13 Ağustos 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

13 Ağustos 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA Hasan B. Define Arayor — Sol taraftaki büyük çınarın dibinden beş adım git !. — Ne o, Hasan Boy? Noler sayıklıyor, kâğıda ? — Sus! Şaşırtma beni şimdi! Sağa dön.. Kıbleye karşı üç adım daha at! — Rüyamı görlüyorsun ? — Hayır! Gördüm; kaydedi- yorum. Allaha sen, rahat ver de, bitireyim şunu. Unutursam yazık olur.. Orada, bir taş var; onu kaldır. Tam © taşın hizasından başla kazmıya, Kazarken, bir yandan da üÜç ihlâe, bir fatiha oku.. Şeyhin ruhuna hediye et.. Hay Allah llyı%ıııı versin! — Ne oldu — Kimin ruhuna hediye edi- lecekti? Onu unuttum., — Gördün mü bir kere? — Ne çıkar? — Ne çıkarı var mı? Tıhaımı bozulur. — Nenin tılısımı bu? — Definenin. — Ne definesi? — Rüyamda malüm oldu. Bi- zim semtteki Çukurbostanda de- neler yazıyorsun © MANİLER fine varmış. Sabaha karşı rah- P . ”& İ metli dedemi düşümde gördüm. Toz kalkar, havalanır, Senin adın Sudiye, O söyledi. Yerile de tarif etti. Üst, baş, toza bulanır, Çağırırımı “Hul,, diye, — Allah akıllar versin. — İnanmıyor mıam? — İnanmam ya! Istanbul sokakları Kıyamette - sulanır. Adalılar yanıyor* Cayır cayır: “Sul,, diye. — Bu kazılan çukurlar da nedir Hasan Bey, define mi arayorlar? Hasan Bey — İstanbulun altını Üstüne getiriyorlar, belki altı Üstünden iyi çıkar Bayan komşul Hastayı Kaynatsak Pazar ola Hasan Beyia bayanı hasta düşmüştü. Doktor çağırdı- lar. Baktı, muayene etti. — Önemli bir şey değil! Dedi. Grip olmuş. Yazdığım - ilâçları verin. Bir de, hastaya kullanaca- giniz kabı, kacağı sonradan ve her defasında İyice kaynatın. Hasan Bey durdu; düşündü ve sordu: — Kapları kaynatmak neden Icap ediyor? — Hastanızın ağıı, dili, elleri ve hatta vücudu mikrop yuvası- dır. O mikroplar kaplara bulaşır, Oradan da başkalarına geçer. Onun için, kaynatın ki bu mik-« roplar Alsün. Hasan Bey yine bir axz- du- rakladı ve: — Peki amma, dedi. Böyle bunlarla uğraşacağımıza, doğru- dan doğruya hastayı kaynatsak olmaz m? Aradan Geçmek İstemiş Paxar ola Hasan Bey tek ba- şına yolda gidiyorken, karşıdan yalpa vuraraktan gelen sarhoşun biri, kendisine hızla çarptı. Ha- san Bey: — Oh, hal dedi. Görmiyor musun, be adam? Öteki, lâkırdıyı geveleyerek, Plâja gittim, denize, Üç gün yattım perhize, Siz de gidin de bakın: No olur kesenizel — Peki, bulanlar nasıl buluyor? — Kimsenin bir şey bulduğu yok. Horkes senin gibi araştır- mada. Zaman xzaman, İnsanlara böyle bir salgın ârız olur. Bu son yıllarda da define modası başladı. — Fona mı? Adam, hiç değ - se bir zamanümide düşüyor, oya- lanıyor. — Doğru söylüyorsun, amma, bu zamanın adamı böyle saçma şeylere, olur olmaz Ümitlere bel bağlamamalıdır. Bazen, bir defi- ne aramak için sarfedilen vakit ve hedrolan emekler, değerce, aranılan defineden de fazladır. — Demek, vazgeçeyim, öyle mi ? — Bence Ööyle! Insanların, rüyada gördükleri herşey tahak- kuk edecek olsaydı, Büyükadalılar çoktan suya kavuşurlardı |. — Bunda da senin hakkın var! — Şu geçen, bizim komşunun oğlu değil mi? Kafası dumanlıya benziyor. a Hasan Bey — O da bu ha- yada, onun İçin başı açık geziyor Elden Düşürme Pazarola Hazan Beye, birinin evindeki kıymetli aşyayı methedi- yorlardı. — Hom de, dediler, son derece ucuz'almış; elden düşürme imiş. Hasan Beyi — Bilirim; dedi. Zaten o eldan düşürme şeylere ötedenberi me- raklıdır. Karısını da dul almıştı! Günlerin İsimleri Pazar ola Hasan Beyin küçük torununa, — arkadaşlardan — biri sordu : — Sen günlerin adlarımı bili- yor musun, bakayım ? Çocuk, peltek peltek cevap verdi : — Biyoum ya ! — Bütün bu çektiklerine se- bep, bir mikroptur, Hasan Bey.. — Aman, doktor, susl Mikrop içeride., Duymasin! cevap verdi: — Nasıl. Gö.. Görmüyorum? Hem görüyorum.. hem de.. çift.. görüyorum! Hasan Bey: — Hal Dedi. Öyle ise, şimdi anladım: İkimizin arasından geç- mek İstedin! Değişiklik Pazarola Hasan Beyinde hazır bulunduğu bir mecliste, tayyare piyangosunun yılbaşı büyük ikra« miyesini kazanup ta zengin olan birisinden bahsediliyordu. — Bu kadar zenginlik, onda hiç bir değişiklik yapmadı.. De- diler.. Hasan Bayı — Hayır! Dedi. Yalnız küfüre lerinin adı nükte, cahilliğinin adı ki dumanı basılsin. Z üY a dayörelm! — Evelisi gün, dün, bugün, yarın, öbür gün, daha öbür gün, ı daha daha Gb(h'.glıl Doğru söze ne diyeyim?1. HEPSİ GEÇER Leyleklerin ömrü laklakla geçer, Dalkavuklarınki şakşakla geçer, Sünepenin ömrü bakmakla geçer, Akşamcılarınki çakmakla geçer, vermn ea seseneenere ee eren * Her meslek erbabi. bir türlü esir, Ne kadar uğraşsa edemez tesir. Harcaya harcaya tükense neslr. Muharririn ömrü yazmakla geçer. * Kimi * benim gibi - burnundan solur, Kimisi turnayı gözünden vurur, Kimi de hasetle sararır kurur, Böylesinin ömrü yanmakla geçer. * (Pazarola) der ki, yok malda gözlüm, Nefsimla Üstüne yaptım kör düğüm, Anlıyan olursa altındır. sözüm: Foleğin cefası susmakla geçer! Hasan Boy — Öyle hassas bir barometre aldım ki, dostum, eve geç döndüğüm —akşamlar fırtına gösteriyor. — ğ da tevazu oldu, o kadarl KORKULU RÜYA Muvafık bir hava eser diye, Gemimi tutup ta, engine saldım. Sertelince rüzgür, döndüm geriyr Liman bulamayıp ortada kaldım. * Kudurmuş dalgalar gemiyi sardı, Uzakta ne kara, ik vardı, İçerim yeisten fena karardı, Umudumu kesip, öyle bunaldım. b * Tasa, kaygu, beni uyutmuyordu, Bir ses: “Geçmiş ola! Bittim!,, Yüreğim korkudan titiriyordu, Rüzgâra kapılmış kuru bir daldım. * Meğer bütün bunlar bir rüya imiş! Gemi de, engin de, bir hulya lmılıılı.. Benim” bı mm şey dünya imii Soıı-ıdııı'l fı':h'ıdm de ibret aldım. diyordu,

Bu sayıdan diğer sayfalar: