Aboneler yüksek görüntüleme limiti, sayfa indirme ve diğer özel özelliklerden yararlanır.
SON POSTA Hatıra Sahlbl: KIZLAR iÇiN! bir rabıta Hatta, aradaki bazı geçimsizlikleri Her — Grosman, pek nazik d“'tamyor, bir tüy gibi hafif hsimni, takdirle karşılıyor: — Akşamdanberi sizi tetkik * “!'Ym'um. Her hususta, cidden | ifsiniz. Eğer her kadın size benze- Teydi; dünya, mes'utlarla dolardı. Diye söyleniyordu. (Adâbımuaşeret) hocası; dans- h'dl erkeklerin böyle takdirkâ- 'f“e cümleler fısıldayabilecekle- Pini söylemiş, bunlara karşı, sa- Sce bir tebessümle muakabele “mek lâzım olduğunu da ilâve *imişti, Maamafih, o söyleme- İeydi de böyle yapmak İâzımge- rdi, Fakat, dansın ikinci kısmın- da İş değişti. Gene, takdirkâr hl'!:lhıılıı ile fısıltıya başlıyan Herr Grosman: — İster misiniz, frulayn! Bu Mes'at gecenin - kıymettar — bir lı"l"lııııı ebediyen kalplerimizde Yaşatalım. Sormıya mecbur oldum: — Nasıl?.. — Nasıl mı?. Six nasıl taniz?, — Meselâ... — Nişanlanalım. ister- Şo — Fakat siz evli doğil misiniz? Da zevcenizin hasta olduğunu.. “* hava tebdili için Italyada bu- “hduğunu söylemişlerdi. — Evet.. Vâkıa öyle gibl.. ki'klt size doğrusunu söyliyeyim ' Zevcem ile dargınız. Avukatım, Yakında talâk muamelesine başlı- Yacak, — Sebep?.. — Buna, başlıca — bir sebep “"t'l’mılı mümkün değil.. Hırçın kldın. ve bilhassa — kıskanç bir N Birdenbire kanım — başıma Fadı, mektebimizin şerefine bu Ufkd" masraf etmiş olan bu adama *€mi bellinetmemiye çalışarak “kü'“tlo cevap verdim : Ş, S Bunlar, islahi. kabil olan ml"- Çok rica ederim, böyle ti sebeplerle zevcenizden ay- 'lııym_ — Evet amma, zevcem birar İhtiyarladı. - Kaç gsenelik evlisiniz ? — Eh., Aşağı yukarı on yedi *Ye basıyor. — On yedi sene öyle mi? - Evet, Alluılıııı 1 — A, efendil. On yedi sene %'L- Sen, açlık ve zaruret ka de inim inim inliyordun ve bu ..d"“ da inletiyordun. Bu kadın, —;:“ en kötü günlerinde, binlerce ün“ ve meşekkate katlandı. * Mal ki, halinden hiç şikâyet #di, Kan içti, kızılcık şerbeti algattm; dedi.. Şimdi, zengin | h“"' Aklından ve hayalinden &:m'y'n bir refaha kavuştun. D ki: bu muhteşem hayatından * h.kk'd'“ln da hissedar olmıya Yok mu?. liıı:'yeCektim. Fakat, » Derhal vazgeçtim. ha ;;ı Her Grosman!. ( İzdivaç Ümizi nda_ı saadet esasları ) der- bij : & bir faslı vardır. Bu fasıl; &ey “8a bu, yaş meselesine temas lîtli»; ze öğretliklerine göre, k.n &ç hayatında geçen her sene, Oca arasında daha kuvvetli neme husule — getirirmiş. de izale edermiş. Aklımda kal- dığına göre hocamız buna bir de misal göstermiş.. İzdivaç hayatı, şaraba benzer. Eskidikçe kıymeti artar; demişti. Her Grosman, birdenbire yü- zünü buruşturdu : — Çok yanlış bir nazariye.. Kadınlar, yaşlandıkça ekşimiş şa- raba dönerle. Diye cevap verdi. Bu söz bana, pek acı geldi. Bir anda vücudum buz kesildi, Sanki o muhteşem tavan; yaldız- ları, avizeleri, ampullerile döndü, döndü.. Başıma geçti. — — Hay, gsenin servetine de.. Haşmetine de.. Parlak mevkiine de lânen olsun. Meğer, ne kaba.. Ne ruhsuz.. Ne maskara adam- mışsın, Diye içimden bir ses yükseldi. Derhal sıçırıyacak, bu galiz ruhlu adamın kolları arasından sıyrı!la- caktım. Çok şükür ki dans bitti. O da beni birakmak mecburiye- tini hisaetti. — Büfeye gidelim. Diye koluma girmek İstedi. Anladım ki, aramızda açılan mu- havereyi temadi ettirecekti. — Çok teşekkür ederim. Ba- na gösterdiğiniz bukadar İütuf- kârlıkla iktifa edeceğim. Başka misafirlerinizi.. ve bilhassa arka- daşlarımı da.. Bu iltifatlarınızdan mahrum etmek istemem. Dedim. Bana doğru gelen ( Muallime Anna )ya doğru iler- ledim. Bir anda etrafımı arkadaşlar sarmışlardı. Hepsi de kulağıma eziliyorlar, birşeyler fısıldıyorlardı: — Ayol.. Her Grosman neler söylüyordu öyle? — Kızardın, bozardın, birşeyler oldun?7.. — Anlaşılıyor Emell.. Birinci sınıftan bir taliin var. — Herif bekâr olsaydı, mut- laka yarın nişan yüzüğünü ta- kardın. Bütün bu sesler, bana derin- den geliyordu. Başım fena halde dönüyor, — gözlerim kararıyordu. Beynimin içinde yalnız Şşu sözler * dönüyordu: — Demek ki, bende yarın ekşimiş bir şaraba döneceğim; ben de böyle, frav Grosman gibi- | istlekal edileceğim. Bu sözleri bir türlü hazmedeme- dim. Bir aralık (Muallime Anna) yı bir köşeye çektim: — Sevimli hocam!.. On yedi sene evlilik hayatı geçiren bir kadının, artık ekşimiş bir garaba döneceğine İnanır mısın?. ( Arkası var ) Seşer ei Ruş n G N Yeni Neşriyat: Yabancı nnıronocıklom Kılavuz Yabancı dil öğreneceklerle, Öğren- mekte olanlar bu kitabı mutlaka okumalıdır. Yabancı dillerin neden öğrenilemediğini — anlatır. Öğntııo sırlarını ve çarelerini söyler. Soyadı Alanlardan Beşiktaşta Doktor Fazıl ve eşi Hamide; Eczacı Nail ve eşi Seniha, oğlu Nezih, diğer oğlu Melih, kısı Nermin Tipi soyadını almışlardır. GünRELEBDAKGURELNURUĞÜĞ Halide ve Arkadaşları 4 Haziran Salı günü akşamı saat 9 da Şehzadebaşında Turan Tiyatrosunda ÜVEYİ BABAN Komedi 3 Perde T.C. Resmi Gazete semkammer e aa Nuvazenel Ümmiye kanunu 1935 mali yılı muvazenel umu- miye kanunu metni resmi gaze- tede çıkmıştır. Resmi gazete; 30/5/935, sayı Na. 3016, kanun No. 2730 x Posta Kanununa Ek 376 numaralı ve 26/11/1339 tarihli posta kanununa ek kanun resmi gazetede çıkmıştır. Resmi Gazete; 28/5/935, sayı No. 3014, kanun No. 2721 * P. T. T. İstikraz Akdi Kanunu P, T. T. Umum müdürlüğü bütçe açığına karşılık 200 bin liralık istikraz aktine dair yeni bir kanun çıkarmıştır. * Buhran Vergisini Değiştiren Kanun Iktısadi buhran vergisi kanu- nuna ek 2416 sayılı kanunu de- « * giştiren kanun çıkmıştır. * Bütçelerde Değişiklik 1934 mali yılı muvazene kanu- nuna bağlı bütçelerde değişiklik yapılmasına dair kanun çıkmıştır. Resmi Gazete; 29/5/935, No 4015, | kanun No, laerı 2727, 2728, 2733 LAİ İstanbul BORSASI 3 -6- 1935 ÇEKLER 1 1.T.L.için 1.T.L. için Parla 12,06 Madrit 5,8441 Milâne 9,6450 | Berlin 1,9775 Britksel 4,6975 | Varşova 4,2160 Âtlaa 84,32 Peşte 4,4970 Canavre 2,4X37 Bükreş 78,71687 Belya 64,2430 | Belgrat 35,2536 Amasterdam — (İ,1788 | Lond-a Kr. 617,75 Prag 19,0725 Mossorva ,, 1487,75 ESHAM ve TAHVİLÂT Lira Lira İş Bank.(Nama) 9,50 Bo mon'l T A,50 » (Hümlla) — 9,50 | 1033 Is'ikrarı — 99 — » (Mücas a) 90,— | İstizramı Dahlitf 94,25 Osmacılı bank. 23,30 l Düyunu Mu. — ü— Belânik z 5,— | Bağsat terlip T 48,70 Şirketl Hayılye 15,50 ” » li 48,70 W İlg 10,50 | Reji 2,315 Anadolu WGOV. 24,95 — Tramvay Ü0,— # NW GÜP, 2610 / Rihtim lü,— Anade'u 4 100V 42,50 | Üsküdar we — 107,— Şark D. Y. 00,— | Terkoz 00,00 İa'. Tramvay — 99, MisirKr.Fo.1886 126,— Üsküldar u 805 | , w w 19043 8700 Terkon 19, » » # İ9lİ 47 00 Havagazi W7,— | Blektrik —— Telefon 14,10 | MESKÜKÂT (|| Kurüş Kuruş Türk altım 938 | (Hamli) 4725 İagi. » 1048 | (Reşat) 4950 Br. — 836 | (Vahit) 4625 Rua , 1078 | İnce beşibirlik a'tın Mesldiye 48,50 Cümhuüriyet) — 4750 Bazknet(Oa.B. 230 :I!ıı.t) armalı Satd Kual n beyşibirlik allşn Reşat) ö S0SU UCümhuüriyet) — 4025 | Vahit) — , - Si00 (Azin) 4600 | (*) Boraa — harlet Son Vaziyet Borsada normal vaziyet avdet etmiştir. Fransız frangı sabit kıymetini muhafaza etmektedir. Yeni kabinenin frangın kıymetini muhafaza — hususundaki — kararı borsamızda çok iyi tesirler yap- mıştır. İsviçre hükümetinin İsviçre frangının sabit kıymetli kalması bakkındal kararı da borsada iyi tesirler hasıl etmiş, bir iki gün evvel hafif bir düşüklük gösteren Üni Türk ve Anadolu tahvilleri ile diğer Türk eshamı yükselmiş, eski flatlarını bulmaya başlamış- lardır. TAKVİM Üün SALİ Hızır 30 —4 HAZİRAN 935 30 Arabt Rumi 2 Roblilllevrel 1354 22 !ıyıı ıl:_ı Vakit |Exant W"'“' Vakit |Ezant (Vasati Güneş | G55|4 300 Alışam $ e |19 55) Öğle | 436 | 12 19)| Yatar | 2 00 ( 21 35 ikikdi | & 36 | 16 12 | İmsak | 6 38| 2 13 Sayfa 13 KLOŞET N IN E ( Baştarafı 12 inci yüzda ) beni “acele acele çağırdılar. Feci bir kaza olduğunu söylediler. Derhal gittim, ' Kızcağız on yedi yaşında ya vardı, ya yoktu. Son derece gü- zeldi. Nasıl olup ta ayağının kırıl- dığına gelince, - bunu şimdiye kadar kimseye söylemedim. Onu benden ve bu kasabayı uzun senelerdenberi terketmiş olan bir adamdan başka bilen yoktur. Fakat zavallı, şimdi öldüğü için bunu anlatmakta — bir mahzur görmeyorum. Ben kasabaya gelmezden evvel, buradaki mektepte genç bir mu- allim varmış, Boylu, boslu veo kadar yakışıklıymış ki kasabanın bülün genç kızları onun peşinden koşuyormuş. Fakat 0, bu kadar çokluk karşısında müşkülpesent- lik ve lâkaydi gösteriyormuş. Za- te 1 ayağını denk alması da lâzım- dı. Çünkü mektep müdürü ihti- yar Grabu gayet sert ve gencin hatalarını kolay kolay bağışlıya- cak adamlardan değildi. Şimdi yukarda ölü yatan o zamanki güzel Hortense işte bu Garbunun yanında dikişçi kızı olarak çalışıyordu. Clochette İsmi- | ni ona sonradan, şimdi anlataca- ğım kazadan sonra taktılar. Genç muallim kızın güzelliği- ne hayran olmuş ve ona kur yap- mıya başlamış. Kızcağız da bütün kızların arkasından koştuklari bu adamın kendisine gösterdiği ilti- fattan mütehassis olmuş, büyük bir iftihar ve sevinç duymuştu. * Uzun sözün kısası, gitğide za- vallı kızcağız muallime o kadar derin bir aşk bağlar ki, genç adam onu bir gün mektebin en Üstün- deki samanlıga gelmiye kandır- makta güçlük çekmez, bir akşam mektep işleri bittikten sonra ora- da buluşmayi kararlaştırırlar. Hortense oakşam eve gide- cekmiş gibi mektepten çıkar, doğruca samanlığa gider ve sa- manların arasına saklanarak bek- lemiye başlar. Çok geçmeden muallim de "gelir ve genç erkeklerin, genç kızlara her zaman söyledikleri o ebedi, aşk masallarını anlatmıya başlar. Fakat birdenbire #aman- lığın kapısı açılır ve mektep mü- dürünün sert sesi duyulur : — Burada ne arıyorsun Sigis- bert ? . Yakalandıklarıni zanneden genç, telâşa düşer, şaşırır ve dü- şünmeden, budalaca bir cevap vörir $ — Sâmanların Üzerine uzanıp biraz İstirahat etmek istedim de.. Der. İ Halbuki koca samanlık istira- hat edilecek bir yer değil... Zifiri karanlık... Muallim bir taraftan bu cevabı verirken, diğer taraftan kızcağızı da köşeye doğru İterek: — Saklan.... Çabuk saklan, yoksa İşimden olacağım... Kaç, çabuk... Diye fısıldar. Mektep müdürü bu telâşlı _hııltıyı işidir : — Sen burada yalnız değilsin galiba. Yanındaki kim ? — Kimsae yok efendim, yal- — Hem birşeyler fısıldıyorsun hem de yalnızım diyorsun. Böyle şey olur mu ? : — Namusum Üzerine yemin ederim ki yalnızım Mösyö Grabu. —— Pekâlâ.. Şimdi anlarız. .Grabu —samanlığın - kapısını dışârıdan kilitler — ve bir mum | M : & ai D getirmek İçin aşağıya iner. Bu defa, biraz da alçak ruhlu olan genç, — büsbütün — şaşırıp, kendinden geçer ve saçma sapan söylemeye başlar: — Niçin saklan miyorsun ? Kabahat hep senin... Senin yü- zünden ekmeğimden — olacağım. ÖÜmrümün sonuna kadar sürüne- ceğim... Bütün istikbalimi mah- vettin... Ne olur? Benim hatırım için olsun, bir tarafa saklanamaz mısın? Saklanacak, kaçacak bir yer bulamaz mısın? Diye yal- varır. Bu aralık samanlığın kapusu- nun — anahtarınn — döndüğünü İşitirler. Hortense sokağa bakan küçük yuvarlak pencereye yak- laşır, açar ve âşıkına — dönerek yavaş ve gert bir sesle: — Müdür — gittikten — sonra | gelr parçalarımı sokaktan top- larsın olmaz mı?j der ve kendini pencereden aşağı atar. Grabu samanlığı arar, araştı- rır, muallimden — başka kimseyi bulamaz ve hayretler içinde kalır. Kendi kendine mırıldanarak aşa- ğı İner. * Vak'adan on beş dakika son- ra bizzat Sigisbert bana — geldi. Her şeyi anlattı. Derhal koştum. Zavallı kızcağız duvarın dibinde, düştüğü yerde yatıyordu. Kalka- cak halde değildi. Kendini ikinci kattan aşağı atmıştı. Kızcağızı kaldırıp evine getir« dik, Sağ ayağı üç yerinden kırılmış, kemik parçaları etlere karışmıştı. Zavallı hiç şikâyet etmiyordu. Şayanı hayret bir tevekkül ile: — Kabahat benim. Cezamı çekiyorum, diyordu. Tablii, soranlara doğruyu &öy- lemedim. Söyliyemedim. Jandar- malar bir ay uğraştılar, aradılar, kazanın sebebini bir türlü anlıya- madılar, Işte bu kadar. Ondan sonra başka hiçbir aşıkı olmadı. Doğduğu gibi kız olarak öldü, ve bence o tertemiz ruhlu, ilk ve son aşkına sadık kalmış bir — mazlum, bir kahra- mandır. Kendisine derin bir hür- metim olmasadi bunları size an- latmazdım. Bunu kimseye söyle- mediğimin sebebini de anlarsınız değil mi ? Doktor — susmuştu. Ânnem hıçkırarak ağlıyordu. Babam bir- şeyler söyledi, fakat anlıyama- dım. Sonra hep beraber kalkıp odadan çıktılar. ; : Ben hâlâ kocaman koltuğun köşesinde dizçökmüş ağlıyordum. Merdivenlerden ağır ayak sesleri, garip patırdılar İşitiliyordu. Floşet ninenin cesedini aşağı indiriyorlardı. F RR Ç - SMANLI BANKASıI TÜRK ANONİM ŞİRKETI TESİS TARİHİ: 1863 Sermayesi: 10.000,000 İngiliz lirası Türkiyenin başlıca şehirlerila Paris, Martsilya, Nis,Londra ve Mançester'de, Mısır, Kıbris, İrak, İran, Filistin ve Yunanistan'da - Şubeleri, Yugoslavya, Romanya, Suriye ve Yunanistan'da Filyalleri vardır. Her tüzlü banka muameleleri yapar idi d .