17 Kasım 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

17 Kasım 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| Siyaset Alemi Macar Başvekilinin Roma Ziyareti Macar Başvekili M. Gömboşln Romaya yaptığı seyahat, birçok Av- rupa gazetelerine birtakım tefsirlerde bulunmak imkânını verdi. Fransız gazetelerinin de üzerinde mütalealar yürüterek iktibas ettikleri bu neşriyata Bakılırsa, Macar Büaşvekili bu seya- hatten istifade ederek Almanya ile İtalyanın bulmak yo'unda bazı teşebbüsler yapmış, M. Musoliniye bir takım telkinlerde bulunmuş. Hemen bütün Avrupa gazetelerinin mevzuu- bahs ettikleri bu telkinler, teşebbüsler Şimal ve Baltık denizlerinden başlıya- rak Akdenize kadar uzanabilecek bir devletler cephesi ihdasını ilerl sü- tüyor ve bu cephe Almanya, Lehistan, Avusturya, Macaristan ve İtalyadan mürekkep bulunmak — Icabediyormuş. Hemen hepsi bugünkü statükonun aleyhinde bulunan ve muahedelerin tadili maksadını güden bu devletlere, bu suretle, emellerini tahakkuk ettir. mek imkânı temin edilmiş olurmuş. Fransız matbuatı, böyle bir teşeb- büsün yapılıp yapılmadığı fikri Üze- rinde dahi durmıyarak İtalyanın böyle bir şeye yanaşmasının İmkânı olma- dığını kaydetmekle iktifa ediyorlar. © göre, M. Muso- Avrupanın orlta ha- elmde veya küçük devletleri arasında esaslı ihtilâflar yoktur. Mevcut olanlar dahi fazla ehemmiyeti halz değlldirler. İtalyanın nazarında, Avrupayı muhtelif kasımlara ayıran — İhtilâflar — büyük devletler arasında — vardır. Bizzat Avusturya meselesi dahi büyük dev- Tetler arasında movcut bir anlaşama- mazlık mevzuudur. Binaena'leyh mev- cut müşkülât, ancak bu devletler #rasında yapılacak anlaşmalarla or- tadan kaldırılabilir. Hertürlü blok ve ittifak fikrime eleyhtar olan İtalyanın dörtler misakı, işte bu esastan ilham alıyordu. Bu garzetelere göre, İtalya, bu siyasi telâkkisinden hiç bir suretle vazgeçmiş değildir. — Süreyya Belçika Buhranı Brüksel, 16 (A.A.) — M. Jasplirın kraldan yenl kabimeyi teşkil — içia kendisine verdiği vazifeden — affını rica etmesi hayretle kargılanmıştır. Daha dün akşaım bu işte muvaffak olacağı sanılıyordu. HARİCİ TELGRAFLAR Marsilya Faciasının Mesulleri! Belgrat, 16 (A.A.) — Hericiye nazırı M. Yevtiçin, bü defaki Ce- nevre İçtimanda, Marsilga sul- kestindeki beynelmilel mesuliyet- lerin araştırılması hususunu ge- lecek içtlma rurnamesine kaydet- tirmek istemesi muhtemel görül- moktedir. Yine Buhran İspanya'da Yeni Kargaşa- hklar Çıkacağa Benziyor Medrit, 16 ( AA) — Parlâmen- tonun çok gürültülü olan bu sabahki toplantısından sonra hükümetin İstifa edeceği söylenmektedir. Bu toplantıya Katalonya meb'usları da — iştirak ettiğinden ekseriyet meb'usları bun- ların İspauyol olmadıklarını bağırmış- lar ve vatan hainliğile ittiham etmiş- lerdir. Fransanın Umumi Siyaseti Paris, 16 (A.A.) — Âyan hârlciye encümeni harleiye nazıı M. Lavalin harici siyasete dair verdiği izuhatı dilenmiİştir. M. Lava! Romzya yapacağı seya- hat hakkında — demiştir ki: * — Bartunun — yapmış — olduğu gayretleri idame —etmek — lâzmdır. Sulhun mahafazasile ulâkadar olan diğer devletlerle anlaşarak Fransa ile İtalya arasında sıkı bir itilâf temin olunmalıdır.,, — Şark misakıma — dair yapılmakta olan — müzâkereler hususunda, M. Laval Sovyet Rusya ilâ beraber ça- hışma siyasetine devamm Franaa ve sulh için olan faydalarını göstermiştir. Nihayet hariciye nazırı, F Htifaklarına ve dostluklarına bulunduğunu ehemmiyetle kaydede- rek izahatını bitirmiştir. Eneümen relsi, hükümetle encü- menin ayni noktal nazarda olmaların- dan dolayı memnuniyetini bildirmiştir. Aşk Gençlerindir No .70 17- 11- 934 Hergün — Reşit'ten yeni bir mektup beklemek ve Molla Bey- den çıkacak müjdeyi gözlemekle geçen bugünler takvim yaprak- ları gibi bükülüp atılırken bu- günü yarına bağlayan o tükenmez zincirin Öömrünü nasıl hırpala- kalbi —hissetmese — bile vücudü, eti, kemiği çok İyi anlıyordu. Genç kız cuma sabah- ları biraz kendisile meşgul olmaya vakit bulunca gözlerinin etrafında ince ince çizgiler belirdiğini, ağ- zının köşelerindeki o gergin ve penbemsi yerin pörsür gibi buruş- Yuğunu görüyordu. Bir sabah aynanın önünde saçlarını, o Reşidin “çok sevdiği lüle lüle siyah saçların arasında bir gümüş telin kendisine güler gibi baktığını görünce kendini kaybetmiş gibi: — Ayi Deye haykırdı. Ve kalbinde gizli bir yerin iğnelenmiş gibl acıdığını duydu. Fakat bu ince, kıvrım kıvrım beyaz tel yalnız değildi. Karışt> Burhan Cahit rica başın tam orlasında onların bir küme olacak kadar üredikle- rini gördü. : Ve o gün akşama kadar' yarı bir ölü gibiydi. Ne annesine, —ne başkasına bundan bahsetmedi. Fakat o bir tutam beyaz tell —düne geçen ömrünün hatırası olarak sakladı, * Haftaları ve ayları kemire ke- mire büyüyen ve yürüyen yıllar her adımda yenpi yeni tesadüfler hâdiseler icat ediyor ve har ge- len mevsim geçenin eserini bozup çürütüyor. Ğ b Mühürdar bahçesinde imzala- nan muahedenin tarihi çok e- kiydi. Misakı imzalayanlar en samimt hislerle ona sadakat gösteriyor- lar. Fakat hâdiseler bu andın ta- hakkuk etmesine yardım etmiye- cek kadar aksi yollarda gidiyor. Yüzbaşı Reşit (Hakâri) do ge- çen Üç yıllık hayatında birçok kerreler bu misakın maddelerine isyan etti, (Avam Kamarasında Kıra Bir Nutuk Söyledi Beşinci Jorj Mîlietler Arasında Dostluk İhtiyacından Bahsetti Londra, 16 (AA.) — Meelisin bu devresinin kapanma celsesinde kralhın nutkunda ezcümle denilmiştir ki: “ — Avusturya Başvekili M. Dolfü:, kral Aleksandır, ve M. Bartu'nun katilleri dünyayı -derin bir surette | | müteesir etmiş, memleketlerine kargı, | benim ve bütün memleketimin dörin muhabbetlerimizi tevlit etmiştir. Bu | facialar, Avrupanın teskini için yapı- Tan bhareketlerde — eidci bir gerilmeyo sebep olmuştur. Bu itibarla hüküme- | VW timin, Milletler arasında daha dostça münasel re — cesaret vermek ve itidal tavselye etmak için muhtelif cihetlerde yapmış olduğu yorulmak bilmez gayretleri memnunlyetle kay- | detmiş oldum.,, Nutukta şunları hâve edilmiştir: * — Milletler arası Ucaretini mü- teessir eden müşkül şartların dev'- mına rağimen, milletimin âlım kabi- liyeti ve iktbsadiyatı takviye edilmiş- tir. Milli #servet, bundan Üç sene evvel katlanılan yükleri hafifletecek derecede iyileşmiştir. ,, Kıral, İn yanın deniz murahhaslarının muvaf- fakiyetli bir neticeye varacaklı giltera, Amerika ve Japon- sagillere karalı Beşinci Jorj Hz Tece dünya, xon senelerde alâkadar devletler — tarafından — serbest — bir sutetle yapılan milletler arası taah- hütlerle faydalı bir surette önüne geçilimiş olan gayrı mahdut bir si'âh rekabetinden kurtarılmış olur. eselesi Vgîîğ—i“l_t—; renin Alacağı Vaziyet! Londra, 16 (Havas) — Avam kamarasında — İngiliz — kuvvetlerinin Sar bavzasında muhtemol bir. müda- _lılodıq #it soralan bir sorguya karşı- hk olarak, Hariciye Müsteşarı Lord Eden, böyle bir şeyin hükümetçe mutasavver olmadığını eöylemiştir. Bu bevap iki zıt tesir hasıl etmiş- Hr. Bunlardan biri, Fransız nskerleri- nin Sar havzasına girdikleri — tadirde İngiltereyi ve Akvam Cemiyetinin bütün azalarını da temsil — edecek- lerine — binaen, İngiliz hükümetin'n bunlara manevi yardımla mükellei Hele en son bir. mektubunda Leylâya artık bu gürbet acısma, bu manasız bekleyişe tahammülü kalmadığını yararak arzu ederse kendisini yanına aldırtacağını, n kâhı, düğünü, hepsini orada yap- tıracağını, bu suretle annesinin de bir emrivakli kabule mecbur ola- cağını söyliyordu. Leylâ için Hakâriye değil, daha uzak, daha ilcra yerlere gitmek birşey değildi. Genç kızı Istanbula bağlayan GSe&bepler ne Kadıköyün havası, ne — şehrin şatafatı idi. O şimdi annesini, ve evini düşünüyordu. Bütün hesapları yanlış çıkmıştı. İşte çiftlik davasından hâlâ ses yoktu. Molla Bey çiftliğe bu defa kendi taraflarından haciz koydur- duğu, dava neticesinde birikmiş çiftlik varidatının da toptan elle- rine geçeceğini söylemişti. Bütün bu haberler yıllardan- beri onların İçini gıcıklayıp du- ruyor. Ümitlere düşürüyor. Bu Ümitlerle açılıp saçılıyor fakat sonu gelmiyor. Halleri daha ziya- de daralıyordu. Ve şimdi evin bütün gallesi Leylânın başına çökmüştü. Ona çalışıyor, kazanıyor. An- nesini, emektar dadısını âhır va- kitlerinde — sıkmadan — geçindiri- yordu. bulunduğu kanaatini — ileri sürmekte, diğri ise, Akvam cemiyetinin girişeceği her mücadeleye İngilterenin — iştirakle mükellef — bulunmadığını iddia eyle- mektedir. Fransada Mühim Bir Mülâkat Parla, 16 (/ALA.) — Başvekil M. Flandea, büyük erkânı harbiye relsi ceneral Veygand İle çok uzun bir mülâkatta bulunmuştur. Şimdi Reşit'in vaziyeti belkl daha iyileşmişti. Fakat son zamanlarda onun yüzbaşı olduğunu haber alan Hasibe Hanım yine kızının ağzın- dan ona bir mektup yazarak kendisine yardım etmesini, yap- mazsa resmen mahkemeye müra- caat edeceğini haber vermişti. Bu tehdit Reşidi çok kızdırmakla beraber annesinin ne olduğunu bildiği için onun bu arzusunu geri çeviremedi. Hasibe Hanım Reşidin para sahibi olunca Leylâyı yanına ça- ğırtmasından korkuyordu. İhtiyar kadın zaten onlardan başka bir şey düşünmediği için bütün İht- malleri bulup çıkarıyor, ona göre tedbir alıyordu. Şimdi Reşit her ay ona yirmi beş llra gönderiyordu. Hasibe Hamım evlâdının bu yardımı karşısında: — Çok şükür, büyüttüm, adam ettim. Bugün de iyiliğini — görü- yorum. Diyecek yer de bütün eşine, dostuna: r — Evlât yetiştirin de iş gö- rün, Alemin sıska aşiftesine ipekli halılar gider. Bizede köpek önüne ekmek doğrar gibi beş on kuruş atılır. İnsanda tali olmalı., İnsan üvey anası olsa arasıra hal hatır sorar. Bayramlar, seyranlar gaçer. Gönül İşleri Sarışın Mı, l Esmer Mi? Bir erkek okuyucum sordu: | — "Ötedenberi sarışın kızlarır nizpeten soğak, nispeten hissiz, esmerlerin bilâkis ateşli ve çok hisli olduğunu söylerler, doğru mudur?,, * Türk irki umuümiyet itibarile siyah veya kumral saç yeliştirir, ten açık buğdayımsıdır, esmere de yaklaşır, fakat buna rağmen (Ay- | dın) in dağlık köylerinde, ( Erzu« ram) yaylalarında, hattâ (Kasta- monu) içlerinde bazan hiç katıksız Türk aileleri arasında sarı saçlı, mavi, bazan yeşil gözlü kızlara rastgelinir, bunları tetkik ediniz, ateşlilikte, —ateşsizlikte, araların- da göze çarpacak fark göremez- siniz. Karakterlerinde değişiklik varsa muhitlerinden, ailelelerin- den, görgülerindendir. * Okuyucumun bahsettiği riva- yet, şüphe yok birçok defalar benim de kulağıma geldi, zan- nederim bize garptan gelmiştir, kökünü bir başka yerde aramalı. Çok işittim, çok okudum; şi- mal memleketlerinde yaşıyanlar umumiyet itibarile uzun boylu beyaz mavi gözlüdürler. — erinde siyah bulunmaz, buluns. istisna teşkil eder. Halbuki şima mems leketlerinde yaşayan bu İnsanların kadınları da, erkekleri de iklim icabı aşkta ve, histe daima dur- gün, sakindirler. Bune mukabl cenuba inildi mi renk esmerleşir saç siyahlaşır, bis ve ateş te artar, İspanyollar, Mısırlılar, Sur- yeliler bir misaldir. Yoksa bizim muhitlerde sarışır ile esmer Aarasında bis ve ataş sahasında ben fark görmüyorum, kim bilir belki de yanılıyorum. HANIMTEYZE Bir San'atkâr Öldü Londra, 16 (A, A.) — Tanınmış heykeltraşlardan Şarl Sarjan, Jagger Londrada ölmüştür. Bizimki iki satır mektup yazıp masılsın demez. Türkân da olmasa birbirimizi kaybedeceğir. Hasibe H., Reşidin Leylâya pars da gönderdiğinden şüphe ettiği için onu sıkıştırmak ve mümkün olduğu kadar elinden fazla para çekmek politikası güdüyordu. Bunun için ( Türkân )1 kandı- riyor. Reşidin başına onu musal- lat ediyordu. ( Türkân ) annesinin 1srarile ağabeyisine yazdığı her mektupta ya kış geldiği için mantoya ihti- yacı olduğunu, yahut hastalandığı için hekim, İlâç parası vermeye mecbur olduklarını söylüyor. Her ay aldıkları yirmi beş İiradan başka ara sıra böyle Ikramiye faslından otuz kırk lira da çek- meye muvaffak oluyorlardı. Netice itibarile Hasibe Hanım ilk plâmını yavaş yavaş ve biraz zorlukla tatbik ediyordu. Onun maksadı Reşidi zengin bir yere damat yapıp o yüzden (Türkân)ı da kurtarmak, onun düğün masrafını da bu arada çıkarmaktı. Şimdi tatbikina baş- ladığı plânla bu emeline kavuşu- yor sayılabilirdi. Ana kızın mas- rafı zaton babalarından kalan aylık küçük bir iratla kapamı- yordu. ( Arkası var )

Bu sayıdan diğer sayfalar: