5 Ağustos 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

5 Ağustos 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İ D | aa DA SD T eli büle,e . b tededülikmen z AAA di ÜNt PRre İktisadi Haberler Faydalı Ve Faydasız Himayeler Fransa Ziraat Odası koyun yetiştirenlere bir prim verebilmek zere Fransaya ithal edilecek yünler üzerine ilâveten yeni bir resim tatbik edilmesini istemek- tedir. Bu hususta tetkikalta bulun- mak Üzere iki aza intihap edik miştir. Tetkikat veticesinde hâsıl olun kanaat şudur: Fransaya — ithal edilecek ham yüne yeni rüsum ilâvesi caiz o- lamaz. Çünkü Franşa yün sanayiü ihtiyacı olan iptidat maddelerin * 90 1mı ecnebi memleketlerden ithal etmek. mecburiyetindedir. Verilecek prime rağmen, Fransa yün sanayüinin ihtiyacı olan ipti- dai maddelerin ancak cüz'i bir kısmını temine muvaffak - olabi- lecektir. Yün sanayii mamulâtının mühim kısmı ihraç edilmekte, Fransanın umumi ihracatının *6 /Onu | teşkil etmetedir. Yün müstahsil- leri zaten alınan *02,10 vergi ile himaye edilmektedir. Bunun*10, 104 « fevkalâde rüsum olarak Fransa ve müstemlekelerinde hayvan ye- tiştirenler için tahsil edilmektedir. Ziraat Odası tarafından izhar edilen arzu, yün sanayiini son derece müşkül mevkie sokacağı gibi imalât miktarına da tesir edecektir. Binaenaleyh ham yün gümrük tarifesine tatbiki arzu edilen rü- sumdan sarfınazar edilmesi lü- zumundan bahsedilmektedir. Bu tetkikatı yapanlar, ham yün üze- rine böyle yeni bir vergiye mua- rıiz. olduklarını bildirmektedirler. Suriyede Ticari Vaziyet Suriyede 'sanayi, buhranın te- siri altında bulunmaktadır. Suriye fabrikalarından — bazıları ecnebi rekabeti karşısında faaliyetlerini eksiltmiye mecbur kalmışlardır. şBunlar bilhassa fiat itibarile re- kabet imkâmı —olmıyan Japon, İtalyân ve İngiliz emtialarıdır. Suriye Fransız komiseri tara- fından himayekâr gümrük tarifesi tatbiki neticesi olarak rekabetin önüne geçilebileceği Ümit olun- maktadır. İpek fiatleri son zamanlarda hiçbir tereffü kaydetmemelerine rağmen hemen Suriye ipek sto- kunun umumu satılmıştır. ispirto, makarna ve emsali fabrikaları, dibağat işleri buhrandan fazla mütcessir olmı- yan sanayidendir. vaziyete rağmen işsizlerin miktarı fazlalaşmamıştır. Yekün itibarile ehemmiyetsizliğini mu- hafaza etmektedir, Zeytinyağı : — İşler — sakindir. Tüccarlar sabırsızlıkla Bahrimu- hitteki balık Aavları neticesini beklemektedirler. — Balık avları zeytinyağı üzerindeki muameleyi fazlalaştırmaktadır. Fransız Müstemlekelerinde Tunus'ta stok mal azdır. Bu ;uıden satıcılar fiatlerini muha- 'aza etmektedirler. Ancak bazı tacirler para bulmak için banka- ların iskonto muamelesinde gös- terdiği müşkülât neticesi olarak ellerindeki malları düşük fiatle satmak mecburiyetinde kalıyorlar, lspanya Tacirleri ya tacirleri şimdiye ka- dar fiatlerini muhafaza etmişler ise de son zamanlarda kendile- rine yapılan teklifleri nazarı ili- bara almağa başlamış görünmek- tedirler. SON POSTA IZMARİTÇİLER ARASINDA “Eski İşler Kalmadı Be m... Malüm Ya Ortalıkta Buhran Var!..,, Sigara Ağızlıkları Izmantçılerın İŞlerıne Kesat Getirmiş — Aynasızları- ma ulan.. Akşam pazarı bel. İki yaldızlı attılar.. Biri senin, ibiri benim.. Başını ladı: — AÂah.. Se- nin olsun yalk- dızlılar.. — İçi ot gibi çıkıyor.. Sen, en âlâlara bak, oğlum... Arkadaşı iki dişi — arasından ıslık çalar gibi bir ses çıkararak kaldırımın üstü- ne tükürdü: — Allah versin, ızmarite kar- nın tok - galiba!., Cebinben on birlik birinci nevi bir sigara paketi çıkardı : — Al be.. Senden iyi değil yal, Çek bir iki nefes te benzine kan gelsin... Pek nadide birşeye temas eder gibi paketi elile okşadı; yalnız cıgaraların üzerinde par- maklarını bir. müddet - dolaştır- ması ötekinin keyfini - kaçırmıştı; ihtar - etti: — Piyano çalmiıyalım!... Sultanahmet parkının önlün- deki parmaklıklara ata biner -< sal gibi karşılıklı yerleştiler. Konu- şuyorlardı. Birisi dedi ki: — Şeker Ahmedi — oradan kaldırmışlar... — Oh olsun hınzıra... Do- lu paketi altmış paraya almasını bilir mı? — Sen ne yapıyorsun? — İyi bir yer buldum. Her- gün üç kutu gönderiyorum. On iki — kuruşunu — alıyorum. bereket versin.. — Sarılıyı nasıl buluyorsun? — Sarılıdan çok ne var... Ba- lıkpazarından doğrul, Mısır çarşı- sının kapısına, beşliğe bir def- ter.. “Sarılı,,, ızmaritçilerin di- linde sigara kâğıdına deniyor. O sırada sigarasından son nefesi çeken ihtiyar bir yolcu, kaldırımın üstüne yanar sigarayı fırlatmıştı. Ayağile basıp söndü- recekti. İkisi birden Bzerine atılmca adamcağız bir adım geri çekildi. Sanki canlı bir mahlüku kaza ile öldürecekmiş te başkaları mâni olmuş gibi bir hareketle ayağının altına baktı. İzmaritçiler hiç ora- larda değildi. İhtiyarın tükürüklerine bulaş- mış, tozlu sigara artığını itina ile, tetkik ediyorlardı. Yolcu, ağır ağır yoluna de- vam ederken arkasından kuyu- sunu kazmıya başladılar : z — Moruk bu... Ne olacak? — Kargaya pisliğin ilâç, de- mişler, gitmiş denizin ortasına etmiş.. İki nefes eksik içse ya... — Bırak canım.. Böylesinden hayır gelir mi?.. Kalantorlara bak sen... Dün, Taksim bahçesinin önün- de üç sigara buldum. Eh... — İşte © kadar olur. Herifçi oğlu, iki nefes çekmiş, atmış.. Hovardalık başka şey... O sırada, birisi bağırdu Allah | fi çocuk,- içine girmiş, onlara Bu çocuklara şehrin muhtelif yerlerinde tesadüt edersiniz Yerden alınan bir ızmarit — Vay, canına üfürdüğüm... Bizim küfe yok... — Numara yapma oğlum.. — İnanmazsan bak.. Derhal fırladı: — Behimki de uçmuş.. Küfeler, kapının önünde idi. uzaktan bakıp gülüyorlardı: — Ne korkuyorsunuz.. Ulan.. Böyle lânetleme malı kimse al- az.. Nah, işte biri benim al- tımda... — İşte birisine de ben ku- ruldum ! Küfelerinin yanlarına gittiler: — Böyle şaka olmaz.. — E.. Ne varmış sanki.. Ka- difeleri bozulmadı ya.. Kalk oğ- lam.. Kalk.. Onların malı - kıy- metlidir.. İki iken dört oldular. Belli ki dördü de, işsizlikten, geçim yo- Tunu — izmaritçilikte —bulan ta- kımdan... Sesime ciddi bir eda verme- ğe çalışarak — içlerinden - birine sordum: — İzmarit mi topluyorsunuz burada? Dördü birden atıldı: — Vallahi bey ağabeyciğim.. Toplamıyoruz.. — Ben gözümle gördüm top- ladığınızı... Izmaritçilik, pek büyük bir cü- rüm imiş gibi korkudan benizleri attı, nihayet itiraf ettiler : — Arada sırada sigarasız ka- hyoruz da... — Bari epeyce iş oluyor mu? Biribirlerini dürttüler. Cevap verip vermemekte — mütereddit gibi idiler. İyice düşündükten ları dile geldi: — Eski işler kalmadı beyim... Malüm ya.. Orta- da burhan var. — Demek buh- ran — size de dokundu? Dokun- mazmı ? — Şim- diki beyler, par- makları yanıyor da mereti elle- rinden bırakmı- yorlar. Bir baş- kası atıldı: — Cıgara ağaz- lıkları da - işi- mizi bozdu.. Bereket versin, ki- barlar pek kullanmaz. Ağızlıkla sigara dibine kadar İçilir. Parmak arasında İçilirse bir tutamlık olsun yer kalır.. — Sonra, bunları götürüp satıyorsunuz, demek? — Satarız.. Satarız. amma, alıcısı da azaldı. Köylü sigarası varken izmaritin yüzüne kim bakacak?.. En küçükleri burnunu çekerek söze karıştı: — Bizim pirimiz bile var.. — Ya ?L. Izmaritçilerin piri demek.. Nerede oturur.. — Tahtakalede aoturur... Ötekiler, bu ifşaattam mem- nun olmadılar: — Âtma ulan. Geçen sene, öldü o... — Hasan baba mı öldü? — Öldü ya? Anlaşılan pirlerini ele vermek- ten çekiniyorlardı, ben de daha ilerisine varmak istemedim. Yanlarından ayrılırken elim- deki yarım sigarayı, düşürmüş gibi yaptım. Fakat hiçbiri yerinden kıpır- danmadı. Belli ki benim köşeyi dönmemi bekliyorlardı. af Kırkağaçta Yardım Ve Tasarruf San- dıkları Fnılıyet Halinde Kırkağaç, (Huııııl) Kata- bamızdaki mekteplerin hepsinde talebe kooperatifleri ve tasarruf sandıkları vardır. Bu suretle yav- rularımız. para — biriktirme — ve yardım esaslarını şimdiden kav- rıyorlar, Fakat son zamanlarda Maarif müntesipleri de kendi aralarında bir tasarruf ve yardım sandığı vücude getirmişlerdir. Muallimle- ri sıkıntıdan kurtarmak hususun- da çok büyük yardımı dokunan bu yeni teşekkülün 4500 lira ser- mayesi vardır. Ayrıca muallimler ve halk tarafından teşkil edilen istihlâk kooperatifleri de faaliyet halindedir. — Türkseven TEL N Bana Milll Yol — İdel - Oral istiklâl Tikrinin mürevvici olan bu aylık mecmuanın 8 inci sayısı İyaz İshaki Bey tarafından Berlinde neşre- dilmiştir. Polls Mecmuası — Bu mecmua- nin. £70 İncl sayısı — neşredilmiştir. Mosleki — birçok makalelerle resimli olarak Ankarada, sonra en kurnaz- | Ağinitoğ Ü” Kadıköyde Neler Yapılmalıdır? 1 — Kadıköy oldukça mü- nevver bir muhittir. Sporcusundan ilim —adamlarına kadar çeşitli bir zümreyi nefsinde yaşatmak- tadır. Yazık ki bir iki spor klü- bünün taoplanışlarından başka bu canlı kütleyi bir araya getir- mek için hiçbir klüp yoktur. Şimdiye kadar bazı klüp teşekküllerine şahit olduksa da Maatteessüf devamlarına imkân bulunamamıştır. Bilhassa bazı genç ler vakitlerini İstanbulun birçok yerlerinde olduğu gibi kıraathane lerde tavla oynamakla ve saire gibi faydasız vasıtalarla öldür- mektedirler. Şurasını da kaydede- yim, Modada, Moda gazinosunun arkasındaki —ufak bir odada muntazaman toplanan ve canlı bir cemiyet hayatı yaşayan Rum gençleri maatteessüf bizde bir haves uyandırmadı. Kadıköy gençleri piyasa ya- parken, diğerleri samimi topla- nışlar, samimi sohbetler ve eğ- lenceler tertip ediyorlar. Acaba Kadıköyün çok münevver muhi- tindeki gençliğin hayatı biraz canlandırılamnaz mı? — Kadıköy gençliğini bir araya toplıyacak vasıtalar ihzar edilemez mi? 2 — Yaz geldi mi, bilhassa rüzgâr bir az lodostan esti mi &a- hillerde —dölaşmak ve - oturmak | güçleşir. Kadıköy lâğımları he- men sahile akar. Taaffün sahil boyunda oturanları nekadar bi- zar ediyor bilseniz... Küçük bir masraf ve biraz da himmet bu işi esasından halledebilir. 3 — Meşhur olan Moda çayı- rı nice senelerdenberi arzullahı vâsia halindedir. Kadıköyünün en güzel yerlerinden biri olan bu saha, ancak çocuklara bir futbol meydanı olmuştur. Halbu- ki burası pekâlâ bir park, bir çocuk bahçesi haline gelebilir. İskele kumluğunda küçük bir çoçuk bahçesi vücuda getiren belediye Moda çayırından da isti- fade ederek mühim hizmetlerde bulunabilir. Kadıköy bunun gibi nice ihtiyaçlar karşısındadır. Fa- kat bugünlük — bunların temin edilmesi de büyük — faydalar doğruacaktır. Karilerinizden: Ahmet Sedat Konyadan A. S. imzasile mek. tup gönderen kariimize: Yazdığınız mektuptaki mese- lelerde ümuümiyet itibarile haklı- sınız. Fakat anlaşılıyor ki hakkı- nızı aramak - yollarını bilmiyorsu- nuz. Daha doğrusu kanunun (ih- kakı hak) için tesbit ettiği hü- kümleri ihmal etmişsiniz. Bu hu- susta bir avukata müracaat edi- niz. Muhakkak ki hakkınız yeri- ne gelecektir. .Diiu meseleye gelince, bu hususta sizi tam manasile tatmin edecek mevkide değiliz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: