2 Eylül 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

2 Eylül 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sı'ya'set Âlemi Politikanın Tiksindirici Tecellileri İspanyanın son — geçirdiği slyasi kızamın tafsilâtinı Son Posta sülun- larında hep beraber takip ettik. Cümhuriyete yeni kavuşan bu mem- leketin mazisi nazarı dikkato alınır- sa, kurulan rejimin bu gibi sadme- lere uğramasın: beklememek mümkün değildi. Ispanya, ötedeberi katolik- | liğiliğn koyu bir merkezi — olmuştur. Rubbanlığın en — taassupkâr sınifini teşkil eden <izvitliği İnyas dö Loyola işminde bir İspanyol tesis etmiştir. Geçmiş asırların İspanyol - kıralları, Papalık tarafından kendilerine tevcih olunan — “Hristiyan, mmvanını wzun seneler iftiharla taşımışlardır. Kato- likle bu derece bağlı olan İspanya- nn lâyik cümburiyet idaresi altına geçmesi, tabildir. ki, aksülâmeller husule getirecekti. Fakat ne garip bir tecellidir ki Ispanyol cümhuriyetinin — kurulma- sında en son sözü söyliyen adam, bu defaki kayamın başlıca reisi ve binnetice illkk kurbamı olmuştur. Bu adam Jeneral San Jürjodur. lspanyada Cümhuriyet ilân edildiği gün, memleketin yegâne canlı ve inziballı kuvvetini teşkil eden * sivil mukalız , kıt'alarının kumandanı bu- | lunuyordu. Tek bir sözle Cümhuriyet | hareketini bastırır, askerlerine vere- ceği bir emirle zokakları tutan lapanyol Cümhuriyetçilerini kurşun yağmuru altında boğardı. Jeneral San Jürjo bu emri vermedi ve İspanya kıralı < menfasının yolunu tuttu. Ayni Jeneral, tarihi İşbilye şek- rinde, ilânına muvafakat ettiği cüm- huriyeti ortadan kaldırmayı istihdaf eden askeri kıyamın kumandasını ele almıştı. Şimdi Duero isimli İspan- yel hapishanesinde 52 sicil numaralı bir. mahküm olarak Lütün hayatını geçirmek meeburiyetinde bulunmak- tadır. Politika ve siyasetin hakikaten garip tecellileri vardır ve insan, bu tecellileri düşündükçe, tiksinmekten nefsini menedemiyor. Süreyya Muvaffakıyetli Bir Deniz Seyahati Oksfort, 1 — Bir aylık dema, seyahatinden — sonra küçük - bir sandalla — İtalyadan — İngiltereye kadar gelmiye muvaffak — olan Oadol — darülfünunu — talebesin- den beş kişi burada fevkalâde alkışlarla karşılanmıştır. Talebe- ler 1200 mil kat'etmiştir. Tale- belerin seyahati çok heyecanlı olmuştur. Maşhur Bir Sosyalist Öldü Nevyork, 1 — Amerika Mesai Federasyonu Reisi M. Grim ve- fat etmiştir. M. Grim sosyalizm ve amele hayatının islahi. için çok çalışmış ve bu işe” hayatını »wakfetmişti. -— TEFRİKA NUMARASI:565 —. ÇOCUKLUĞUM Meşhur Rus Edibi Maksim Garkinin haya! romanı Sıcak ve terli kolunu boynu- ma dolıyarak omuzumdan elifbe- deki harfleri gösteriyor, diğer elini yüzünün altında tutuyordu. Vücudünden, sirke, ter ve kav- rulmuş soğanla karışık sıcak bir koku yükseliyor ve âdeta nefesi- mi tıkıyordu. Kısık bir sesle. kulağımın ta içine haykırıyordu : — Dikkat et G, H, İ! Bu suretle biz İslâv kilise elifbesinin — içinde — koşuyorduk. Başından, ortasından ve nihaye- | ve gülmiye mecbur — oluyordu. Almanya Silâhlanıyor Bu Hususta İlk Adımı AttıVeF ransaya Bir Nota Verdi Dün Paris, | — Alman ordusunun | yeniden teşkili hakkındaki nota Fransız Hariçiye nezaretine veril- miştir. Başvekâlet kalemi mahsus müdürü, notayı M. Heryoya ver- mek üzere dün ğ miştir. Nota Nasıl Verildi ? serlin, | — Nota alelâda bir nota şeklinde verilmemiştir, Ab man — Hariciye nazırı Nörat, Frans z sefaretine giderek hua -sta || müşavat notasının bir hulâsasıni vermiştir. Notadaki Alman nok- tai nazarı Fon Şlayher tarafından yazılan — bir makalenin hemen heme aynıdır. Fon Şlayşer, Ak maaya tatmin edilmediği takdirde Tahdidi — Teslihat kafernsından ve Cemiyeti Akvamdan çekile- ceğini — söylemiştir. Fon ŞI.Ç her Fransayı harp için silâ lanmak, bülün — cihanı sulhe yaklaştırm»t ile tenkit etmekte, teslihat işı» c İtâlya ve Alman- yanın menfaatlerinin — müşterek ileri sürmektedir. kalesi şu cümle ile bitmektedir: siyasi mürailik ve siyasl yıluılar— dan sonra artık Fransa ile karşı karşıya geçip müzakera yapılamaz. Şlayherin Makalesi Berlin, 1 — Fon Şlayherin Restoder Karlinoya yazdığı ma- | kalenin en mühim kısımları şun- lardır: 65 milyon nüfuslu bir memlekete zenci esir muamelesi yapılamaz. Harp mes'uliyeti yalanını ileri sürerek bir devleti — vazifelerini | serbestçe görebilmek imkânından mahrum — etmek, onun — hayati kuvvetlerine karşı bir * suikasttır. Biz Almanya için teslihat işinde hukuk müsavatı, silâh imali, is- tihkâm yapmak istiyoruz. Almanya, bu talepleri kabul edil- | mediği takdirde, tahdidi teslihat konferansından çekilecek, beynel- milel vasıtaları terkederek emni- yet ve selâmetini kendi — vasıta- larile temin edecektir. Berlin, 1 — Der Tag gazete- si, Almanyanın emmiyet ve selâ- meti ve Alman Müili müdafaa ordusunun yeniden teşkil ve tesi- si lebinde Millt Müdafaa Nazırı Jeneral Fon Ştayher'in yazdığı | bir. makalenin bülün — Alman milletinin hissiyalına — tercüman | olduğunu yazmaktadır. Bu gazete, Versay munhede- sile bir taraflı terki teslihata ic- bar edilen Almanyanın daima | cezalandırılmış vaziyette bulundu-" bir. milletin bu kadar icbar rulmasını, sıkıcı bir havayı tenelffüse Türkçeye Çeviren: Muvaffak tinden sırasız soruyordu. Beni de heyecan alıyor, — terliyorum — ve avazım çıktığı kadar haykırıyo- rum. Bu onun tuhafına gidiyor Bu yüzden boğazına gıcık — geli- yor, öksürüyordu. Göğsünü bas- tırarak nineme dedi ki: Şerburge git | SON POSTA | tatil zamanını adasına gilmişti. olan Beytelmilel Iktısat Konferan bahsetmek tedirler. -Resmimizde lngiliz Dahlliye Nozırı Herbort $ Fransız Başvekili M. Heryo memleketinin en büyük ediplerinden sayılır. Yazdığı bütün eserler dünya Üzerinde tanınmış ve muhtelif lercüme edilmiştir. M. Heryo meşgullyetinin nisbeten az olduğu bu sır. Gernezey ıdııınqı bulunan Viktor - Hügo müzesini germiye gitti. Fransıx — matbuatı Başvekilin soyahatini husual mahiyotto görüp sırf bir <edebi seyahat» oldu- ğunu yazdılar. Ayni zamanda İngiltere çirmek üzere Gerneza Fransız ve İngiltere matbuatı b hatinin sırf bir tesadülf eseri olduğunu yazmakl strafında liyo Nazırı Sör Herbert Samdel, asının karşısında bulunan Jersey iki devlet adamının seyu- aber, yakında açılacak ihtimalinden de M. Heryo, — Bolda Framnsız | Tokyo, 1 — Japon Harbiye | Nazırı Meb'usan meclisinde irat ettiği bir nutukta Mançuri kıyamı hakkında şunları söylemiştir: Eşkıyanın adedi ve faaliyeti | mübalağalıdır. Sulh ve AMAĞT A bu işi Fon Şlayher'in halledece- ğgini yazmaktadır. Tan Küstahlıklan Bahsediyer Paris, 1 — Tan gazetesi, Al- manya dönüm noktasında isimli makalesinde diyor kı: Jeneral Fon Şlayher, Alman milletine hitap ettiği lisan ve üslüpla ecnebilere de - hitap edi- yor ve hata ediyor. Alman milli Onu ve ninemi uyr.ehııek hoşuma gidiyordu. Ninem yüzünü oturuyor; yavaşça gülerek diyor- du ki: — Hiddetlenip kendinizi üz- meyiniz ! mülâyemetle anlattı : — Ben hasta olduğum için bağırıyorum, fakat senin bağır- man için sebep yok yavrum! Bundan başka... Terli başını iki yana sallıya- rak nineme seslendi: — Ölen Natalya bunun hafı- — Bak şuna valde, amma da böğürüyor! Niye böyle haykırı- yorsun Astrahan çapkını? Küstahça mukabele ettim: — Siz de bağırıyorsunuz! vermekte — aldanıyordu. — Allaha şükür bunun demir gibi hafızas var! E devam et bakalım bacak- sızl. Mançuri K Japon Harbiye Nazırı Sulh Ve Sükün Tesis Ediyoruz Diyor hakkındaki malümat ve rakamlar | ş sükün | | tesisi etrafındaki fıali_veıler mem- edilmesini proleslo etmekte ve" avuçları içerisine almış, masada | Büyük babam bana büyük bir | zası hakkında zayıf diye hüküm | yamı nuniyet verici bir şekilde devam etmektedir. Mançur! Kıyamcılarının Taarruzu Tokyo, 1 Miteralyözlerle silâhli 5000 yağmacı Mukden tophanesile, telsiz — istasyonuna ve tayyare karargâhına taarruz etmiştir. müdafaa nazırı, Almanyanın ha- kiki bir sulhü meydana gelirmek için ilerde teşriki mesaiye hazır bulunduğunu, fakat Alman mills- | tinin sabrının bu kadar suüisti- mal edilmemesini söylerken, bü- yük bir soğukkanlılıkla saffet, cöretkârlık ve küstahlığa kadar ilerliyor. Paris, 2 — M. Höryo notayı soğuk kanlılıkla tetkik edeceğini iterek: yeter, kitap sende kalsın! Eğer yarın bana bütün A BC yi yan- yatağından * Bugünlük lışsız. — okuyabilirsen —sana beş kopek hediye edeceğimi, dedi. elimi kitaba doğru uzatırken beni tekrar kendine doğru çekti ve meyusane dedi ki: — Biçare çocuk, annen seni terketti! Ninem korkarak bağırdı: — Efendi nelerden bahsedi- yorsun Allah aşkına! — Ben yine söylemiyecektim. Fakat bu kızın bu kadar yolunu şaşırması bana acı geliyor! Beni şiddetle kendinden ite- cek uzaklaştırdı: — Git biraz dolaş.. Fakat yalnız avluda ve bahçede hal.. ' Gönül İşleri I 'Kadını Nasıl Anlıyoruz? “28 yaşındayım. Bundan yedi sene evvel evlendim. Bir çocu- ğum oldu. Fakat gördüğüm ve anlaşabileceğimi zannetiğim” ha- yat ortağımla üç seneden fazla yaşıyamadım. Bir akşam —evime geldiğim zaman viran bir köşe, yıkık bir mibrap kalmıştı. Hayatın bu değersizliğine boyun iğdim, Her- şeyi unutmak hususunda tam bir feragat gösterdim. Çok sevdiğim yavramu — bile arıyamadım. Bir sene kadar geçen ayrılık- tan sonra mutavassıtlar hücum borusunu çaldılar, Birisi gidip diğeri geliyor, evim, bulunduğum müessesedeki odam, arı kovanı gibi işliyordu. Hepsini reddettim. Hücumdan ziyade tedafüi vaziyet almıya alışmış bir adam olduğum için onları mahkemeye müracaat mevkiinde bırakmak istiyordum. Fakat, onlar mutavassıtların muvaffakıyetsizliğile — ümitsizliğe düşerek mahkemeye gitmediler. Sonra çok hürmet ettiğim anne- min, beni babam öldükten son- ra bağrına basan kardeşlerimin ısrarlarına tahammül edemedim. Barıştım. Herkes memnundu. — Fakat ben, izzeti nefsini ayaklar altına atmış, duygularına esir olmuş bir kadına tahammül edemiyordum. Yuvamda — kadın — tahakkümünü görememek, onun benliğini hisse- | dememek bana eza veriyordu. Çocuğumla mes'ut olmuıya ça- hlışıyordum.Mazi pek çabuk avdet etti. Görgü ve seviye farkları bariz mevcudiyetlerini gösterdiler. Tekrar ayrıldık. Şimdi ©o bir köşede, ben de bir köşedeyim, Mahkemeye müracaat etmek bazı esbap dolayısile işime gelmiyor. Bilhassa avukatım, intizar tavsiye ediyor. Siz, benim yerimde olsaydınız ne yapardınız. Hanımteyze? Eskişehir: H H. Açık — söylememe — müsande eder misiniz? Bu davada ben sizi biraz haksız görüyorum. Ka- dın evinin yılılmaması, çocukla- rının — sefil kalmaması için size yalvarmışsa, bunu neden küçük- İük addediyorsunuz? Sonra ay- rılmak istiyorsunuz. Fakat nafaka vermekten kur- tulmak neden şartile! Zayıf bir ka- dına karşı bu kadar kurnaz olmiy lüzum görüyorsunuz. Mahkemeye müracaat eder, ayrılırsınız, vere- ceğiniz nafaka nihayet yine ço- cuğunuzun refabına sarfedilebilir. HANIMTEYZE Sokağa yıkmıyacaksın ! Beni zaten sokağa çeken bir cazibe yoktu; bahçeye gitmek istiyordum. Ben orada bahçenin nihayetinde küçük yükseklikte görününce — aşağıdan — çocuklar bana taş savurmağa başlarlar, ben de onlara mukabele ederdim Bu beni çok keyiflendirirdi. Ço- cuklar beni görür görmez:“Papaz kafalı geliyor. Hücüml ,, diye bağırırlar ve çarçabuk silâhlanır- lardı. Ben (papaz kafalınin) ne de- mek olduğunu bilmiyordum ve bana takılan bu isimden dolayı da hiç müteessir olmuyordum. Bu kadar kişiye karşı tek başıma kendimi müdafaa etmek ve iyi nişanlanan bir taşın has- mımi nasıl kaçırdığımı seyretmek gol (Arkası var) j

Bu sayıdan diğer sayfalar: