın da öyle Bethovene benzet» cümlesini veya ben- zerlerini kullanmıyasınız diyeydi. Vaziyet, gene ayni vasiyet! Ve İşte şimdi de ikinci yazınıza cevabım! «Değil Bethovene benzemek iddiası» demek, «Bet hovene benzemek iddinsi için değil des demektir. Hani sizin «değil sırtüstü yatmağa» dan «sırtüstü yatmak istiyorum: mânâsını çıkardığınızı görünet, bu noktayı tasrihe lüzum gördüm. Okuyucular, ba- Eışlasınlar ! Her ne halse, - gene - değil Bethovene benzemek iddiası, 8iz münekkit Bay ilikmet Feriduna cevap vermek için bile, çıkmak üzere bulunan ikinci kita- bımın intişarını beklemiştim. «Umutlanma !» çıktı ve adresinize de bir tane gönderdim. Belki büyük meş- gnleleriniz arasında, bir buçuk ay kadar evvel gön- derdiğim bu küçük eseri okuyacak zaman bulama- mışsınızdır. Hem böyle araya bir fasıla vererek &ize cevap verişimden de, dediğiniz gibi «küplere binmiş» olmadığım apaçık. Bu da sizin «Hüsnükuruntüs nuz olma! Pakat, insan bir kere kendisini «Devaynası» nda görmesin; yoksa herkes karşısında zavali: olur, bi- Siz de, işte böyle bir büyüksünüz ve her dümleye <zavalliz ile başlıyor, her cümleyi «zavallı ile bitiriyorsunuz. Eğer bu kelime çok hoşunuza gidiyorsa, her an kullanabilmek için, isminizin &onuna ilâve ediverin. Soyadınız olsun! Ya siz? siz nasıl «zavallı» değilsiniz ki, «8 omlik, 1,5 formalık» diye, bir şiir kitabına vasıf ve kıymet biçmektesiniz. Şimdi buna karşı da, «tabii değil mi ya, kilo hesabı ağır çeker hiç olmazsa!» gibi, yu- murta ökçeli, yırtık bol paçalı, bir omuzu düşük kelimelerden mürekkep bir cümle ile mukabele ede- bilirsiniz ! Bir şiir kitabını, «Akay» vapur şirketinin yaz tarifesine benzetmek ve hatta san'at bakımından da- ha düşük olduğunu keşfetmek, orijinal fikir ve buluş cümlesinden doğrusu! size «kübizm» den de öte bir «sürrealizm» üstadı diyeceğim geliyor, nerdeyse! İlk mektubumda <Delikanlıyım ben» adlı şiirin ifadesi, «yapmak : istemektirr diye davul çaldığım halde, siz hâlâ&- aya atılan gülielerden, demir adım- lardan Ooir aşk mefhumu sızdırmıya çalışmaktasınız! yüzden, 8ize ya okuduğunu anlamıyan veyahut da yazdığını bilmiyen, dersem, gücenmezsiniz ya, bay- cığım #! Bethovemlik iddiası bahsine tekrat gelerek diye- ceğim ki, şu sizin vasfeylediğiniz kitabın küçüklüğü: nü bildiren «8em ve 1,ö forma» tabirleri altında, — “Bir Çırpıda, Sütununda Yazan Bay Hikmet Feriduna — bu memlekette ne büyük eserler çıkmıştır, diyecek olsam, «bak, memleketin büyükleri kimlere benzedi» mi diyeceksiniz yoksa $ Anlamadım ki! Bethoven, kocaman bir adam, Ama çok büyük. O, bir vecize, bir fikir ortaya atmış. Bu vecize, ar- tık dünyanın malıdır. Herkes kullanabilir. Ben de, yeri geldiği için -daha çok yerinde olduğu halde ağır bulduğum için nezaketen bir at sözünü bırakarak - bunu kullandım. Sizin gibi münekkitlere karşı böyle cevap verilir, demek istedim. Ben bir Bethovenim, demek değildir bu. Satırlarınızın arasına, <meğslo- mâani> gibi bir ilim kelimesi sıkıştırabilmek istemiş ve o derdin gözlerinizi bürüyen arzusile pek aşırı gitmişsiniz | Mamafih, siz de haklısınız Mademki bir münek- kitsiniz, Münekkit, bütün edebiyat âleminin, kalemi- nin ucundan damlıyacak mürekkebden titrediği adam! Evet! Böyle! Bizde bir de «zabıtai edebiye» ye çok ihtiyaç varmış meğer! Safa Karatay Hamiş : Çok hürmet ettiğim hir bayan, «bü yazıyı neşretme- yiniz; çünkü, bana o zatın çok iyilikleri vardır» diyordu. Sordum; yorgun kafayla büyük bir sütunu okumak külfetinden kurtulmak içip, altında imzanızı görmek, kâfi geliyormuş | S.K. Günlerim Böyle Geçer! Dökülen birer yaprak gibi düşerken günler, Bu dökülüş, ruhumu binbir acıyla deler.. Benliğim bilinmiyen bir korkuyla sendeler, Derim : — İşte, ölüme bir gün daha yaklaştım! Dudaklarım ttrerdi silinmez bir heceyle, Dertlerim derinleşir bu uykusuz geceyle.. Hislerim yorulunca her günkü bilmeceyle Bir acıdan kurtulup bir acıya ulaştım!. Gözlerime yaş doldu gecelerin neminden, Parlak saçlarım soldu hayatın eleminden, Gençliğme çelenk ördüm gözyaşı şebneminden, Gün görmeden akşam mı oluyor, diye şaştım! Muazzez Kaptanoğlu

Bu sayıdan diğer sayfalar: