23 Eylül 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11

23 Eylül 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

3 Eyl ". Sayla Tarih Kurultayının üçüncü günü; Kongreden çıkan ilk netizeler | (Baştarafı 1 nci sayfada) "mal Ünel yapmışlardır Evvelki toplantıya aid zabıtame okundu ve aynen kabul olundu. Memleketin her ta- rafindan Kufultay Başkanlığına gelen teb- rik ve muvaffakiyet dileklerine ald üç yür kadar tolgrafa riyaset divanı târafından murafik cevablar verilmesi karavlaştı. Sovyet Rusyanın ilim skademisinden ge- len pek samimi telgraf okundu ve alkışlan- dı. Buna da muvafık bir cevsb verilmesi işi tiyaset divanına bırakıldı. Ondan sonra ruzuameye geçildi. Başkan Hasan Cemil Çambel, rüznamenin yüklü olduğunu, zamanın yetmediğini, tez sahibi profesörlerin hepsine terlerimi Gku- mak İmkânmı verebilmek üzere, sayın pro- İesörlerin, tebliğlerini mümkün olduğu ka- car kısa yapmalarını rica etti, Muzaffer Göker bu temenniyi fransızca olarak tekrarladı. — Ondan sonra Ankara Hukuk Fakültesi profesörlerinden Yusuf Ziya Özer konteran- sını vermeğe başladı. z Profesör Yusuf Ziya Özerin tezi Profesör, İranda Sus medeniyeti namile anilan medeniyetin bazı tarilçiler tarafın. dan müstakil bir vam! sebibi telâkki edii- mesinin yanlışlığını gerek Sümer ve gerek Orta Asyadaki hafriyat ve bilhassa Urda bu. Yanmuş olan bir kral ve kraliçe mezarında çıkan eşya İle bu mezarin umumi vaziyetle- rini işhad ederek isbat etmiştir. Bundan sonra sözünü büyük Türk soyunun bir kolu olan Bubralers Mmtikaj) ettirmiş, bur- arm Orta Asyadan Şarki Anadoluya geldik- lerini, hattâ Asur şehrini bina etiiklerini, bir aralık ırkdaşları Hori-Mitanlurla karışarak kaybalduklarını, lâkin milâddan evvel dört bininci yılda, belki de daha evvel bunların bir şubesinin Sumerlerle birlikte gelerek Sipyar şehrini kurduklarını anlatmıştır. Ge- ne bunlürdan bir kolun sekizinci ve doku- zuncn. asırlarda İtalyanın Saran, şehrini yaparak büyük bir medeniyet merkezi hali- ne getirdiklerini, dördüncü asırda Hunların istilâsından sonra Kafkasta mistakillen ya- şamış olduklarını ve daha sonra Avar kon- dederasyonuna dahil olduklarını söylemiştir. Subar Üe Sibri kelimelerinin ayrı ayri şey- det olmadığını ve Sibiryânm dn bunların va- tamı olduğunu anladıktan sonra sözü Avar- lara geçirmiş, hâlâ Kafkasyanın şimal etek- lerle Hazer denizi arasmdaki bu cesur ve medeni kavmin Filistinde, Miurda, baliğ Fransada gördükleri büyük tarihi rolleri izah! etmiştir. : Yumut Ziya Özerin bilhassa coğrafi isimle- re dayanarak ileri sürdüğü orijinal tez ba- raretle alkışlakımışlır. Profesör Myres'in tezi Bundün sonra Oksford Üniversitesi profe-| sörlerinden Myres kürsüye çıkımıs, bu uk su tarihçisi ui Ni Dün ne oldu; Bugün ne olacak? (Baştarafı 1 inci sayfada) Prol. Abdülkadir İnan: Pazırık hafri- yatında çıkan eserlerin şimdiye kadar bilinen şeklinin aksine olarak Türk irki- na ald olduğunu isbat eyledi. Prot. Dr. Sehöde: Berline hemen pit- mek mecburiyetinde kaldığından maze retini bildirdi ve tezi azaya dağıtıldı. Prot, Ven Der Osten: Anadolunun mi- lâddan önce Üçüncü bin yılım ve Türk Tarih Kurumunun son hafriyalının 6. Demi e Prof. Marinatas* İkinci bim yılda Gi- şiği Anadolu olduğunu isbat eyledi. Dr. Bittel: Prelstorih devrinde Anadolu-| da ölü gömme âdelleri hakkında dikkate şayan maldmat verdi. dili arasındaki grümer yakınlığını deli- lerle anlatarak İlalyada bu ilk medeul kavmin Asyah olduğunn isbat etti. Dr. Arif Müfid Mamsel: (Ege tarihin- de Akalar raeselesi) adındaki büyük tet- mi tetebbü eseri olur mühim Cesini verdi, y Bügün — Atatürk, Bayanlar, Baylar! Diye başlamış, şiddetle alkişlanmıştır. Prolesür Myros, (Yununluları, İran ve Beni, İsrali) Oâdındaki tezinin birkaç satırını Hirker okuduktan sonra ingilizen olarak oku-" mağa devam etmiş, İran, Yunan ve Beni İsra) kültürlerinin münasebetleri neticesin-! de hâsıl olan karakter, siyaset ve medeniyet tebeddüllerini anlatmıştır. Profesör Abdülkadir İnam tezi Bör vwmame mucibince Ankara tarih ve goğralya fakültesi profesörü (Abdülkadir İnana verilmiş ve Altaydaki Pazırık haf- riyatında meydura çıkarddan alların vasiye- Gini Türklerin defin merasimi bakımından taah e mezarın Türklere ald piduğunu an- latan bir tebliğ yapmıştır. Bay İnan Altaydaki Pazırık hafriyatında milâddan önce üçüncü veya dördüncü asra sid birçok geyler bulunduğunu söyledikten) sonra, bu kayıya dair yazılan etüdleri buj Meğri «Türk olmayan» bir kavme ald gibi n d gösterdiklerini, halbuki taribt maldmata gör) ontnani, e Re in. re üçüncü asırdanberi buralarda Türklerin Profesör, netice olarak, Giridin Uiönes yaşıdığını ve mezardan çıksrılan İskeletler-| yasan kontinanı We ve daha sonra bu iki e eşyanın, ancak Türk tarihi ve etnoğrafya-| ee deniyelin Küçük Asya ile m e izah olunabileceğini söylemiştir. mani Mmedre Profesör Behdde'in, fevkalâde mühim ma-)sz0daki bağların hiçhir saman çözülmediği sereti ve vukubulen davet üzerine Berline hareket mocburiyetinde kaldığına ve mazur görülmesini ricayâ dai? telgrafı okundu. Tex i azaya dağıtıldı. Profesör Fon Der Osten'in tezi Ankara Tarih ve Coğrafya Fakültesi Pro- fesörü Von Der Osten «Anadolunun milâd- dan önce üçüncü bin yılı. adındaki terini almanca olarak okudu. Profesör, Trova VI hafriyatı fle Alaca Hö- e Alişar, Ahiatiibel “ Eti yokuşu mevki. de yapılan hafriyatı birbirlerile karşi Maştırarak her iki tarafta çıkan eşyadan bü- İpe e dek Yük bir kasmının birbirinin ayri olduğumu yi; geçkik suretile Etlerin dinl ve fikri va- Söyledi. Bundan sonra Ahletlibe) ve Btiyoka-| senerini izah gayesini iii ga buluntuları, Trora TI ile Anadolu Yültü- hibi, Anadolada başics dört muhtelif ölü sama yukarı muasır olduklarım gös-İ emme tarı bulunduğunu ve bunlara top Türk Tarih Kurumunun yaptırmakta ol- duğu Alacahöyük hafriyatı halka ald olen bu kültürle beraber yüksek bir #inaslik xül- türün inkişm? etmiş olduğunu bize öğretiniş- Gr, Bu kültürün hamilleri Orta Asyadan ge.) Profesör Güterbock Etilerde tarih yamcı- len brakisefal insanlardır. Alacahöyük haç. |lğı meorzulu bir tes irad etınişlir. EĞisrdeki Tiyatı ayri zamanda Ur, Mari, Misir proto-| târih yazısılığınm enemmiye: derecesini ii- dinastik ve Maykop gibi yüksek kültürlerin Wi bir tarsda ve vesikalara dayanarak Eti- Arasındaki münasebetleri ve binaenaleyhilerdeki tarih tasvirlerinde ekseriyetle devlet bunların müşterek menşelerini meydana çı. | İkrİ göründüğünü, bu nevi tarihçilik örnek- Karmıştır, dedi. lerinin hiyeroğl! yazısı ile yazılmış bulun- Profesör Marimatosun tezi On dakikâli bir istirahatten sonra, detmiğsir. Xge medeniyetinin ve dolayısile Yunan, Lâ- in ve niharet Avrupa medeniyetderinla mey- dana gelmiş bulunmasını gayri kabi gür müş ve: «Beşeriyetin beşiği Asyadır, fakat kültü- tel kürsüye gelmiştir. Profesör Bittel'in tezi Profesör Kurt Bittel, prebislerik devirde Bini söylemiştir. Profesör Güterbock'um tebliği nın Etileri diğer kavimlerden T nin bu noktal nazara ve Birüşk dilinin men- şi Eindo-Cermanik olduğu hakkındaki id- nun ile ayn! almadığını iddia ve şarktar mu- haceretleri milâddan önce 2000 yıla kadar çıkurılmak lâzım gelen bu kavmin o airalar- da Kars civarında yaşamış olduğu, Ermiyan mak Üzere kabul etmek icab ettiğini izah et- miştir. Dr. Arif Müfid Manselin tezi Son olarak, evvelki ruznameye dahi oldu- ğu halde vaktin gecikmesinden dolayı düne bırakılan ve İstanbul Üniversitesi ilk zamam- müellif larafından okunmuştar. Derin bir tetkik ve tetetbü mahsnlü olan ge e çel üniversitesinin tebrik telgrafları Prolesör Abdülkadir İnan çok kuvvetli | (Baştarafı 1 inci sayfadi) medeniyetinin yüksek şahsiyeti bir me- il e ak İkinci gün bu sohbet en kuvvetli ilmi delillerle teyid olundu. İnsanları medeniyet dereceleri ve ya ratma kabiliyetleri noktasından iki bü- yük zümreye ayırıyoruz. İlmin kat'i hük- mü şudur; Medeniyeti yaratan insan'ar (Moltkosefal) yani kavun kafalı olanlar değil, (Brakisefal) yani eni boyuna mü- savi kafalı olanlardır. 'Türk kafası ikinci cinstendir. Profesör Pittard'ın tezi isbat etti ki Avrupanın muhtelif yerlerindeki hafri- yatta, muayyen devirlerden sonraki me- zarlarda, kavun kafalı insanlar srasında Türk kafalı insanlar da bulunduğuna gö- re Avrupa medeniyeti Asyadan gelmiş, hiç değilse oradan gelen insanlar tara- fından yaratılınıştır. Antropoloji ilmi hükmünü verdi: «Anadolu, Avrupa ile komşuları için medeniyeti ve başlıca ırklarımızdan bi- rini aldığımız mukaddes topraktır. Ön Asya bugünkü Avrupanın anasi gibi- dir.» * Üçüncü toplantı da diğer ikisi kadar mühim ve canlı oldu: , Profesür Yusuf Ziya Özer büyük Türk soyunun birer mühim kolu olan Subar ve Avar'ların Filistin, Mısır ve Avrupa ya medeniyet götürdüklerini, coğrafi mevki isimleri arasındaki mukayeselerle anlattı, bu Türk kabilelerinin garbde ve Yakınşarkta kurduğu şehirleri saydı. Medeni insanların ve medeniyetin kay nağımın ön ve orta Asya olduğuna şüphe edenler, yamıldıklarını bir defa daha ar- lamadılarsa kabahat yalnız onlardadır. Pittard'ın ağzından * 1924 de Altayda Pazırık'da bir mezar keşfolunmuştur. 1929 da Fus devlet et- noğrafya müzesi burada hafriyat yaptı. Çıkan bronz eşyanın ve iskeletlerle a; gırların ve geyik maskelerinin (Türk ol- mıyan bir kavme) aid olduğu ileri sü- rüldü, İstanbul 23 (AA) — Sovyet Rusya Himİve ilmi delillerle bu mezarın Türklere &- kon- muvallakiyetlere. erişmesini candan temenni eder, âd olduğunu, büyük Türk ırkının bu ana- yurdunda da akın yaptığı yerlerde bu- Iunan mezarlarını şahid göstererek, isbat etti. Büyük bir hakikat daha aydınlanmış oluyor. Bunu ilim dünyası genç bir Türk âlimine borçludur. * Profesör Ven der Osten, Türk Tarih 'urumunun son hafriyatını şahid tuta- yak 'Trova II deki medeniyetle orta Ane- dolu medeniyetinin ayn şeyler olmadığı- w eşyanın pek mühim bir kısmı tamamen Sovyet Rusya Wim akademisi başkanlığı) aynıdır. Bu suretle en büyük medeniyet ssbaşkan Gubkin Beynelmilel ikinei "Türk tarih kongresi |madığı anlaşılıyor. himayesi altındaki beynelmilel ikinci tarih deriz. Bu bağları Roma Üniversitesi canlı bir! alâka ile takib etmekte va temini için de en #aal bir mesai iştiraki tesisine ehemmiyeti Teb | vermektedir. Roma Üniversitesini temsile Pr. Culyo Ya kopiyi memur etmekle şeref duyar ve öra- raktan mezar, yumurta şeklinde mezar, san.) dan Boğaziçi kıyılarında toplanan yüksek dik mezarı ve kuyu mezarı adı verilebileces|münevvezlere, İhtisasatımısın tercümanı ol- mak Mifunda bulunmasını rieş edıriz. De- rin tazimlerim. Rektör M. P. de Frunçiski Sanayiciler bazı temennilerde bulundular Bayı sanâyi müesseselerile sanayiciler, ye- ni G. İ R. kararnamesi hükümlerine istinad masına göre bunun Eülere mahsus ve Me-İçderek, kendilerini alâkadar eden bası ma- tamya tasvirinden azade bir zihniyetin) mat ve masnuntın gümrük resimlerinin âr- mahsulü bulunduğunu ve bu tarih yazıcılğı-| urlmasını, bamlarmın da eksiltülmesini is- temayüz ettir. temişler, İktısad Vekâletine müracaat elniş- lerdir. Bü neviden olmak üzere yapılan mü- bulmuştur. merkezlerinden biri olan Trovanın da 'Türk medeniyetinden başka bir şey ol- * Kıymetli Yunanlı profesör' Marinatos gok . : ni söylemiş ve bu bale güre «Küçük Asyasız| yüksek vasıflarına hayran olduğu Atatürkün derin bir tetkik eseri olan tezile purluk bir neticeye varıyor: «Girid küçük Asya ie bir kül'dür. Ü- çüncü bin yılda bütün Ege'yi küçük As ya kavimleri kapladı. Hindo - Cermen muhacereti yoktur. Girid, Yunan konti- nantından ziyade Anadoluya bağlıdır. Küçük Asyasız Ege medeniyetinin ve do- Vayısile Yunan, Lâtin ve nihayet Avrupa medeniyetlerinin meydana gelmiş bulun. ması kabil değildir. Beşeriyetin beşiği Asyadır, fakat kültürün beşiği Anadolu- dur» Bu kat'i ve çok yerinde olan hükme bir söz ilâvesi, belâgatini çoğultmaz. * Bugünkü İtalyada (Roma) nın teşek- külünden evvelki ilk medeni millet, Et- İrüsk'lerdir. İtalyanlar bu kavmin oranın yerli hal kı olduğunu ileri sürerler. Bizçek diğer âlimler de hakikati keşfedememişlerdir. Profesör Brandenstein bu mühim mev- sua temasla İtalyanların ve diğer âlimle- rin iddialarına iştirak etmedi; delillerini saydı ve hükmünü verdi: «Etrüsk dili ile Eti dilinin münasebeti vardır. Bu milletin şarklan muhacereti milâddan önce iki bin senclerindedir, O “zamana kadar (Kars) civarında yaşıyor- lardı. Roma medeniyetinin. tohumlarını ve esaslarını veren Etrüsklerin kayasil nın orta Asya olduğunu kabul etinek icakği eder.» : j i Görülüyor ki Türk Tarih Kurumunun | davasına temas eden her ali hal onu kabul ediyor ve davanın İlim İdünyası önünde aydınlanmasna mai İmisaller ve şâhtdler getiriyorlar. Bizim tezimiz artık i yasının tezi olmuştur. | Hakikat, bir suya düşen taşın çikardısi ği halkalar gibi değil, radyo dalgaları gisi bi son hızla yayılıyor. İ Bütün yollar (Türk Dünyası) ndan çile | maştır. : Bütün yollar oraya gidiyor. Kadircan Kaf i Almanyada alacağı | Olan tacirler | (Baştarafı 1 inci sayfada) i dahilinde hazırlandığını izahla başlamış, ezcümle şunları söylemiştir: i — Almanyada bloke psramız 28 milyogf İ lira kadardır. Bunun 15 milyonu piyasa nındır. İktisat vekili ve başvekâlet vekili Celâl Baysrla yaptığım temaslarda size bu hususta bir müjdeyle gelebilmek içini taşıdığım büyük arzunun takakkukunu gördüm. Size bu müjdeyi veriyorum. Akj manyadan alacağı olan tacirlere, bü pas ra, yakında, peyderpey verilmeğe başla- racaktır, Bundun sonra, Faik Kurdoğlu, şimdi-* den sonraki ihracatın ne suretle ve hans gi şartlaria yapılacağını, Almanyanmığ mevcud 28 milyon liralık bloke parayı her ay üç milyon lira olarak ödeyeceğini, bu 28 milyon tamamlandıktan sonra dai şimdiki ihracatımız bedellerinin 10 aylık | faizleri ile beraber ödenmeğe başlıyacas 5 Bin bildirmiştir. Bu busustaki itilaf ve protokolle melfufatını iyice teteb- bü etmelerini, — ileride bu anlaşma hükümlerince yapılacak ticari muamele- | lerde rastlıyacakları tereddüd ve pürüz“ teri izale ve hal için Türkofis şubeleri va-'İ sıtasile doğrudan doğruya İktısad Vekâs yetlerini bildirmelerini de ve etmiştir. Bir saat kadar süren bu mu- sahabe ve izahlar sonru, tacirlür, mem- © nun ve tatminkâr malümatı almış ola- zak ayrılmışlardır. | Yeni yapılacak ticaret anlaşmaları Bazılarının omüddetleri o bittiği için yenilenmesi Olâzım gelen, bâzılarıs nn da tâdili istenen oÇekosle. vakya Danimarka, Romanya ve A- vusturya ile tâdilen ve temdiden ticaret snlaşmaları yapılması tekarrür etmiştir, Bu husustaki müzakerelere başlanmak üzeredir. Sovyet şüraları ittihadile yapılmış olan yeni ticaret anlaşması da gelecek hafla içerisinde imzalanacaktır. İtalya hükümetile de aramızda büsbü tün yeni esaslara göre bir ticaret anlaş- ması yapılması kararlaşmıştır. Bu müzâ- kereler Ankarada yapılacaktır. Her iki israf, müzakerenin mümkün olduğu ka- dar çabuk başlamasını ve sür'at'a inlacı. ni İslemektedirler. Müzakereler pek ya- kında başlıyacaktır. Yunan Erkânı Harbiye Reisi Belgradda Atina, 22 (Hususi) — Yunan umum ep kâraharbiye reisi general Papagos Yu- goslav ordusunun evralarında bus lunmak üzere Belgrada gitmiştir. Adananın bir aylık ithalât ve ihracatı Adanada Ticaret ve sanayi odasının neğ- rettiği aylık istatistiğe göre; afuztoz 917 ayı içinde Adananın ihracat fazlası (286810) W- radır. İhracat; (59664) liralık pamuk, (2978) liralık iskarta pamuk, (52) İirahk pamuk çiğidi, (7782) Yirahik çiğit küspesi, (104658 ) Tiratık çiğit yağı, (4750) liralık arpa, (27) Urahık buğday, (27997) liralık wn, (1932) Uralık susam, (175312) liralık iplik, C88413) Uralık bez, (1071) liralık yün, (12040) Mizahi barsak, ufak ihracat (19060) liralık, ithetii- tan ihracat (54253) Yiralıktır. İthalât: (38062) liralık ziraat alâtı, (15520) Uralık benzin, (7798) liralık çimento, (8511) liralık gazyağı, (7566) liralık o burduvat, (4048) liralık kahve, (2764) lirulik kanaviçe, (8910) liralık kösele, (32490) Tiralık yerli mene sunni, (25770) liralık ecnebi mensucat, (0478) liralık makine parçası, (5678) Ilralık müakineyağı, CM) liralık şöker, (50759) liralık vesuire, (134218) Miralık ufak ibrücat,

Bu sayıdan diğer sayfalar: