22 Ekim 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

22 Ekim 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

I Ziraat Bilgisi (*) Ruam Nedir ? — 5 a. Öyle tahmin ederim ki son ayın umuml bir. işi olan Ruam yoklaması hakkında gazete yüz- lerinde — rastladığınız haberleri şöyle bir okuyup geçmişsinizdir. Belki de “Acaba bu Ruam nedir?,, | Sorgusu içinizde kıvrılmış kalmıştır. Ruam diye işittiğiniz. bu ya- bancı deyim çok müthiş bir has- talığın arapça İsmidir. İsanın do- ğumundan dört yüz sene evvel insanların öğrendiği bu hastalık Iki bin sene oluyor ki beygir cin- sinin yakasını bir gün bırakma- miştır. İşin mühim olan bir nok- tası da bu hayvan hastalığının Ayni zamanda İnsanlara da bu- Taşır olmasıdır. Büyük harpte bu üzden ölen beygirlerin sayısı yüz di ve bu arada göçen İnsan- n sayısı da binleri bulmuştur. Şimdi siz bin senedenberi Bilinen bir hastalığa karşı insans | hğın hareketsiz kalışını hayretle karşılayacak ve diyeceksiniz ki * Herşeyi yenen ilim ve fen buna bir çare bulamadı mı ?,, Üzülerek — söyleyim ki bu amansız düşmana çare bulmak yolunda ölen insanların sayısı da epeyce artmıştır. Daha geçen ay Kemal Cemil Bey ismindeki bir baytar yüzbaşımız da Paristeki Pastör enstitisünde dört sene- denberi uğraştığı bu yolda kurban gitmiştir. Bu değerli baytarımız da fen âleminin yıllarca çalıştığı bir yolda yürüyor, Ruam hasta- lığına bir aşı keşfetmek didiniyordu. Ne yazık ki bu hayırlı çalışmasını — nihayetlendiremeden Ruama tutularak o da fen kur- banları arasına karıştı. Şu sözlerimden Ruam denilen hastalığın ne uğursuz. bir belâ olduğunu ve ona asırlardanberi bir çare bulunamadığını anlamış- sınızdır. Medeniyet âleminin bu derde kaşı şimdiye kadar yapa- bildiği tek şey hastalığın kökünü körlemek, buna tutulmuş olan hayvanları meydana çıkarıp öldür- mektir. Bugün dünyadaki bütün ileri memleketler Ruama karşı bir savaş açmışlardır. Bu arada Tür- kiye hükümeti de bu derde kar- şı bir « Genel Ruam yoklaması » yapmıya ve böylece yurdumuzun insan ve hayvan sağlığını körüu- mıya karar vermiştir. Hazırlanan bir buyruğa göre Türkiyenin bü- tün beygir, katır ve eşekleri göz- den geçirilecektir. İşte gazetele- rin sık sık yazdıkları Ruam yok- laması bunun için yapılıyor, bunun için bu kadar chemmiyet alıyor. Şimdi bu hastalığın mahiyeti- ni ve tanınmasını anlatayım: Ruam yalnız beygir, katır ve eşek gibi tek tırnaklı hayvanların hastalığıdır. Geviş — getirenlere gelmez. Hestalığın mikrobu bir hayvana bulaşınca bu hastalığa ait alâmetler de çok sürmeden meydana vurur. Fakat bazı selfer- lerde senelerce bu — alâmetler görünmiyebilir. Ve o takdirde o hayvan belli olmadan hastalığı diğer hahvanlara ve insanlara se- nelerce taşır. Neden sonra besi- sizlik, bakımsızlık gibi bir sebep ile hayvan düşkün kalınca has- talık ta meydana vurur. İşte. © — zaman hayvanın ateşi artmıya başlar, sıksık nefes aır. Burnundan sulu bir akıntı sızmıya daha sonraları içinde bir takım kabarcıkar peyda olarak künâ bir ai akmıya başlar. Göz- için | L ve ölür, MEMLERET HABERLERİ Köylüler Ve Doktor Muayenesi Zonguldak Halkevi Beycumı Nahiyesinde Bir Günde 162 Hasta Muayene Ettırdi Zonguldak ( Husust ) — Zon- | guldak Halkevi köy seyahatlerinin onuncusunu — yapmıştır. — İçtimat yardım ve neşriyat komitelerinin bu müşterek seyahati Beycuma nahiyesine kadar uzamıştır. Zonguldak - Devrek yolunun 29 uncu kilometresinde bulunan Beycuma nahiyesine bundan evvel de birkaç defa gelinmiş ve bura- daki hasta köylü muayene edilmiş ve meccanen ilâç dağıtılmıştı. Halkevinin cidden çok çalışan unsurlarından Operatör Necati Bey muayenehanesinin * önünde bekleşen köylüleri aşina bir çehre ile selâmladı. Bakılmıya gelen hasta köylüler ile genç doktor arasında İçten gelen bir yakınlık ve kaynaşma var. Muayeneyi ve ilâç tevziini nahiyenin ilkmektebinde yapıyor. Doktor sık sık dişarı çıkiıyor. ve hastalarını bir göz muayenesinden geçiriyor. Bu göz yoklamasındaki kast, bekleyemiyecek kadar hasta olanları öne almak için.. Doktorun her muayeden sonra ilâç verirken hastalarına yaptığı tarif çok pratik doğrusu.. — Gördün mü bacım? Bu tozun yarısını sıcak suya ata- caksın. Kuşluk, öğle vakitleri içeceksin. Şu kırmız şişeden ço- cuğun kulığını deecıkılı Bu cumhuriyıt Bayramı Hazırlıkları Bolu 20 (A.A.) — Cumhurl- yet bayramı için hazırlanan şenlik programlarının ana hatlarına gö- re C.H.F. o gece bir balo ve halkevinde bir müsamere - verile- cektir. Civar köyler atlarla me- rasime İştirak edecekler araların- da cirit oyunları yapılacaktır. Tekirdağında Havalar Soğudu Tekirdağ 22 (A.A.) — Tekir- dağ ve havalisine 24 saattenberi yağan sürekli yağmurlardan sonra hava birdenbire soğumuştur. lerinden irinli bir akıntı burnuna doğru sızar. Nihayet hayvanın çenesi altında boydan boya şişlik- ler görülür. Derisinde kabarcık- lar ve yaralar belirmiye, çok de- falar ayaklarda topallıklar fazla- laşmıya başlar. Hayvan günden güne öksürerek İştihasızlanır, za- yıflar, sersemleşir, mangafa olur Böyle hayvanlara köylüler (Sa- kağılı) derler.. Sakağılı bir beygir hastalığı adamakıllı meydana vur- muş olduğundan tehlikenin baba- sıdır. Maalesef bunu bilmiyen bazı köylüler (Sakağı)yı (Köklü nezle) ile karıştırarak hayvanı terletmiye sıcak tutmiya falan çalışırlar. Bu sayede iyi olacağına — inanırlar. Halbuki (Köklü nezle) de yalnız bir ateş ve burun salyası görü- düğü halde sakağıda bir sürü alâmetler daha vardır. Bu gibi şüpbeli vaziyetlerde yapılacak işi ve asıl sakağılı beygirlerin ayırt edilmesi yolunu da gelecek sefer anlatacağım. : Çiftçi C) Ziraat hususundaki müşküllerinlsi sarunuz. Sen Posta'nın (Çiftçi)-si l86 cevap verecektir. riasta köylüler döktor odası önünde sıra bekliyorlar ilâç kulağı fokur fokur kayna- tır.. Sonra şu beyaz şişedeki İlâç- tan bir damla. Saatler geçiyor hâlâ hastaların arkası alınmadı. Doktorun hasta isimlerini yazdığı defterde de 112 nci hastanın ismi yazılıyor. Fakat bâlâ kapının önü hınca hınç.. Hastaların hemen mühim bir ekseriyeti aynı dertlerle malül.. Anadolu köylüsünü yıllardanberi kemiren iki menhus hastalık : Sıtma ve frengi. Halsizlikten, baş dönmesinden, iştihasızlıktan şikâyet eden hasta- ların bir çoğundaki teşhis hep aynı: Sıtma, frengi. Doktor bilhassa bugibi hasta- larile çok alâkadar oluyor. Bol ilâç veriyor, hastalığın ilerileme- sine manl olmak için yapılacak tedbirleri izah ediyor, frengililere iğne tedavisine devamlarının vere- ceği faydaları canlı misallerle anlatıyor. Bu ziyarette köyde 162 hasta muayene ve tedavi edilmişti. Bu rakamın yarısını mahza doktora — görünmüş olmak için gelen hastalar olarak kabul etsek de birkaç saatlik kısa bir zaman içinde merkeze çok yakın köyler- den gelen hastaların yekünu de mühim bir şeydir. Beycuma Nahiyesinin Müdürü Burhan Beye veda ederek ayrı- hrken Halkevlerinin bilhassa köy- ü arasındaki İrşat, propaganda ve yardım faaliyetlerinin nekadar geniş ve şumullü bir bududu olduğu daha — iyi anlaşılmış bulunuyordu — 4 Zonguldakta Piyango Talihlisi Zonguldak (Hususi) — Tayyare piyangosunun son çekilmesinde (25) bin Hirahk ikramiyeyi şehri- mizde lokantacı Hacı Kerim B.in kardeşi Cavit Bey kazanmıştır. Malatyada Trahom Mücadelesi Malatya trahom mücadele dispanseri Malatya, (Hususi) — Buranın en eski ve en büyük derdi göz hastalıkları idi. Bilhassa Trahom fazla tahribat yapıyordu. Sıhhiye Vekâletinin çok isabetli tetbirl sayesinde — trahom — mücadelesi hqlıdıklııı sonra açılan dııpıı- — Ağında Yakında Gümüş Maden- leri İşletilecek Ağın (Hususi) — Keban na- hiyesinde bulunan ve 299 sene- sindenberi muattal kalan gümüş madenlerinin işletilmesine yakında başlanazaktır. Madenin bulundu- gu Seftil dağı altında bin amele çalışacak kadar geniş tüneller ve kuyular vardır. Buradaki maden damarlerı çok zengindir. Bu cl- varda gümüşten başka altın, de- mir, mürdesek, kükürt, mermer damarları da vardır. Dört mühendis gümliş made- ninde bütün gayretlerile sondaj ameliyesine devam etmektedirler. Elde edilen netice memnuniyet verecek şekildedir. Daha on dört mühendisin geleceği aöylenmek- tedir, ! l ser Malatyada en faydalı ve cidden en İözumlu mücaseseler meyanına girmiş oldu. Trahom mücadele dispanseri başhekimi Ismail Hakkı ve seyyar teşkilâtı doktoru Mecdi Beyler hiç yoru- madan çalıştılar ve mücadelede de cidden muvaffak oldular. — SöR İ e İRARİR S alimi Eskiden Düğün Davetleri Keçi Kulağı Gönderilerek Yapılırmış Kaş (Hususi) — Her memle- ketin kendine mahsus âdetleri vardır. Buranın da düğünlerde yapılan ve (Okü) denilen âdet kayde değer mahiyettedir. (Okü) düğün davetiyesi de- mektir. Fakat bu davetiye bir mektup veya elçi değildir. Bir keçi kulağıdır. Düğün sahibi dü- ğüne davet edilecek olanlara birer keçi kulağı gönderir, ve zen- ginler bu kulağın arkasından ke- çiyi de davet edilene gönder- mektedirler, Keçi kulağını alan ev düğüne davet edilmiş demektir. Maamafih zaman keçileri kulaksız kalmak- tan kurtarmış, artık kulak gön- dermek suretile yapılan davetlere tesadöl edilmemiye başlanılmıştır. Tarihi Fıkra .Zaman Değişti Amma Hâdiseler Eskisi Gibi! Osmanlı tarihinde ve o tarihin ilk Üçyüz yıllık devrini ihtiva eden sayfaları arasında şu şekilde Satırlar göze çarpar: “ Hünkârın ölümü herkesi şaşırttı. Vak'a, et- rafa yayılırsa. bir fitne kopmak ihtimali vardı. Bu sebeple ölümü sakladılar, hekim başının - tertibi Üzere ölüye rubalarını giydirdiler. Karanlık bir odada taht üzerine oturttular, arkasına bir adam gizlediler ve ona ölünün ellerini sallatarak Hünkârın selâmını al mak iİsteyen askeri aldattılar ,, Beş on sayfa çevirirseniz. Aye nı satırları yine okursunuz. Bu sefer ifade şu şekli alır : “Hünkâr, birdenbire baş ağ mısına uğradı, iki gün sonra öldü. Vefatı, Veliahdınm Manisadan Edire neye gelmesine kadar saklandı. Tam on Üç gün Ölü sarayda ve bu gsır, üç beş kişinin yüreğinde kaldı, kimseye sezdirilmedi ,, Bu da bir başkası : “Sektuvar kalesi önünde müt- hiş bir lâğım patladığı günün gecesi Sultan Süleyman öldü, Sokullu, keyfiyeti sakladı. Asker kendisini görmek istedikçe hün- kârın nezlesi olduğunu ve çadıre dan çıkamıyacağını — söylüyordu. Tam üç hafta bu sırrı. kimseyo belli etmedi. Hatta — sektuvar alınıp ta ordu Belgrada dönerken ölüyü taşıyan arabanın etrafında çavuşlar alkış yapıyordu, mehter- haneler — davullarını, — zurnalarını lıyordu. Sokullu bazan ölünün abadan dışarıya çıkar- tarak selâm verdirirdi, bazan da kendisi arabanın yanına sokıl.ırak işler hakkında konuşuyormuş gibi | söylenirdi !,, Bunlar hep tahtın çürüktüğü. nü gösterir. Çünkü korku, muv laka kudretsizliğin u'“”d”r Geçenlerde Deyil Meyil gazetesi, bir hükümdarın hastalığından ve bu hastalığın gizli tutulduğundan bahsediyordu. Onun yazdığı fıkra, bana Osmanlı tarihinin yukarıdı kaydettiğim satırlarım hatırlattırdı. Evet, zaman değişti amma hâdiseler bazan i devirleri andırıyor |.. M. T Tekirdağında Yeni Bir Köy Kuruluyor Tekirdağ, (Hususi) — Muratlı nahiyesine bağlı ve gimendifer hattına oldukça yakın bulunan “Kırk Kepenekli ,, köyüne yenle den son sistem pllnlırı göre 28 ev yapılacak ve bu güzel köy yeniden kurularak tevsi edile- cektir. Bu köyde mektep, muallim evi, Cümhuriyet meydanı, çocuk hıhçuı de bulunacaktır. Bu yeni Inşaatın projesi yapıldığından yas kında mahalline gidilip tatbik edilecek ve yapım işlerine baş- lanacaktır. Güdülde Tifo Kalmadı Güdül, ( Hususi ) — Nahiyee mizde doktor yoktur. Bu yüzden hastalananlar müşkülât çekmek- tedirler. Son günlerde hastalan- ma vak'aları çoğalmış, bunun “Hzerine kaza sıhhat heyetine mü- racat edilmiştir. Nahiye müdürünün bu mura«- caatini nazarıdikkate alan kaza - sıhhiye memuru ve hükümet tabibi beyler nahiyeye gelmişler, hasta- ları ve kanlarını muayene etmiş- ler, hastalığın tifo olduğunu anla» yınca hemen harekete geçerek bütün nahiye halkını aşılamışlar: dır. Bu sayede hastalığın önüne geçilmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: