22 Ekim 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

22 Ekim 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

M z SON “POSTA saserra n e AAA AAA AAA AAA KA SA AA AAA K AY YA rA T AAA MA YAY A MA e Ahbap Çavuşlar Deniz Karası Çöpbacak Hâdiye verrererAA AAA RARAA ASA LA RAAAAAA İki Denizde bir — kadın boğuluyordu. Sırıkla Pa- kararak — denire Palabıyık caketini çı- | atladı. | Tutup çıkardı. Fakat denizdeki bir kadın değil elbise modeliği yapmak Çöpbacak Hadiye ka- malirasyonda amele ok- Bir gün bir yeri kaz- mak lâzım geldi. Kazdı, Ve birdenbire ken- dini tünelde buldu. Çün- labıyık koştular. Ve kadının saçlarından.. I için kulianılan bir mankeddI G Hediye Bayram geli- yordu. Afacanın annesi yakınlar- da bir bebek getirecekti. Bir gün babası Afa- cana sordü: — Bu bayram ne hediye isti- yorsun bakayım Afacan?, Bir kar- deş mi, yoksa küçük bir kız- kardeş mi?. Afacan anne- sine baktı: — Eğer, de- di. Anneme zah- | met olmazsa kü- çük bir ayı iste- rim |.. Geceler Afacan Cin- göze dedi ki: Geceleri tahta ku rula rile mücadele biraz Hayvanlar Turna balıkları Ne durüyorsun, şu sazan balı- ğını yakalasana!.. kazdı, kazdı. Konuıuvori.. Paçacı Evin önünden hergün — paçacı geçerdi — Panaçaaa!. — Git şu Âr- navudun paçala- rına bak, İyi mi?. Afacan gitti, biraz sonra geldi; — İyi değil anne, çamur için- de.. Hep yırtık, pirtik olmuş!..dedi. Bilmek Minik Ali ağ- hya ağlıya geldir — Amcam birdenbire öldü!. — Birdenbi- re mi? — Evet. Afacan bapı- ni salladı: — Sana kaç defa onun yaşa- mak bilmediğini kü kazdığı yerin altı tü- neldi ve çok kazmıştı. daha güçl b TNEĞERE ” — Bak anne, saçlarımı tıpkı babamınkiler gibi ı.";_ beık.ı:n: kestirdim, geceler deuzuyo . ılîyleıniiıüm. ö — Bak oğlum, hani tasarruf yapacaktık. Halbukl — Meğer öl- #en ekmeğine hem tereyağ, hem de reçel sürmüşsün, — Vazgeç, artık sazan ba'ızı yemiyeceğim. Çok hkıî var. Geçen akşam az kalsın boğulu: | mesini de bilmi- yormuş!.. ĞTT — İyi ya anneciğim. Ben de ekmekten tasarruf yordum |.. ediyorum. — M UN —— e a Bilmeceler Gökten iplendi Yerde bitlendi : Yağmur * Sıra sıra söğütler Biribirini öğütler : Dişler lri gözler, ufak gözler Eli gizler, bizi gözler : Kajer » Üstü çayır, biçilir, Altı pınar, içilir : Koyun MASALCIK Eşekle Havuç Bir eşek bir tarla kenarına ldi ve durdu. v O 0 0, morhaba eşek kar- deş, nasılsın?. Tarla içinden bir havuç, eşe- ge böyle bağırıyordu. Eşek cevap verdi. —Aaail, Aaa li il.! Havuç titriyerek devam etti: — Çok iyisin değil mi eşek — Söyle vaxayın kızım, kurt kuzuyu niçin yedi?.. .— İnsanlar yemesinler diye!.. sem, — İyileşeceğimi Jum, anlıyor. mısin? — Evet, anlıyorum. — Sen benim karnıma gide- ceksin, unutma hal — Fakat, şey, nasıl olur? — Evet, hemen şimdi başlıyo- rum, dikkatl. — Hayır, benim küçük eşek kardeşim, hayır. Ben senin kar- hini doyuramam, sen - dünyanın en kibar, en zekl hayvanısın, bu yüzden — beal yolunun Üstünde görmiyecek, geçeceksin. — Kibar mıyım, zeki miyim?, Ben kendimde böyle bir meziyet gürmiyorun. — Oh, evet. Sen — her şeyi düşünürsün, senin incl dişlerine, develer, filler lâyıktır, benim gibi küçücük bir havuca nasıl tenezzül edersin? Eşek: Z Eh, artık çok — gevezelik ettin, diye havucun âfını kesti, karnım rzil çalıyor. Hemen gçimdi seni yemeliyim, haydi, başlıyorum. Havuç haykırdı: — Allahım, elveda!.. Ve eşek havucu yedi. zannediyo- — Senin ellerin benimkilerden daha kirli !, — Eibette, yaş büyüğüm L dÖ eei ilananünaraş eit lirdernan Akıl Afacana babası bir eşek al- mıştı. Fakat bu eşek kuyruğunu alabildiğine oynatıyor, Sağa sola çarpıyordu. Afacanın suratına vurdu. ben Gsenden iki Afacan birgün eşeğin kuyru- ğuna oynamasın diye kocaman bir taş bağladı. Afacan eşeğin yanında dururken birdenbire beline müthiş bir dar- be yedi. Akıl akıldan üstündür yal.. Bilmeceler El kadar yonga Dağdan domuz indirir Tarak * Annesi yaprak Kızı toprak : Ev Tangır elek, tangır saç Elim hamur, karnım aç: Remazan x» Boynunda yular, iz adam arar: Nargile | H!kğve A | Demir Çömlekle Toprak Çömlek Bir evde bir toprak çömlekle bir demir çömlek vardı. İkisi de biribirlerine — düşmandılar. Evin hanımı demir çömlekten yemek pişirdikçe, toprak çömlek kızar, öfkelenirdi. Toprak — çömlek, kendisinin yemeği daha lezzetli olarak pişir- diğine kani idi. Bu yüzden kızı- yordu. Demir çömlek te onun kızdığını gördükçe alay ediyordu. Bir sabah demir çömlek ona bir yaz gezmesi teklif etti. Beraber yola — çıktılar, Yü- rümeye başladılar. Toprak çöm- lek bir türlü ilerleyemiyor, taş'ar vücuduna batıyor, canı acıyordu. «OfL Aman, ay kolum!» dedikçe demir çömlek onu kolundan çe- kiyordu.. Taşlarla dolu bir yere gelince, demir çömlek yuvarla- narak uzaklaştı ve bağırdı: — Haydi bakalım, şimdi eve dönebilirsen — aşkolsun!. Nihayet seni yok ettim ya, öleceksin! Toprak çömlek saatlerce uğ- raştı. Taşlar kı , vücuduna, ötesine, berisine çarptı. Bir türlü © taşlık yerden çıkamadı ve ni- İ hayet birdenbire düşerek parça- landı ve öldü. Demir çömlek te, rakibinden kurtulduğuna sevinerek dönerken, bir su hendeğini atlamak istedi ve suyun içine düştü, boğulup Muallim — .yoç ğun Annesine) Tabiat hakkında bir şeyler bili« yor mu?, Çocuk — Evet Muallim Bey. Bütün yıldızları bilirim. Meselâ en meşhur yıldızlar Greta Garbo, Marlen Ditrih ve Gari Kuper'dir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: