4 Eylül 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

4 Eylül 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 Sayfa ÇANAKKALE Dağınık Efradı Meçhule Doğru Sev- SON POSTA İngiltere Hükümati tarafından Gazi Hiz. n hodiye edilen eserin tercümeal. Yazan : 'eneral — Oglanderi — Hü L ketmek Daha Tehlıkelı Ve Müşküldü Maamafih ıhtı)al kuvvellennl Süratle ve milessir bir surette kullanabilmek, gerek malümatın, gerekse emirlerin alınıp verile- bilmesi mükemmel bir muhabere sisteminin kurulmasına vabestedir. 25 nisan günü, bu meselenin arzetmekte — olduğu — müşkülât, ihraç — sahillerinin fazlalığından dolayı bir kat daha arttı. Kara ile deniz arasında muhabere temin etmek, tahmin edildiğin- den güç oldu. Bu yüzden gerek fırka karargâhında, gerek karar- gâhı umumide, sahillerdeki vazi- yetten ve sahillerde de diğer sahillerdeki — vaziyetlerden mum- tazam haber alınamıyordu. Kara- ya çıkılmazdan evvel, himaye ce- milerinin mevcudiyeti sayesinde muhabere vesaitinin mükemmel olacağı zannedilmişti. Fakat bu emir tahakkuk et- medi, Hiç şüphe yok ki daha evvelden emir ve malümat alıp verecek mükemmel bir muhabere şebekesi teşkili düşünülmeli idi. Bunda gösterilen ihmal, herhalde daha erkenden karada irtibat tesis edilebileceği hakkında hü- küm süren kanaat ve Üümitten ileri gelmişti. Hazırlık günlerinde, karargâhı umuminin fikrince, kuvayi sefe- riyenin en müşkül ve tehlikeli yazifesi gündüz vakti karaya hü- cum etmek hususu idi. Yine bu | karaate nazaran, karaya çıktık- tan sonra Ahibabaya u"u.- mek o kadar zor olmiyacak- t. Fakat her sahilin tel ve mania mitralyozlarla tahkim edil- miş olması ihtimaline nazaran, açık kayıklardan karaya asker çıkarmak keyfiyeti çok endişe veriyordu. Bahriye — kumanda heyeti her nekadar evvelce yapr lacak bombardımandan çok nik- bin iseler de birçok Ümera ve zabitan, askerin karaya çıkmak | Üzere veya tel manialarla uğra- şacağı müdafaasız zamanları ta- savvur ederek, kâbuslar geçiri- yorlardı. Bu endişeler bir dereceye kadar haklı ve doğru idi. Filha- kika V sahiline çıkışm büsbütün ve feci bir surette akim kalma- ması sırf River Cleyden mitral- yozları Lancashre Fusilliers düşmanın sağ cenahını kuşatamamış olsa idi W sahilindeki ihraç ameliyatının da ayni akıbete müncer olması çok muhtemeldi. Fakat öğleden evvelki vakayi, açık kayıklardan karaya yapılan Fo(o!rı] Tahlili Kuponu Tabiatinizi fotoğrafınım $ adet kupon İle bir- sayesindedir. — Kezalik | öğrenmek — Istiyorsanız | likte gönderiniz. Fotoğrafınız sıraya | tâbidir. ve fade edilmez. memleket hm.gr.ı! İntişac | — edecek mi ? Fotoğrafın klişesi 3O kuruşluk Pinaum kabilinde gönderilebilir. | rafa mütevakkıftır. taarruzlarda karaya çıkmak key- fiyetinin başlı başına en tehlikeli cihet olmadığı, fakat sahiller zap- tedildikten sonra dağınık efradı toplayıp, ileriye, meçhulea doğru sevketmenin daha tehlikeli ve müşkül olduğunu gösterdi. Bu ci- hetler daha evvelden takdir edik miş, karaya çıkışın nekadar ko- lay olursa olsun düşmanın kendi- lerine pek aman vermiyeceği ve binaenaleyh her muvaffakıyetten istifade etmenin hayati ehemmiyeti ve bilhassa süratle hareket edil- mesi hususları efrada adamakıllı anlatılmış olsa idi, şüphe yok ki askerin ilk karaya — çıkışından sonra uğradığı felç çok daha hafif olurdu. İşte asıl böyle, herhangi bir sebepten olursa olsun ilk plânın tatbik edilemediği zamanlarda daha yüksek karargâhların müte- madi kontrolunun çok Faydası vardır. Binaenaleyh karaya çıkılır çıkılmaz yüksek kumandanların bu kontrolu yapabilmeleri imkâ- nını hazırlamak gayet mühim ve gayet müşkül bir meseledir. 25 eylül günü, ihraç ameliyalının — ilk — safhalarında berri ve bahri kumandanların gayet sıkı bir surette teşriki mesai etmeleri elzem olduğundan 29 uncu fırka karargâhının Eur- yaluc urhluındı ve karargâhı Lıarbı Anadoluda umuminin de amiral gemisinde bulunması belki daha muvafık daki harekâtı bir gemi güverte- sinden iİdare etmenin nekadar tehlikeli bir şey olduğunu ispat etti. Bahriyenin bütün me- saisine rağmen muhabere tesisi hususunda tesadüf edilen müşkü- lât okadar büyüktü ki, 29uncu fırka kumandanı, harekât sah- nesinden ancak bir mil mesafede bulunduğu halde, vakayii takip edemiyecek bir vaziyete düşmüş- tü. Karargâhı umumiye gelince, koca Oucen Elizabeth dretnotu bile Amiralin kendi maiyetinden fazla | kimseleri — gllçlükle istiap edi- yordu ve kuvayi seferiyenin ter- tibindenberi Üüçüncü defa olarak karrgâhi umuminin idar! şubeleri Başkumandandan — ayrılmış — ve birkaç gün, en tehlikeli zaman- larda vaziyet hakkında habersiz kalmış ve İlâzımgelen — emirleri verememişti. Karargâhı umuminin Oucen Elizabeth te bulunmasının umul- madık bir fenalığı daha vardı. V sahilindeki kıtaatın himayesi için alelâcele geminin top ateşine ihtiyaç hasıl olduğuundan 25 nisan günü akşama kadar Sir Jan Hamilton da bütün hücum cephe- sini kontrol edemiyecek surette bu sahilin önünde saplanıp kaldı. (Aıı.... var) —a Tetkıkat ’Mutehassıs Heyetin Reisi izahat Veriyor İzmir (Husu- si ) Aydın, | Sarayköy, — Na- zilli ve havali- sinde — tetkikat yapmakta — olan Türk ve Rus mütehassıs hey- eti bu sabah Denizli civarın- B daki (Kadıköy) © üne giderek do- - kuma tezgâhla- rını gezmişlerdir. Mütehassısların Menderes nehri güzergâhında yaptıkları tetki- kat çok müsait bir netice ver- miştir. Rus mütehassıs heyetinin reisi olan (Orolof) Yoldaş şu iza- hatı vermiştir: — * Menderes nehrinin geçtiği yerler, dünyanın en mümbit, pamuk — yetiştirmiye —en elve- rişli - yerleridir; diyebilirim . Bu nebirin coşgun zamanlarında kap- ladığı arazideki mahsulü mahvet- tiği, silip götürdüğü anlaşılmak- tadır. Nehirin taşmasına — ve | civardaki araziyi tahrip etmesine mâni olmak ve kabili istifada bir hale getirmek oldukça mas- Evvelemirde nehir yatağının temizlenmesi lâ- | zımdır. Saniyen gezdiğim tarlalarda pamuk cinsinin karıştırıldığını ve ayni tarlaya beş, altı cins pamuk Kadıköyünde bir tezgâh ekildiğini gördüm. Çiftçiler iyi pamuk yetiştireceğim diye Mısır ve Amerikan pamuk tohumlarını ayni tarlıya ekmekle büyük bir hata işlemiştir. Ege mıntaka- sında pamuk cinsinin bozulması bu tohum halitasından ileri gel- miştir. İyi pamuk yetiştirmek için tarlalara yalnız bir cins pa- muk ekmek lâzımdır. Menderes nehri kabili istifade bir. hale ifrağ edilirse, Aydın veya Sarayköyde bir pamuk istasyonu vücuda getirmek fay- dalı olacaktır.., Heyet Aydın havalisinde da- ha bir hafta kaldıktan sonra İz- mire avdet edecek; Eskişehirde kalan diğer heyetin İzmire gel- mesini bekliyecektir. — Adnan O RİKA Eylâl 4 — — —— ü ÂYE Bu Sütunda Hergün Yazan: Naci Sadullah “YALANDIRI!, lffet Hanım züğürtlerin çene- | lerini yoracak, su pahalılığı kar- idi. Fakat o günkü vakayi, kara- | şısında yıkılmıyacak, Ayaspaşada apartımanlar yaptıracak — kadar servet sahibi idi. Keriman Halis Hanım kadar — güzeldi ve gençti. Genç, güzel, zengin ve dul... Bu dört mazhariyetin bir vü- cutte içtimaı suyla ateşin, ateşle barutun, yağla suyun imtizacı kadar fevkalâde bir şeydi. Allah eli açık bir gününde “ Al ya ku- lum! ,, demiş, vermiş te vermişti İşte... Piyangoda kazanan zata eskiden selâm vermiyen dostların üşüşmeleri, bir münhale bin talibin toplanması, terkos musluklarında su, tramvyalarda yer bulunmaması kadar tabil bir keyfiyetti ki İffet hanımın etrafında da - mübalâğa olmasın amma - yüzlerce peres- tişkârı vardı. İçlerinde güzellik- lerine güvenen fakirler, servetle- rine mağrur zenginler, zekâlarına güvenen aptallar, talihlerine bel- bağlıyan çirkinler, neler, neler yoktu. İffet hanım da bir gün sa- bık nikâh memuru Ubeydullah Efendinin meslektaşlarından biri- nin önünde arzi endam etmiye karar vermişti. Vermişti amma bu kalabalık perestişkâr zümresi içinden bilhassa en zekisini seç- mek istiyordu. * Beyoğlunda Elmaspalas apar- tımaninin 3 numaralı dairesinde bu akşam yine kıyametler kopu- yordu. İffet Hanım vukuundan sonra haftalarca dillerde destan olan mükellef “suvare,, lerinden birini daha veriyordu. “Tokatli- yan,, 1 gölgede bırakan bir otel, büfeyi ve cazı deruhte etmişti. Davetlilerin ayıklıkla sarhoşluk arasındaki çakırkeyif tabir olu- nan mergup mertebeyi bulduk- ları bir zamanda idi. Vfet Hanım: — İzdivacıma talip olanlar arasında eğlenceli bir zekâ imti- hanıl dedi ve ilâve etti: — Kim uyduracağı yalan için bana “ yalandır! ,, dedirtebilirse onunla evleneceğiml.. Az sonra yalanlar uydurul- mıya — başlanmıştı. Kaybedenler hezimetlerinin şüyuile müteessir olmasınlar diye, güzellik müsa- bakasında olduğu gibi hüviyet- lerini ifşa etmiyeceğim. Üzülme- sinler, Birisi,... Hayır Bekirciğim ıııerak e!mo ismini yaımıyıcığımı Layton Komisyonu Tet - ikikatını Bitirdi Pekin, 3 — Çin - Japon ih- tilâfhimi mahallinde tetkike memur olan Cemiyeti Akvamın Layton Komisyonu, —azanın reylerinin ittifakile raporunu tanzim etmiş- tir. Rapor muhteviyatı Çin ve Japon — bükümetlerine hemen tebliğ edilmiyecektir. Komisyonun Alman ve Fransız azaları Sibirya tarikile Avrupaya dönmüşlerdir. M. Layton ile di- ğer ara hava yolu ile yarın av- det edeceklerdir. hayır, hayır üzerime düşmeyin yazamam! Ben ketum adamım. Birisi ilk yalanı kıvırdı. — Hammefendi! Bir öküz in- san doğurmuş! İffet Hanım buna mümkündür. diye cevap vermişti. Bir diğeri: — Hanimefendi! Sporcu çevik bir kaplummağa otomobili geç- Miş. İffet Hanım buna da kabildir diye mukabele etti. Artık palavralar biribirini ta- kip ediyordu: — Suyun bardağı on paraya — Tramvayların 'artık haddi istiabilerinden fazla adam taşı- mamalarına çare bulunmuş. — İstanbul artık su bolluğuna kavuşacakmış! İffet Hanım bütün rüklü ve tahakkuku palavralara: — * Olabilir! ,, “ Niçin olma- sın! , diye lâkaydane mukabe- lelerde bulunmakta tereddüt bile etmiyordu. Hattâ birisi: — Ben, dedi, sizin süt nine- nizle tanıştım. Bana hakiki yaşı- nızı ifşa etti. Siz kırk yaşından fazla imişsiniz! İffet Hanım buna bile bilir , dedi. Artık herkeste bu mllsaba- kayı kimsenin kazanmasına im- kân olmadığına dair bir kanaat peyda oluyordu ki Şem'i Osman Bey ilerledi. — Hanımefendi, dedi, eskiden sizin ve bendenizin ailelerimiz bir mahallenin yanyana iki evin- de otururlardı. Aralarındaki u- huvvet ve samimiyet akrabalık rabıtasından ilerde idi, Sizi be- nimle nikâhlamışlardı. Harp çık- tı. Ben askere gittim. Benim öldüğüm — şüyu — bulmuş. Siz de ümidi kesince — mecburen ölen kocanızla evlenmişsiniz. Ko- canız sağ olsaydı ben yine çok sevdiğim nikâhlıma sahip olmıya uğraşacaklım. Onun ölmesi beni uğraşmak zahmetinden, külfetinden kurtarmış oldu, şimdi siz benim tahtı nikâhımdasınız!!... İffet H. buna “yalandır,, deseydi müsa- bakayı Şem'i Osman kazanıyor- du. Doğrudur dese zaten mesele kalmıyordu. Yani İffet Hamm pes demiş, en zeki erkeği buk muştu. Elini ona uzattı. Kadehin kaldırdı. — Nikâhlımın nnfıne ! dedi. —— bu kuy- imkânsız * ola- İspanya |Reisicümhuruna Nişan Paris 3 — Reisiclmhur Löbrön'nün riyasetinde toplanan Nazılar Meclisi, İspanya Reisictim- huru Alkala Zamoraya Lejiyon M. doönör nişanının büyük - salibini hediye etmiye karar vermiştir. Sulh Kongresi Beynelmilel Viyana, 3 | Sulh Teşkilâtının 29uncu kon- gresi yarın burada toplanacaktır, Kongreye büyük sulh teşekkül- lerinin murahhasları iştirak et- mektedir. Kongre — Avusturya Başvekili M. Dolfusun riyaseti altında içtima edecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: