23 Eylül 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

23 Eylül 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Enternasyonal mübadele l ufbuı z 'üşahedeler Yazan: Muhittin Birges Viyana, 18 eylül ugünkü Avrupada, enternas yonal mübadele bakımından gok dikkate lâyık bir takım hâdiseler 06 reyan ediyor. Bunlar, hattâ, enlernasyo- nal ticaretin tarihi seyrini bile değiştire- bilecek bir takım mühim şeylerdir. Bun- lardan birzi ehemmiyetle alükadar eden bir tanesini burada teşrih etmek istiyo- rum. Bugünkü Avrupa, Rusyanın her devlet ellle yapan ihracat ve Hhalât sis- temi bir tarafa bırakılırsa, vazıh sürette iki grupa ayrılmıştır ve ayr ga bü- lunuyor: İktısadi kuvvetleri bir derece- ye kadar serbest çartlar içinde işliyen ve diğerlerine nisbetle derece derece zengin alan memleketlerle, bunlara aazaran de rTece derece fakir olup bunun neticesin- de iktızadi kuvvetlerine, serbest hareket imkânları veremiyen ve ithalât ile ihra- galını bir takım kayıdlarla tahdid eden memleketler, Birincilerin başında Amerika ile İn- giltere, ikincilerin başında da Almanya ile İtalya bulunuyor. Söylemeğe hacet yoktur ki Türkiye, ikinci grupa men- suptur. * Bu tarzda ikiye ayrılan mübadele sis- temleri de dünyada iki piyasa yapıyor; yani, bugün, Avrupada, bütün dünyaya şamil bir mübadele piyasası yoktur. Bel- ki de mübadele sistemi açık memleket- lerle, mübadele sistemleri kapalı olanlar arasında ayrı ayrı iki piyasa vardır. Me- selâ, bir zamanlar Avusturya küğid fab- rikalarının en tabil piyasası Türkiye idi; bugün Avusturya, daha ziyade Çine kâ- ipd satıyor. Çünkü Çin, kâğıdı. Viyana bankalarında akkreditif açmak şartile mübayaa ediyor; Türkiye ise, klering sis- teminde on iki milyon gilin borçlu oldu- ğu Avusturyaya, ancak klering yolunu gösteriyor. Bunun için, Türkiye, küğıd satın almakta bir taraftan müşkülâte, bir taraftan da pahalılığa maruzdur. Eğer, konşimento mükabilinde serbesi dövizle kâğıd alınabilse bugün kâğıdın tonu on dört İngiliz lirasıdır. İş kleringe kalınca, kâğıd on yedi ve on sekiz İngiliz lirası- na kadar yükşeldikten başka, belki de yakın bir atide bunu bulabilmek dahi müşkül olacaktır. İkinci bir misal: Türkiyedeki üzüm pi- yasası ile dünya üzüm piyasası araşında büyük bir fark vardır. Bunun için, bu- gün bütün merkezi Avrupa, şim dar hemen hemen hiç tanıma: la, Kaliforniya üzümüne yor, Eğer bu hal biraz devam edecek o- lursa merkezi Avrupanın Türk üzümünü unutması ihtimali vardır. Benim muhte lif zamanlarda yaptığım tecrübeler ve müşahedeler şunu göstermiştir ki Kali- forniya hangi memlekete ayak atmışsa onu oradan çıkarmak mümkün olamamış- tır: Üzümde, incirde, meyvada, konser- vede hep böyle olmuştur. Döviz veremi. yen Almanya, Kaliforniyayı kendi piya- sasından attığı zamandanberi, Türkiye ©- nunla şimdi başka memleketlerde karşı- laşıyot ve bugünkü şartlar içinde yenil- mesi imkânsız rekabetine uğruyor. Bir misal daha: Merkezi Avrupada ya- kın zamana kadar kimse L yyede in- cir yetiştiğinden haberdar değildi. Bir iki senedenberi bu muhit, sade Lâzikiy- yede değil, belki İspanyanın Mayork a- dalarında bile incir yetiştiğini öğren- miştir! işi * Başında Almarıya gibi, büyük bir istih- Jâk memleketi bulunan ve döviz kuvveti çok zayıf olan bu memleketler arasında ithalât ve ihracat işleri çok — karışıktır. Meselâ, Almanyanın borçlu olmadığı memleket yoktur. Bütün zirai memleket. lere borçludur: Türkiyeye, Bulgaristana, Yugoslavyaya, Macaristana, hep borçlu- dur. Buna mukabil, biz de Avusturya, Çekoslovakya gibi, fiatlarımız yüksek ol- duğu için bizden mal alamıyan memle- ketlerdeki mübayaalarımızdan dolayı on- lara borçluyuz. İş böyle bir karışıklık içinde bulununca araya tuhaf tuhaf ve tabil olmiyan muameleler de karışıyor Almatya, Türkiyeden mal alıp bir baş- Resimli Makale: | ş N N Tabiat en kudretli taklit hassasını çocuğu vermiştir. Ço- cuğun gözleri bir öobjektif, dimağı bir klişedir. Neyi görür- se, neyi işitirse onu zapteder, halinde ve ryar ettiği hep odur. Binaenaleyh bayatta en iyi ders alan da çocuktur. En kötü örneği zapteden de çocuktur. SON FPOSTA 8€ Çocuk bir gramofondur 38 Bazıları çocukta zaman mes'u Jığı mektebin d dudaklarında tek- çocuğa bilgi verir. YU ! W &L beğenmedikleri bir hareketi gördükleri liyeti mektebe atfederler, Bu gibiler ilk hoca- ailenin yaptığım unutanlardır. Mektep Fakat ilk terbiyeyi veren annesi, baba- sıdır. Bunun içindir ki çocuğun yanında bütün aile birer mmodel teşkil ettiğini bilmeli, ona göre davranmalıdır. SOÖOZ ARASINDA Kuşlar arasında Aile muhabbeti Yukarıdaki resim bir kuş yuvasındaki aile muhabbetini göstermektedir. Anne kuş bir uçuştan sonra yuvasına döndü- Şü zaman minimini yavruları tarafından gördüğünüz şekilde iştiyak ve sevinç ile karşılanmıştır. Yavru kuşların acaba bu heyecanları annelerine karşı duydukları muhabbetten mi, yoksa karınlarının acık- mış olmasından mıdır? b eeaeeenenenanmane v resereenenn renme eee ka memlekele satıyor ve kendisine dö- viz tedarik ediyor; Çekoslovakya da Tür- kiyeden alacağını tahsil için ayni usule müracâalta tereddüd gösteriyor; meselâ, - |'Türkiye Hmanlarmdan çıkan bir mal, A rman veya Çek gümrüklerinden geçmedi- ği balde Alman veya Çek malı oluyor ve mülkiyete aid evrakını durduğu yerde değiştirerek Alman veya Çek malı imiş gibi başka memleketlerde satılıyor! Bu hal sade Türkiyeye mahsus değil- dir. Macaristan, Yugoslavya ve saire Bi- bi ziraf mahsul memleketleri için de va. ziyet bu murkezdedir. Yüksek bir dahili istihlâk kuvveti, geniş ticari münasebet- leri ve mühim teşkilât vasıtaları ile, bü- yük bir ticari haneket kuvvet! olan A- rmanya, yukarıda bahsettiğim ikinci grup içinde dilediği gibi hareket ediyor ve ©- nun iktısadi faaliyetlerinde çok müessir bir rol oynuyor. * Bu tasvir ettiğim vaziyet, dünya iktı sadiyatındaki anarşinin pek küçük — bir zafhasıdır. Bu anarşiden birinci grup ta, ikinci grup ta; borçlular da, alacaklılar | da, hepsi mutazarrırdırlar, Yalnız ikinci grupun zararı ötekine nisbetle daha faz- ladır. Muhittin Birgen —| ISTER Bir dostumuz anlattı: «İstanbullulara kendisini çok sevdirmiş olan (| sahık şehremini Haydar son zamanlarda sıkıntılı bir hayat | geçiriyordu, müteahhitlik ettiği, za: İSTER HERGÜN BİR FİKRA İNAN * Geldiği zaman söyle Eski paşalardan birinin geveze bir ahbabı vardı. Hergün paşanın kona- gına gelir, oturur, saatlarca dereden tepeden anlatırdı. Bir gün paşa başı- ©4 pencereden çıkarmış, sokağa bakı- yordu. Geveze ahbabının, konağına doğru geldiğini gördü, O da paşayı görmüştü. Fakat paşa onun kendisini gördü- günü anlamamıştı. Uşağımı çağırdı: — Benim için konakta yok dersin! Dedi, uşak kapıyı açtı. — Paşo, dedi, bugün konakta yok! — Peki öyleyse ben gidiyorum. — Bir söyliyeceğiniz tarsa bana söyleyin, geldikleri zaman kendileri- ne söylerim. — Peki öyleyse geldiği zaman pa- şaya söyle, bir daha sokağa çıkarken .bqııı konakta birakıp çıkmasın! e Kucaklaşmayla neticelenen düello Almanyanın Frankfort şehrinde iki ü- niversite talebesi bir aşk yüzünden düello etmeğe karar vermişlerdi. Bu iki talebe de ayni genç kızı sevi- yorlardı. Sözleştikleri gün ve saatte dü- ello için tayin ettikleri mahalde şahitle- rile beraber buluşmuşlardı, Tam düelloya başlıyacakları zaman da sevdikleri genç kız oraya gelmiş ve her iki genci de sevmediğini bağıra bağıra söylemiştir. Bunun üzerine — birbirlerile dücllo edecek iki talebe de düellodan vazgeçmişler, Birbirlerile kucaklaşmış - lardır. Bir kelime konuşmadan Balkanları gezen adam nyanın Üşiçer kasabasından bisikletçi Svedislay Romanoviç çok ga- rip bir bahse girişmiştir. Romanoviçin gi- riştiği bu garip bahs, bisikleti İle Bal - kanlarda ağzından br kelime bile çıkar - madan 18,000 kilometre yol katetmektir. Şimdiye kadar ağzından bir hüküm çı - karmadan bu yolun 10,000 kilametresini katetmiş Ramanoviçin — göğsünde, müuhtelif lisanlar ile yazılan bir levhada tutuştuğu bahsin şartları yazılıdır. Bisikletcinin ağzından bir kelime çı - kardığını işiten olursa bu levhaya saat ve mevkiini ve şahitlerini tayin ederek işa- ret edebilecei Bu garip bisikletçi hu- dut boylarında memurlara pasaportunu sir kelime söylemeden — göstermektedir. Paris sergisinin dünya Sulhuna hizmetleri Paris sergisinin bir faydası da arala - rında zıddiyet bulunan bazı dünya mil- letleri arasında bir yakınlık, daha doğru bir tabirle bir sempati husulüne çalış - masıdır. Gördüğünüz resimde Japon ta - lebelerinin grup halinde Sovyet paviyo- nunu ziyaret etmelerini göstermektedir. Zengin olmak için Fordun verdiği nasihat İngilizce Daily Miror gazetesine — gö- re bugün dünyanın en zengin adamı Forddur. Bu gazete Fordun zengin olmak istiyenlere tavsiye ettiği hayat kanunu- nu şöyle hülâsa ediyor: «Küçük işlerden başlayınız. Kendiniz alışarak ve yaptığınız işleri dalma tet- kik ederek ileri gidiniz. Mütemadiyen is- daha ucuz vermeğe uğraşınız.. İngiliz gazetesi bugünkü İngiliz zen ginlerinden üç kişinin bu kanuna göre hareket ederek zengin olduklarına işaret etmektedir. Bu üç zenginden biri 17 yaşında, beş lira sermaye ile — bisiklet tamir - ciliğine başlayıp bugün 20 milyon İngiliz lirasından fazla serveti bulunan meşhur otomobil fabrikaları sahibi Lord Nivf - lenttir. İkincisi İngiliz petröl kralı De - tirnigdir. Bu da on dört yaşında küçük bir bankaya kâtip olarak girmişti. Bu- günkü sevreti 20 milyon İngiliz lirası - dir. Üçüncüsü de Londranın en büyük mağazalarının sahibi Selfriçtir. Bu da küçük bir banka memuru olarak hayata atılmış iken bugün maiyetinde 5000 kişi kullanmaktadır. aa eamamaa Otellerde de gene dilsiz olarak hesabını görmektedir. Bahsi kazandığı takdirde yol masraflarından ayrı 25,000 ley ala - caktır. Kaybederse 40,000 Jey vermeğe mecbur olacaktır. ISTER İNANMA! | cu vardı, eski bir memur sıfatile epeyceyi bulan tekaütlük merhum İNAN İSTER maaşını da bu tasfiyenin karşılığına hasretmişti, tesadüfün rar gördüğü ve sözünü | garabetine bakınız ki tam öldüğü gün barçları bitmiş, maa- tamamen tutar bir adam olduğu için de sağa sola biraz bor- | şı serbesi kalmıştı.> İNANMA! Sözün Yazı Çok Olduğu için Bugün Konamadı Tenzilâtlı tren biletleri Devlet Demiryollarının halk için ha- zırladığı tenzilâtlı biletlerin üzerinde, ekspresler- , den başka bütün katarlarda ve 'Türkiyenin - her yerinde kullanı- labileceği — yazıl- dır. Ancak, mu- ayyen bir müd- det zarfında bü- tün hatlarda kule lanılacağı tass * edilen bu bilet- ler, 9 uncu işlet- menin idaresinde ceza hâkimi olan Trakya hat- Reşid tında reddolunmakta ve bu yüzden ed* liyeye birçok şikâyetler vaki olmaktâ* dir. Sultanahmed culh Dün de, ayni şekilde bir hâdise SuF tanahmed birinci sulh ceza mahkeme ine intikal etmiştir. M Hasan Basri isminde bir tüccar Kü” çükçekmeceye gitmek için Sirkecidef trene binmiş ve kontrolör gelince 1? günlük tenzilâtlı biletini uzatmıştır. Fakat, memur bunu kabul etmemiş" tir. Hasan Basri, parayı vermemektt asrar edince, kendisi adliyeye verilmiş! tir. Bu hususta Devlet Demiryollari idaresinin iddiası şudur: — 9 uncu işletmeye tâbi hat, Avrü- pa hattıdır. Tenzilâtlı biletler bu baf üzerinde kullanılamaz. Dün yapılan müuhakeme sonunda, Trakya hattının da bugün devlete ge$" miş olduğunu nazarı itibare alan hâkim Reşid, ayni şeraitin burada da cari O” ması icab ettiği neticesine vararak, idâ” renin bu şikâyetini reddetmiştir. Hâ” kim: «Aksi halde, mevzuubahs biletle rin üzerinde bu noktanın işaret olu” ması lâzımdır» demiş ve suçlunun V# raetine karar vermiştir. eee EE B ör Bd ECE 4 t7 İsmet İnönü dün —— Ankaraya gitti, Celâl — Bayar bugün gidiyor * (Boştarafı 1 inci sayfada) kili Kâzım Özalp, İnhisarlar Vekili At Rânâ Tarhan, Hariciye Vekâleti Müstö şarı Numan Menemencioğlu ve gehrimiz de bulunan meb'uslar, vali Muhittin ÜS tündağ, Parti ileri gelenleri, vesair bİT” çok zevat gelmişlerdir. İsmet İnönü Heybeliadadan — motörle Haydarpaşaya geçmiş, kendis.ni uğurla> mağa gelen zevatla neş'eli bir halde 29 dakika kadar görüşmüş ve hararetli bif şekilde teşyi edilmiştir. Başvekâlet Vekili ve İktısad Vekili Ce” 1âl Bayar dün öğleden sonra Dolmabahç? sarayına gitmiş, Atatürk tarafından ki” bul olunmuştur. Celâl Bayar bugün An“ karaya gidecek ve yeni vazifesine başi- yacaktır. ” â z a1 Ankara, 22 (Hususi) — let müsteşarı Kemal bu sabah İstanbuldat şehrimize gelmiştir. rr Dün hava gene sıcaktı Kahdilli rasad istasyonunun vı!d”l malümata göre dün hava gene sıcak geT” miştir. Gölgede en fazla sıcaklık 28, en az sıcaklık 20 olarak — kaydedil- Mmiştir. Rüzgâr Jodos ve keşişlemeden — sa- niyede 4 metre sür'atle esmiştir. Hava tazyikı 760 1 göstermiş, derecesi de yüksek olarak kaydolu" € 1848 <- Üğle 1 1589 — Akşam * 1807 : 1940 — İmsaek :— 608 Kuml sece 1353 - Arabi sane 1450 Hızır 14i 12.06

Bu sayıdan diğer sayfalar: