27 Mart 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

27 Mart 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Paris Muhabirimiz Necdet Bey, Paris Hayatı Hak- kında Muntazaman Mek- Muhabirimizin Mektupla- rı, Sırasına Göre Ve Vu- kuat İcabı, Bazan Böyle tuplar Yazacaktır. Bunla- rı, Daima Son Postada Takip Edeceksiniz. Pariste EmniyetYok Gece sokaklarda Gezmek Cidden Müşkül Oldu Paris, 18 (Hususi) — Paris sokaklarının emniyeti azaldı. Hele tenha ve merkezden uzaklaşan mahallelerde bu emniyet büsbütün eksilmiştir. Dünyanın en mühim medeni merkezlerinden biri olan Paristeki bu emniyetsizliği anlamak için gazetelerin vukuat sütunlarına bir göz atmak kâfidir. * Gece marifetleri ,, silsilesi, hergün bir parça daha kabararak devam edip gidiyor. Bir köşe başında bir şoför soyulur, bir kadın, heyecan içinde ve yarı baygın bir hald- polis karakolu- na müracaat ediyor, evine gider- ken tecavüze uğradığını anlatıyor. Bir başkası, buna benzer bir diğer hâdisenin şikâyetini yapıyor. Bu hâdiseler az, çok şekil benzeyişile devam edip gitmekte- dir ve zannolunabilir. ki, bunu yapanlar, ayni insanlardır. Paris apaş ve haydutlarının cür'etine bir misal olarak kay- dedeyim ki, mütecavizlerin tatbik ettikleri usuller hemen ekseriyetle şöyledir : Aşırılmış bir otomobilin fener- lerini söndürerek bir köşe başında pusuya yatmak, sonra - ihtiyatsız bir gece yolcusunu döverek ve tehdit ederek paralarını sızdırmak. Bunların yüzü ise ekseriyetle maskelidir. Bazıları tutuldu. Umu- miyetle 18 ile 22 yaşında delikan- h oldukları görürldü. Paris halkı bu bitip tükenmiyen hâdiseler önünde cidden mütecessir olmuş ve tehevvüre gelmiştir. Bu heye- can ve tehevvür, nihayet polisi de harekete getirmiş ve faaliyete sevketmiştir." Berket versin ki, benim evim merkezde ve Pigal meydanı yanında. X Artistler Gecesi Paris 21 (Hususi) — Geçen gece Kazino dö Paride muhtaç artistlerin çocukları — menfaatine bir müsamere verildi. Parisin en sevimli artistlerinin müsamereye iştirak etmesi müsamereye büyük bir hususiyet vermişti. Güzel danslar, garip iskeçler, eğlenceler saat ikiye kadar de- vam etti Tombala çok rağbet kazandı. Cünki her bilet sahibi tombalaya iştirak ediyordu. Mü- samerenin fevkalâdeliğini anlat- mak için programa iştirak eden artistlerden birkaçının ismini ya- zıyorum : Milton, Dranem, Andre Boje, Marsel Şantal, Janet Makdonald, GabiMorley, Mistenget, Mari Glori, Sözi Vernan... Hulâsa İstanbulu- muzun sevdiği artistlerin hepsi buradaydı. Tiyatro Buhranı Paris Operası Şimdilik Kapanmaktan Kurtuldu Paris 21 ( Husus! ) — Deni- lebilir ki Parisin en güzel binası Operasıdır. Bu — milli tiyatroda verilen temsiller dünyanın her tarafında şöhret kazanmıştır. Pa- rişe gelen ecnebiler hiç olmazsa bir defa Operayı görmek is- terler. Geçen hafta sabah — gaze- telerine göz gezdirenler Opera müdürü lş Rüşenin istifa ettiği haberini hayretle okumuşlardır. Bu havadis Paris halkını ve bilhassa artist muhitini derin bir düşün- ceye sevketti. Acaba Opera, mu- vakkaten olsa bile, kapanacak mı ? Bu endişe yerinde idi. Çün- ki Parisliler, operalarını gözbe- bekleri gibi severler. Rüşe on beş senedenberi Ope- ranın müdürüdür. Çok sevilmiş, ince bir musikişinastır. İyi bir idareci, tam manasile artist ruhlu bir adam olarak tanınmıştır. Maarif hnazırına gönderdiği istifanamesinde, —ayda — (265) bin frank Aaçık veren bu müessesenin başında — duramı- yacağını bildiriyor. Meclisi Meb- usan ise istenilen krediyi vermi- yor. Hükümet mahafili opera mes'elesile yakından alakadardır. Kanuni bir tesviye şekli bulama- mıştır. M. Ruşe Şimdi, alâkadar nazırın te- şebbüsile operanın 800 den fazla olan artistleri, dansöz ve memur- ları Ücretlerinden fedakârlık ya- parak bu ayın sonuna kadar ça- hşacaklarımı — vadetmişlerdir. M. Ruşe de bazı şarilarla istifasımı geri almıya meyletmiştir. Bakalım ay nihayetinde bu mesele nasıl hallolunacaktır. Maamafih M. Ru- şe nisana kadar İş başında kal- mıya muvafakat etmiştir. Vatikan Adliyesi Roma, 26 — Vatikan resmi bir hükümet olduktan sonra bir hapishane tesis etmek icap etti, Umumi nüfusu 900 küsuru geç- miyen ve etabli tabaasının ade- di (300)ü bulmıyan bu yeni hü- kümet kuruldu kurulalı esasen üç vak'a olmuştu. Mevkuflar, Vatikan jandarmala- rına mahsus hapishaneye konu- luyordu. Bu vak'alardan ikisi hırsızlık, üçüncüsü de kaçakçılığa nitti. Her üç suçlu da mahküm edilmiş, fakat Papa tarafından affolunmuşlardır. HAYATI Fakir Bi;manla Farelerin Mücadelesi Fakir Birman kafeste Paris 21 ( Hususi )— Meşhur Fakir Birman yine Parislileri meşguül etmiye başladı. Mahut Fakir Tahra Beyin rakibi olan Birman geçenlerde, bir kocanın olsuzluklarını para mukabilinde ıuısını ifşa ettiği için sulh mah- kemesinde zarar ve ziyan itasına mahküm olmuştu. Falcılık ve ispirtizme işle- rinden artık ekmek parası çıka- ramıyan Birman mesleğini değiş- tirmiş ve tiyatro sahnelerinde numara yapmıya başlamıştır. Geçen gece — veremli fakir çocuklar şerefine bir müsamere verilmişti. Gazeteler, Birmanın, herkesin hayretini mucip olacak numaralar yapacağım ilân edip duruyorlardı. Müsamere — programında şu fıkrayı okuyanlar büyük bir hay- ret karşısında kalmışlardı: “ Bir haftadan beri aç bıra- kılan 150 lâğam faresi fakir Birmana hücum edecektir. Fakir farelerin hücumuna ipnotizma ile mukabele edecek, fareleri oku- yup, atıl bir halde bırakacaktır. Bu suretle hayvanların da İpno- tizme kuvvetile uyutulabileceğini ispat edecektir.,, 150 fareyi kendisine bent edecek ve bu cevval hayvanları uyuşturacak olan kahrımanı gör- mek için, ben de bütün meraklı- lar gibi müsamereye gitmiştim. Salonun ortasına 2 metre uzun- luğunda 1,5 metre genişliğinde bir tel kafes kurdular. Fakir Bir- man cambaz kıyafetinde — ve halkın alkışları arasında — kafe- se girdi. Kırmızı fraklı hademeler ellerindeki küçük — kafeslerdeki aç fareleri büyük kafesin içine salıverdiler. Birman bir insan uyutuyormuş gibi vaziyet alarak farelere sabit nazarlarla bakmıya, ellerile birtakım hokkabazlıklar yapmıya - başladı. Birmanın lıı:ntı'ıılı ııyreueıı'(i a gitmişti. Fareler uyuyaca 3:' nyıxqıcı yerde billkiy:ydıhı ziyade azmışlar, kafesin içinde fink atmıya başlamışlardı. Salon- da bulunan iki büyük köpek Sayfa Halinde, Bazan Da Muayyen Sütunlarda Dercedilecektir. Pariste “ Son Posta,, nın Objektifi önünde Paris, 20 (Husust) — Cuma günü sabahleyin saat 11 de Kon- kort meydanmdan geçiyordum. Meydanda otomobiller birikmiş, halk fevkalâde bir şey seyretmeğe hazırlanmıştı. Bu toplantı ve fev- kalâdeliğin sebebini anlamak için orada bulunan otomobil klübüne girdim. Heyeti tertibiye, otomo- bil sahiplerine talimat veriyordu. Klüp Reisi M. Hanri Pöti genç bir sporcuya bir şeyler söylüyordu. Sokulaum. Meğer bu şoför kıya- fetli genç Romanya Kıralının kardeşi Prens Nikola imiş; oto- mobil yarış müsabakasına gire- cekmiş. Prensten, “ Son Posta ,, karileri için fotoğrafını çıkarmağa müsaadesini istedim. Prens gü- lerek : — Buraya kadar zahmet et- mişsiniz. Tabit çıkarabilirsinir. Arabasının yanına geldi ve vazi- yet aldı. Prense teşekkür edi- yordum. Fakat Prensin aklında otomobil yarışı vardı. Bana di- yordu ki; * — İnşallah ilk merhalemiz olan İsviçre müsabakasında birinci Prens Nikola otomobilinin önünde Saat 12 de 79 otomobil dörder dörder yarışa başlamışl: e— ——— havlıyarak kafese hücum edi- yor, seyirciler kahkahalar, 1s- lıklar ve patırdılarla kıyameti koparıyordu. Salondaki gürültü- den sinirlenen köpekler azdıkça azdılar, kafese mütemadiyen hü- cum ediyorlardı. Nihayet kafes köpeklerin hücumuna mukavemet edemedi ve parçalandı. 150 aç fare de salona, seyircilerin ayak- llnhuıuıı ı:gılt:ı. Salonda halk biribirine gi Bıyılıııw kadınlar, — bağrışan çocuklar, haykıran insanlar! Salon bir hercü merç içindeydi. Köpek- ler de fareleri takip için seyirci- lerin ayakları arasında hoplayıp sıçırıyorlardı. Bu esnada acı bir feryat işitildi. Halk sustu. Ve bütün başlar bu acı sesin geldiği tarafa çevrildi. Meğer, bir haftadan beri aç kalan bir fare, Birmana saldırmış, — Birmanın — baldırını kemirerek bir haftalık açlığını telâfiye çalışıyordu. Yarım saat devam eden bu hercümerç; itfaiyenin müdahale- ————A Prens NikoîîvMğb'u:sıgğ'a Hücum Yüzlerce Avukat Meb'us Olmak İstiyor Paris 19 (Hususi) — Bir müddettenberi birçok — Fransıt mahkemelerinde hemen ekseri- yetle avukatların mahkeme reisi- ne göyle hitap ettiklerini işitir “Harzretleri. Fakat on beş hazirandan sonra huzu- ru adaletinizrde ispatı — vücut ededebileceğimi pek tahmin etmi- yorum, — Maze- retimin — sebe- bini takdir bu- yurarsunuz, Bina enaleyh — muha- keme — tarihinin daha evvele alım- masını — istirham ederim. Bu sözü işiten- Tores ler, alâkadarın belki de meslekten ayrılacağını veya uzak bir seya- hate — çıkacağını — zannederler. Halbuki bu sözün saiki bambaş- kadır. Bu yaz, Fransada umumi meb$ us itihabatı yapılacaktır. Yüzden fazla avukat ta meb'usluk — için namzetliğini koy- muştur. Burada intihabat, kanlı değil, fakat çok ( bararetli geçer. Meb'us nymzedi, behemehal nam- zetliğini koydu- — Moro- Jgalferi ğu intihap dairesinde bulunmiya ve herkesin kalbini, — ermiyetini kazanmak için nutuklar vermiye, propaganda yapmıya mecburdur. Namazetliklerini kyan avukat« ların hepsi de maruf ve Fransız adliyesinin mü- bim simalarıdır. Meşhur- Kam- penşi, halen meb'us olan Mo- ro - Jiyafferi, komünist fırka- sından ihraç olu- nan Berton, meş- l hur Karl Marksin Berton torunu Metr Longe, avukat Tores, müflis Madam Hanonun müdafii Alfred Dominik, Rober Levi ve daha birçok emsalleri. Yalnız şunu kaydedeyim ki, bu zevatın şöhret ve marufiyetlerine rağmen pek azının — muvaffak olacaklarından emin bulundukla- rını söylersem biç şaşmamalısınız. 'ünki siyaset ve politika başka- ır, avukatlık yine başkadır. İngilterenin en çok okunan romancısi müteveffa Velsin mw- hafazakârlar önünde ezici bir mağlübiyete uğraması, iddiamın en kuvvetli delili sayılabilir. — NW. sile yoluna konabildi. Biçare Birmanın, işte, bu fe- lâket te başına geldi.

Bu sayıdan diğer sayfalar: