14 Mayıs 1936 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 18

14 Mayıs 1936 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Wo. 2078— 388 şısında mumya yüzlü adam veyahut mes'ut ni- şanlı kız rolünü oynar gibi, sun'i al renkteki yanaklarile Nadejda Sergievnayı görüyordu. Nadejda her gün sabahtan akşama kadar, mukavelede yapılan yeni bir tâdilattan bahse- derken kuşlar gibi ötüp duruyordu. Mukavele- deki her türlü maniler vesair şeyler tesbit edil- dikten sonra ihtiyar noter, şimdiye kadar asla böyle karışık bir mukavele görmediğini, ne pe- derinin ve nede kendisinin, böyle bir işle meş- gul olmadığını anlatıyordu; ve Madam Melikov, en çetin hukuk işlerinden daha ziyade şayanı ehemmiyet olan bir meselenin denemesini yap- mış oluyordu. Nadejda, çok rahatsız bir gece geçirmişti. Rüyasında kızının izdivacı dolayısile büyük bir balo veriyordu. Fakat bu balo Pariste değil, Surakhanideki malikânesinde veriliyordu. Bü- tün duvarları camlarla çevrilmiş olan eski kabul salonunu tanıyor; ve dairenin ortasında, altında muhtelif renklerdeki lâmbalarla tenvir edilmiş küçük bir havuz içine akan şampanya çeşmesi- nin bulunduğunu görüyordu. Meserret içinde gelen bütün zadegânı karşılıyor; bütün zinet ve ihtişam içinde bulunan bu büyük sosyete, genç zevcenin şerefine şampanya çeşmesinden içiyor- du. Birdenbire duvardan bir kapı sertçe açılı- yor; Nadejda, Surakhanideki evinin bu tarafın- dan çıkılacak böyle bir kapı olmadığını bildiği için kapının, Nikolay Melikovun Paristeki ça- lışma odasına açılan kapı olduğunu anlıyordu. Kocası halı üzerinde yatıyor; fakat Nadejdanın kendisine doğru ilerlediğini görünce ayağa kal- kıyor; bütün misafirler korku nidaları çıkararak Kaçıyorlardı. Nikolay Petroviç tektiriâmiz bir hareketle: «Beni niçin düğüne davet etmediniz? Siz de itiraf edersiniz ki, bana karşı küçük bir hürmetiniz yoktur, değil mi? Fakat hediyemi reddetmiyeceksiniz!... diyordu. Sonra, sarı bir çantadan küçük bir kart çe- kerek onı veriyor; Nadejda, bu kartı okumak istiyorsa da, kart parmakları arasında beyaz bir toz oluyordu Sabah olunca, gecenin bütün kâbus ve ha- yaletleri dağılmış; bol güneşli, parlak bir sabah doğmuştu. Mevsim ilerlemiş olduğundan artık karın yağma vakti beklenmeğe başlamıştı, Fa- kat o gün, hava okadar tatlıydı ki, âdeta ilkba- harı andıran bir rüzgâr esiyor; güneyin bütün güzel kokularını getiriyordu. Nadejda çekingen adımlarla kızının odasına UYANIŞ girdi. Tatyana kulkmış ve merasim için henüz hazırlanmamıştı. İdintelelar bulutu içinde, saç- ları üzerine konmuş bir taşla, manzarası, oka- dar güzel ve okadar teskir ediciydi ki, Nadej- da heyecanını zapta muvaffak olabilmek için büyük bir gayret sarfediyordu. Yaklaşmağa cesaret edemiyerek : — Güzel güvercinim, dedi. Bu anneyi kızından ayıran yalnız bir inci tül değildi. Tatyana yüzünü açarak gülerken Nadejda çok resmi bir yerde bulunuyormuş gi- bi, evlâdını kolları arasında sıkmak için kendi- sinde bir cesaret bulamıyordu. Davetlilerden ilk gelen Mur olmuştu. O da geceyi fena geçirmiş ve hiç uyuyamamıştı. Nadejda tamtıraklı bir sesle bağırıyordu: — Bakınız!.. Nasıl İfijeniye benzemiyor mu? Hiç şüphesiz ki, eski zamanın Afrodit ve Elen gibi meşhur güzelliklerine benzetmek is- tiyordu. Mur, düşünüyordu : — Evet, bu vicdansız kadın doğru, hemde çok doğru söylüyor; işte Tatyana bekâret tülile süslü olarak kurban edilmeğe hazır bulunuyor. Az zaman sonra, Prens Radina ile kocasının vefatından sonra büyük bir mirası konmuş olan ve Kisaviyeden şikâyetle bahseden teyzenin gel- diğini haber verdiler. Kisaviyeden şikâyet edi- yordu; çünkü bu kaba herit, elleri eldivensiz olarak, köylü parmaklarile onun arabadan in- mesine yatdım etmişti. Kadın, sivri sesile Murun üzerine zehirli bir nâzar atfederek: — Hiç te terbiye görmemiş, diyordu. Prens Radina, perhizkarane ve resmi bir şekidde Tatyananın karşısında iğildi. Getirdiği beyaz bir buketten nişanlı kız bir çiçek beğe: nerek, eskisi gibi, onun göğsü üzerine taktı, Prens, kulübünün enileri gelen azalarından biri olan Baron Renardiyeri şıhit olarak ge- tirmişti. Bu güzel ihtiyar adamın sporla pişmiş yüzünde kat'i bir teminat vardı. Bu adam, gsah- neyi dolduran iyi bir artist gibi evin içine baş» ka bir hayat veriyordu. İkinci şahit, arada bir uygunsuzluk olmasın diye asil damadının arzusu üzerine Nadejda ta- rafından intihap edilmiş bir Rus miralayıydı ki, oda gelince merasim için tertib edilen alay tamamlanmış oluyordu. İtidaline sahip olan Na- dejda, ber türlü karışıklığın önünü simi mu- vaffak oluyordu. — Bitmedi —

Bu sayıdan diğer sayfalar: