31 Mayıs 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

31 Mayıs 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a aa SÖONT Cenup Denizlerinde Bir Seyahat Macerası Altın Peşinde.. Siakpoot ÜS ÜÇ Müyünetas — | ÇORBA KIRARI e TTŞ ö Pti rar Caf l yi Cüi |On Beş Yirmi Tane Maymun, Ağaç- | < makla Nih : . » çorba dağıtmanın ne büyük - yarmakla megu gi Faka der | Jarin Tepelerine Gelmişler, Yapraklar | a yane blir koum Ne oldü?.” | yabı vardır z a hal ayağa kalkmıyarak bir müd- D .. : KEŞAALea | : a det Balunduğu vaziycti mubafaza | Arasından Makarı, Gözetliyorlardı | | Değilmit. Bende yok sende de çarlltkar zaman için Avrapıl ıe:gl..etâ:fın:wtı:'l:k ı::;mıy;,ll;; ve perişan etrafına bakındıâın] Makar ayağa kalkarak dört Bu Sütunda Hergün 1 rakamı yazın; önüne Beyde varmış, hem Pirinç zadenin çirdi bilinemez: fakat — bir- | Sonra yere çömelerek saçılan & açılmış göı!u'!e ..elmfını bıkjııdı. | zâ;î:m:;r milyon değil birkaç bire sahilde bıraktığı iki se- | altınları toplamıya koyuldu. O, | hayvanları gördü ve yumruğunu | Ben Pirinç zadeyi çocuklır t altını hatırladı. Hemen ayağa diz Üstü terliyerek, ofluyarak bu | salladı. ğumdan tanırım.. Ayni mahallede karak karaya çıktı. Cekinin | işle meşgul iken ağaçların arasın- Maymunlar yeknazarda karşı- | otururduk. ölüm kucağına atılmak için orada | dan on beş yirmi tane küçük | larında bulunan adamın silâhsız | Babası, babamım arkadaşıydı. bıraktığı sepeti yakaladı, güç | maymun göründü. olduğunu anladılar, insanın kızde-. | Bazı geceler bizim eve ge'lıı_'ler_d_ı._ hal ile kaldırarak gemiye getirdi. Maymunun yüzü acı bir te- ğmı,_lakat İ'ııncmı almaktan __âg.iı o Zba'îıl—'l" : S_uphım:; nğ dP"lnçıl')Ş' Fakat şimdi ne yapacaktı ? bessüm ile kırışmadığı zamanlar- olduğunu görmek onlara büyük | gîxph'i’ fğ',' ıg,:,;î;, hoyn;r;â(e. F: Kamaraya herhangi bir şey | da şen bir kahkahanın timsali- | bir sevinç verdi. Ellerine geçen | p L » gi oyunu oynarsak oyne koymanın imkânı yoktu. Makar | dir. İnsana, baktıkça gülme he- meyyalarla Mükarı bombardimaü yalım muhakkak birinci çıkardı. etmiye başladılar. Bu vaziyette yapılacak en iyi şey hayvanları görmemek- büyük ambarı gezmemişti. vesi verir. Fakat baş taraftaki küçük | Nedense hayvanlar şimdi neşe ambarı hatırladı ve sepeti bu- | içindeydiler. —Fakat — içlerinden raya götürerek bir amelenin gemi | biri ağaçtan yumuşak görünen deposuna kömür — boşaltması | hbir meyva kopararak (Makar) a | sırtını çevirdi ve altınları topla- | benimle Tusunda Daha biraz büyüdük. Cami av- ceviz oynamak hakkını | kazandık. Ben 0 zaman ceviz | ten gelmek, kızdırmaktan çekin- | oyununda mahalle çocuklarının | mekti. Makar da öyle yaparak | elebaşısı olmuştum.. Hiç kimse boy ölçöşemezdi. Yalnız, kablinden altın sepetini aşağıya | fırlattı. miya devam elti. Suphi müstesna, ne vakit o, oyu- dikti. | Makarın — kaybedilecek — hiç | . 3 meyva gibi yumuşak olmıyan, | beraber vakti yoktu. Taşınacak olan yük isabet etti Ve burada yapyalıız | pnakiş ıger( bir cisim çarptı ve | yutardı. Meyva Makarın tam böğrüne Fakat tam bu esnada sırtma | na kar işsa — bütün — çocuklarla benim de kazandıklarımı cidden büyüktü ve bu büyüklük bulunduğunu — zannetmekte - olan önünde geniş bir yaprağın üze- | — Evde büyük annem Suphi adamın gözlerinde büyüdükçe bü- | adamın sinirleri üzerinde müthiş | rine bir tane çil altın düştü. için: yüyordu. Ona öyle geliyordu ki, | bir tesir yaptı. LaArkası var| — Yaman çocuk vesselâml.. altından mamul giı— dağın karşı- iltifatını savurur, babam: sındadır ve bu dağı parça parça . .. . — Nihat Bey iyi adam amma yapıp cebine |doldurarak taşı- | Buyuk Bn' Spor Hareketî çocuğu haylâz, gözü derste değil yacaktır. Bu — yapılacak — bir | şey değildir.. Ya, koca ge- miyi yalnız başıma gölden çı- karıp denizde idare ederek sali- men bir limana sevketmiye ne demeli? Haydi diyelim, bunlar sıra ile ve yavaş yuvaş yapıla- caktır. Fakat Cekinin cesedini kamaranın dar ve dik merdive- ninden güverteye nasıl çıkarmalı? Denilebilir ki, rüya ve kâbus müstesna olarak dünyada hiçbir adam Makar'ın bulunduğu müş- | Muhafız Gücü bu kül vaziyete düşmemiştir. sene ayni günde, ayrıldı. Ankara 30(Hu- Beş ran 923 te An- karada kurulan baktım.. boşalttıktan sonra elinde boş se- cu kurtuluş dö- petle sahile çıktı. İkinci sepeti | gümünü — kutlu- yakaladı, gemiye gitti ve onu da hyacaktır. Her baş ambara boşalttı. v S gikedü Sonra ambar kapağının önün- aî'i" Bi bu de diz çökerek dökülen altınla- ö rın yerleşinceye kadadar çıkar- | S*heyi de memle: makta devam ettikleri tannan kk”hn_mı'm sesi dinledi. Artık burada yap- köşelerine SN lacak bir iş kalmamıştı. Boş | Yahatler tertibi sepetleri yakalıyarak sahile attı | suretile — tesit ve definenin mahfuz bulunduğu | etmeyi iyi bir yere teveccüh etti. şekil olarak dü- Bir defa oraya varınca kazma | şünen Muhafız ile topraği deşti, âltını muhtevi | Gücü yeniden bir kutulardan birini daha çıkardı. çok seyahatleri Azami ihtiyatla hareket ediyor- nulmuş, İhtimal oyunda!.. Allah ıslah etsin.. Te- mennisinde bulunurdu. Muhafız Gücü İdmancıları 37t “maz Bizim mahalleden taşındı- böylelikle seneler geçti. * sene evvel bir sonbahar Seyahate Çıkıyor — ERETERME susi) — 1 Hazi- ee K a GirE sabahıydı. Mercan yokuşundan | B abi vi a aşağı iniyordum. Kapalı çarşıya girilecek kö- şeyi dönerken arkamdan bir ses beni ismimle — çağırdı. Dönüp Yere kocaman bir maltız ko- üzerinde büyük bir ka- zan kaymıyor. Kazanın başında eli kepçeli bir adam, bana; —Biraz teşrif etmez misiniz?.. Diyordu. Tuhaf şey, bu adam benim ismimi nereden biliyordu. Merakla yanına gittim.. Sağ eli m dü, sol elile elimi sıktı. — i arkadaşları ne çabuk unuttunuz ?.. Siması pek yabancı değildi. bir yerde görmüştüm. Fakat bu sokak satıcısı ne mü- nasebetle — benim — arkadaşım ::ı::rdu. Hayretimin — farkına Tanımadınız. mı? Ben Suphi, hani çocuklukta beraber du. Fakat kutuların tahtaları çü- hâı:;::h:u_yı ü GAŞ " oynî':tl:.,'m Fakat ne kadar rümüş olduğu için dağılıp kırıl- | | (, L L HLA değişmiş: masının önüne geçmek mümkün yatı içinde bir- Mühafız ücünün atlet, bisikletçi ve futbolcüleri — Ne oldun Suphiciğim, bu olmuyordu. Tek bir lirayı bile feda etmek mevzubahs olamıya- cağı için iş cidden güç, zahmetli de, diğer —mıntakalar spor- | ziranda Ankara-Eskişehir-Kütah- çok seyyahatler yapmak suüre- | kilometrelik bir yol katedile- k""_"dî_[:' 'ğ'i“ "î_"’m"?" tiyle kendi bünyesinden ziya- | cektir. Biniciler ise yine 1 ha- ç Ne,ı:l edı'ııy.uhımyı;- b d yorsun.. ? M ";:"k:ı“ğ liral culuğunun da — bünyesini — faa- | ya - Uşak - Kula - Salihli - Manisa — Ne yapolım peder öldük- FUN u liraları yerden top- liyete getiren ve her geçen se- | ve bu şehirler arasındaki diğer | ten sonra bize kırık bir ev kaldı, — Beheri dört buçuk dolür- dır. Nasıl birakılır? diye didini- yor, hatta ağlıyordu. gören muhafızlar bu yıpratıcı | oradan da Ayvalık ve Edremide dı. Be hamlelerini her sene feragatle | gideceklerdir. Kı.ılım:s tekrar etmeyi vazife bilmişlerdir. Sıcak, yakıcı, - bunaltıcı bir Hazırlanan program mucibin- Bilgerakke ŞAT KUĞN N nes all,::!âı::lı bw::: ah fe-: | ==:=':::’d'ı' lğoxa: kup- | e Güç) bisikletçilerile binicileri yol alacaklardır. f.î,.r dualarını îîıyoruııı..x. yl:lım- di » alnından da mü- | y Liranın birinde iki muhtelif Tediyatın Tehiri lü dünyada ne var ki! “?; "’l':'l; i..l" akıyordu. ... . | istikamette uzun bir seyahate yatın 1ebiri Bir Sandalye verdi, oturdum. yınyüıçi ka dı: 'â:îî:::" :;'";;:f çıkacaklardır. — Bisiklet — takımı İst. Müddeinmumiliğinden : Oturduğum az zaman zarfında 1 | | haziran çarşamba günü buradan 932 mali senenin hulülü mü- | birçok kişi ellerinde taslarla kulpundan tutarak taşımıya baş- ladı. Fakat aksiliğe bakınız: Yarı yolda kulplardan biri koparak bütün altımın yere — saçılmasını mucip olmaz mı. — Makar bir saniye meyus kalkarak garbi ve cenebi Ana- lu şehirlerinde dolaşarak Diyar- bekire gidecekler, oradan | tekrar Sıvas ve Kayseri tarikile buraya geleceklerdir. nasebetile hesabatı umumiyenin geldiler, tetkiki için Haziranın birinci koydu. çarşamba ve ikinci perşembe Pat günleri İcra Muhasebesince tedi- nda 2494 | yat yapılmıyacaktır. — | Makar altınları baş ambara | yani yarın onun- sabahı, nede bunun güzel neticelerini | kasabalara da uğrıyarak İzmire, | ©b kıt kanaat yaşıyoruz. Peder, hayır yapmasını sever bir adam- le onun ne olsa oğluyum. a bulaşır, derler. Suphi taslarına çarba edip gittiler. Aferin çocuğa, bu kalabalık eaddede — serin bir sonbahar Egelip geçenlere bedava YAZAN: — Ismet Halâsi —© VWİ hiyi yerinde göremedim. K koıı? göremedim. — Kim bilir, — dedim, belf çocuk bu buhranlı zamanda dab fena vaziyete düştü. Belki & yandı, çorba dağıtmak , kendisi için içecek çorba b mıyordur.. z - x ir gün yazıhaneme çalışı! lum. Postacı küçük bir zarf tirdi. Açtım.. Bir kartvizit çıl a P Pirinç Zade eI Bu Suphi de kimdi?.. Acal! bizim çorba dağıtan Suphi © Kartvizitin arkasında şu sa' vardı: “İstanbula avdetinizi habe aldım.. Perşembe akşamı, yemeğine bendehaneyi teşrifin rica ederim efendim.,, Adres: Nişantaşı No: 5555 | Davet edildiğim günde veril adrese giltim.. Bu bir apartımandı, amma apartıman, —müthiş — bir Diğer apartımanlar yanında, | vi ağacile boy ölçmiye | tere otu azmanları gibi kalf yorlardı. di Kapıyı genç güzel bir bir' metçi açtı. g | — Pirinç zade Suphi Bey' fendinin devletbaneleri.. Lâfiımı bitirmeden, bir sesiş arkadan da, bizim ço dağıtan suphinin sesini duydı — Gel kardeşim ben de bekliyordum. Hayrette Hayretim arttıkça arttı. Bu tıman, böyle bir lüks hayı zim Suphi, mahallede ceviz nadığımız Suphi, Mercanyoku da sırtında eski bir to, € de kepçe bedava çorba di Suphi, Pirinç zade Suphi, ç racaktım. Mükellef bir sofrada karşı yemek yerken sordu: - n galibal, — Hayır m yalan bütün bu serveti nerede Kahkaha ile güldü.. Çorba dağıtmak yüzünden-- — Yok canım, öyle şey o Cenabıhak senin bu . hayırlı de, buna mukabil Ş irinde kazanına altın doldurn yal.. t — Eh, onun gibi bir bilmem dikkat ettin mi?.. almıya gelen!'erin kâseleri hemen hepsi ayni cinstendi.. — Bu da ne demek!.. , — Hah meselenin aslı b bir kâse çorba bana bir mal oluyordu. Biraz aşağı dükkân vardı, kâse satardı. kuruşluak kâseleri en aşağı beş kuruşa verirdi.. Çorba di tığımı gören gider, oradan | kâse alır, gelir. Ben'de çorba koyardım.. — Kâseci yüzden mil er oldu. —Peki bundan sana ne7 çorba dağıtın sebebini şimdi anlıyacaksın! seci dükkânı benimdi. Anlamıştım, kapıdan | Pirinç zade Suphi Beı:l; ğrusu ( Amerika kil :&oğmobil lşnrılı olur da bizde d© ba kıralı olmazmıydı?. İşte bt Ty, çorba kıralının elini hürmetle # tevekkeli büyük annem onun — Yaman çocı İ Dömtedks, XS Pa | Ç

Bu sayıdan diğer sayfalar: