13 Ağustos 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3

13 Ağustos 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Mektep Kitapları © Yapılacak Ve Yıkılacak Şeyler e Moda Kokuyor » Mektep Kitapları Kültür Bakanlığı mektep ki- taplarım yenl dilde — hazırlamak Üzere bir komilsyon teşkil etmiş. Komisyon azalarına — dikkat #ttik, hepsi edip. İçlerinde bir ta- ne bile pedagojl mütehassısı yok. Mektep kitabı sadece edebi- yat kitabı değildir. Mektep kita- bi yazmanın ilmi bir metodu vardır. Bu metot bilinmedikçe bir Mektep kitabı yazmak mümktn değildir. Nitekim şimdiye kadar Mmektep kitaplarımızı yazanlardan bir kısmı bu metodu bilmedikleri ve tatbik etmedikleri İçin müsbet bir netice alamamışlardır. Çocuk- larımız bu kitap — melliflerinin kurbanı 'olmuşlardır. Çocukları: miz birgeoy — öğrenemiyorlarsa, derslere merak — saramıyorlarsa, en mühim sebebi kitapların fena: liğında Aaramalıyız. Nitekim Ba- kanlık ta bu defa bunu tasdik #tmiştir. Bu defa aynı hatayı tekrar #diyoruz. Mektep kitaplarını ya- zarken yalnız ediplere müracaat #diyoruz, bunların başına bir pe- dagog koymuyoruz. —Bu şekilde alacağımız netice yine müsbet olmuyacaktır. “* Yapılacak Ve Yıkılacak Şeyler Istanbulun — güzelliğini bütün #zametile meydana çıkarmak için İki geye Ihtiyaç var: Evvelâ yık- Mak, sonra yapmak, Istanbulun — nefes borularını tıkayan, denize sırtını veren ve güzel âbidelerini saklıyan harabe- lerl temizlemek, duvarları yıkmak, Mezbeleleri kaldırıp atmak ge- tektir. Bu yıkma İşi, çok para İşi de değildir. Sadece gören bir San'atkâr gözüne ihtiyaç vardır. Yenlcamil açmak için verilen karar, bu yıkma ameliyesinin bir lııılıngı(:ı olmalıdır. Onun arka- tlndan Beşiktaştan Ortaköye ka- dar uzanan ve şehri denize kapa» Yan — duvarlar, — Süleymaniyenin köprüden — görünmesine — engel Olan harabeler falan yıkılma« hdır. Bu bir san'atkâr gözile ve bir programla — yapılırsa RÜüzel ıstanbul, asırlardanberi bir leke gibi, bir yara gibi sinesinde :"l:l:diğl bu çirkeften kurtulmuş * Moda Kokuyor Moda, İstanbulun en - güzel Yeri. Orada ruh ve hayal yıkanır. iz, kara ve hava, hürikalar Yaratmak İiçin orada birleşmiş Zibidir. Fakat biz bu güzel yeri şimdi tirkinleştirmekle — meşgulüz. — Bir ı'İwılnlı küçük bir ev, arkasında ÜÖrt katlı koca bir apartıman, Onun yanında büyük bir otel, daha altında kat kat bir meyha- ha. Gözü rencide eden ve zevki- Tuzı yaralayan bu İğrenç manza- Taya birde koku İlâve ediniz, Tüzel Modayı ne hale getirdiği- Tzi daha İyi an'arsınız. Moda kokuyor. Çünkü Modada hİııîıı. © güzelim koya akar, ** otcafı tehammül edilmez mü- la€fin _,__', ile cirletir SON POSTA bir ideal içia yapıl dir. Bir maksat İçin, bir Ülkü için, zamak İsanın “bir yanağına vurana [ bir geydir. çok korunacağımız düşmanlar O DAHİLİ HABERLER Devlet, Turizm W Arkadan Varanlır © | tar, sinsi — görünürler. #izl arkanızdan vurup bunlardır. dedikodu yapan — snhte düşmanların. en korkuncudur. öteki yanağını uzat, sözü ancak miskinlere yaraşır bir | Sonra hiç umulmadık bi nasihattir. Yüksek bir ideal için — karşt lı-ıı-ı- eçİp çarpışmak kadar İnsanın moralini yükselten, ruhuna ne- gabet veren bir ku olamaz. l Yüzünüze gülüp — arkamızdan ırdır ki yüz yüze — çarpışmaktan | dostlar bu korkunç kaçar, — düşmanlarını arkadan — vurmiya — çalışırlar. | Dostunuzu, düşmanınızı ayırd ediniz. İşini Kendi Eline Alıyor Bir Turizm Cemiyeti Ve Bir De Resmi Ofis Teşkil Edilecek Haber aldığımıza göre, Dev- let turizm işini bir ana İş ola- rak ele almıya karar vermiştir. Bunun için her fedakârlık yapı- lacaktır. Turizm siyasal encümeni bilhassa, Istanbul, Izmir gibi bu- gün turlstlerin — oturabileceği ve gezebileceği yerleri olan vilâyet- lerimiz için çok önemli kararlar almıştır. Başbakan lsmet İnönü- nün, turizm konferansı çalışmıya başlarken turizm işini de proğra- minin bir. esası olarak ele almıya karar verdiğini söylemesi, kon- feransın derhal -tatbik edilecek değerli olan kararlar — almasını zarur! kılmıştır. Konferans mem- leketlere turizmi sistem dahilin: de İnkişaf ettirmek ve muayyen bir. sistem koymak için başlıca iki formül kabul etmiştir; 1 — Turlag Cemlyetl kur- mak... Devletin himayesinde ku- rulacak olan bu cemiyot reklâm, afiş, mecmua, broşür, gazeteler ile memleketin siyasal, kültürel, ekonomik inkişaflarını ve tabil ve taribi güzelliklerini — anlatacak, tanıtacaktır. Dış kollarile Türk- ofis, sefaretler, konsolosluklar bu cemiyetin tabil ve faal azüâsı olacaklardır. 2 — Resmt mahiyette bir turizm oflsi kurulacak ve bu ofis I Buz Sarfiyatı Yarıya İndi [ Kuyulardan Sular | Çekildi Bunun Sebebi, Buz Dolap- Paşabahçeliler Mahkemeye larının Çoğalmış Olmasıdır Belediye eskiden şehirde 125 ton buz Bsatıyor, 110 bin lira irat temin ediyordu. Buz fabrika- sında 6 makine ça'ışıyordu, Şimdi buz yapan küçük do- lapların satışı çok arttığı ve hemen herkes bir buz dolabı edinmiş olduğu için belediye günde 50 tondan fazla buz sata- mamıya başlamıştır. Bunun için 110 bin Hiranın yarısını — bile temin edemiyeceğini anlamıştır. 6 buz makinesinden ancak dördü işlemekte, bunların bir kısmı da 12 soğuk hava deposunu soğut- makta, ikisi muattal durmaktadır. Belediye varidatını tamamlamak Içia buz dolaplarından bir resim alınmcasını düşünmektedir. doğrudan doğruya bir - devlet mücessesesi olarak — çalışacaktır. Turizm ofisi bir yandan dış kolları vantasile dışardan seyyah getirir- ken, iç kollurı vasıtasiyle de dahik de turizm ceryanını uyandıracak tedbirler alacak ve çalışacaktır. Gitmek Istiyorlar Paşabahçesindeki ispirto fab- rikası günde 350 ton su veren bir artizyen kuyusu — açmıştır. Fabrika bu suyu ancak 80 metre derinlikte yakalamıya muvaflak olmuştur. Motörle gece gündüz su çekildiği halde gözler körlü- ğgünü muhafaza etmektedir, Yalnız bu münasebetle ortaya hukukt bir mesele çıkmıştır.. Bu kuyu kazıldıktan sonra Paşabahçesin- deki birçok kuyuların suları çe- kilmiş ve bir kısmının da azalmış- tır. Kuyu sahipleri su damarları- nın 80 metre derinlikte bulunan artiziyen kuyusuna kaçtığını söy- lemokte ve fabrika hakkında bir | Hat dava açmayı düşünmektedirler. Bu hususta tanınmış avukatların fikirlerini sormıya karar vermiş- lerdir. Trenlerde Tenzilât Devlet Demiryolları Samsun, Izmir, Elâziz gibi uzak yörlere işleyen trenlerde yataklı vagon ücretlerinde yüzde 20 — tenzilât yapmıştır. İSTER Bir yazıcı arkadaş yazıyor! bitki di İNAN * Bütün hayatımda gördüğüm eşüklerin en sıskasına, ve ayakta can çekişenine dün Beyoğlu cad- n ortasında tesadüf ettim. İçinde ne olduğu bir laşılamıyan pls, kırık dökük çekmöğe memurdu. Fakat bu ağır vazifeyi en küçük bir muvaffakiyetle yapabilmekten ©o kadar delıdi ki, arabayı yürütebilmek için iki adamdan birl arkadan itiyor, öteki de hayvancağızın başından çek!yordu. * Köşe başında çatlaması ihtimali hle te uzak olmu« İSTER İNANMA! yan bu zavallı sıpamın avukatlığımı Üstüme almak İhti. bir. arabayı mırıldandı!: yacını duydum ve İçlm kette hayvanlara âza edilmesi yazaktır ve bu yasağın tatbikine belediye memurdur. Neden bir eşeğin göz göre göre Ööldürülmesine izin veriyor? —Bu hayvanı kurtarmak Iiçin de ml tahsisat lâzım? Bu suka eşek de mi bütçe açığının kurbanıdır? ,, içimdeki haykırışı İSTER İNAN İSTER İNA ——— ——— aa aa Ce staja başladımı “Bu memle- derken, — bir adam, duymuş — gibi yanıma gelerek — Belödiyenin nümerotaj arabasıdır. Lul demex mi?, NMA|J ——— J Sayfa 3 A Sözün Kısası Eyvahlar Olsun ! — Hasan babal! Dün, bizim o yanda, uşaklar bir canavara rast- lamışlar, — Ne yanda? Ağapınarında mı genem? — Yok. Daha içerlerde.. Or- manda. Yarın sabahlan, Işin yoksa, biryol o yana varalım. Belki de biz de rastlarız da, vururuz. — Ne işim olacak? Sabah namazı çıkarız.. * Durgun, temiz, ışıklı bir Ana- dolu sabahı. Güneş, öbek öbek' yığılı, biçilmiş ekinleri, kız saçı gibi pırıldıyan başakları, llk huz- melerile yalaya yalaya, ufukta yükseliyor. Hasan baba, Çavuş oğlunun Osmanla beraber, çarıkları kuşan- mışlar, çifteleri omuzlarına atmış- lar, yaylanın arık havasını ciğer- lerine doldura doldura, dinç adım- larla yürüyorlar. — Uğurlar olsun, Hasan babal — Eyvallah oğul! —Ne yama böyle? Kasabaya, arzıhal atmaya mı? — Yok., Ormanda uşaklar, canavar görmüşler. Allah İzin verirse onu haklayacağız.) — Haydi, yolun açık olsun!. Tanrı rasgelirsin, Hasan Babal x Kuytu bir orman.. İri gövdel pır. nallar, —gürgenler, kayın yabani kestaneler © kadar yaşlı ki, bundan yüzlerce yıl evvel, ünlü Kör oğlunun yaranı talandan dönüş, buu- ların gölgelerinde solurlarmış.. Tanrı, yurdun bu bölgesine, bu ormanı bir nimet gibi bağış- lamış. Yüz adımda bir, çağıl çağıl, turna gözü gibi kaynaklar.. Cıvıl cıvıl kuşlar.. Kasabalarda, zengin meraklıların avuç — dolusu par& harcayıp, saksıda — yetiştirdikleri çiçeklerin her türlüsü.. Öyle geniş, zengin bir. orman kibu: çepaçevre, on yedi parça köyün yapı kerestesi, yakacağı odunu, kömürü, sapanı, düğeni, arabası hep buradan çıkıyor. Eskiden, bu girift ağaçların, adam boyundaki çalılarla otların arasında, serden geçti eşkiyalar barınır, yol keser, soyar ve öldü- rürlermiş. Cümhuriyet rejim! bun- ların köküne kibrit suyu ekmiş. Şimdi, onsekiz yaşında, gelinlik kızanı sal, korkma, Kılına bilem hata gelmez |. x* Dan.. Danl. Canavar, sırt Gstü, patikanın kenarında, cansırz yatıyor Baba atıcıdır. Onun tüfeği Çbangi kurtulmuş şimdiye kadar. — Dinlen, Hasan Baba! Yak şu cıgarayı | — Vet Hasan Baba, ikl ç nefes çektiği cıgarayı, söndürmeden, fırlatıp atıyor. Kendi kendine sönsün, varaın ! x Ufuk kazıl.. Gök yüzü ateş içlade.. Korkunç, dolu — bulutlarını andıran boğucu bir duman ortalığı kaplamış, ağustos sıcağı değil bus Cöhennem | — Ulu orman yanıyor L Hasan Babanın cigarası., Kayıtsız. b Vazifesizliği.. Kabahat onda değil. Orman bek- glslz.. Hasan Baba görgüsür. Söndürme vasıtaları da yok. Yol yok, sarnıçlı kamyonları yok.. Tör- tibatı yok.. Yokoğlu yok. | b lk-'l'ı—l Köylü, babasının evi gibi serbest * girdiği bu ormanı elbette Önemlemez. Allahıa ormanı bul Biri yanarsa, bin tancsl yetişir yinel * 90,000 ağaç yanmış. Bu - 96,000 ağaç 90,000 candas daba kıymetlidir. Hesabiını kimden sörsceğıc ? "î İ| Mwy '*w...“", > ü AD ea A e eeeT rar

Bu sayıdan diğer sayfalar: