2 Eylül 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

2 Eylül 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HU LASOTU: _BıZı MWuharrirt 4 Her Hakkı Mahfuzdur —lö— Bu sırada artık bu hayattan bıkmış olan ( Mehmet pehlivan ) da bunlardan ayrılarak İstanbula geldi. Zaptiye nazırı Şefik Paşaya teslim oldu. Diğerleri için şeka- vete imkân kalmadı. rinde çete büsbütün dağıldı. Rasimle Ethem de gelerek ( Be- şiktaş muhafızı Hacı Hasan Pa- şa ) ya iltica ve istiman ettiler.. Mesele Abdülhamide arzedildi. Cezalarının affile beraber Beşik- taş* zabıtasında istihdam — olum- malarına dair bir ( irade ) geldi. | Artık bu iki adam, şekavet ha- yatından çekilmiş —ve Beşiktaş zabıtasının iki sivil memuru ol- muşlardı. , x 312 senesi mayısının iptida- larında, bir gün Abdülhamidin musahiplerinden Cevher Ağa, Be- şiktaş karakoluna geldi. Paşaya müracaat etti: — Sizde, sivil olarak — istih- dam olunan bir çetebaşı varmış. Onunla hususi görüşmek istiyo- rum. Dedi. Derhal Ethemi çağırdı- lar. Cevher Ağaya Cevher, Ethemi aldı. tüst katındaki bir odaya kapandı- lar. Onunla başbaşa kaldıktan sonra şu suretle söze başladı: — Efendimiz, seni — affetti. Niçib, biliyor musun. Günün bi- rinde kendisine lâzım olursun da bir iş görürsün diye... Ethem, kemali safiyetle cevap verdi: — Efendimizin düşmanlarına karşı, onu müdafaaya mecburum. Bir tehlike varsa, canımı feda ederim. Kurnaz Cevher, sözü buraya | getirince telkin yapmıya başladı: — Evet, tehlike var. Hem de | büyük tehlike... Yalnız Efendimi- zin şahsına olsa bir şey değil. Hatta, (Âli Osman) ın tahtı bile tehlikede.. Ethem, cahil ve saf bir adam- dı. Bu sözleri işitir işilmez müte- essir. oldu. Âli Osmanın tahtımı — bile tehdit eden bu tehlikeye atıl- mıya müheyya olduğunu göste- ren bir vaziyetle izahat istedi. Cevher, şu sözlerle maksadı izah etli: — Efendimiz nasılsa bir cc- nebi kızına iltifat buyurdular. Kız, gebe kaldı. Kızı. İslâm edip saraya almak — mümkün değil., Halbuki yarın bu çocuk doğarsa, belki Avrupaya götü- rürler, orada teşhir ederek Efen- dimizin namus ve şerefini leke- lerler. Belki de günün birinde (bu çocuk, bir padişah evlâdıdır. Binaenaleyh, osmanlı saltanatında hakkı vardır) diye ortaya bir dava çıkarırlar. İşte bunüun - için bu kızın Wücudünü ortadan kal- dırmak lâzım... Günün bi- | Hasan tanıttılar. | Karakolun | * | Ethem, oturduğu yeıden. bir yay gibi fırladı, ayağa kalktı. Büyük bir öfke ile Cevher Ağa- nın yüzüne baktı: — Siz, yanlış kapı çalmışsı- nız Ağa Hazretleri.. Filhakika, ben eşkıyalıktan geldim. Eğer Efendimizin düşmanı varsa, bir.. beş.. on.. yüz, nekadar lâzımsa, hepsini birer birer öldürürüm. Fkat, bir kadına.. parmağunın ucile bile dokunamam.. Ethemin bu kat'i ve mertçe ifadesi, Cevherin Gesaretini kır- madı. Onun cahilâne hislerine temas ederek o kadar uğraştı ki nihayet, Ethem : — Hele bir düşüneyim... Demiye mecbur oldu... Cevher bir miktar para ile beraber bu hususta fevkalâde ketum olması hıkkıııda da hlheme sıkı bir ta- Geçen Bilmecemizi - Doğru Halledenler (Baş tarafı 6 Incı ııyhd—) Hüseyin, - Dayutpaşa. Örtamektehi da> Yesİndli t aşa mahallesi Ülur , Sadihli sabil. —hi | seba katibi -Emin EL oğlu şerket | Mersin Nafın Başmühendis. Hurşi1 D kerimesi ... Pettevaiyal Vlsesi isihet Sinıltan — ©2 > İbrahim, * İstanbül — Kıy Iİ'II.ııı ktebi tauebesinden 14 rabla, xıım- auhasebel - büsüsiye gaha inden,, 56 a paşa tücbesi Metin t, İstanbul Kız. Örtamektebi tale- I, Çorlu merhum memoru t a. Zon- manifaturacı B. “olğlu shir, Salihli Avukat Hayrt R. kızı | Muazcez, İnebolu Malmüdürü Ttilmi Recal, — Kırkağaç | güld. İDARE EDENLER... | Cevher Ağa,Kızın Vücudünün Ortadan Kaldırılmasını Tavsiye Ediyordu.. Bir Kadına Parmagımın Ucile Bıle Dokunamam. | Ethem, bir köşeye çekildi. Dü- Nasalar | to İnhisarı ; | limat verdıkleıı sonra ertesi günü geleceğizi söyliyerek - çıktı, gitti... şündü, taşındı. Boşa koydu, dok madı. Doluya — koydü, almadı. Kendi kendine bir türlü karar | veremedi. Gece, geç vakit kalktı, Beşiktaşın maruf — simalarından | (S...) Beyin evine gitti. Ethemin | bu zata, fevkalâde itimadı vardı. | Meseleyi olduğu gibi anlattı. (1) | S... Bey, ilk kayreti zail o- | duktan sonra şu fikri beyan etti: | — Ethem.. Bu işte bir oros- | topoğluluk — var... Eğer ( Efen- dimiz ) , benim bildiğim adamsa böyle yanlış bir haltetmez... ( Arkası Ü) Bu xat, hayattadır. şiktaşta mühim bir sseseyi — idare todir. Bü vak'anın — talsilâlimi | bize bizzat anlatınıştır. (Muharrir) var) Bugün Be- otım tevniyal Rrkek lisesl talcbesinden T4 A. Kaver, Polatdı. Hamza Sirmi B. oğlu Congiz, Divam Muhasebat üçün Ale mLup İhsan B. oğl talebesinden Orta Ticaret GCavit, caddesinde v adık 8 Nümars - 289 Rıuf kakara İstasiyon Telgraf momuru Ali me tey kizı Molübat, Beylerbeyi İttavrox caddosi Hamam sokak numara. & Şük- | Devlet sinde Bahri Lhı e, Adana Vilâyet Kı ci ı'L.mq, ta - t Aydın Gazi Paşa mek- Şaban, Sül: İsmmat, Kadıköy tuT fabrikasında M, Hik Hüçeşme | mensudcat | ya İspir- muhasibi. Sıtkı Bey oğlu İhrahim, Per: | Handi Bey va Hanımlar. —o—......—.——.—»ş..»—n—-.—n. serer ..—...——....w...u,“ ; İ j RADYO ; .. seseakek aa aa aa s aa s AA _..__.,,.,,._,....,.__“,__L | 2 Eylâl Cuma İstanbul — ( 1200 motre ) 18 gra- mofon, — 18,5 birinci kısım alâturka saz Vedin Rıza ve Cennat Hanımıların iştiraklerile, 90,5 uskert konferans, 21 ikinel kıstn alalurka Harmaların iştirakile sâz, koman moedi, 20,45 no konseri. 21,4ö örkestra. )80 Bratislava- dan uakil, tiyatrnsu naklen bir ton Viyana kil, 21,15 senfoni, 21 d (550 motze ) 20 edebi bar hisler, 90,5 keman konseri, S1,10 sdütyoda temsil. Varşova — (1411 motro) 2),385 radyo gazetesi, S1 senfoni, S1,43 musahabo, 23 dans havaları. Berlin — (163ö metre) 22 dan nakil, 22,45 seufoni Vaşington- | (1) dükkânda | dükkânda kibrit suyu, * 3 Eylül Cumartesi İstanbul — ( 1200 metra ) 18 Gra: mofou, 19,5 alaturka konser Ilafız Ah- me | tazalından, 90,5 askori S1 alaturka konser Hafız Almet hey'eti taralından, 28 orkostra. Bükreş — (SO4 matra ) 20,45 Sakso- vn, YŞ Romanya musikisi. Re'grat — ( 420 motro ) 21,15 Jon- ka'nın Djido adını taşıyan piyesi, Roma — ( 441 metre ) 21,45 Catalar ni'nin Dejanice adını taşıyan piyosi. Prağ — (488 matre) 20,40 şon müsi- ki, 22 Bratislüvadan nakil. Viyana— ( 517 matre) 21,20 komer di, 28, 80 akşam konseri. hey ko-ferans, f Peşte — (550 motro) S1 stlidyo or- kestramı, 21,48 operet parçaları. Varşova — (1411 metra) 20 — kilise müusikisi, 21 hafif musiki, 22,15 konsor. Berlin — ( 1633 metre ) 20 İngilizce ders, 21,10 komedi, temsilinden sonta konsor, n eee lli £ ee SÜi ü | şimdi | babasına verir. Uydurma Baba Olmanın Acı Ve Ağır Cezası Bir Alman Genci Yalati Yere Baba Olduğunu Söyledi Ve Hapsedildi Berlinden yazılıyor: Berlinin Sünen isminde bir mahallesi ve | burada böyük bir birahane var- dır.. Bu müessesenin müdürü, , müfus fazlalığa taraftar bir zat- tir. Onun içindir ki, mücssesesin- de çalışanlardan birinin bir. ço- cuğu olur. olmaz, | bir maaş nispetinde ikramiye verir. Birahane müdüriyetinin bu güzel kararından istifade etmeyi düşü- nen Hayn ismindeki — garson, oturduğu — semtin — belediyesine müracaat ederek o gece bir gçocuğu olduğununu bildirir, nü- fusa kaydini yaptırır, aldığı kâ- | ğıdı müdürüne gösterir ve istih- kak ettiği ikramiyeyi alır. Fakat Hayn borçlu bir adamdır. Para- ları alır almaz, sağa sola dağıtır, elinde birşey kalmaz. Derhal bir çare düşünür. Tekrar belediye dairesine gider : “— Efendim, der. Birkaç saat evvel doğan çocuğumun kaydini yaptırmıştım. — Halbuki bir tane daha d u. Evvelki erkekti, bu da kızdır. | Çocuklar - ikileşti. ,, Memur, bu çocuğun da kay- dini yaper ve hüviyet cüzdanını tekrar — müessesesinin veznesine uğrar, ikinci ikramiyeyi de alır. Fakat otuz gün beklemeden ! bir gün içinde üstüste iki maaş almak İkizlettiği Haynın çocukları hoşuna gider, üçüzletme- annesi | Hayn bu kâğıtla | Yalancı Baba Hayn mek için ortada hiçbir sebep olmadığına hükmeder ve bu hük- mü vermekle beraber Belediye dairesinde soluğu alması bir olur. Fakat bu sefer memur şüpheye düşer. Çocukları görmek ister. Hayn şaşırır, dili dolaşır. Nihayet çağırılan bir polis memuru Hayni Adliyeye verir. Muhayyel — üçüzlerin babası beher uydurma çocuk için birer aydan üç ay hapse mahküm edil- Eskiden Bozalar Bile İnsanı Sarhoş Ederdi ö terelı di Hai eaylRdel, hardaliye, (80) dükkânda imami- ye, ( 6 ) dükkânda yalisce, ( 1 ) dühkânda ranjı Halil, ( 2 ) dük- künda ıhlamur, ( 10 ) dükkânda anason, (1) dükkânda tarçın, (5) dükkanda haman, (1) dâkkân- da karanfil, (1) dükkânda Suşi nar rakılar satılırdı. - (50) dük- | kânda elma suyu, (22) dükkânda bal suyu, (3) dükkânda müptezel suyu, (3) dükkânda arpa suyu, tarçın suyu, — (1) denilen kuvvetli içkiler yapılırdı. O va- kit Istanbulda bu içkilerden başka (300) çeşit te (mükeyyifat) vardı. Onuncu asırda İstanbulun en zengin —esnahi — meyhanecilerdi. Kaçakçılık ta pek çoktu. Sadra- zam, Yeniçeri Ağası, Ases Paşa, Subaşı, Ağa kapı kâhyaları, Ga- lata Mollası, .âılı(ı toyvodası, Hamir emini, Galata çorbacısı kaçakçılardan milyonlarca akçe cerime alırlardı. Yahudiler diğer meyhaneler- den alış veriş etmedikleri için ayrıca İstanbulda ( 100 ) Yahudi meyhanesi vardı. Saz, söz ve genç tübilerile en meşhur olan ve en ziyade kazanan meyhane- ciler de bunlardı. 30, 40 senelik Ankone, Paris, Kenküş, Budin, Alman, Sarakoza, Mora Arhoz, İngiliz, Sakız, Kıbrıs şaraplarının en âlâları ve Bozcaadanın meş- hur misket şarapları, İstanbulun maruf (ketehorya) şarapları hep bunlarda bulunurdu. O devirde rakıya (aslan sütü) derlerdi. — Ve kadim — sözü diye şunları tekrarlarlardı. “Elma ylyıp. ıleıulıılı bir kâse şarap içenin öldüğüne taaccüp ederiz.., Ayrıca yedi yıllık şıııbı ateş- te kaynatarak üçte ikisi uçtuk- tan sonra hâsıl olan şaraplarda vardı ki bunlara müselles ismini verirlerdi. O devirde yalnız müselles satan birçok dükkân vardı. İs- tanbulda ©o vakit ( 300) bozacı dükkânı ve (1005) te bozacı es- nafı vardı. Bunların hepsi tatar çin- geneleriydi. Bozanın mucidi olarak Salsal Tatarı gösterirlerdi. Garibi şu ki o devirde İstanbulun boza- larıda sarhoş ederdi. Hatta ( Bozayı çok içeni kö- k dalamaz ) derlerdi. Çünkü zayı çok içen istiska ve nikriz hastalığına yakalanır, koltuk değ- nğelle yürüdüğü için köpekler anına yanaşamazmış. T Ayrıca bir. de Tekir darısından boza yapan 40 kân vardı ki bunlar çok katı boza yaparlarmış, hatta tülbende konsa akmazmış. Hâmile kadınlar içerse ten- dürüst olurmuş. Yeni çocuklu kadınların — sütlerini — arttırırmış. Bu bozalar o vakit Ayasofya karşısında Atmeydanı başında, Kadirga limanında, Okçularba- şında ve Aksarayda satılırmış. İçine Kuşada pekmezi, Üzerine darçın, karanfil, zencefil, Hindis- tan cevizi dökerlermiş. Bu boza sarhoş etmezmiş. — * * KADIN I GÜZEL OLUNCA i Mümessilesi .....

Bu sayıdan diğer sayfalar: