30 Eylül 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

30 Eylül 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 FSayta Dünya Hadiseleri Kumar Ve Bir Vergi Borcu Meselesi Vaşingtondan bildiriliyor: Amerika maliye idaresi, zengin bir Amerikalı kadınım hazineye olan vergi borcunu, bu kadının müracaati Üzerine, 20 bin dolar birden indirmiştir. Kadının mü- racaati garip olduğu kadar, vergi beyannamesinden bu miktar bor- cu indiren maliye idaresinin es- babı mucibe raporu da bir hayli tuhaftır. Kadının iddiasına göre, vergi beyannamesini sonra Avrupaya gitmiş, kum Oyaamış ve kaybetmiştir. Kendisi, ötedenberi — kumar oynar. Bunu eğlence için değil, ozun zamandanberi adet edinmiş- tir. Bu itibar ile vergi borcunun iândirilmesi muvafıktır... Maliye idaresi esbabı mucibe- sinde diyorki: “ Filvaki bu talep tetkik edilmiş ve borcun indiril- mesinin haklı olacağı kanaali hasıl olmuştur. Fakat, işsizlik ve eğlence için kumar oyuyanların ayni süretle Maliye — idaresinin müsamahalı muamelesini göre- ceklerini zannetmek hatadır.,, Bu hal, ilerisi için bir bayli ihtilâflı — davalâra yol açacağa çok benzer. Mmar:lıda Çalışan Kadınlar Berlinden bildiriliyor: -Alman- yada umumi hayata karışan ve serbest mesleklerde iş alan ka- dınların adedi gittikçe artmakta- dir. Bunların içinde heele bir meslek vurdırki ekseriyet tama- mile kadınlardadır. Bu meslek, taganni hocalığıdır. 5327 kadın taganni hocasına mukabil erkek hocaların miktarı ancak 3917 i bulmaktadır. Muallim — mesleğinde çalışan kadınlar ise 211,066 ya mukabil ©7,665 tir. San'at ve tiyatro ha- yatında da erkeklerin 4878 ade- dine karşı 4149 mevki işgal edi- yorlar. Doktorlukta da mühim bir — vaziyet Bu —miktar 45332 ya — karşı 2572, eczacılıkta 13173 e muka- bil 2720, nefis san'atlarda 11427 ye karşı 2761, edebiyatta da 4791 e mukabil 910 — mevkileri vardır. Halbuki avukatlıkta, bu nis- bet fazla düşmektedir. — Alman kadın avukatlarının adedi 54 dür. Halbuki erkek avukatlar 13975 i buluyor. Papaz mesleğinde de 610 kadının karşısında 40746 erkek mevki almaktadır. Acaba Sebep Nedir? Almanca Döyçe Mediçinişe Vohenşirif isimli tıp gazetesinde, maruf profesörlerden Dr. Krüs- yüsün şöyle bir ilânı çıkmıştır. “ Müşterilerimden — biri tara- fından - her türlü ruht ve sıhhi | vasıfları haiz dokuz aylık gürbüz bir çocuğu evlâtlığa kabul ede- cek bir aile aramıya memur edil- miş bulunuyorum. Bu cocuğu evlât idinecek ailenin ya Alman veya İskandinavyalı olması ve her iki memleketin Müdiran sınıfından veya — arazi — sahibi serbest eşhastan — bulunmaları şarttır. Evlâtlığa verilecek çocuk; ana ve baba tarafından irk itibarile mükemmel ve asildir. Ailesi ara- sında Alman ve İskandinavyalı doktor, papas, — sanayi erbabı vardır. ve cümlesi, tamamen şü- mullüdürler.,, Bu derece elverişli evsafı haiz bulunan bu çocuğun ailesi tarafından elden çıkarılmak İstenmesini anlamak, mantıkan mümkün olmıyor. verdikten | temin — etmişlerdir. | | SON POSTA GÖÇ MEVSİMİ GİRİNCE.. “Sana Sülerim Be.. Küverecem Man- daları.. Dinlensin Biraz Hayvanceklar.., * Şimdicik Ver Bakalım Cevabını... Kör Ölür Badem Gözlü Olur. Amma Kaç Keret Süledim.. Koyun Biraz Samancık.., İstanbdul sokaklarında bir göç manzarası Geçen gün, Sirkeci vapur İs- kelesinin önünü — dolduran göç | arabalarını görünce, adeta yüre- ğim garipsedi : — Eyvah, —dedim, — İstanbul yine ksadi.« kâbüğu: üçina 'çekilii yor... İki kuvvetli mandanın güçlük- le sürüklediği bir muhacir ara- basına bakıyorum. Bu araba tam mabasile bir kırk ambar.., Yatak yorgandan, su bakracına kadar bir eve ne lâzımsa içinde hepsi var, Arabacı durup durup söyle- niyor : — Bu meretleri, çekmezler, az büçük Üteye.. Sıkışır — kalırız te büle ara yerde... Nihayet dayanamadı, önünde duran arabanın yedekçisine ses- lendi: — Şerif ba... Ne durursun, yolun üstünde mertek gibi... Şerif genç bir çocuk, başun arkaya çevirdi: — Bana mı sülersin? — Sana sülerim yal... recem mandaları.. Dinlensin hay- vancıklar.. Taban teperler, Yeşil küyden bu yana... Bir avuç yer bırakmadınız ortada dölenecek., Arabacılar, böyle cenkleşir- ken, arkadan bir göç kafilesi daha sökün etti. Şimdi, gözümün | önünde perişan bir hicret man- zarası var, Ayakları kırılmış kol- tuklar, otları yer yer dökülmüş minderler, yolda gelirken topuzu bir yere çarpıp kırılmış karyola demirleri, hurda hbaline gelmiş çini sobalar, Üstüste bağlanmış kap kacak takımları daha neler neler yok, Çözülen bir dengin arasından pek Jâzımlı (?) bir seyin kulpu — görünüyor. Ba- kıyorsunuz, bir kazanın ortasına çocuğun — beşiğini — oturtmuşlar, Pamukları didiklenmiş bir yorga- nın ara yerinde lavan süpürgesi- nin Ssapı... Arabacının biri, kucağında bir kanarya kafesi, harıl harıl birisini arıyor. Hem arıyor, hem de söy- leniyor : Küve- | iğ. | resi? — Tebe,.. Tebe.. İstakfirallah. | Bu beleyi de başıma nirden aldim ?.. - Aradığı adamı nihayet kala- balık arasında ele geçirince kuşu hemen teslim ett: — Al begüm emenetini.. A- namdan imdigüm burnumdan ge- liydi seni aramahtan... Geçtim hayvana bişey olur da, derdi üstümüzde kalır. Hamallarda bir koşuşma.. Bir telâş.. Meğerse araba vapuru iskoleye yânaşıyormuş.. Vapur yanaşmasına — yanaştı amma, içini bağrını boşaltması pek kolay olmadı. Vapur değil âdeta geniş karınlı bir timsah... Biraz gayret ctse yarı İstanbulun eşyasını içine alacak la yine karnında boş yer kalacak... Hamallardan birine sordum: — Nereden geliyor bu vapur? Yüözüme bile bakmadan, baş- tan savma bir cevap verdi: — Yerinden geliyor... — Anvladık amma, yeri ne- — Nire olacak, Üsküdaz.. — Ya bu eşyalar, hnereye gidiyor?.. — Tut Şişliden, Nişantaşın- dan, Fatihe, Edirnekapıya kadar bötün millet yazlığa taşındı idi., Şindi geri döniyler... Araba vapurunun bu yeni hamulesi. de iskelenin üstüne boşanınca, ortalık büsbütün ka- rıştı. Kirılıp — dökülen — eşyanın acaba yüzüne bakan var mı? Tevekkeli iki göç, bir yangın yerini tutar dememişler. Göçün neye mal olduğunu, sık sık ev değiştiren — kiracılara sormalı... Karpuzlu bir gaz lâmbası, şan- gır şungür yere düşüp parça'a- nirken arabacı bir küfür savurdu: — Şindicik ver bakalım ce- vabım.... Kör ölür, badem gözlü olur!... Amma kaç keret süledim... koyun, biraz samancık aralarına.. tahta dil ya bu cenabetler... Te kırılır İşte... Ayağile kırık lâm- | baya bir tekme indirdi: — Pusta lâmbal.. Sabah sa- bah, soktun yino ceremeye bizi... Eşyalardan bir kısmının sahip- leri başında bekliyor. Malümya, mal canın yongası... İki arabacı aralarında konuşuyorlar: — Allâh bin bereket versin... İşler biraz açıldı bugünler... Sa- bahtanberi bu üçüncü seferim... Yarın da erkenden Buğaziçine gideceğim... Dün akşama kadar, Çengelköyden dört araba eşya taşıdım. — Beni de Heybeliden ç ğır- dılar... kısşmet se, cumaya gide- ceğim... Bir aralık muhaverelerine ben de karıştım: — Bu sene, yazlıktan dönen- ler en çok nerelere - taşımıyorlar? — Kimi Taksimle Nişantaşı taraflarında ev tutuyor.. kimisi, | 'mizi Doğru İstanbul'da yerleşiyor. Apartımanlarda çok boş yer var amma, ucuz yazlığın tadım alanlar, bünlara yanaşmıyorlar. Bu &ene, Beylerbeyi, Çengelköy taraflarında aylığı sekiz liraya evler vardı. Adada da öyle... Sun- diye, Erenköy bir parça işledi amma, kulak asma oralara da... Eski göçler kalınadı. Ben, bu araba iskelesinde Üç yüz altmış arabanın bir günde Üsküdara geçtiği zamanlara yetiştim. Mille- tin Çamlıcaya bir dökülüşü var- dı ki medet Allah... Bağlarbaşın- da, kümes gibi evlerin mev- simliği on iki — altına tutulk- duğunu — bilirim. Bu — göçlere ben göç mü deriml.. Evde biri hastalanacak ta hava tebdili için, kıtkanaat bir yere gidilecek. Zati, şimdiki apart- manların Üst katları köşk misali.. Deniz tabak gibi önlerinde.. Yaz- lığa çıkacaklarında böyle birer apartıman bulup yerleşiyorlar. Bu sırada göç kafilesi, tekrar harekete geçmişti. Öküzler böğü- rüyor, atlar kişniyor, kamyonlar homurduyordu. Sirkeci iskelesinin bu dakikada eski kârvanlar dev- rinin yolgeçen banlarını hatırlatan bir hali var... f l Bu Da Asri Bir Sakal Hikâyesi! Genç olmama rağmen, sakal bırakmak hevesine düştüm. Sakal koyvermiye başladım. Sakal b rakmak için de herşeyde olduğu =in bir sistem kabul etmek dı. Bildiğim sakal nevilerini kafamdan geçirdim: Sadi Carnot, Barbe en gveııtıil. Amiral Four- mer, Favoris, Bouc, A deux pointes Barbiche, wune pointe, | İmpöriale, Carr&e, Cötelette, Bar- | lîe longue Fer â Cheval, Collier ilâ. 'Nihıye( karar verdim: Fer â choeval denilen şekilde sakal bı- rakmıya karar verdim. Dün Sirkeciye indim. Bir ber- bere girdim: Bana Fer a cheval bir sakal düzelteceksin! dedim. Şaşaladı. İzah ettim: — Şöyle, iki tarafı, at nalının iki ucu, bir hilâlin iki ucu gibi, bıyıkların iki tarafını yarı halk- kalıyacak, kuşatacak.. Şimdi anladın m?, Zaten, Fer a cheval at nalı demektir. — Peki efendim, emredersiniz. Yüzümü işkembe kazır gibi kazıyordu. Sakal sahası da git- tikçe daralıyordu. Benim iste- diğim sistemoe elverişli olmıyacak kadar azalıyordu. Fakat kime anlatırsınız?, Hazret faaliyette berdevam.. Sakalın bir tarafı kaçiyor, öbürünü ona uydurayım derken bu sefer bu kaçıyor, beriki buna uyacak.. Vazgeç hazret, dedim.. Şapka': msı Fırladım. O hırsla remoıı başındaki başka bir berbere daldım : Bu berber, sakalımı biraz dü- zeltti. Fakat Barbiche şeklinde... Berber, iki makas şıkırtısı.. ve bir sıfır. makine, biraz pamuğa iki damla kolonya için yirmi kuruş istedi. Haydi paradan, ücretin fahiş- liğinden vazgeçtik. Berberlerin bir. cemiyeti var. Bunun mu- hakkak ki, her cemiyet 'gibi kendi izafetile alâkadar olması, eksik — bilgilerini — tamamlaması lâzım değil midir? Fakat, siz, bana, sakalımı istediğim gibi kestirecek bir berber tarif ede- mez misiniz?. Daiml karilerinizden: Hüseyla Geçen Bilmece- Halledenler ( Dünkü nüshadan devam ) lihli Altınordu — Ükmektebi- talebesim- den 41T Cemil, Kırkağaç Musalar mahallesinde adalı Ethem Ef. - oğlu Hayrettii, Buybeliada Ükmektep tale- besihden 10 Hüseyin Recop, Bahkesir Mitbatpaşa — İlkimektebi — talebesinden 154 Namik, Ankara Hükimi Milli anda mürettip Şül ELoğlu Şorlu Şücanttin İlkmektebi gn 612 Turgüt, İstanbul üçüncü t Elektrik * Şirketinden — Vasil — Ek, Kalyopi, Adana cenup mantakası hay- tart micadele rolsi oğlu Muzafler, Ankara Yüksek Ziraat mektebi talabo- sinden Kıbrıslı Ahmet Zeki, Adana 'Ticaret mektebi Üçüncü S0if taleber sinden 282 Hüseyin, Ankara Yeniye- hir memurin sokağı No. 9 Sabiha, Ankara Orta ticaret mektebi talebe- sinden 108 Semiha, Salihil Belediye d i Şükrü Böy oğlu A, C- a Çarçabuk mahallesinde M. Fuat, Salihli Altınordu bi üçüneü Bınıf talebesinden Manisa helvacı A ve mâlhr- ver Kaya, Edirne Erkek lise- «i dördüncü sınıltan 217 mehmet, Uzunköprü müftü zade Halit Ef. kıza Jale, Üzünköprü mimar — Hayrottin mektebi beşinci sınıf talebeşinden 201 Melâbhat, Balıkesir Gazl tale- besinden Nafıa, Aydın T âl mek- tebi dürdünecü sınıf tulobesinden 13 Necati, Ankara Hasıbayranı culdesi Ağhizalor mahallesinde çeşme soka- igında No. ö Şadiye Hanım ve Beyler. vlbr

Bu sayıdan diğer sayfalar: